DıŞ Siyasa: Arap, Yahudi, Filistin, Biz, Ingiltere ve Akdeniz ... Yazan: Şeklp Gündüz İLİSTİN meselesinin ehemmiye- ti hergün bir parça daha artı-' yor. İsviçrede bir tataftan — Milletler cemiyeti manda komisyonunda ve bir taraftan da milliyetperver — Yahudiler kongresinde cereyan eden müzakereler Akdenizin bu kıyılarında tekrar hâdiselere şahit olacağımızı tahm müsaittir. On yedi yıldanberi devam eden Fil's. tin Mlvhum“" bu gidişle on yeği yıl daha devam etmemesi — için ortada hiçbir sebeb yoktur. Kavgaların şiddet leneceğini, düşmanlıkların artacağını daha birçok Yahudi ve Arap kanı aka cağını ihsas eden işaretler ise — bilâkis goğalmaktadır. Mesele malümdur ama bir daha hatır latalım:? “Umumi harpte müttefik avlamak için insan denizlerine attığı — oltalara her balığa göre yem takmış olan İngil- tere, “tam istiklâl,, vaadederek Filistin. H Arabr kazandığı gibi gene “tam istik- 1âlli bir Yahudi vatanı,, vaadederek si- oniste teşkilâtını (1) kendi tarafına çek mişti. Allenbi kumandansındaki İngiliz or- dusunun çölü geçebilmesinde Gazzeler de muvaffak olabilmesinde, Kudüsü zaptedebilmesinde gerek bu Arabam ve gerek bu Yahudi teşkilâtının büyük yar dımları dokunduğu bugün hiç kimsenin itiraz edemediği bir hakikattir. Filistinli Arap, devesini, Sam rüzgür Jarını, çölün esrarını Cenbiyesini o zamanki İngiliz idealine katmış ve Ya. hudi, dünyanın bütün bankalarını, dün- yanım her köşesindeki gözlerini, kulak- larını ve bazirgânlığını,gizli ve açık po- Ktika teşkilâtlar üzerindeki nüfuzunu müttefik devletler umuml — karargâhı emrine sokmuştu.. Bugün - Filistinli A rap “bütün Filistinin kendisine verilme sini.. isterken, nasıl yüksek — bir sesle; “— Ben cenbiyemle Türk esirlerinin karınlarını deşip barsaklarını sağarak altın aradım.;, Diyebilirse Filistinli Yahudi de ıı(lı. takil bir Yahudi devleti için ayni toprak lardan bir vatan temin etmek isterken ayni derecede yüksek bir sesle: *“— Ben Şam otellerinde, Beyruf ev. lerinde Kudüsün dar sokaklarınlda Türk Ordusunun harp sırlarını öğrenmek için Madam Sara gibi güzel kallınları mı fe da ettim. Müttefik devletlerin cephe gerilerinde ihtikârlar yaptım ve itilâf, devletlerinin her dahili istikrazıma ka- salarımın altınlarını akıttım., , Diyebilir. Ve Ingiltre ne o Filistinli Arabe, ne bu Filistinli Yahudiye “sus!,, diyemez, zira her ikisine de bugün milli birer program halinde karşısına diktik. leri dilekleri bizzat kendisi vaadetmiş- tir. Filistin meselesi yedi bakımdan mü- talea mevzuudur: 1 — Filistinli Arap gözüyle, 2 — Filistinli Yahudi gözüyle, 3 — Arap âlemi gözüyle, 4 — Yahudi âlemi gözüyle, $ — İngilterenin gözüyle, 6 — Menfaatleri İngilterenin menfa. atlerine aykırı olan devletlerin gözüy- le, 7 — Milletlerin milli haklarını elde etmelerini istiyen tamamile bitaraf ve tamamile insani devletlerin gözüyle. Filistinli Arabam kendisine tercü- man endindiği başmüftünün diliyle iste diği şudur: 1 — Filistin parçalanamaz, Yani Ya, hudilere Filistin topraklarından bir va- re tan verilemez, Yahudiler Filistin devlet bünyesi içinlde bir “azlık,, olarak yaşa- mağı kabul etmelidirler. 