(İngiliz muharrirlerinden Sheridan'ın bir hikâyesinden ) ... Düğünümüz olduktan snra kocamın Şatosuna geldiğim zaman, evdeki İhti- Yar &mektar kadın bizi hürmetlerle #€- İâmladı. Ellerimizi öperek tebrik etti, Sonra, kendi Mairemi göstermek için be. Dİ binanın bir tarafına doğru götürdü. Güzel ceviz bir (o merdivenden yukarı sıktı. Şahsıma tahsis olunan yatak oda Siim kapısını açtım. 'Tam içeriye gire- seğim sirada gözlerimi perde gerildi, Bunu k sm. Açmak için elim tiğim zaman karşımı madığını anladım, dim ve gülerek, ih; — Galiba gö. ei a göz Ki Bika elendim? Gİbi geldi, © SİYAN perde varmış in önüne siyah bir ap: perdesi (san le bir hareket yap- da hiçbir şeyin ol. Gayrühtiyari — irkil- ihtiyar kadina: im karardı, korktum! -, Kadın, sarardı. Ni çe Allahım |. dedi, a or kotktunuz? - diye sordum. Fakat uğ değil efendim.. eNdini şut, kemleye Yığıldı REN > Allakımı s ki i Sen İ diyerej Zi ğ bizi muhafaza et! Onun bu hari Ali Beni ö ü Ena heyle sördue meraka düşürdü. — Ne var? Ne olebiti ar? Ne ol I Nİ dar Ürktünüz> abilir? Niçin bu ka- — Affedersiniz... Sizi üzdüm. Siz, bir üyeyi enin önünüze düştüğünü gör Mi iz. Dilim varmıyor, fakat, #zül- eyi diye #öyliyeyim: Bu, bir falı ha- a değildir. Bu şatonun — sahibelerine © zaman Siyar perde görünse bir felâ. ket hazırlandığına delildir. Asırlardan- ri, bu, anane balinde devam etmişi ve hepimizce malümdur.. Onun in pa itikatlara inanmam, Fakat gay- erler ei bir tuhaf © oldu. Fakat, eneii hun tahmini yanlış o çıktı. Zira di EE Reçmeğe başladı ve biz şatö- ki et mesut yaşıyorduk. Kocam son Wi * nazik, kibar, O centilmen bir a- e ba ki, geldiğimin ertesi günü aşa bir gezinti yapmıştık. Avdet. d yürürken, onun bir. *nbirg “ün me Sel >> Delilikei,; sona İflünyeş Fakat be, Deliliktir? ve mutlak & dediğini işittim. im kendisine baktığımı gö- i dönerek, kendi kendi. | İ mİ yiye a gi şi rünce ira yüzüyle Etyet topladı ve gene neşeli ma yaklaştı, bari bir tavırla yanı. — Bir z mali dö bir sir. saklamak ihti- OE Meseniz? — Kadın, isnat nike, Te Ponboğazlığı nafile yere her erkek kadar ae b utadı olma, ir, pa Zannetmemi” en tavırlas rete dlşre a ana sevabı beni hay dük. Una Be) ilküt ederek yürü- neşeli: det sonra gene neşeli iyi ç msi yi muhafaza ettirmenin en Manmdik, si ve, Amal - dedi fik, sizi tecrüb, edine v di meşhur hikâyedeki “Ma eğim. Ben « gen pie vey Söyliyeceğim p Fani'ciğim! ciddi a yeceğim sey, Mmizr, şerefimi, Tim Tİdâmi t inle, sevgili <. “OMUŞuYOrUMm, SöyliK Mia Denim de rahatı Zİ İRlü edebiği; tit öde FiNey; SAYE DARİ eg EL ENGİNLiĞİNİ #498 YOR Liğ e İS TANİ im reddetmezsini. Yapma. Mİ e a ama i iği bir şey vardır. bızı istemediğim yegâne O da şatoda oturduğumuz müddetçe bana yemin edin: Kovidonun öbür tara- tmdaki kapıyı katiyyen açmıyacaksı- x ve kat'iyyen © saraftaki bölüğe geç- — ia, Hattâ, o civerde dolaşmı- sizden bir kap. akşmız bile. Bunu p daikdaak değil, kat'i pürette rica edi- yorum. Sebebini şimdilik izah eğ Yalnız şunu bilin ki bunun son! li deneilik, namuşsuzluk. felâket olabilir. Eğer rahatınızt İştiyrsanız, işte bana bu wöitte bulunursunuz. sezi Arzu ettiği sözü verdim. Neşesi yeri. ne geldi. Sonra aradan aylar geçti. Ve e Eödiseyi hatırlatacak higbir şey ce- teyan etmedi. Bir gün, hava: miyeceksini ının güzelliğinden İstifa de etmek üzere bahçeye gıkımıştım. 