Umumi harbin ilk » Aker erratuaz kurşununu atan adam Geçen gün aynı harbin ilk yaralısından iki gün sonra öldü Belgiraddan verilen bir habere göre, Harbı umuminin ilk kurşununu atan a. damla, bu kurşunla yaralanan adam, geçen hafta iki gün ara ile ölmüşler. dir. Bu milansibetle, Harp umuminin ilk kurşununun nasıl patladığını hatır. latmak gayet enterasan olur: 1914 senesinin 28 Temmuz günüydü. Avusturya . Macaristan imparator. luğuyla Sırbistan arasındaki siyasi münasebat, bir gün evvel kesilmişti. Belgradda, Sava nehrinin sağ kıyı. / sında Sırplar, Zemunda, ayni nehrin 8ol kıyısında Avusturyalılar alelâcele harp hazırlıklarmı yapıyorlardı. Her iki tarafta siperler kazılıyor, istihkâm Jar kuruluyordu, Ayni günün gecesinde, yanında, bi. rinci Sırp piyade alayına mensup on iki asker bulunan çavuş Milan Miloy- koviç, Sava nehrinin sağ kıyısında nö bet bekliyordu. Her taraf kesif bir sis içine bürünmüştü. Geceyarısı, Avusturya - Macaristan Ordusuna mensup altı askerin kürek. lerle yürüttüğü ve üzerinde 68 inci piyade alayına mensup yarım bölük bulunan bir sal Sırp sahiline doğru i. lerledi. Bu, ilk askeri harekâtı. İmpa. ratorluğun askerleri, Sırplara taarruz etmiye hazırlanıyorlardı, Sal henüz Sırp sahiline yanaşma. mıştı. Miloykoviç gayritabil bir şey sezdi. Bundan şüphelendi, tüfeğini o. muzundan çikardı, nişan aldı ve harbi umuminin ilk kurşununu attı. Sonra adamlarını çağırdı ve yaylım ateşi aç- malarını emretti, Askerler buna der - hal itaat ettiler, Tik top ateşi Belgraddaki Kalimegean kalesinden nehri aydınlatmak için hava fişekleri atıldı, Ve biraz sonra, obüsler düşme. | ye başladı, Avusturyalı asker tarafın. dan nehre bırakılmış olan sal şimdi Sırp sahiline iyice yaklaşmıştı. Fakat bu sırada Zemun kumandanlığı, artık taarruza devem etmenin faydasız ola. cağını nazarı itibara aldı. Sırp obüs, leri artık bir yağmur gibi düşüyordu ve biltün Belgrad garizonu faaliyete geçmişti, Bunun için Zemundan çalı. nan bir borazan, salın geriye dönmesi. ni işaret etti. Kürekçiler tam bu avdet manevrasmı yaptıkları sırada, salm ü- zerinde ayakta duran Fransun Balla adındaki asker, göğsünde müthiş bir acı hissetti, Kurşunlardan birisi, disine isabet etmişti. Harbi v ilk yaralısı, işte bu askerdi Viyana hastanesine nakledildi. Heyecan Hastaneye nakledilirken, her Yerde heyecanla &lkışlanıyordu; her islas . yonda halk çılgın ve coşkun nümayiş. ler yapıyor, ona çiçekler ve meyvalar ikrem ederek harbin bu ilk kahrâma, nına şükranlarını gösteriyordu. Böyle. likle, Fransua Balla, birkaç gün için. de büyük bir şöhret kazandı. İyileştikten sonra, doğduğu — Sejet şehrine döndü ve mobilye atölyesini tekrar açtı. Bundan birkaç gin evvel, Sejed mo- bilyacrlar cemiyeti, en mâaşhur ve en 6 — "Bunlarda me?.. A!... Mektup. Nereden den çiktr bunlar?,, Mektupları avu cunda sikarak, diişinmeğe ve Bakikatı anla, ağa çalıştı nihayet halıriadı. Dalga Şeri. tönün vietidunu alıp götürdüğü zaman, Va,| Hogin eli'onum ceketine yapışmıştı. İşte böy.