| | | | “aya : sayodgp: eno 9 : 2 z si z 6. z Yaaaana$ yaa eye mayer yazeğ 'uapaysı; yağ tpuyuuyoT “oşDA vezni 40400 “şen 10495 yn TİRE ve İİ İN ' : a e — > 5 Hi nee sssig ieşrz izi Mm iii K öreieke geşötiee Bi) ike, Sİ 3 afemEzekE ala Es pi İSEK si > ni eker Mipişenl şi Gigi Pİ a: 5 EÇERE 2. dalelidı ika Eğ , I beki ei S5 sEğ ii: İSE EE H> Sİ 2E e BAR pe İpi, Fa RE DEİK e, ÖĞE Gn EE iş İİ: RE Şi gi e e iş m eğ se ge BBe Ey& E Rİ En TER eyi hik ee Mmal ipi: z EE z g EE iz SE S e EB 3R Rp e edeli” “28 z E > a z PE g 43 5 238 EPERER iAaN» s BeBiYYEr $ z iin Eşrkek in. vii EEEFEŞiEAŞ ECE Eng” ER İRE, Ealakek tl EE gir 5 b oifipesincin olabilir pale: 3 SR köecize <E KİR Epiğ « 2 SEigiEREİ 23 iye 5 1 peiki kiylirai, göğe ga ek iŞ peş a 5 il igEk BEE8 5 og, SA zo BN KAŞAR, gi EŞ si n v “gz Z 9 a : d çi BERELERİ Sİ içli: BİRE eli ME çe: RR? piri gs ir; S öi > 22 5 a iri EBE ik: Rezil eyeriş,P ni ta Nİ ze RERERİ li 3 , DERS:3S (0 numaralı “Lokanta,, resmile takip edilecektir.) — LL «Her hakkı Haber Gazetesine oittir) SRANSIZGA DERSLERİ Kendi kendine 1000 kelime ile 19 uncu resim üzerindeki çalışmalarımıza geçen ders- te başlamıştık, “Lokanta,, mevzuuna girmeden evvel, $6. irlerde geçen kelimeleri ve gramer bahislerini gördük, dersin sonunda türkçeden İransızcaya ve fransızcadan hirlerdeki kahvelerden, birahanelerden bahsettik; o cüm. türkçeye tercümeler yaptık. FRANSIZCA DERSİ Sd v ri şili! : i Ria i Sdİİ işi ein ii bigi iy, İlağaşi a>aâ b Delin ii” a 28 7 İN ğ oldi : ai 1 Ş$ & : Saip. 1 3 işini j El 13 : 93 ii İşi kini M5 glellişişni | İMALI, IRIRe! Avm eg ğmiş — Pour mol, de la rave et pour Pierre des olives, 4 — Bt puis? — m K Fransızcaya çeviriniz — Hayır, onlar tutulmuştur, Boş olanlar köşedeki- — Comme poisson, deux soles frites, — Evet, bay; iki boş masamız var, lerdir. 2 — Şurada gördüklerimiz mi7 1 — Boş masa var mı? 3 — Peki; bize yemek Listesini verin, Derslerimize abone olanlarm taksitlerini nisanın orümdu gününe Kadar göndermelerini rica ederiz, eh det, ne heyecan, ne de korku alâmeti gösterdi. Gerek Espihozanın dinlerken, gerekse Pardayanın, söylerken aldıkları bu sakin tavrı görenler, bunların âman- sız birer rakip olduklarma inanamazdı. Espinoza her zamanki soğuk kanlı tavrile sordu? — Demek ki, size içirilen zehirin kuvvetine mukavemet ettiniz, öyle mi? Pardayan yavaşça gülmeğe başlaklı ve hayret eder gibi bir tavırla: — Fakat mösyö, dedi, insana zehir içirilince anun hususi bir tadır olmama. sına dikkat etmek lâzım. Bu en basit bir kaidedir. — Fakat buna rağmen uyku ilâcını içtiniz. —, Messlede bunda ya, benim gibi içkiye tahammülü olan bir adam, bir iki şişe şarabı müthiş bir uyku ihtiya- cı doğurmasından şüphe etmemesine İmkân var mıdır? Bu şüphe, hususi