Tarihi macera ve aşk romanı — 79 Müslüman kadınları meşaleleri yakm';, barut fıçılarına yaklaşmışlardı: “ Hıristiyan erkeklere nasip olmıyacağız. Bir adım daha atarsanız ateşleriz!,, diye haykırdılar Geçen kısımların hülâsası Hıyanetler, ihanetler, felâketler ne. ticesi, csir düştük. Akdenizde kor. sanların hücumuna uğradık. Nişan. Temı, nişanlımın oğlu küçük Osma- mı ve beni vaftiz ettiler. Resmen hi- ristiyan yaptılar. Fakat, bununla da Kalmtyorlar, Geminin anbarlarında müslüman ve Türk kızları mahjs- tur. Korsanlar, haptanlarının armı- su hilâfına olarak, bu anharlara hü. cum ederek müslüman kızlarına ta. arruz ediyorlar. La Artık” hepsinin gözleri dönmüştü: — Yaşa Hanri, yaşa"... İyi söyledin, iyi bildin. O kızlar bizimdir, Hücum! « diye bağırıyorlardı. Yarım dudaklı korsan, eline bir — Hepimiz arkandayız... Amiral emir verdi: — Mâni olun, Zabitler, asilerin ö genç asilzade; — Sakm bu kötü fikrinizi kuvveden fiile çıkarmayın... Yoksa, cezanız çok büyük olacaktır. Asilerin reisi baltasını salladı: — Çekil önümüzden.. Emelimize vâsıl olmaktan bizi kim menederse başmı ezeriz. Amiral yalvarmağa başlağı: — Yeniden bir sahile basın veri. üne geçti; bir riz... Oradan da müslüman kızlarını | Aşırırız, işte söz veriyorum... Hepinize onlardan bir tane tedarik ederim... Fa- Kat bunları bırakın. — Bunlar saray kadınlarıdır. En güzel, en seçme kadınlar. Onları iste, iz... Bunları, bunları ##liyoruz... 8 onları bizden a. lamazsınız... Savulun... — Cezanız büyük olacaktır Zabit, asilerin önünden çekilmemiş. ti. Dudağı yarık adam onun slnınm Yazan: (Vâ - Nâ) şöyle bir manzarayla karşılaştılar: Kapının önünde dizi dizi fıçılar var. dı. Hepsi de barutla dolu... Müslüman kadınlar, büyük meşaleleri ellerinde tutuyorlardı. , — Bize bir adım atacak olursanız. birdenbire ateş vereceğiz. Ne siz ka- tacakamız, ne biz, ne gemi. Ona göre davranm. Astler, bu tehdit üzerine geri çekil. mek mecburiyetinde kaldılar. Bir müddet aralarında konuştular ve ter. tibat aldılar. Benim vaziyelim müsait olduğu için aldıkları tertibatı görü- yordum: Yangın söndürmeye mahsus tulum. balarr, kadınların görmiyeceği bir ye- re koydular. Tulumbayı işiçttiler. Ev. velâ suyu denize doğru sıktılar ve hor tumdan suyun adam âkılı boşandığı na kanaat getirir getiri hortumun ağzımı kadınlara çeviri Bu beklenilmiyen bücum izerire ne meşale kaldı, ne barut fıçısı... Kadınlar tarafında müthiş bir çığ. lik koptu: — Mahvoldi — Hıris! maktansa ölmeyi tercih © Bir kız, ıslak elbiseleri yapışmış bir halde fırladı: vücuduna | HABER — Akşam postası N â 28 MAYIS — 1W37 |, —Ben kendimi denize Siz de öyle yapın... Ve, koştu.. Anbardan çikarak, gü. ok gibi seğirtti.. Kendini de- atıyorum... nize att. Arkasından bir korsan da atı — Ben, onu gözlime kestirmiştim... Kadınların en güzeli oydu... Ya ona nail olacağım, yahut ben de boğulaca. ğım... Allaba ısmarladık, arkadaşlar... O da atıldı. Bu kadını takip edecek müslüman | kızlarının cesareti böylece kırılıyor. du, Güvertenin ortasma kadar gel mişlerken, denize atılmanın faydasız lığını görerek bir an tereddüt göster. diler, Azgın korsanlar da bundan İsti. fade ederek, kadmlara hücum etti. Fakat bütün esirler. bizim gemi değildi. Sünbül ağanm ve Bur Mebmet efendinin odalıkları başka gemilere de dağılmıslardı. Onun için âsilerden herbirine bir tek kadın düş. müyordu. * Beher kadının etrafında deş'on âz- gın korsan birden belirmişti, — Benim olacak!... — Hayır, benim... Benim hakkım. - diye biribirlerini paralıyorlar. (Devamı var) Kartalın kaptığı çocuk ortasma bir balta indirdi, Adamcağız | © gık bile demeden devrildi. Başınm bir karpuz gibi yarıldığım. kıpkızıl ve korkunç bir manzars teşkil ettiği- ni gördük. Asiler: — Yaşa... - diye bağırdılar... Bu