0. di irdiğim zaman. hayretle irkil. li karşısmdaki derin koltuk- ta bir bayan oturuyordu. Elli yaşlarında öre Die Üstünde bir çok mücev- her: Bilezikler, parmaklarında birçok i Pek depdebeli tevaleti oldu. e çarpıcı bir bali yoktu, Bilâkis üstünden kibarlık akıyordu. üeeldi inin her ikisine ireldi. Yalnız gözleri! Kl bir perde inmişti. Bu kadının kör olduğunu anladım. Ummadığım, bilmediğim bu misafiri yatak odamda mi ne derece hayret ettiğimi tah. ein güç değildir. Yanına gittim, yavaş senle; .. Bayan,, Galiba yanılmışsınız. Bur rası benim odamdır.! . dedim. Sert bir ifadeyle! yüzükler. ğu halde adi v - dedi. « Demek bu- de giyinmiş. İpekli. dal. | — Vay, öyle mi? rası sizin odâniğe rede? — Aşağıdadır efendim... Ve sizi bu. rada görürse herhalde o da hayret eder. i izle ben o fikirde dej — Müsaadenizle MEK BAEFİRL iniz. Gidin, kendisini görmek m ediğimi söyleyin.Haydi, şabuk olün! Kadınım bu sözleri beni sinirleştir. mekle beraber, halinde gördüğüm em- niyet ve hissettiğim amirâne tavır, hay- zetimi mucip oluyordu. Maamatih, asa- bi asabi: Kime hitap ettiğinizi biliyor musu- nuz, bayan? - dedim. 2. im ölürsanı; © Olun, Herhalde yandegânmdan birisisinir. Onun için iş- xe size emrediyorum! Etendinize gidin, Haber yerim Kendisile görüşmek isti- yorum. iz yanılıyorsunuz Gienfaller'im! Di kadın: f Ne? « diye bağındı. Hızlı sesle tekrarladım: Lady Gienfelleni,, . Evet, ben ©- Lord Glenfallin ne- efendim... Ben ! Beri titreten 8fkeli bir sesle? © . Bu, terbiyesizce bir yalandır. Sonra, kolumdan yakalıyarak sarsma. başladı. Ve, tekrar ediyordu: . Yalan! Yalar! Alnındaki damarlar kabarmıştı. ör ye, yüzünü kırartaış © kolumu sumsıkı tutuyor vE atıtıyordu. Korkudan, ava” sım çiktiği Wadart — İmdat! - diye bağırdım. Kadın, elini gevşetti ve hiddetle yum- çuğunu salladı. Merdivenlerden vi kocamin ayak sesini gittim. Koşara! re kaçtım. yi (Aarkası yarın) mmm AN mA AM L(MALISIN ŞÜNKU BU Dik BLEĞER YA- MAN BİR MAY: DUTTUR: $impi AYRIV MADAN EV; K UY çi sacayak Çelik yüreğin maceraları —-— LiM.. ÇOK DİKKATLI İDomekeye taarruz edilecekti. Bütün plânlar hazırlanmış, emir. ler verilmişti. Beş mayıs sabahı saat on buçuk ta, Neşet paşa firkası bulunduğu mevkiden hareket etti, Öğle üzeri Bekriler civarma ka- dar ilerlemiş bulunan süvari piştar- ları bir düşman müfrezesine rastlı- yarak ateşe başladı. "Harp başlamış ti. Bir müddetsonra düşmanım De mekede bulunan on buçukluk mu hasara topları da ateşe başladılar. Mermiler, fırkanın çok yakınmıa düşüyor, fakat bir zarar vermiyor. du. Ordu, yol kol nizamında geniş kol nizamına