$ “i Arz sğ “numson Yoğ “şörurlek Y&r 405 eyy NV — A op uğ 04 zrmzeğsary “TnumAns ayyoğ “ra v Ok “magna “j0 vperetmu 'g, apuisoppe? akıdal *op,ıamna — 1 kahvede) kaldirim, yol” *andokna$ rudy “yen oxa98 uyak vade yodug “eıyexuz J06 'e) DERSLERİ sıfal edilmiş - (lokantada, parke döşel — ne zaman ki... 8g uyu unal oPJEY O — EE agent da police: ajan di polis - polis memuru iz0ums1o(runjo api —E 2USNUOYM muhteşem, çok Ifsa JADA, bütün, tamam Okunuş İEN | den sonra gelen en hecesi an okunmay!p ew oku e mi - meşhur dünya meş : bank — “alpIYptARY SA yipurpke pri api «3 ma nöreeydmep zerefepo) “Umrolfuna oydud TH — Zzluteri Mijey ağauak ouz — OL “TİP YrEyA zyuşkağ ya 4 unzokylon şpuoyax — 6 rez pığsp Rd zeri ,959x 0161 —9 ““AEpAMA dem OKUNI yes “Siz — “akranauaupreyç — gor TZOp PRSA “Zlayyon Epuiğut “np ABAY ÇKS Jar EpDE yi “Ura$ ola Erred 400 “38 rpkepi “ayısaa EpurrEApd 1ryo$ pun$ “e —g (sulh) bir caddenin ismi splendide: splöndid magasin: magazen — mağaza ksok 1soğ yü “YOK ruyyurr yese; “uyzıssayınuz Yoğ — FRANSIZCA ıyaısudd VOZISNYUJ duğu halde, “client” kelimesinde yine om okunur. Ezberlenetek kelimeler place (1): plâs -- meydan Paris: Pari — Paris sprrmikrey wyep anumazoknuzmyo os Mr YA İY — İZ RA ya td pasa YO TA aa ur göt 9(81)6 TULSUSEUŞ ULUUSUPEYLE OPUN YPUYEİ 7s ug monde: mod * enltier; gntiye Paix: Pe lorsgue: lorskö eülöbre: şelebr e yes -evsdiyfea “arpa “ad vungg — “Yag “içrdao Bot OS rreuLnyo ayr YeSEJ "YOUTH — s1eumapon Ur agy dA unpo Op GH ya AH— SE TOA ZTUTOZYeN “.p -efoauı öituyıpo pob$z ŞU uno? spa WDJUO piy ijm va ög - vap dopyosynli W9j)a5 “uşoppo9? teni 491 * uOT,, m rut - vw KARAN 104 oni opuyary Urrofiayi ayaa5 sopıb somooz,, ğ > 3 iy ağ 85 2 Ep iş fi zi zi 2 Gi *mol'np öneg no 8 sinöyeioruoo sp ie syuojpo op Süyapd 'syus vasıtaları.,, don le > spldüaid bütün taşıma YOZISNYYA “ötend la me dela Paix, dont les “Aaja “ayyada “dj #plendides mayasins sont eölöbres dans le monde entier. “10kıpo yağSı Tepeyueyoj LOJYAĞEN EŞ “uza 'düpezeğeui ero OP Ay; İNU #pUruUz JaÇ UN 3 tütreyyey upurz Uyadras prepuysa PE UTAPPE) ia place de |'Opâra, (Nu som mentöndu sür Tün de plii bel plâz dö Porı, plâs dö lopera) Ni Resim üzerinde i 'Nows #ommes maintenant sur "une des plus belles 14arısuya Şimdi üzerinde bir en güzeller meydanların Pa- “(aumgoz 0) 45 pupa meşe Mo8vİ OT) FRANSIZCA DERSLERİ “B110))0z) say ms yuouuuopnzl Juopmozo syuessei YT DYOŞNDAYOŞ Biz şimdi Parisin en güzel meydanlarından biri olan (İl nö pöv traverse Lâ ril kö lorskö lajan dö polis aret Opera meydanmdayız, De chague cdt8 dela rue,les maisons hautes “e cing ou six ötüges önt İcur rezde.chuusse occu- Te veikük) Burada, eskiden de öğrendiğimiz gibi, menfi edatları olan “pe ... pas, dan “pas, nm yerine gelen (güc) elimle- ye müspet olarak “ancak” manasını verdiriyor. Caddede karşıdan karşıya ancak polis memuru arı- baları durdurduğu zaman getebilirler. "Onlar muktedir değillerdir geçmek cadde ancak ne Ils ne peuvent traverser Ja ruc güc lorsgüe agent do zaman ki polis memuru durdun polise arröte les vöhicules. Karşımızda muhteşem mağazaları meşhur olası Pe caddesi uzanıyor. En face de >. ii şi li ik il 3 e p Viz g i ğ i i i : i z İ g E z z p 5 # I e # » n040 3m) D LOJ OD az UD OP Moy “Wws0z*04 OP “öğe ap “yung op “'uosDönu op vd odeyo ocolgpoz iy W İmroz 39 my vos gd şo Yosma 0) “na v1 Op Ozon oi 0) “gö z0vs uyma « 2p sapmoğş dıliafi * wap 23 40pu0) “nsz ap “sap? sap 'senbırrg sop “suşsuğuuz sop Ted şi teşem mağamlar dırlar meşhur içinde places de Paris, MA) CUCENİN AŞKI CÜCENİN AŞKI 77 — Tebrik ederim madam, dedi. Si- #İN hafiyeleriniz ve polisleriniz benim- inden daha iyi malümat alıyorlar, pa