-. Kan davası Kasaha meydanlarında pazar kurulduğu günler, münevver gen içler tara- fından açık havada köylüye oynanmağa mahsus terbiye verici hak pi. Yazan: (Vâ-Nü) yesi, (1) (Her Hakkı Müellifine aittir) (Üstüne atlarlar, Ali, kendini j Ah ama, bilmem bilmem... Bu hak. müdafa2 İÇİN kamasını çeker, Fakat haydutlar, daha atik dav. ranarak, kısa bir mücadeleden sonra, Onu kıskıvrak yakalarlar, Kollarını ağamı bağlarlar, koy. nundan Piri kesesini çikarır- ler.) Birinci haydut — Hah işte... Ne ok kalı. Görüyorsun ya... İkinci haydut — Kocaman taban- cas! da Var.. Ne yapmıya gidiyordu araba?... Safa Birinei haydut — Fakat herif bizi iyiden iyiye gördü... Gebertmezsek belki biçimimizi jandarmalara tarif eder, onlar da bizi yakalar... İkinci haydut — Evet, iyi düşün. dün, öldürmeli... (Hançerini çikarir, Alinin göğsüne saplıyacağı esnada bir tabanca sesi işitilir.) ÜÇÜNCÜ MECLİS Ali, Dursun ve kaçan hırsızlar Ali — (Hakı yarar, kahramanca bir hareketiş ortaya atılır. Bir elin. de tabanca, bir elinde kama vardır. Hırsızlara hitaben) Bu zavallı adamı soymağa utanmıyor mMusunuz?.. Hay- di bakayım, birakm şuraya aldığınız paralarla tabancayı... Yoksa ikinizin birden beynini patlatırım. şi haydut — (Korkarak, srka- vi #ma) Aman ben bu adaraı bilirim, €X Cesurdur.. Elinden kurtulama, yiz... İyisi mi biz bu işten vazgeçe. lim, çaldıklarımızı bırakalım. Başım!- zı belâya sokmadan gidelim... f i haydut — Doğru, Hakkin av kaçalım... Dutfun — (Alinin üstüne iğilir. Onun bâğlarını çözer, ağımı açar.) Geçmiş olsun, hemgerim... ğ Ali — Sen Hizir msm delikanlı... Berden gençsin ama, Ver şu elini ö- iz Ayaklarma da Kâpanayım... : Mİ kurtardn.. Sen olmasaydın, em maldan, hem candan olacaktım... tin örmrümde kazandığı ım para ve Söcuğumun nafakası hep bu herifle, ee geçmişti... Yâlma. “Tanman; Ba 1 değil, silâhımı da kurtardım... çi onunla ne işler göreceğim... ME — Ne işler göreceksin? İ — Ben beni kurtardn.. Sana Çünkü benim srrermdış, Dursun — i ii (Omuz: silkerek) pek &- (Beraber Yilrürler,J AN — San sun? de kasabaya mı gldiyor- Dursun — Evet ama, burada bir £. dam, sen de, Lâfı olurmuş?... ei > UŞ?.. Bu, her insanın her insa, hizmetelrdendir.. Eh rursan görüşürüz, . Ali — Hayhay,.. Gan, J a m, .— er» öpeyim, ver. (Dursun rg Ali onu kucaklar.) Sen YA Ve ahret evlâğım ol... CİNLERE MUNEZ OLDUĞU KApIKN YAKLAŞ MALI 7 Mes BiBE r* elini ka. kını nasıl ödiyebileceğim?”. Halkın arasına girip ortadan kaybolurlar.) DÖRDÜNCÜ MECLİS Nine, Emine, Selçuk (Üç kişilik olân bu aile orta oyu. nunda olduğu gibi, muhayyel bir | evde otururlar.) Nine — Selçuk! Selçuk — Ne var, Nine? Nine — Haydi git, mutfağa bak.. Anan yemeği hazırlamış mi?... Nere- deyse baban gelecek... Akşam oldu. | Selçik — Hazırlamıştı.. oODemin gördüm... İşte odaya girdi, tepsiyi getirdi... Lâmbayı da yakalım... (Ya. | kar taklidi