gezerek ilerlemeğe başladı. Tam bu esnada umumi karargâhtan “derhal taarruz,, emri geldi. te bulunan bir muharrir harbi şöyle tasvir ediyor: “Fırkanm merkeziyle sağ cena. hı Baran gibi nüzül eden top ve tü- fek tanelerine katiyen ehemmiyet vermiyerek şiddetli bir muhacemat icra ederek düşmanm birinci hat si- perleriyle ormanlı tepeyi zaptetti.,, Nizamiye livasmm sağ #enahı ilerliyerek düşmanı sarp sırtlara ka- dar takip eylemiş ise de bündan sor Ta ne merkezde ve nede cenahlar- da düşmanı müstahkem mevkiinden çıkaracak kuvvet kalmamıştı. Top ateşi dinmeden devam edi. yordu. Sesler bir uğultu halindeydi. Başka bir şey duyulmuyordu. Etra- fı kaplıyan tozla da bir şeyler görün- mez olmuştu. Domeke ikinci günü zaptedildi. Biz burada bu harbin uzun tafsilâtı. nı verecek değiliz. Zap haberi ge- lince orduda bulunan ecnebi ataşe milterlerle gazeteciler buna inan. mamışlardı. Bir erkânı harp zabiti şöyle demişti: “Yüz bin kişiden mürekkep mü- kemmel bir ordunun Domekeyi en az bir ay muhasara ve muharebe ile ancak alabileceğini sanıyorduk. Böy le bir fırkanm taarruzu ile az zaman da alınması harikulâde bir cesaret ve askerlik semeresidir. Böyle atke- re malik olduğundan dolayı; devleti aliyei Osmaniyeyi tebrik ederim.,, Şimdi bu harbin bir kahraman- lık safhastnı anlatalım. İkinci orduya mensup olen mi- ralay Mustafa bey, harbe memur ol- madığı halde Domeke taarruzunda bulunmak istemiş ve israr etmişti. — Bu harpte bulunmak istiyo- rum.. Top, tüfek seslerini dinliye- rek duramam.. Benim ordum harbe NIN! DULE Taarruz çok şiddetli idi. Bu harp | Yazan : Niyazi 40 sene evvel bugün Domeke taarruzuna başlandı Miralay Mustafa Bey harbe memur olmadığı halüe rica ecerek gir mişti. Ölürken etrafına toplanan main “millet sağ olsun... memur değilse beni memur ediniz. Diyordu. Mustafa beyin bu arzusu yerine getirilerek Nuri paşa livasiyle harbe gönderilmiş, taarruz bittikten ve CİM, Kökt. VE MOĞOL MÜKUMETİ MENSUBU SUNG O GECG ŞİMALE GİDECEK TRENDE MUCADELE PLA HAZIRLAMAKLA MEŞĞUL- Kendi arzusiyle harbe iştirak ölen miralay Mustafa bey Domeke alındıktan sonra Mustafa beyi arıyanlar, onu yaralılar arasın- da bulmuşlardı. Harbi takip eden gazeteciler, onun ne şekilde harbe girdiğini bildikleri için yaralandığı haber alınır alınmaz başına koştu- lar, Bir muhabir, kahramanlık gös- terdiği için kendisini tebrik ettikten sonra teselli için sözler söylemeğe başladı. Mustafa bey: — Adam sen de, dedi. Şimdi be- hi Be düşünüyorsunuz. Benim ne ehemmiyetim var. AÂslşum feriyeta bak. Böyle bir muvai.. yet için benim gibi yüz bin can feda olsun... Bunları güç halle, inliyerek ve dişlerini sıkarak söyliyen miralay memnün görünüyordu. Gazeteci, orada bulunan dokto- ra, yaralının şhhi vaziyetini sordu: Doktor dudak bükerek, başmı yukarıya kaldırdı ve: — Ümitsiz.. diye mırıldandı. Mustafa bey bunu da görmüş- tü, — Devlet ve millet sağ olsun.. Diye cevap verdi, son cümleyi söylerden gözlerini de ebediyen