2 — Filistine yeniden Yahudi muha. tir getirilmesi Filistinde teşekkül ede- cek idarenin arzusuna ve kon- Jtrolüne tabi olmalıdır. Filistinli Yahudi ise bunun tam aksi. (Nİ yani şunu istiyor: 1— Filistin ikiye — ayrılmalı ve bir Pürçası üzerinde müstakil Yahudi dev- IKİ DÜŞMAN Plistin Arablarının Lideri Müfti Hacı Eminelküseyin — ile yahudi teşkilâtı Reişi Weizimanmn ? — Yahudi vatanı en kısa zamanda 2 milyon Yahudi gencine iş temin ede bilecek bir hâle yükselmeli . Filistin mültüsünün Arap âlemi adı- nı verdiği ve yüz milyonluk bir İngan yığını halinde göze vurmak istediği mu hit Yahudilerin bu arzusuna zıt bir cere yan içindedir. Filistin müftüsünün na- sel bir hesap ile nülfusunu yüz milyona gıkardığı pek anlaşılamıyan bu âlemde, Filistin — Maverayı Erdün ve Suriye- den mürekkep bir konfederasyon vücu. de getirmek ve bu kanfederasyonun ba şına hükümdar sıfatiyle - Erdün Emiri Abdullalı kondurmak arzusu gün geç- tikçe kuvvetlenmektedir. Muhtelif Arap gevletlerini bu şekle temayül — ettiren sebebler göylece sıralanabilir: 1 — Arap milletleri arasında iş bürliği kurmak istiyenlerin Türkiye hudutların dan Hind denizine kadar olan — sahayı bütün kargaşalıklarddan temizlemek ar- zusunü gütmeleri. 2 — Suudiye,İrak, Erdün ve Mısır gibi kimi Arap olan ve kimi Araplık id diasında bulunan devletlerin hep krallık ile idâre edilmekte olmaları ve bu kral Jıkların Arak âlemi ortasınida bir kısım halkın daha ileri bir rejimle idaresini kendi iç siyasalarıa uygun görmeme- leri. 3 — Dostumuz ve müttefikimiz İra- kın, kendisini ve Musul petrollerini Ak- denize ulaştıran yollar Üzerindeki emni yetsizlikten zarar görmesi ve bu emni- vetin İrak kralına yakın akraba olan bir hükümdarın idaresi altında İdaha iyi bir surette teessüs edebileceğine inanması. Milletler cemiyetindeki İrak daimi mu- rahhasının Filistini taksim projesini pro testo etmesinin sebebi budur. 4 — Süveyş kapılarında, disiplinsiz bir halk yığını bulunmasından Mısır diş siyasasının çektiği ıstırap . $ — Vesaire,. vesaire.. Yahudi âlemi dünyanın bitçok yerle. rinde gün geçtikçe artan Yahudi düş- macılığı karşısında nihayet kat'i surette bir Yahudi vatanı kurmağa karar ver- miş bulunuyor. Son beş yıl içinde bu â. lemde evvelâ metrük bir çiftlik muame- lesini görmüş olan Yahukli vatanına kar şı dehşetli bir alâka belirmiştir. Şimdi bütün Yahudilik her ne bahasına olursa olsun Filistinde müstakil bir devlet kur mak ve orada tutunabilmek idealine sarıl | mıştır. Bu âlemi Filistin müftüsünün | yüz milyon Arap,: diye — sayılandırdı Bt âlemiden daha az kuvvetli sanmak bü yük hata öolur. Zira bu Yahudilik âlemi- nin İngiltere iç siyasası üzerinde ne de. reze milessir olduğu, bir hayli malüm- dür. İsviçredeki sionist — kongresinde beş altı gün evvel sionist teskilâtı reisi pro. fesör