yapar) Nine! Nine — Ne var yavrum? Selçuk — Bizim ötedeki ev bundan dahâ mı büyüktü? Nine — 'Tabif çocuğum... Daha bü- yüktü... Duha zengindik... Her işimiz daha yolundaydı... Fakat hepsini br. raktık... Ama, baban Galışkan, na- muslu bir adamdır... Korkma, bura. daki evimiz da günden güna büyüye- cek.., Emine — (Selçuka) Şu Yaygıyı si. kiver pencereden? Selçiik — (Silker taklidi yapar, sonra yaygıyı annesine Verir) Peki o güzel büyük evi, o tarlaları ucuz u- cuz satarak niçin buraya geldik? Nine — Kaç kere anlattım #ana, oğlum! Kan davamız vardı... Bütün soyumuz sopumuz bu uğurda gitti... Baban, sen yaştayken kaldı.. Bak- tım ki bu tek evlâdım da öldürüle, cek, orun için, işte buraya geldik. Selçuk — Ama, babamı kimse öldü. remezdi ki... O, cesur... Muharebeye de gitti. Düşmanlarla kahramanca boğuştu... Çavuş oldu... Geldi... Her- kes onu sayıyor, herkes onu seviyor... | Onun da kimseden korkusu yok. Emine — Sen çocuksun, osu. O | kadar derin araştırma... Aklın ermez. Hem bek, işte bir ayak sesi var.. Baban geliyor... Fakat o ne7... BEŞİNCİ MECLİS (Dursun gelir, Yüzü sarılıdır.) Emine — Hayrola?... Ne oldu?. Dursun — Dişim tuttu... Eezeneye uğradım. İlâç aldim. Şişmesi diye yüzümü: de sardım... Sıcak tutmak İ. yiymiş dediler... Nine — Aman evlâdım.. Yüzünü sarmışsm da bir değişmişsin ki; Az kalsın tanıyamıyacaktım.., Dursun — Siz yemek yeyin... Ben yemiyeceğim... Her medense' bu ak- | şam içimde bir sıkıntı da var... Cami kapıyayım dz Şurada ocağın karşı- sında oturâyim... (Muhayyel camı kapar. Güya oca. ğm yanında oturur, Ellerini 1s1- tır. Ötekiler yemek yer.) ALTINCI MECLİS Evvelkiler, bekçi ve AJI Ali — (Bekçinin arkasından yeti- gir) Beğçi baba... Bekçi — Ne var? Ali — Söğütlüğillerin evi ne taraf. ta? Bekçi — Nideceksin... Ali — Hiç... Lâzım... (Devamı var) HOŞ GELDİN NERDEN SÖYLE li HABER — "Akşam postası Tonton amca Cambaznhanede Yazan: Niyazi Ahmet 40 Sene evvel bugün 1314 Türk - Yunan harbini başlamasına sebebiyet ver hâdise vuku buldu Türk askeri, 28 saat bir lokma ekmek yemeden ihtiyar paşalarının rubunu şadetliler... Kozköyü . Başı daima karla | inmedim. Kıtamın başından ayrık örtülü "bulunan Olimpos dağlarınm cenup eteğinde serilmiş şirin bir kar yedir. Burada Yunan askeri yerleşmiş bulunuyordu. Türk ordusu da çetin bir mevkide yer almıştı. Li: Düşman, mevkiinin müsaadesin den istifade ederek karşısındaki kuv. vetleri bozmağa muvaffak olmuştu. Düşman kumandanı, bu muvaf- fakıyetin devam ettirilmesi icap'etti- ğini düşünüyordu. 