C şrş bi a M ' P (ERE N YülşEsd L * eBETER Ü ceğ gee (Böüleri ç Gi Pi UO GÜDÜGirE Z o ReRSERd 0 ör < : Boketir (€ SörileRki Dt xO Şğğâ £ 5 g>tlll e , Ö bbkeii ) 5 Cbilrini P: t:-gEğ Rşi. ” gîagğğ e hE YA .Eğ- ğ 5 g 32 < ığıs gş_ğî îğğğğ.ğ z İ$ Yedriri li pio! & Wer | Mi İ Yıti “İİEİ AAt $ AÇT Ekaszer t EvETETE EYDE Sf İK ğ:i%;ğş BB İt İİ - Oip (ti GA tar VO GDİRee ati çe t şlla | ÜL çi Halini gi b Ai RüLir d Hanıpbas H E Ş ğ $ ğ ığ Te îğ îşğfğ;_â BO A büus : of ü ; '$ %_R | ğ ::n PARDAYANIN OĞLU tü ve ""'*umıuıı niyetleri yok | ile meşgul oluyor ve karanlık basınca dân ağışı tün olduğu kadar süratle ora| oraya düşmenin gayet kolay bir iş oldu. ,'"—:::ı. gunu düşünüyordu. İeeshii, Si Uğtamışlar ve Bertiyle| — Bu düşünce, Janın böyle bir akibete q_'“".. Tevkif edildiklerini öğrenmişler., Maruz kalıp kalmadığı şüphesini onda İşin Tni Bunü tahmin ediyorlardı. Bul tevlit etti. Derhal osadan ayrılarak en yakın değirmene gitti ve peşinen verdi- ği bir altın mukabilinde, uzun ve sağ. dlam ipleri hamil olan iki delikanlı onu kuyuya kadar teşyi etmeğe razı oldular. İpi beline bağladı ve meşalesini yakarak kuyuya indi. — Ori bir çift mahmuz, bir kama ve bir buldu ve bunların Jana ait ol. duklarınr derhal tanıdı. Şimdi artık me- seleyi anlamıştı. Şef bir tuzağın kurba. mr olmüştu. Grengay zeki bir — gençti. Kendi kendine şöyle dedi: — Eğer şef ölseydi, onu oradan çı. karmak zahmetine katlanmazlar ve üs- telik de, üzerindeki silâhları çıkarmak tedbirinde bulunmazlardı. Demek ki sağ dır. Şimdi, nereye götürüldüğünü anla, mak lâzım. Belki de hatunlar kalesine, Bunu iyice anlamalı. JBulduğu eşyayı hamilen, tekrar ma, ğaraya girdi ve bunları oraya yerleştir. dikten sonra, silâhları hamil olan sin. dıklardan birisine yaklaştı. Bu silâhların arasından birkaç tanesini intihap etti ve bunları paket yaparak omuzuna yükle, dikten sonra dışarıya çıktı. Karkanla Eskargası, götdermiş ol- duğu yerde buldu ve hep beraber tanı- dıkları bir silâh tüccarına gittiler. Dük kândan çıktıkları, zaman Grengay tara- fından getirilmiş olan paketleri voktu. Buna mukabil ceplerinde yirmi altın vardı. Bütün geceyi, meyhaneleri - dolaş-. makla ve korkunç çehreli birçok kimse- Terle görüşmekle geçirdiler. Odalarına son geçişimizde, bu kuyu aradı, taradı ve henüz ka- toprak ve doğru eğilerek, ken. dedi: Üddet düşündü. Fakat bu su. edici bir cevap bulamadı. —.h' bujdan vazgeçerek ma- n Tabil araklığını orada da Yni mütemadiyen bu kuyu 3 D » döndükleri zaman, ceplerinde — motelik Ğ artık atoş bütün döşemeye sirayet et- mişti, Mahvolmak Üzere bulunduğunu histediyordu. Biran, kafasım — duvarda parçalamağı düşündü. Fakat © zamat Bertiy ne olacaktı? — Hayır, diye mırıldandı, son nefe- sime kadar mukavemet etmeliyim! Birdenbire, bulunduğu köşede, duvt rin İımıldadığını disetti. Geriye dön- dü ve içinden hafif bir işrk çıkan bir de Hik gördü. Düşünimedi ve tereddüt et- medi. Bir hamlede bu delikten geçti ve düvar kendiliğinden kapandı.. Sadece hücresini değiştirmişti. Fakat burada çtrafını görebiyiordu. Vakia ışık gayet azı fakat, çıktığı hücreyle Kıyas edilince, bu ona, yüzlerce mumla aydın lanmış bir yer gibi geliyordu. Diğer ta- taltan burada sıcak yoktu ve ayakları yanmıyordu, İşte ilk nazarda gördüğü şeyler. Bu ilk ferahlık anı geçtikten sonra, yeni hücresini daha büyük hir dikkatlr tetkike başladı ve © zaman yeniden ür- pererek mırıldandı: ç —— Bu ne biçim hücre? Bu höcre yuvarlaktı. Adeta geniş bir kuyu gibi. Tavan döşeme ve duvarlar ayna gibi patlayan yekpare bir çelikti. Ne bir tek kapı, ne de bir tek pencere vardı. Mobilye ve eşya namma da bir tek şey bile yoktu. 