kan, onların kızıl hissini tahrik etmişti. — Önlmüze geçecek başka Diri var mı? Kumandanın gözü yıldı. Çatal sa. kalını titrek parmakları ile srvazlıya- rak: — Yiğitler... Ne isterseniz yapmız, hakkmızdır... Haydi... — Şimdi böyle söylüyorsun âma, karaya çıktığımız zaman bize no ya. pacaksın bakalım... Yarık dudaklı adam, kanlı baltası ile kaptanm önüne dikildi, Artik is. yan bambaşka bir safha alıyordu. Kaptan: — İşte söyledim: her şey hakkınız. dır, Mâdemki galip geldiniz, istediği. nizi yapım... — Demin öyle söylemiyordun ama. — Şimdi söylüyorum işte.. — Yemin et; bu kadınların ve bu zabitin hesabmr bizden sormıyacağı- na, sordürmıyacağına yemin et! Kaptan haç çıkardı. — Yemin ediyorum! , Yarık dudak: — Papasm ve yeni eski bütün hiris. tiyanların önünde yemin eti yor musunuz, arkadaşlar, melimizde muvaffak s#iuk., muz açıktır... EMİ altmış tayfa birde geminin #nbarlarına hücum etti. Burası, daha dedi Artik e. Yolu» vaya kaldırabileceğinden şüpheleni- yorsanız, bu resimlere bakın ve an- İatılan hikâyelere inanm. Holivut size bunu çekilmiş fo- toğraflarla ispat etmektedir. Sahne drektörlerinden Rişar Lö Streynç bu rol için kendi çocuğu Jil- li ortaya koymuştur. Çocuğu yerde gören bir kartal dağlardan süzülerek aşağıya gelmiş, yavruyu kapmıştır. Fakat pek fazla havalanarak ga- Yip olmasına meydan verilmemiştir. Jin 18 18 aylık bir kız çocuğudur. © Almanya ve lâstih LMANYA ham lâstik ithalâtı. run 100 kilosuna 120 mark it. halât rüsumu koymuştur. Bu rüsum ham lâstik fiyatlarının tahavvülüne göre değiştirilebilecektir. Yeni ithalât rüsumu Almanya" da #sun'i lâstik imalâtımı teşvik ede. cek ve alınacak para da memleket Şişmanlamamak için Bir kartalın bir çocuğu kaparak hava Kediler gibi Herkes gerinmelidir ! çare bu imiş! Margarit Agniel 20 yaşında i- ken yarı malul bir kızdı ve hayatının büyük kısmını yatakta geçirdi. in kedisini gözden kaçırmıyan bu zavallı kızcağız kendi kendine: — Nicin insanler hayvanlardan daha çok hastalanır? Diye düşünüp dururdu. Bu düşünce ile yatakta iken ke- dinin gerinmesini taklit etmeğe baş- ladı ve bu işe başladıktan sonta da- ha iyi uyumağa ve kendini daha iyi his etmeğe başladı. Sonra hayvanların hareketleri- ni daha yakından tetkike koyuldu ve bu hareketlere istinat ederek bir ta- kım dans ve hareket sistemi icat et- | ti. Şimdi kırk yaşma yaklaşmış olma sia rağmen hâlâ Amerikanın en | güzel vücutlu kadınıdır. ve heykel- traşlar onu model yapmak için bir. biriyle âdeta kavga etmektedirler. Margarit bir çok eserlerin ve bin lerce makalenin muhariridir; lb <> de ellik akade. Amerika cumhur reisi Ruzveltin zabıta romanı e pey Çeviren fa. —4— Alay etmek sıras: bu sefer İlkaya gel mişti, Kocası taklit ederek; — Rica ederim siz de aklmızdan çi karmayınız onu! Öyle ya... İş hayatırı - zın zevcesi değil mi?. Dedi ve kocasına doğru eğilerek, bo ğuk bir sesle ilâve etti: — Eğer o bir sekreterden başka bir şey değilse, sen de aptal bir adamdan, başka bir şey değilsin. Çünkü, O senin için her #ürlü fedakârlığa Tazı, elinin bir işaretine bakıyor. Cim Bleyk, önündeki masadaki ça. nak, çömleği kırmamak için müthiş bir gayret sarfetti, sinirlerine hâkim oldu, mükünetle: r — Zannedersem, dan bahsediyorduk. dedi, Eri Marşal. — Ya, öyle mi? Mevzuu değiştirmek istiyorsunuz.. Çünkü işinize gelmiyor. Her balde Şarlot sizin benden ayrıl . le evlenebilecek,, Cim bir an sustu. Sonra vakur bir ses le: — İlka, dedi, boşanmak ister misiniz? — Boşanmak mı? Boşanmak hal. Ne cesaretle ban bundan bahsediyorsu.. nuz! Dişi bir kaplan gibi kökremişti. Son. ra ,durdu, inlemeğe başladı. Birdenbire yerinden fırladı. İlk kata çıkan merdi - venlerden dörder dörder çıkarak odası. ma girdi. Cim, bir kapının şiddetle ka. pandığmı