.. Aşk ve macera romanı — * Uzak : | a yü se ie My hag, Rüştü « S A; in Pay. ii kizim, mü si yerlere uğrıyacak- Yay, atırın İçin tevziata çift- Yun. Rüştü beylerin kapı- inç arkadaşlık ederim. i rından yürümeğe başla- li tabiat, Ağaçtan eser bir ölçen Ya ölmüş yahüt da i, MN manzarası halinde bambaşka. Paya Ne mavi, ne ye- “Suni. Zerre kadar MSaNA azametli bir korku 3 €narda sazlar, leylekler, : bir nevi v e Bereket versin ci- Srülere, z yürüdüler. "AN Ssztm sizim sızlıyor. lik ortasın- büyük bir köşk gö- odası, Mir nefes aldı. Oh! i, ini, şi Üzere bir taşın tüs- Ni sziik kendilerin; top- SİMikter içeriye giridi- e ibtiyarca bir Yıladı. Bir adi > Müvezi, |" lie, tee teşekkür etti ve be Ökten içeri girdi. Yefendiyi görmek isti- uşak, ermini 4 dak Mn bir odaya aldı, Son- . önle; 7 kapısını vurdu. A- Mele çe Yeten Niye, ÇE mi ek fendi 1; ye İİ, bir hanım sizi gör İm Sea mağı Başmı kaldırıp alâimi ; görün. Ni çehresindeki “e büyük bir korkuya hibinin Yk in larını çatarak: SM bir kâtip ariyorum. | r, Kiza,» ÖYle genç bir kızı vol te inle burada, AL » YâParım? Ben herhangi bir er- Pabilirim, e a kız için benim e- rl lr iş değil Çok te- Sik hanım, fakat imkâ- Mi yglte Yl k & şaş kızın sanki tavan başt- A e My Bep Na uş tı v? yu — iç “4 e an, *ker a Ha * Put Artik döndü, gözleri karar Nİ Beri yolluyorsunuz? A Öyle, Sizi alıkoyamam, buraya işin müem- 0 N sa Pahayiy sa gelmiştim. var. Fakat size göre Mel Gine Merunuyup, Diple- ransızca da ko- > Ben kaya yi enem Bu, kati *dilemez. Tali #nline eğdi, doğrusu € Dlur şey değildi li e Bu insafsız 4 İva, yıkılmaktan kork Bibi g duru ik Yilkcaı PE diş Önüm vs ar SR Yüzüne tabına ğa “âlmıs, okuyordu. a, esk etmediğini Biyle bir zile bastı ve kâdina: MZ Atm, Yolu gösterin! yalvarmak, erine insafa getirmek T arlacaktı. Kolla. slm hareket yaptı, D0Ş olacağını tah- “dayayıp beti benzi İ Svordu. Fakat mu- | bile bakmıyor | Nakleden: (Vâ-N0) ie NN vazife alamayınca parasız kala kalmıştı. yapacak, geceyi nerede geçi- kimsesiz Şimdi ne recektif, ve edip sendeliye sendeliy: dınla Böraber dışarı çikti. Paketleri koltuğunda kendi: nan dışında bulunca bütün gayre an için mahvoldu ve oraya bangın bir halde yıkılıverdi. Biraz sonra kendine geldi. Bir çocuk gibi hıçkıra hıçkıra ağlamağa başladı. Başı iki elinin arasırdi, şimdi artık ne yapacağın! düşünüyordu. Nereye gidecekti? Civarda, göze görünür hiç bir yoktu, Zaten bir köy de olsa ne yapa- | bilecekti? Parası yirmi kuruştu, Diğer taraftan amcası Bahri efendi ona geri dönmemesi ve kendisinden yardım bek- | ev İ lememesi için en kati sözleri söyleme- miş miydi? Ona zâten derhal bir yardım | lâzımdı. Bu vahşi ve ıssız yerde ne Ya- pacaktı?. Neredeyse gece olacaktı, Yarabbi! Bu resiz yerde, vahşi tablatin ortasın- da bir başına nasıl sabahlıyacaktı? Yerinden kalletı. İnsiyaki bir hare- ketle, kendini müdafaa eder gibi, kol ların; göğsüne bastırdı. Ayakları sızla- dı ve bitap bir halde çiftliğin duvarının etrafında dolaşmağa başladı. İçeride bekçi köpekleri havlıyordu. Yarabbi! Hiç bir fert çıkıp da onun ha- line acımıyacak mıydı? Bu karanlıklar- dan onu kurtaramıyacak mıydı. Şimdi olduğu gibi hayatında yalnız- lığın acısını asla duymamıştı. Bilmediği annesini de düşindü. Yok, bu olamazdı. Bir anne, öbür dünyadan bile gene ev- lâdını kayırınA Yalvardı; . “.