ve güzel şarabın İçinde başka bir madde bulunduğunu hissettirmeğe kâfi geldi. Bunun üzerine garip bir tadı olan bu şarabı, 'derhal yıkanmış olduğum liğenin içine boşalt. tım. — Sizin son derece kuvvetli bünye» nizi nazarı itibare alarak, zehirin mik- tarını fazlalaştırmalarını emretmiştim. Bunun için şarabın tadı biraz bozul muş. Buna rağmen sizin hassasiyetini- zi takdir etmekten o kendimi alamıyo- rum. Çünkü bir çok zeki ve kurmaz in. sanlar bu tuzağa mükemmelen ve hiç bir şeyden şüphelenmeden düşmüşler. di. P Pardayan, bu takdire teşekkür edi- “yormuş gibi, nazikâne bir tavırla eğildi © GEspinoza devam etti. © — Zehir meselesi anlaşıldı. Fakat si. CÜCENİN AŞKI zi de delirtmeğe karar verdiğimi nasıl anladmız? Pardayan omuzlarını silkti: — Benim önümde, Faustaya söyle- miş olduğunuz bazı tedbirsizce sözleri söylememeniz icap ederdi. Zaten Faus- ta beni sizden daha iyi tanfdığı için, size yavaş söylemenizi tavsiye etti, Fa. ustanın da, nazarı dikkatimi o celbeden bazı lüzumsuz şeyler söylemesi İâzım- mıydı? Ve nihayetJüzumsuz bazı sözler söylemek hatasını işledikten sonra de- Bleri kapattığınız demir kafesi, bu ka- dar ısrarla bana göstermemeniz içap e derdi, Sonra, o bedbahtları çıldırtmak i- çin zehir verdiğinizi ve işi tamamlamak için de bir çok işkenceler yaptığınızı, bu kadar tafsilâtile anlatmamanız lâzım. dı. Espinoza dalgın bir tavırla: — Evet, hakkmız var, dedi. Sizin gibi müdekkik bir insanla çok dikkatli davranmak icap ettiğini hatırlamalıy- dm, Bu bana bir ders oldu; O bunu u- nutmıyacağım. Pardayan bir,dela daha nazikâne bir tavırla eğildi ve saf fakat ayn! zaman. da müstehzi bir sesle sordu: — Öğrenmek arzusunda bulunduğu- nüz şeyler bu kadar mı? Çok rica ede- rim sıkılmayın... Önümüzde bir hayli vakit var. — Sizin müsaadenizden istifade ede. rek şunu söyliyeyim ki, malik olduğu- nuz kuvvet ve tahammül beni hayrette bıraktı ve Şaşırttı. Çünkü, eğer yanıl- mıyorsam, on beş gündenberi ancak iki defa yemek yediniz. Size verilen ekmeği saymıyorum, zira bu, size kuvvet ver. mek için değil, fakat açlığı Meha fazla duymanız için veriliyordu, Espinoza bunları £öylerken, şövalye nin gözleri içine dikkatle | bakıyordu. iü CUCENIİN AŞKI 1735 Ve bir defa daha Pardayan onun düşün- celerini gözlerinden okumuş olacaktı ki gülümsiyerek cevap verdi: — Sizi, hakikaten son derece mite. hâammil ve mukavim olduğuma, açlığa ve sususrluğa herkesten (daha fazla mukavemet ettiğime inandırabilirim. Fa / kat benim zayıf oluşumda bazı ümitler arıyor gibi göründüğünüz için, size ha- kikati bildirmeği tercih ederim. Pardayan, yerinden kumıldamadan, bir türlü kendisinden ayırmadığı man- tosuna doğru elini uzattı ve, orddan koskocaman bir jambon, suyla dolu bir şişe ve birkaç meyve