'Sıdec: ayna gibi parlayan çıplak ve parlâk duvarlar.. Ve bunlar tavandan düşen hafif bir ışıkla aydınlanıyordu. Bu zaten gayri tabiiydi. Fakat hepsi bu kadar değil. Asıl garip olan dö. şemeydi.. . Bu döşemc, ufki olarak, bir kedinin zorla tutunabileceği derecede dar — bir şerit halindeydi. Bu döşeme, kenarları hafif kıyrlarla inen bir leğen şeklindey-i Wer von den Herren ist an der Reihe? Çver fon den horn ist an der raye?) “kim baylardan dır sırada?f,, e iz _3 4J Sg R 3 B M M oe SAT Geb 1 Yd y u * _â. 5 î: n:*-_s i.s & % P 3 AO Y3 Ğİ SHMA $i gğ SD 106 ğ&ğ egi düs aKd ' *E $ d | iğpd 98 di Mtke İLİ 2 YEkE v AMADT y) 9 Ğİ 1355 Dd 2 ogtddak 195:,5 E Ai saği 4Rl . âlv'%â Ü ae 3at O krA zi £ $ z ;'îâuğ İşktiğ Ydi İlşe g3: < Siö 'ÖHi YAR. * İfliki düğetn © (şğdaşa İ SÂRdEY8 körşeş © İliytte 15: YAYSÂYESİĞİMİ > ADĞESĞİ a8e b 5 BAA Dpar dt H ÖS A ÜŞ L ğ iş, D ikei 3 ae li zib İai y Gi GLEp AAA a gişyi H otels ğ S2 $ pkodlürya ga SEbş EŞi g 3M A aEA S Öka ğ rîğ -“î-ğ Ü ğ £ o ğ aNN 2AR SAke a —.;ğâ K < B Hak GEdL AE e %%ğ% Ö F e jşğ“& t3 3öf gdd ” ğg 2 35 çadatalı Göa Sepi 4 $t < 5R Yöirücüli ipt Die &5 Ylz ği ğğ%âğ iz d3i 28f “-ğ $ ” £3 £ $e s3ss 3K Bi AktttcEA” döâ REYE 4 ğ #Gi el satde ai İdir i Ğ PARDAYANIN OĞLU 40, di. Orada, ancak hızlı yürümek şartile, gezilebilirdi,, Olduğu yerde durmağa gelince, buna katiyen imkân - yoktu... Çünkü insan gayri ihtiyari, dibe doğru kayıyordu. Esasen her şey bu neticeyi elde edecek bir şekilde hesaplanmış gibi idi. Döşeme yerine geçen bu cesim leğende çanaklara benziyen birbirlerine yakın birçok delikler vardı. Kenarları boyun: ca da, Janın, parmağını sokabileceği ge. nişlikte bir yarık üzuyordu.. Duvarın bir yerinde, bir köprü şeklin de atılmış olan demir bir plâka, demir bir destek sayesinide dayandığı bu cesim leğenin üzerinde duruyordu. Bu plâkâ- ran kenarında, diğerlerine benziyen bir ganak vardı. Jınbupukınınümfmçıkhnbı ona son derece sağlam göründü. Nereye oturabileceğini düşündü — ve anladı ki, ancak bu plâkanın üzerinde veya, leğen şeklindeki yerin — ortasına oturmak mümkün olacağını düşündü, Bu iki yerden maada, her yerde, müva, zenesini temin etmek için, koşmak müc buriyetindeydi.. Tekrar düşünerek m> rıldandı: ' ü — Beni bu iki yerin birisinde bulun. durmak istedikleri besbelli!.. Bunlardan birisini tercih etmek İzârm. Kararımı verdikten sonra başıma neler ge. Tecek?. Cehennemi bana nasıl bir işkence hazırladı? Yeniden plâkayı dinledi, yokladı ve hiçbir şey göremedi. Yerin ortasına yani dibine kaydı ve oradaki tetkikten de bir hetice hasıl olmadı. Nihayet kara' ' rını verdi. — Madem ki buradayım.. Burada ka. hırım, 'Tam ortayere oturdu. Vakit ilerledi; b - ich rasiere mich selber. (ih Yasire mih zelber)ı kendilerine sıra gelinceye kadar. “ben traş oluyorum kondime bizsüteş Baylardan, sıra kimin?