- Anne! Beni muhafara et. Haya- ! tın bahasna beni dünyaya çıkardın. Şim | di de beni kayır (Arkası yarın) 145 sene evvel bugün 1 tevkif 1.000 günahsızı öldürttü Hapishaneler basılıyor, ele geçen! acınmadan boğazlanıyordu Fransız tarihinde silinemeyen khan lekesi Vransa ihtilâlinde mil bele mecliste o mecllj arasındaki ihtilâflar çok kanlı ve iğ. hidiselere #ebab olmuştur. Buradâ bu. I 20 ağu | va fer, | nun hir mis: 14 kasından Jiray adımda genç ve tesur bir mü. harrir yazdığı makalelerden dolayı (o tevkif edil seyi protesto etti. Beled eteceğ tos görü evvel bugün Jirop « mahkemeye verildi, Meclis, bu hâzi e meclisine gayri, kanuni musmelelere nihayet vermesini bil. dirmek için reis Hökneni meclise davet etti, Fakat belediye retsi bü davete tenezzül er. medi, Burun üzerine vasiferin. mili meclis belediye yirmi dön saat Içi mesini kararlaştırdı. meçilatniz a nihayet W xl, Fakat belediye meclisi bu kars, ra rağmen yerinde kaldı. Belediye azaları va tani ancak kendilerinin kurtarabileğekleri; iddia ediyordu. Belediye »eeclisi bir gün geceyürisından | iki sagat sonra İctlinn ederek mühim bir ka. rar verdi. Verduntn zaptı haber harp meydanına 60.000 kişi davet Yeni aza seğiln verilerek edilerek toplar atılacak, çanlar çalacak ve gidilecekti. Bu hasirlıklar yapılırken ton şöyle diyordu: bududa Dan. — Şimdi çalınacak çanlar vatanın tehlike. de bulunduğunu değil, #eripe bütün #ületin hi Dân etmek için cüret, gen tan düşmanları 0. uma hazırlandığını decektir. Efendiler, düşman: mağltp ctiret lazımdır, Fransa ancak bu suretle kurtulur, Toplar atlarak çanlar çulınmağa başla cüret, dalma dığı vakit de meşhur Bars: — Dahi düşmanları, dahi! düşmanları. diye haykırmağı buşindr, O, gazete ile her. gün hapishanede bulunan mevkufların öldü. rülmesini Mert sürüyordu. Top sesleri dinmeden devam © ediyor ve balk bir su gibi meydana mkıyondu o Siyab buyrazıar üzerine ari İsarilorme; “VATAN Ler likededir!,, eülmlemi göze çarpıyordu, arın bağrışlar: yükseliyordu: — En müthiş düşmanlarımız o Verdunda değti, Paristeki hapiahanelerdedir. Biz budu. da giltikten sonra karılarımız, çocuklarımız, bu haydutların elinde kalacaklar; onlar ta. rafından boğuzlanacaklar. Onun için, harici düşman üzerine yürümezden evvel bunların vücutlarını dünyadan kaldıralım. Gazeteler yazıyordu: — Pruayaldar Paris? geldikleri vakit ha, pishanedekiler bizi arkadan vuracaklar. Eslediyede bulunan yirmi dört o mevkuf, Abey hapislnnesine götürülürken, halk ko. guştu: — İşte hainler. diye bağırdılar; İşte Ver. dünü düşmana teslim edenler! Kartarımızı, çocuklarımızı boğaslamak İstiyenler bunlar. dır, Biz onlar: öldürelim... Arabalar hapishaneye girerken kücum ©. | dildi ve içindekilerin hepsi öldürüldü. Karar verlimişti. Pariste, Orleanda Ye di. fer şehirlerdeki bapiahanelerde mevcut ha. pinler öldürülecekti. İşe Karm hapishanesin. de mevkuf bulunan Ari baş pizkoposu, kral on altıncı Lülinin rahibi Heber ve diğer ra. iplerden başlandı. e Burnda İş bitirildikten sotra Şalle haplsbanesine alen edildi, Bura. da niyasi işlerle katiyyen alâkası olmayan birçok hırsız ve dolandırıcı mevkuf vardı. Fakat kimsenin bu gibilere aldırdığı yoktu. Be gezen öldürüyordu. İki yüzden (ofazin mahpustan ancak kırkı camını kurlarabildi, Kadm, erkek kime rasilanırsa öldürülüyor. du Fransız ihtita) hinde “izale edil bir kan lekesi, diye anılan bu hapishane kat. Himr bin günahisızm ölümü İle neticelendi, Niyasi Ahmet Tonton amca | Operatör Külfetsiz metres ... Naile Harumefendi, büyük ve *auh - teşem yatak odasındaki tuvalet mısas önüne oturdu da yüzüne baktı: C — Epeyce bozulmuşum! - dedi. Evet, saçlarınm diplerinde boya kal- madığından, telleri, tıraş fırçasrun kılları gibi tenk renk görünüyordu Bo yalı olmağa alışılmış gözleri, kirp'<leri, hattâ umumiyetle yüzü tanınmıyusak haldeydi. Acemi bir bakış: — Hiç te güzel değil! . derdi Fakat, kadınlara dair tecrübeli hir nazarı olan şöyle söylerdi: — Bu, güzel bir kadının ütüsü: bir elbiseye benziyen vaziyetidir. Hele bir ütülensin, 9 zaman, kumaşın İetaletini | görürsünüz Hakikaten de bir kaç saatlik bir ıh * timam, bu <adını, sosyete kadınlarının en şıklarından, en zariflerinden biri ha- line getirebilirdi. Nitekim, Naile Ha tımefendi, bundan Üç ay evveline kadar İstanbulun en gıpta edilen kadınıydı. Fakat sonra da en acınan biçaresi luvermişti.. Zira, genç, mevki sahibi istikbali parlâk olan kocası, tifoya va kalanmış, gözle kaş arasında tekerle - nip gitmişti. İşin felâketi, doktor Rasih, henüz belli başlı bir servet sahibi değildi... Bü tün o lüks hayatı, aşağı yukarı, yev - mün cedit, tizkun cedit tarzında yaş yoşlardı © Bir ellerinden geliyor, bir elesin - den gidiyordu. Her gece toplantı, po- ker, eğlence, ha ba ha, hi hi hi, har vu- ruyorlar, harman savuruyorlardı. Ev - İerine eşya namma ne atabiliyorlarsa elletihde kalan da oydu. Şimdi Nail- onları satmakla meşguldü. > İçini çektiz — Hey gidi insanlar! - dedi. Kocas: öleli işte üğ-ay oluyordu. Üç aydanberi içtimai derecesi düşmüştü - Eskiden iki akşamda bir. kapısmı âşm- dırmak için biribirleriyle yarış eden ahbapları, kimi bir kart göndermekle. kimi beş dakika süren bir taziyet ziva- retinde bulunmakla iktifa etmişler, el lerini eteklerini çekmişlerdi. Hattâ içlerinde hiç uğramıyanlar da olmuştu. En sadık dostlarından bir çok ları, kocalarını çenazeye yollamak kül- fetine bile katlanmamışlardı. Nailenin bir tek #midi, itimadı. Re caideydi, Ah, onun da ne demeğe İz mirde işi çıkmıştı, de gitmişti? Kimbi- lir? Ne mühim işti ki, kocası öldüğün - den birkaç gün sonra, onu © halinde bırakıp gitimeğe mecbur kalmıştı. Na - ha da bir ay kadar gelemiyecekti, Hattâ zavallı yavrucak, mektupları- ni