çıkararak, hayret. ler içinde bakan Espinozaya gösterdi. — İşte, dedi, yemek dolabım. Benim mübarek iki rahibimin, şerefime ver- dikleri muhteşem ziyafet esnasında, beş günlük açlığı nazarı dikkate alarak, mi- demi bozmamak için gayet az yedim ve içtim, Fakat, muhafızlarımın mütemâ. .diyen masaklaki yemeklere göz dikme- lerinden istifade ederek, bir çok şeyler saklamağa muvaffak oldum. “Bunlar benim imdadıma yetişti ve sırf bu saye dedir ki, beni böyle kuvvetli gö:üyorsu- nuz, Beni muhafazaya memur çdilen ra- hipler pek de zeki adamlar (olmasalar gerek... Çünkü hiçbir şeyi görmediler. Saklamış olduğum iki şişe şarap bitince, şişeleri bana getirilen suyla doldurdüm. Hakikaten bir gün gelir de beni tama. mile aç ve susuz bırakmanız ihtimalini düşündüm. “Halbuki, elimden geldiği kadar, ö- lümümü geçiktirmek (o iştiyordum, size sunu söyliyeyim ki, bir gün | benimle başbaşa kalmak hatasını işliyeceğinizi ümit ediyordum. Hâdiseler, *ahminle- rimde yanılmadığımı gösterdi. Espinoza bir müddet daldı ve sonra ağır ağır sö başladı: — Böylece, aşağı yukarı ker şeyi ev. velden tahmin ve keşfettiniz. Fakat her şeye rağmen, size yapılan bazı işken- celer sizin kuvvette bir — insanın bile şuurunu bozacak kadar iyi düşünülmüş şeylerdi. Bilhassa, o korkunç bıçaklar, hücredeki güneş, sonra ani bir soğuk, bozuk ve mütemadiyen değişen hava si- zi sarsmağa muvaffak olamadı mı? — İtiraf etmeliyim ki, bu keşfiyatı. nız gayet isabetli ve dehşet £E vericiydi. Fakat bundan ne Çıkar? Henüiz ölmiye- ceğimi biliyordum. Çünkü, sizi görme- miştim ve bundan başka da maksadını. zn beni öldürmek olmadığı malümdu. Bunun için de, bü korkunç bıçakların, sıcağın ve soğuğun, kızgın güneşin ve bozuk havanm bir müddet sonra kâybo- lacağını biliyordum. Bu (o vakia hiçde hoş olmıyan bir vaziyeti. Fdkat madem ki bundan kurtulmânın imkân: yoktu. elimden geldiği kadar bu birkaç saate tahammül ettim. Espinoza bir tek kelime söylemeden, uzun müddet ona baktı. OSonra,derin derin içini çekerek: — Neyazık ki, dedi, sizin gibi bir a. dam bizimle beraber değil! Eğer bera» ber olsaydık neler, neler yapmazdık? Pardayanın itiraz etmek üzere oldu- ğunu görünce ilâve ettiz, İğ be sizin fikirlerinizi deği ünde — bulunacak vg sizi tahkir etmek olur. SL, zin gibi insanlar haklı ve doğru addet- tikleri bir fikre sadık kalırlar. Fakat satılmazlar. Espinoza bunları söyliyerek © tekrar derin bir düşünceye daldı. Sonra başını kaldırdı ve Pardayanın (gözleri içine bakarak sakin ve ciddi tavrile sordu: — Şimdi mademki sizin esirinizim.— — Buyurun (işte efendim). 4 — Listeden mi, maktu fiatla mı (bir) yemek istiyor. sunuz? Tiz? — Ben bilhassa iskambil oynamasını severim, Çevrilecek olan türkçe cümlelerin İransızcası; 1—04 Listeden,