40 sene evvel bu gün 1897 yılı 2 nisan günü Yunan kumandanı bütün zabitleri çağıra- rak plânını söyledi: — Vaziyetimiz çok emindir Katrin yolu ile doğru Selâğine ine. ceğiz. Sol cenahımız yüksek dağ- lara, sağ cenahımız Talamuta suları. na gelecek donanmamızm himaye- sindedir. Selâniği işgal ettikten son ra Karaferye demiryolunu bozarak düşman ordusunun ricat hatmı da keseceğiz. Ordu harekete ve ilerlemeğe geç- Bu harp meşhur 1314 Türk — Yunan muharebesidir. Yukarıda an- lattığımız hazırlık ve ilerleme henüz harp açılmadan yapılan hareketti. Huduttaki kuvvetler yalnız mevkü muhafazaya memurdular. İlerleme- ğe salâhiyetleri yoktu. Çünkü hü- cüm eden kıtalar, eşkiya kıyafetinde askerlerdi. Ecnebi devletlerin ver. dikleri notada “Hudutta herhangi bir tecavüz olursa bütün mesuliyet tecavüz eden milete aitir.,, diyorlar- dr, Düşman kuvvetleri ilerliyerek a- iki saatlik bir uzunlukta başlıyan a- teş Türk ileri karakolları üzerine ya- pılryordu. Derhal kuvvet yetiştirile- rek mukabeleye başlandı. Bu harbi anlatan bir kitap şöyle diyor: — Saat ikide biribirine müvazi altı yedi kilometre tulünde iki sıra teşkil eden tüfek ateşinin geceleyin mükemmel bir şebriâyini. andıran manzarası ne kadar lâtif, ne kadar göz okşayıcı idiyse onların hasıl et- tiği kurşun yağmuru 6 kadar kor- kunç ve dehşetliydi.,, Düşmanm bü ateşi ve ilerlemesi üzerine harp ilân edilerek hududa asker sevkedildi. İki ordunun ilk karşılaştığı yer Milono oldu ve Milono harbine baş- landı, Top ve tüfek ateşi bütün gid detiyle devam ( ediyordu. Mirliva Abdülazal paşa, at üstündeydi. Mu. harebeyi takip ediyordu. Emir zabi- ti yanına yaklaştı: — Paşam, dedi. Vaziyet biraz teklikeli.. Hayvandan inip biraz u- zaklaşsanız. Paşa, atının üstünde daha iyi yer- leşti ve şöyle mukabele eti: — Şimdiye kadar bulunduğum müteaddit muharebelerde atımdan Miki vediler arasında — > —— un FİYESINDEN KELLER BIR Z ET Çekti töşe başladılar. Hudut httr Üzerinde | yy a a beş | dir, Türk üm erisin; Sakat Rİ madım. . Ölüm korkusiyle geri ge kilmek ve gizlenmek denâetini irti kâp etmedim. Sinnim kemali bul muş, devlete edeceğim hizmet yalnız. bundan ibaret kalmış iken mi kendi- me güldüreceğim.,, Kahramanca harbederken şehit düşen Abdülasel Paşa Abdülazal paşa, bundan sonra düşmanın . bulunduğu (mevkileri gösterdi: — İşte, dedi. Bizim için gidile- cek yer oralarıdır, yoksa geri değil. bir zaman bir parmak gerisini dü- İ şünmez. Ben ölürsem, elbette siz oraya varacaksınız. Bu benim ru” humu şadeder., İhtiyar paşa bu sözleri söyledik: ten birkaç dakika sonra atılan bir kurşun atınm üstünde inledi ve yere “ner gibi oldu. İndi, upuzun uzandı öldü. Emir zabiti paşasını kaldırdıktân sonra harp sahasına yaklaştı. Bağırı- yordu: — Abdülazal paşa şehit oldu. Onun'ruhanu şadetmek için tepeleri zaptedelim.. Paşanın ölümü ağızdan ağıza yayılmış, - duymıyan kalmamıştı. Bütün askerin candan sevdiği paşa» nm ölümü büyük bir teessür uyan- dırmış bulunuyordu Wi iğ ği Paşanm ruhu şadolmuştur. Çün. kü Türk askeri, tam yirmi sekiz sa” at dinlenmeden, bir lokma ekmek yemeden harp ederek düşman aske rinin bulunduğu tepelere Türk bay- rağmi dikti. A > 77 Psy. HAAP.. sı; w P.HAP