İ Umum! Harpte Bulgar topraldarında ölen 1509 Romanyalı askerin cesetleri geçen gün Komanyaya teslim edilmiş, bu münksebetle Tuna Üzerinde merasim yapılmıştır. Resmi. miz bu merasimden bir safhayı gösteriyor. çok hizmet gören azası Ballayı bir ziyafete davet etti, Fakat Balla gel. medi; artık hiçbir zaman gelmiyecek. ti: Kalp sektesinden ölmüştü. İki gün sonra, Belgrad Milan Miloykoviçin öl veriyorlardı, Harbin ilk kurşununu atan adamla, harbin ilk yaralısı, böylece, büyük bir tesadüf eseri olarak, birkaç saat fasi. İ la ile, gözlerini hayata kapamışlardı. Hem de âşağı yukarı, kendilerine şöh. in eden büyük faclanın hemen münde,.. Istanbul Belediyesi ilânları Senelik muhammen İlk teminatı kirası ane 240 5 ane 240 w Yukarda semti, senelik muh nen kiraları yazılı olan mahaller üçer sene müddetle ayrı ayrı kiraya veri üzere açık arttırmaya konulmuşsa da belli ihale gününde giren bulunmadığından pazarlığa çevrilmiştir. Şartnameleri le. vazım müdürlüğünde görülebilir, İstekliler hizalarında gösterilen ilk teminat makbuz veya mektubile beraber 9-8.937 pazartesi günü saat 14 de Daimi En. cümende bulunmalıdırlar. (B) (4752) o —————— Fatih parkının elektrik tenviratmda yapılacak ıslahat ve ilâveler açık ek. Yeni halde ardiyesiz 40 N. lı yazıh Yeni halde ardiyesiz 53 No. lı yazı sillmeye konulmuştur. Bu iş için 1725 lira bedel tahmin olunmuştur. Keşif ev.| »de görülebilir. İstekliler 2490 N, ir ka.| rakiyle şartnamesi levazım müdürlü nunda yazılı vesika 129 lira 33 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektu. bile beraber 9.8.9037 pazartesi günü saat 14 de Daimi Encümende bulunmalı. dırlar, (B) (4571) Istanbul Nafra Müdürlüğünden : 16.8.937 Pazartesi günü saat 14 de İstanbulda Nafia Müdürlüğünde (4060) lira keşif bedelli Silivrikapı haricinde yapılacak T: istasyon binası eksilt. meye konulmuştur. Mukavele, eksiltme Bayındırlık İşler! Genel, hususi ve fenni şartnameleri, proje, keşif hulâsasile buna müteferri diğer evrak dairesinde görülecektir. Muvakkat teminat (306) liradır. İste n teklif mektuplarını ve enaz (3000) liralık bu işe benzer iş yap- tığma deir göstereceği vesiks üzerine Nafi Müdürlüğünden almiş olduğu müteahhitlik ve ticaret odası vesikalarile gelmeleri. (4655) Istanbul Telefon Direktörlüğünden : İdaremiz servisinden çtikarıldığı cikelle sattırılması takarrür eğen 300 lira muhammen bedelli # kişilik Morris Marka kapalı binek otomobilinin pazarlığı 16-8.937 tarihine müsadif pazartesi günü saat 15 de 'Tabtakalede Müdürlü. ğümüz binasında toplanacak alım satım komisyonunda yapılacaktır, İlk te, minat 22 lira 50 kuruştur. Otomobil her gün merkez binamıza muttasıl garajda görülebilir. İsteklilerin mezkür gin ve saatte ilk temtinat akçeleriyle müracaat, ları. (4771) Mete, büyük bir tesadüf eseri olarak csbiyle| beraber mektuplar da onun elinde kalmıştı. 257 — Bir sevk tabiiyle bu mektupları ce, bine sokmuş fakat gere bekçisinden kaçar.| ken bunları tamamla unutmuştu. 258 — Bu mektupları nasılsa okuyazaktz..| Yegâne düşüncesi, biran evvel evina Gön. mekti. Odasına girince, elbiselerini bile çı, karmadan kendla'ni bitkin bir vaziyette yata #ma attı ve derin bir uykuya daldı 250 — Ertesi günü, gözlerini açtığı za. Yazan; Morts Löbimü AĞUSTOS uz Elele verelim, bütün bu çılgınlık!8”” unutalım... Beni tekrar al.. — Hakkın var, dedi. Sen çok i;'sin Evet, bu çamurda körükörüne çıryın- maktan bıktım. Bir yaz gecesinin kor » kulu rüyasından başka bir şey olmıyan bu hatırayı unutarak yeniden yaşamak istiyorum, Kat'i olarak bir şey bilme - mize imkân olmıyan bir hareket rümüzün kadar bi parçalayacak, yeyip bititecek Rişar bize bir yol gösteriyor. En iyi yel budur. Bunu kabul Lâkin. lâkin, ne tezatlarla dolu bir yol bu!. Ah sonuna birimizi “iz edelim.. bu şüphe bir türlü bizi bırakmıyacak| Dominik tatlı bir sesle sordu; — Şüphe mi? Demek şüphe ediyor - sun ve beni sevdiğini de iddia ediyor - sun. Bu şüphe yi bırakmak senin elin - de. Onu düşünmezsin, onu kalbinden çı- | karırsan, o da kaybolur, gider. En mü - minin