Weizmann İngiütere — tarafından Filistin meselelerini tetkike memur Ğ dilmiş olan âli komisyonun — raporuna şiddetle tenkit ederek demiştir ki: “— İngilterenin ihtiyar — ettiği ha. reket tarzını anlamak — kabil olamıyor. Ali komisyon Filistinde mandater dev. let vazifesi görmek imkânsızlığını ileri. ye sürüyor. Biz mandater devlet vazile. sini görmenin zor olduğuna kani deği liz. Mandater devletin vazifesini yapa- mamasına sebeb olan şey, “Filiatini ida- | “debiliyi | tramvayların ön iki sırası kadınlara Tramvaylarda kadın- lara yer vermeliyiz Yazan : Suphi Nuri İleri Eski zamanda tramvaylarda ve Bü. ir nakil vasrtalarında kadınların yeri ayrıydı ve hattâ bir de perde vardı. Sonra bir polis müdürü büyük bir te- ceddüd eseri olarak kemali cesaretle bir emir verdi ve perde kaldırıldı. Ar- tık kadın erkek bir arada seyahat e. lardı. Fakat yina meselâ ayrılmış bulunuyordu. Daha sonra başka bir emirle artık kadınlara mahsus bir yer ayrılmak. tan vazgeçildi ve herkes kemali mü. savatla istediği yere oturmak hakkı- na malik öldü Bugün bu rejimdeyiz. Fakat bunun da fenalığı olduğunu her gün gördüğümüz için yeni bir resmi emrin daha verilmesi zamanı gelmiş- tir kantatindeyiz. Mesele şudur: Müsavat var diye artık kadınlara tramvaylarda yer verilmiyor ve biça. reler ayakta kalıyorlar, Kadımları da erkekler gibi kısımlara ayırmak ge - rektir, Meselâ haydi bir genç kıza ye. rimizi vermiyelim, çünkü biz ondan daha yaşlıyın. Fakat ihtiyar kadınla- rı ayakta bırakmak doğru değildir. Daha fenası da var. Gebe veyahut ayakta bırakılıyor. İşte asıl bu gibile- re acımak, hürmet etmek, yer vermek susunkla gösterdikleri aciz,, dir, Bu aczin manasını ve İngiliz gözüyle hâdisenin nasıl tetkik edilmekte oldu- ğunu şöyle tefsir ve ifade edenler var: *“İngiltere iktisadi inkişafları için ge- niş kredilere ihtiyacı olan insan yığın. Jarınm ortasında, istediği anda, isteliği kadar sermaye tedarik edebilecek ve bu sermaye sayesinde muhitinde siyasi ve iktisadi büyük bir nüfuz sahibi olacak ünj ist n eyh Yakudi )mı hıışıı khhdı hınht eder gibi gözükerek elaltından civardaki — Arap hükümeleri tahrik ediyor.. Siyasette herşey olagandır. Fakat bu tahrikatta Akdenizde ve yakın şark ta İngiltereye aleyhtar olan devletlerin parmağı olmadığı idtlia edilemez. Bütün hâdiseler ve zıt menfaatler, entrikalar karşrernkla bitaral, hissi ve insani düşüncelerin — Yahudilere “mu. kakides kitapları'bir tapu gibi göstere- rek hak iddia edebilecekleri topraklar. da,, bir vatan verilmesini doğru bulma, masına imkân yoktur, Fakat — Yahudi lere bir vatan parçası vereceğir diye Akdenizin cenubu şarki — kıyrlarını ala. bildiğine bulandırmak lda şüphesiz doğ. Tu değildir. Bu iş günden güne dallanıp” budaklanıyor ve Akdenizin büyük me, selelerinden biri halini alryor. Birkaç gün evvel müftü silâhla teh. dit ediyordu. Dün ide İsviçreden gelen telgraflar sioniste kongresinin silâhtan bahsettiğini bize haber — verdi, Faraza köngre reisi