seyrekleştirmek mecburiyetinde kal muştı, Kimbilir ne kadar işi vardı. Yok sa, iki eli kanda olsa, Naileyi böyle yüz üstü bırakımyacağını Recâinin za- manında isbat etmiş değil miydi? Evet, Naile ile Recai üç senedenberi sevişiyorlardı. Naile henüz gençti. Ko- casının arkadaşı bir bekârdı. Şıklığı centilmenliğiyle maruftu, Kaç ker Naileye: — Ah, arkadaşımın karısı olmasan seni alır, kaçırırdım! - diyordu Naile, elinin tersiyle onun kapardı: ağamı — Bu, ikimizde de civdan azabı çlur! - derdi, » Sus! Hattâ bundan bahsetme. Zira, pek büyük günah işliyoruz. — Emelim senin karım olmanlır. Ah, ne demeğe sana daha evvel ristla- madım. Ah, ne demeğe vicdan sah'hi- de seni ondan kaçırmağa w»lik Bir Venedik aynasın - ! l telâkkilerim mâni oluyor.. Ah, ne ie - meğe. — Sus.. Allah rizas: için.. Şimdi, Naile, bu coşkun âşıkmr'd - şünürken, ayni zamanda onun gelmesi günlerinin yaklaştığını da hatırlıyıdu. Zira, on beş güh sonrasın: miydi? O esnada, kapı çalındı. Naile, kul kabarttı. Hizmetç'sinin ayak şes'» duydu. Kapı Eşikte, müter bir ihtiyar kad söylemer — Geldin mi? Hasena Hanım? — Geldim, Kanımcığım. — Ne veriyorlar? — Yirmi ira, — Amma da yaptın ha? yüz elli liraya alınmıştı y — Bilmem işte han alış parasiyle satış Yirmiden fazla wv Valla'ı! iki Kığım. Elbette sı €ş olmazı. nediler Naile iç geçirdi. Sırmalı sab, sattırmak için bu kadınla yollamı Demek yirmi lira?. Yirmi lira ki, dan dört beşay evvel Naileye kuruş gibi bile gelmezdi. Halbu te, saçlarını böyâtmak, bir aj yapmak üzere, hattâ evin idaresi için bu paraya mutlaka ihtiyacı vardı — Adam. Sat.. - dedi Hasna hanım: mak — Recai Bey bu işlerle uğraşmalı değil midir? Onun daha çok ahbapları vardır. Belki pahalı satardı. — Burada yok ki, Olsa?. — Aman, hanımcığım! görüyorum... Butâda, Naile: — İmkân: Üç keredir yok.. Benzetmişsindir! - dedi * - Artık kendi kendine tayin ettiği ma - tem müddetini bitmiş saydı.. Hem bu- günlerde Recai de dönecek,. Artık ha- #rlanmalı Saç boyatmalı, giyinmeli... Bu kadar kendisini kapıp koyuverdiği de elverir!. Bir yere gitti. Boyandı, makiyajlan- dı. Her şey tamam.. Fakat, beş parası da kalmadı. — Bugün de gümüş şamdanları yol- lamalı, Recai gelince, ona alıştığı gü - zel yemeklerden yaptırmalı. * diye dil şünerek İstiklâl caddesinde yürüyor - du, Birdenbire, tâ ötede, onu gördü.. E- linde baston, yürüyor. Fakat daha w zaktan Naileyi görünce, evvelâ kaldı. rım değiştirdi.. Sonra, yan sokaklardan birine sapir.. ... Anladı: Onun için lâzım olan zengin, her işi yolunda, rahat bir metreamiş... Yoksa, bütün mes'uliyetini, bütün geçimini yüklenecek bir kadım?. Hayır!. Bu, işine gelmiyordu. Bundan işte, öyle bir kaçış kaçıyordu ki. Hatice SÜREYYA | amteçmzaRısizstrsamaztkkez zamansız aratarak Lisan derslerimizin geçmiş formaları derslerinin geçmiş formalarının iki kuruşa idarehanemizden te" darik edilebileceği yazılmıştı. Bazı okuyucuların, birkaç gün | Dr. Şükrü Ertan Cağaloğlu Nuruosmaniye cad. No X (Cağaloğlu Eczanesi yanmda) Telefon. 22568