Kai Çand, Yasi Y gün ışığı Çand, t denizinde 'sükün ee bedbaht Çand,, sene evel Hindis- tanda, bir ziyafet esnasın * da, güzel bir rekkasenin o seyrederken, onun ihtiraslı be bu sözleri de def- ie şarkıda 6 adı geçen“ kraliçe efsane değildi. Çand ha il Yaşamışa ve dünyanın bir vee hükü tirmüştü. altmeı asrın ortalarında Hin- birçok kısımları iü gibiydi. Yalnız, bugün elelerin, maymunların ve sa- İlencilerin melcei olan harabe" ” itçoğu, o zamanlar mühte- Mabetler, saraylar veya muaz” yelerdi anlattığımız kısım, Hindista- avalisidir. Bil hassa. yar beri, yatağında elmaslar bu Krişna | nehri yanındaki mın” linunla beraber, anlatacağr in cereyan ettiği seneler Ki yin mahcup suları kan boyanmış ve kuvvetli cere* ME larında can vermiş binler* Kabin cesedini sürüklemiştir. akika burada, iki muhtelif reisi olan Hüseyin Nazım şiddetli muharebeler olmuş ii gün muharebe meydanma b tvvetler getiriliyor ve her ta" adiyen tabiyelerini değiş" , Fakat muthiş boğazlama- tn ediyor, iki taraf da topra- ağir karış (bile vermiyordu. iniyor, hele filler büyük tabri- ibeyordü. |, Sarpışma gününü takip eden İki tasavvur edilemiyecek ka. ci bir manzara arzediyordu. “ gündüzden öldürülmüş ku” cesetleri toplanıp eh inde yakılıyot; insan yağ kayrulmasından çıkan alev Kai acaip ve korkunç bir * çeviriyordu. miyen uluyuşlariyle “ge Erkeç ve evhamlı bir A Miriyorlardı. dm eğ emiş © yaşıyan insanların lkmde bir fikir edinebilir. ulâde uzun boylu ve ada a kraliçesi tamamen | İ » Hint prensi Bejanuger a: | be filleri ve develeri mühim İ çakallar dolaşıyor ve du. ! 0 Kraliçe bir Ai sırtında ve büyük merasimle getirildi lidirler. — Asırlardanberi hükümdar larmn gururu olmuş muharipler... İşte böyle insanlardan, nihayet her | iki taraf da, bu karşılıklı tahribatın ooşluğunu anladığı zamanâ kadar binlerle ölmüştü. Mütareke şartlarmı görüşmek ü- zere her iki yandan da murahhaslar | seçildiği zaman herkese bir ümit gel mişti, - Bir hafta geçmeden sulh ak- tolunduğu gibi, bu yeni dostluk, iki izdivaç merasimiyle de takviye edil. İ di. Nazım Şahım oğlu, prens Beja- nuger'in kız kardeşini alıyordu. Bu | hikâyenin mevzuu olan kızı prenses İ Cand'da, doğrudan doğruya prens ! Bejanuger'e vararak Bejayor kra” liçesi oluyordu. Çim o zaman, daha dokuz yaşında bir çocuktu. Hin- distanda dokuz yaşında bir kığ' çocuğunun evlenmesi görülme" miş bir hadise değildi. Küçük prem ses, bir filin sırtında olarak mera. simle saraya getirildi. Ve şarkın n ihtişamiyle kendisine bir dü- ğün yapıldı. Bunu takip eden senelrde kraliçe l yanından ayrık Çand, kocasının, mak bilmiyen bir arkadaşt oldu. O nereye gitse, beraber gidiyordu. O zamanın âdeti veçhile, sarayda ka- dınların terbiye ve ibtimamına ter kedilip kalacağı yerde, kocasının ha” yatma ortak oluyor, onun üslübu üzere yaşıyordu. İ Kraliçe Çand'ın spor, açık hava 18 idmanlarına temayülü vardı. Mü- kemmel ok atar, kılıç oynar, en zap- i tedilmez'atlara biner Ve'bu maharts,) ; İ tan soz İ veliahda malik olamıy: tyle erkeklefi Yaya birakirdi. Bir muharip olarak, ayni cesa- ret ve msharete malikti, Kocasmın saltanat zamanımda vukua gelmiş İ birkaç hudut çarpışmasnda daima onun yanıda mücadele etmişti. Bu ec:k hava sporları, kendisine harikulâde bir adali inkişaf