Ussişkinin şu sözlerine ba kınız? “— Yahudi milleti müstakil devlet kurmak ümitlerinden vazgeçmiyecek- tir. Vatanımız üzerindeki haklarımızı icap ederse silâhla müdafaa edeceğiz, Harp edeceğiz ve yeneceğiz. Zaten biz Vahudi devletinin ana vatanımızın yal. nrız bir parçası üzerinde teşekkülüne da hi taraftar değiliz.., Bu sözler İbrant diliyle söylenmiştir. Yahudi devletinin inkırazından ve Ya. hudilerin dünyanın dört bir tarafına da- gılmalarındanberi ilk defa olarak bu dül silâhtan ve harpten bahsetmek için kul lanılıyor, Asırlarca ağlama taşı — önünde ahdi atikin firmorlarını okumak için kullani lan bu dilin harp edebiyatı yapınağa baş laması sulhun bir kazancı sayılamaz ve bununla alay edilemez. Çünkü dünya yüksek maliyesinin gizli defferleri hâlâ bu dille tutulmaktadır. Yahudi büyük maliyenin imparatorudur. Filistinde bel ki kaybeder âma ya acısı ve dumanı baş ka taraftan çıkarsa... ŞEKİP GÜNDÜZ (1) Yani müfrit Yahudi milliyetper. hepimizin bir borcu olduğunu unut. Mamalıyız, Fakat her nedense unutu. yörüz işte... ' Bir kusurumuz daha var, o da gü. zel ve genç kadın oldu mu hemen yeri- l mizi veriyoruz da, çirkin veya ihtiyar- lara karşı hürmetsizlikde bir mahzur gürmüyoruz, Bu güzellik ve çirkinlik meselesi artık ortadan kalkmalıdır. Kadın kadındır, hürmet hürmettir... Fakat işte halkımız bu nazik nokta. lara riayet etmiyor. İhtiyar eekeklere de ayni muamele ediliyor. Onlara da yer verilmiyor. Bu da doğru değildir. Binaenaleyh mademki halkımız ka . dınlara ve ihtiyar erkeklere nakil va. sitalarında ve ezcümle tramvaylarda ve tünelde yer vermiyor ve mademki hükümetin halka doğru yolu göster - mek hakkımı kabul ediyoruz, o halde yapılacak bir tek şey kalryor: beledi- yenin ve polisin halka gayet giddetli emirler vermesi ve bu emirlerini müte. madiyen tatbik ettirmesi ve hattâ e. Mirlere rlayet etmiyenleri derhal ce. zalandırmasıdır. Verilecek emir şöyle kat'i ve sarih olmalıdır: (Evvelâ kadınlar oturacak ve ondan sonra yer kalırsa erkekler oturacak, yani hiçbir kadın ayakta kalmıyacaktır. Tabil bundan genç kız lar müstesnadır. Ayni zamanda da ih- tiyar erkeklere hemen yer - verilecek- tir.) İşte bu kadar... Bu suretle hem kadınlara ve ihti . yarlara karşı vazifemizi yapmış olur. duk, ve hem de halka içtimal bir ter. biye dersi verirdik. Bir kısım halkın böyle içtimai terbiye almasına lüzum vardır, Meselâ yollara tükürmek, ab- dest bozmak, yemiş kabuğu veya kâ- ğit ve saire atmak gibi veyahut yol. larda kavga etmek, yüksek sesle ko . nuşmak, Jâubali hareketlerde bulun- Mnak, kadınlara takılmek ve saire ve Yahut grâmöfon veyi-* Yadyolürını' &- Çıkta veya açık pencerelerde — işletip herkesin rahatını bozmak ve ortayâ muhtelif havaların birleşmesiyle (ka. kofonik) bir gürültü vermek gibi... Hasılı içtimal terbiye meselelerinde ferdin hürriyoti başıboş bir surette serbest bırakılamaz. ve hükümet küt. lenin ve balkım hürriyetini, terbiyesi. ni ve rahatını temin etmek - için