kalbinde bile bir şüphe hissesi yok mudur? İnsan hüküm vermelidir. İnanmamalıdır. Sadece, muhakeme münakaşa etmeden inanmak. Biz de öyle yapalım Patris. Müminler gibi o- İslirm.. İyilik ve kötükik ağacının acı meyvasını tadmak istemek gibi gayri insanf bir gurur beslemiyelim.. Hayat ve iman karşısında fazla bir şey talep etmiyelim. Bu imana ihtiyacımız var... O olmazsa yaşamamıza imkân yoktur.. Gururu bırakalım Patris! Dünyada mevcut olmıyan bir şey peşinde, bir kanaat peşindeyiz.. Bu boş iddialardan vâz geçelim, Önümüzde neş'eli, mesut bir yol var. Oyola gidelim, Elele vere- lim, bütün bu çılğınlıkları unutalım ... Beni tekrar a). Ruhum, seni tamumen kendimde, içimde hissediyorum.. Bili - rim, sen çok in.. Kalbime kadar gir. Ona dokun, iki kalbimiz beraber çarp - sın We susalım Patris.. susalım, sevişe- lim... Derin ve büyük aşkımız: duyarak, Ve orada, Dominikin istediği gibi sessizlik içinde, âdeta kilisede imiş gibi seviştiler. Hem de ateşle! Çünkü *kisi de gençtiler ve eski aşklarını bulmuş - lardı., ve ,. . Artık Patris ıstırap çekmiyordu. U- zun zaman âçık kalmış olan yaranın ü- zerine, kendi kendine fenalık yapmak gibi fena bir hisle, bir daha parmağını basmadı. Vakiâ yara hâlâ mevcuttu. Lâkin ar- tık kanamıyordu. Kapanmıştı. Şimdi, izini bile bulamıyordu. Zaman ve yaşa- mak arzusu, karısın aşkı onu kapa « mış, kaybetmişti. Bu aşk karısının, kin, hiddet ve şüpheden daha kuvvetli olan onu fethetmiş idi, ona hâkim olmuştu. Bu âşk, hatıralardan dadahâ kuvvetli idi. Ara sıra bu menhus hâdiseyi hatırla» dıkça sadece, kendi kendine “nedeli imi ,, diyordu. Bu deliliğini, hâdise yüzünden çektiği ıstıraplar için kabul e diyordu. Hâdise de değil. Bir şüphe!.. Bütün bunlar ona, bir rüya gibi, o ge- ce görünen çifte kumruların hayali de- nilebilecek mevcudiyetleri gibi yordu? Ve bu bir rüya değil miydi? Ha- kikaten böyle bir şey olmuş muydu? Sahnenin bütün türleri bolmuştu. Başka Alemleri dı. Tıpkı hayaletler gibi! alar kendisiyle karısı vardı ve “ye ka hiç bir şey mevcut deği ris mös'ut idi. Çünkü #m€* rar vermişti, Ya Dominik ne yapıy©" nüyordu? O da bilmiyor” kat'i ve müsbet düşünde lan mufassal olan, daha ha yel der lığı zaman zaman tezatlaf» reddütler içinde kalıyordu” | minik bunlar hakkında söylemiyordu. iğ Bu his ve intiba deği” kanç bir surette ruhund# “e Bazan, yalnız olduğu Pili düşünüyor, mahzun ve 9” yiyor yordu. Sonra aklına Jül yordu. Lâkin her eri bütün mevcudiyetiyle yy rında samimi hisler di i “fırtına çiçeklere yenide Ma d demiş.. Dominik, bü e r mükemmel, canlı ve DÜ yaf haşmetli çiçek bu yeni Düş, bu ilâhi dirilişi tai kırmak, mahvetmek t | miş olan fırtınadan sonrü ba güzelleşmiş, hayatın (i lamış, inhisar altma alemi kaların ne kadar nisbi ol M4 müştü. Kadınlar, içlerinde “ telif aşıklar yaşatabilifi binbir veçheli, değişen b” ge ruhları ile o kadar hoş “©” henkler verirler kil Şimdi Dominik mü muştu. Bir tek adamın yar dan hiç bir zaman Şüphe /4 Eğer bu adam, bazan, ii zünü değiştiriyor, mÜPh' l Rişar veya Jüloya beni yi ii arasında Dominik bir © v7 görüyordu. Bu sima me Mes'ut bir aşk, her ve lekesiz bir billür parf” 4 nun buzlu şeffaflığı eği keler olabilir. Lâkin Ma gözleri onlası görmer, gi” se mellik, birlik ve sonsuz ” centilmen man öğle zamanıydı. Gözlerini faltaşı gibi açarak etrafına bakınmağa başladı ve raki. bi gibi, nehrin dibinde değil, odamda bulun. duğuna uzun müddet inanamadı. 260 — Nihayet kendisini o topladı ve mektuplardı.. > tam yedi tanaydi,Bir sek duk, bu da Herber VADE ti” Sal