duydu. Hemen akabinde bir | tabnaca sesi işidildi. Sonra, çığlıklar çıkaran oda hizmet. gisinin sesi duyuldu. Bleyk bir hamlede merdivenleri çık- ,t. Kapıyı dayandı. Kapı duvardı. Bü - tün küvvetiyle kapıya yüklendi. Hiç! bile kıpırdamıyordu. o ündü. Kendi odasından. pen - cereden, karısının odasına girmeğe ka- rar verdi. Gitti. Pencereden çıktı. Yere düşüp parçalanmak tehlikesini göze & - larak, karısının odasının penceresine | vardı. İçeri girdi. İlka, yatağının Hzerine uzanmış, ha” reketsiz duruyordu. Karyolanın ayak U- cunda, küçük bir tabanca görünüyor. İlka bu tabancayı daima yanında taşır. dı. Kaç kereler kocasına: — Kendimi öldüreceğim! Demiş, ona, bu vasıta ile istedikleri- a muhabiriyle yaptığı bir mulâkat ta demiştir ki: “ — Bütün eksersislerim hayvan ların tabii hareketleri üzerine kurul- muştur bunlar yorucu hareketler de- ğildir ve adaleleri inkişaf ettirmez fakat vücudu güzelleştirerek sıhhat verir. Herkes kedilerin yaptığı gibi ye- mekten sonra gerinmelidir. Bir kedi turiici “ EE | p ni yaptırmıştı. Demek bu sefer, ayrılık ihtimali üzerine kat'i kararımı vermiş ve .. Fakat Bayır!, İlka kendini vur « mamıştı. Cim Bleyk bir an içinde, ka - rısma karşı eski muhabbetinin bütün şiddetile doğduğunu hissetti. Onu ku. cağına aldı. “Yavrum.., diyerek İlkanın güzel yü- zünü alev rengi saçlarını, çocuk kirpik - lerine benzer kirpiklerini, yarı aralık dudaklarına hayran hayran baktı. Bi. raz sonra İlka gözlerini araladı. Mırıl. dandı: — Kendimi öldürmek istiyordum. Ga- liba yapamadım... Yoksa vuruldum mu? Cim. Cim ölecek miyim?.. Beni kolla - nnın arasına al, sık! Daha kuvvetlit. Beni bırakma. Cim artık her şeyi unutmuştu Tekrar İl Ona aklına ir taraftan da, kucağında, bir çocuk gibi sallıyordu. İl. ka onun boynuna sarılmış, af diliyor, bit kedi gibi başını, vücudunu dikerek ok. şatmak istiyordu. Evet, bu çılgınlığa teşebbüs etmişti. Zira, Cimden ayrı ya - şamak ihtimalini tasavvur edemiyordu. | Ve hakikat bu idi. İka kat'iyyen yedi | milyon dolardan ayrı yaşamak ihtima » tini kabul etmiyordu. Barış sahnesi bittikten sonra Cim 0. danım kapısını açtı. Oda hizmetçisi, | kapıda, şaşkın bir halde bekliyordu. Cim ona izahat vereceği sirada, ilerden, ko- ridordan bir kapı açıldı, Eri Marşal, ne. fis ve çiçekli bir pijema İle ve bembeyaz | bir yüzle göründü. Bir an, tereddüt e | der gibi oldu. Sonra ilerledi ve kekele » di: — Ne oldu? Cim kısaca: — Hiç, gidin, yatın! Diyerek ilerledi, yanından geçti, mer. divene doğru yürüdü. Koridorun niha yetinde muazzam bir ayna vardı.. Cim aynadan, Marşal'in oda hizmetçisine dönüp “ne var?,, der gibi bir işaret yap- tığını gördü. Hi; , başiyle Cimi işa. ret ederk yüzünü buruşturdu. "Ena. yin Aptal, der gibi bir hareketle te- nis şampiyonunu temin etti. Bu sessiz mükâleme Cimin kat'i ola - rak gözlerini açmıtşı. Her şeyi anlamış te. Demek bir kere daha, onun temiz ve iyi kalbini aldatmışlardı. Bir an içinde Cim oynadığı, daha doğrusu ona oyna » tılan “Aptal koca, kavradr., Himayesine aldığı şampiyon ile karısı - mın münasebet dereceleri hakkında ona bir fikir verdi. Ayna, Cime acı birha- ei aksettirmişti, Alelümum “yalan » ,, denilen ayna, bu sefer ona doğruyu Hamak Cim, kıpırdamadı. ii ona ifşa &ttiklerini kimseye hissettirmeden mer. Givenleri indi. Yorgun, pek yorgundu. Hayatından bıkmıştı. Herşeyden bıkmış tr. İşinden, servetinden, bir muvaffa - kıyetten ötekine koşmaktan, sun'i zevk- lerden, İlkadan bıkmıştı. rolünü Bütün bu baktığı ' şeylerin ağırlığı da onun omuzlarında idi, Vaktiyle ken. dini bu ağırlığın altından kurtaramazsa, ezilip gidecektik (Devam var) SEZEN TERZiHANESİ Sahibi; Şık giyinenlerin terzisidir En cazip mvdeller, mevsimlik metin Ihsan Yavuz Sezen ve şık kumaşlar. Hann ee