her türlü tedbiri almakta haklıdır. Fakat iş verilen emirlerin mütema- diyen tatbik ettirilmesindedir. Yoksa bundan üç dört ay evvel verilen ve gimdi yenlden tatbik edileceği söyle- nen “sağdan yürümek” emri gibi ol. mamalıdır. Ne güzel bir şeydi o. Dün. yanın her meden! memleketinde öyle. dir; sağdan yürünür; yalnız İngilte- rede soldan... Bizde ise hem sağdan ve hem soldan yüründüğü için intizam sızlık oluyor. O emir iyi idi, fakat © emrin ciddi bir surette takip ve tatbik ettirilmemesi pek fena oldu. Suphi Nuri İLERİ Pek yakınd [ YENiİ TEFRiKAMIZ Başlıyor Haya itmın Erkeği Nakleden: (Vâ-Nü) || Parasız kalmış, betbaht ve hassas bir öksüz kızın hayatla pençeleğirken kargısına bir er- kek çıkıyor: zengin, güzel, lıı.ı kat esrarengiz... Bu niçin böyle zalim?... Buğ karanlık odada dolaşan şüpheli gölge nedir?.. Bu izdivacın manası var mıydı?... Işıklar yanınca.. Meğer.. . ... Bir kilabı okumadan evvei, yap. vaklarını şöyle bir karışlırırsımız. Gözünüce cümle parçaları ve koli. meler çarpar. İyte yukarıya naklet. tiğimiz sözler de o kabildendir. (Vâ - Nü) nun naklettiği bu gü. balık vardır, fakat orada B nız, yapayalnızdır. Orl"' seyi gerçekten tann raklısı olduğunu HWU ı Kahve RANSIZ — aymi özleri içlerine nız ondbı"g::nlu'l geyirle dış âlemle pek alâkadar sanlardı. Hemen hepsi KaT de yaşarlarmış. O kadar Bi nm tarihini yazarken m kahyehane adını Kahvöhane hayatının d bundan çıkarabiliriz! bazan büyük, bazan küÜ kendisile tavla — oyna kimdir?'ne iş görür? bilmezainiz. Onu yerde, sokakta, işi ıu"” bir tuhaf olursunuz: hl!j kahvede rasgelinen w yalet değilmiş! demek onun hiyeti varmış! Fakat ber SÜ karşılaşıp selâmlaştığınız atlerce konuştuğunuz © kakta veya işi başında konuşacak hiç bir şeyiniz vedeki mevzularmmızı olmrıyacağını hııııdeml”" ri değildir. Ya ne havadan, yağmurlardan Ta susaramız; tekrar şuncıya kadar ondan ta düşman kesilirsiniz, Kahve hayatlarmı, €V etmeği, kendilerine döst: meği bilmiyenlerin, kaçanların yeridir. Oradâ kıntılarını, sifa bulma$ nı Avutacak bir hava, settiği ahbablar bulurlar. işler: birer hayalet gibi çehreler arasında ka bir hayat tasavvur lemlerinin birer vehim VEYİ Uradan ibaret olan RM lerini birer tesbih gibi gek kahvehane - afyona, etsin etmesin - bir af) çantli Bi aııli kah rarhanedir. Geniş, vden sokağın bile: gürikir onlar'da hayât! gibi gösterirler. Nedim: “Meyhano muka$ taşradan amma . Bir başkâ ka letafet var içinde, dan dumana boğulmuş. A nen kahvehanelerde de © tafet yardır: zayıf ınil“” tan kaçabildikleri zaman * ferah.., Kahvehaneye bir dW' oradan kurtulabilir ııılvkl'ı miyorum. Avu!ın gey mak istenilir mi? ( B. M, Ali'ye — Hugo el sinde gördüğünüz ** ilh., v. s. manasına mamı değil mi? sını kopya edip gönderirf€? tar olurum; belki ııııı“ da kabil oXıır. —N A Iacır naibi yaya gidi. Viyana, 10 (A. A-)"’ huwm 12 1lk Avusturyaya gelecektir. Müşarünileyh, ”“f, huru Miklas'ı Woertli Çt olan taaanların asgari Bu bilmecemizin cevabıli *