vermiş" se de, güzelliğine zerre kadar tesir etmemiş ve onu, gene munis ve i tatlı bir KADIN olmakta alıkoymuş- tu. | i Herkesten daha yüksek olmak hirst, onu mükemmel bir dilmaç ha- İ line getirmişti. Türkçe, Farsça, A-* rapcayı ve bazı Hint lehçelerini na | | dir rastgelinir bir seyyaliyetle konu- şuyordu. Bilhassa bu hususiyetini, İ elçiler heyecanla takdir ederlerdi. Kraliçe Çand'n o meziyetlerini nakletmek sütunlar duldurur. Yak niz onun, hakiki bir sanatkâr oldu” ğunu da söylemeden geçmiyelim: Bazan akşam üstleri, renkli batılar. dan sorira, hölâ öğle güneşinin sıca* © HABER — Akşam, pastan ğını taşımakta olan perdeler kıvrılıp da, halk balkonlara çıktığı vakit, sa- raydan doğru güzel bir musiki aleti- Abbas Han kraliçenin ayaklarına kapandı: ” — Kaşıma, canımızı kurtarımız! nin tatlı sesi, dalga dalga kulaklara | çarpardı. Bunu calan kraliçe Çand. dı. Herkes onu, bir kumru gibi din lerdi. İşte kraliçe Çand'ın hayatı böyle | sükün, güzellik ve makul bir zevk içinde geçiyordu. Ancak, saadetini bozan, yahut Otamamlamıyan bir şey vardı: Çocukları olmaması... «Onaltı sene meyvesiz bir izdivaç» ra, doğrudan doğruya bir naat getiren kral ve kraliçe, bir ev- rma ka. | Iâtlık edinmeğe karar verdiler. Tahta | varis olarak İbrahim adlı bir çocuğu aldılar. OK sürmeden kral öldü. İşte bu sada idiki, kr Çand'ın hayatten hailevi safhaya girdi. Tahta gecen İbra” him, henüz bir çocuk olduğu için, kraliçe Çand onun naibi tayin edil. di. Zaten, kocasmın sağlığında bütün devlet işlerine vukuf kazan» mış olduğu için, ondan daha uygu" nu da bulunamazdı. Saray müşavirlerinin ne setiye de adamlar olduğunu bilirdi, Hariku lâde bir dikkatle, onlar arasında in* sicammı muhafaza (edebiliyordu. Fakat kralm ölümü, bu adamlarm fi kirlerinde birçok değişikliklere | ses bep olmuştu. Bazılarında kıskanç» lik ve mevki hırsı bile baş gösterdi. Bu haller, kraliçe. Çand'ın. bötün gayretlerine rağmen, hiç şüphesiz, ortadaki berrak ve sakin havayı kir letmiş, bozmuştu. Kraliçe Vand, on altı sene koca,-| siyle birlikte hükümet ettiği arada, başlarma sadık elan bir milletin, hu dutlar ötesindeki düşmanlarının hiç birinden korkmıyacak derecede kuv. vetli olduğu hakikatini öğrenmişti. Bizzat kendisi de muharebe et merhiş miydi! Hakiki © bir Jandark gibi, harp meyrlanına atıldığı. gün ok muştu. Bindiği beyaz at, düşman. larının gözüne « ça biz hedef ha- linde, ok ve mızr: ası içinde bu şayant dikkat larını merhametle ok kalm yerde hirs, ve t ordu. Kökeni geçmeden birer gelecekti. kraliçe, sarılı olduğu halde, hikmet, tecrübe ve frtri doğrulukla bu engelleri ata” | bileceğini zannediyordu. Filhakika, bu sayede hâdiseleri bir müddet için önliyebildi. Devlet gemisi, idaresi üç olmasına rağmen dümensiz de gildi. 5 dası, Nihung Han isimli mükermel bir askere veril mişti. Fakat Nihung Han, bir müd. det sonra iktidarı kendisi ele almak ve kraliçe mak hırsına kapıldı. Gizli yollarla tahrikâta başladı. Kendisinden ta mamen emin olduğu zaman, mey- dan okurcasma ortaya çıktı. Bir parti teşkil etmiş ve bunun ileri ge* lenlerine birçok ganimetlerden ayır | halinin hayatını koruyacak dığı rüşvetler vermişti. Diğer taraftan kraliçe, kendisine | birkaç devlet ricaliyle, wi idameve çabalıyor. du. Krallığın inhitat döğüşü böyle haşlamıştır. Henüz genç olmasına rağmen askeri idarede işe yarıyabilecek bir çağ ve seviyeye gelmemiş olan krzl İbrahime bir mektup yazıldı. Asi ku: mandana mukabele etmesi için bir ordu kuvvetiyle gelmesi isteniyordu. Bu imdat talebinin kral “İbrahimin eline varıp varmadığı tarih kaydet. miyor. Ancak şurası muhakkak ki, kraliçenin bulunduğu mevki gün dengüne sarsılıyor, yıkılmağa hazır bir hal alıyordu. Kraliçeye yalnız, Abbas Han isimli bir tek şef, ordusiyle sadık kal <a da, o dahi, “yüze gülen ve sa” man altindan su yürüten bir tâkım insanlarla sarılmış bulunuyordu, Herglin yeni net eserlerinin meydana çikışt, kraliçe Çand'ı daha gok yese düşürdü. Tahtını terketmek tehdidi başgöstermişti. Kargaşalık alâmetleri o kadar fazla belitmişti ki, imparator Ekber, ordusiyle demuha doğru sarkmtanm zamahı olduğuna hükmetti. Bu isti- llinın 1598 de mi, 1599 da mi oldu: i »ilâf halindedir. Her and'm ülkesi istilâ. olduğu belli değildi. UK Mogol hükümdarı Ekber gittik-e yeklaşıvor * du. Saraym muhafızların- dan mühim bir k#amı çoktan kaç miştir. Herkangi mukavemetin hes zimetle neti eği mubakkaktı. Muhafizler da da, ancak bir kaç kişi, lerini o muhafazaya üzmetmiş görünüyordu. Bunlardan bir tanesi, yukarıda İLÂHLI kuvvetlerin kuman- | i atarak bizzat naip ol | adı geçen general, Abbas Handı. Bu asker, heticeyi tahmin etmişti. Göz leri yaşla dolu olduğu halde, kraliçe: rin tahtı önüne diz çökerek rica etti, — Gerek sizin, gerek genç kra ın kaçması için ber şey hazır, diye yalvarıyordu. Birkaç sadık muhafız size refa- kat edecek. Kılınıza zarar gelmeden buradan kurtulmanıza dikkat ede- ceğim. Biz, birmüddet geref için mukavemet eder, sonra belki de a şartlar la bir muahede aktedebiliriz. Hazi” neye gelince, bırakın gitsin.., Kraliçe Çand, hazin bir tebes. sümle, bu sadık generalin teklifine kulak vermedi. “Fakat sözünü din * lemedi. Felâket anlarında kendisiy» le beraber kalmış olanları terketme» nin şerefsiz bir iş olacağını söyle - dı: — Voktiyle muhareböletde türlü yararlıklar göstermiş olan ben, şim” * di herkesi ölüme bırakıp kendi ha. yatımı kurtarmak iğin gizlice kaçar: sam ne derler? Hayır. Ölümya kınsa gelsin.. Ölüm. hakikaten yakındaydı. Ötelerden bir infilâk sesi işitildi. Müteakiben müthiş bir vızıltı ile bir fişek gecti. Bu, ısyan işareti idi. Fışkırtılmış ahali, kraliçenin bulunduğu müs tahkem saraya doğru ilerliyordu. Ve hücum ettikleri sırada bütün muha* fızları da yere seriyorlardı, İçeri girdiler. Çığlıklar sarayın dıvarlarında korkunç akisler yapıyordu: — Kraliçe nsrede? Kraliçe nere” de) Fakat bu feryada lüzüm var mıy. dı ya? Krnli-e işte oradaydı. Benzi kül gibi olduğu helde, sekiz köşeli tahtının önünde, bir güzellik, bir hâile manzarasiyle duruyordu. Bu âkibeti de hayatında göiter diği cesaretle karşılamağa hazır! İçeri girenlerin hepsinin elinse birer silâh vardı. Fakat öndekiler, karşılarmda gördükleri kadından bir an tedehhüş ederek durakladılar. Sonra, arkadakiler, öndekileti ite liyerek ortaya atıldılar. Kalabalık daha yakmlaştı. Bıçaklar parladı. Ve, bir kelime söylemeksizin, kraliçe Çand, yere düştü. Halk intikamını almış ve son da. kikaya kadar cesaretini muhafaza edebilmiş bir kadın hükümder, tah tı önünde ölmüştü, 2g)