büyük bir cesaretle cevap. © — Çünkü benim adamlarım rahipler. Gen müteşekkil değil! Filip sert bir tavırla: > Bu da ne demek madam? dedi. — Şu demektir ki, kilise adamları plânın yapılmasına mahir olmakla ber vücut kuvveti ve gayret icap #itiren vazifelerde hiçbir işe yaramaz- » Nitekim Romsdan buraya baber Ketirmek işinde, adi bir ahırcı, en kur. bir rahipten daha kıymetlidir. Kral birdenbire yumuşayarak: />> Hakkınız var, dedi. ç, Pausta kralın izzeti nefsine indirdiği Marbeyi telâfi etmek için: 7 Majeste, dedi, (göreceksiniz ki baberciniz de birkaç saat içinde, Du hususta bütün tafsilâte havi bulun ğu halde burada olacaktır. Kral, Faüstaya doğrudan doğruya ID vermeden Konta hitap etti: — Sikst . Kente kimin halef olacağt belli midir mösyö? Kral Sikst « Kentin nasil ve neden MMüğünü sormuyordu. Papa onun düş Müniydi. Fem de ne düşman! için esas olan, bü ihtiyar kurt- » kurtulmuş olmasıydı. Bunun sehep onu alâkadar etmiyordu. Onu alâ. kadar eden gey, papalığa kimin intihap #ceğini öğrenmekti. *nİ papa 'da, eskisi gibi, İspanyol setinin düşman: mı, yoksa müttefi kimi olacaktı? İşte asıl mühim olan bu ydr. İşte kral bemun için bu suali | OrMuştu. ann habercisi eğilerek seni > Kremon kardinal: Nikola Sfon- drato'nün ismi mevzuubahs oluyor. Kral tatmin edilmiş bir tavırla mırıi dandı? — Fena değil —Sonti Kuantro kardinalı Jan Fa çinetti'den bahsediliyor ve . bilhassa Sent . Marsel kardinal o Jestonyanın ismi çok geçiyor. Fakat . asıl inthiap, merhum papanın yeğeni kardinal Mon- taltin vereceği karara da çok bağlıdır. Kerdinallar meclisinin kardinal Montal- tin göstereceği adam; intihap edeceği şüphesizdir. Kral dalgın bir sesle: . e Ya?. diye mırıldandı. . a Ve bir baş işaretile haberciye teşek. kür etti. Bunun üzerine Fausta konta döndü ve; —Gidiniz kont, dedi, istirahat ediniz, Buna herhalde ihtiyacınız var. 5 Bu sözler kontu son derece memnun etmiş olacaktı ki hiç vakit kaybetme- den dışarıya fırladı. Kont oradan ayrılınca Kral Faystaya döndü ve: — Madam, dedi, (obu kardinal dö Montadt sizin ahbaplarmızdan birisi değil mi? Fausta muammalı bir teyessümle ce- vap verdi: — Evet dostumdur. — Jetmon kardinalının o yeğeni ve Ponte . Macyöre dükü Sfondrato da galiba ahbabınızdır? Fausta daha garip bir o tebessümle cevap venğiz — Evet o da akbabımdır. — Hattâ galiba sizi buraya kedar takip ettiler, öyle değil mi? — Zannediyorum sir, Kral başka bir şey söylemedi, fakat gözleri biran Espinozanın gözleri içine baktı. Eşpinoza da garip bir Daş işareti yaptı. Şike, kendisine gösterilen bu iltifet. tan son derece memnundu, — Ben asil efendime şeref bakşet- mek İstemiştim. Mademki siz bunu ya- pacağımı #öylediniz, meseleye olmuş nazarile bakabiliriz. — Muvaffak olacağın muhakkaktır Şiko. Fakat şunu söyle bıkayım: Don Sezardan bahsederken niçin asil eğen. dim diyorsun? Asil olduğunu nereden biliyorsun? Bunu kendisi bile bilmi- yor. Cüce kat'i bir tavırla cevap verdi: — Asil olduğuna şüphe yoktur. — Bunu ben de biliyorum. Böyle ol- duğu muhakkaktır. Fakat zannederim ki Don Sezar bunu isbat edemez. Şüphesiz, Pardayan bunları bir mak. sadı mahsusla söylüyordu. o Herhalde bir düşündüğü vardı. Şiko Pardayanın sualine hiç tered- düt etmeden cevap verdi: — Asil olduğunu herkes bilir ve bu pekâlâ isbat edilir. Bu defa Pardayan hayret ve teces- süsle: — Ya?. dedi. Nasıl isbat edilir? — Siz ecnebi olduğunuz için bunla. tı bilmezsiniz! Don Sezar Ganadero- dun (boğaları yetiştiren adam) İspan- yada bu meslek müntesipleri asil sayı. Yırlar, — Hakikaten öyle mi Den Sezar ? — Şüphesiz! Bunu bilmiyor muydu» nuz? — Cidden bilmiyordum. — Zaten sirf bu sayededir ki, kral boğa güreşlerine çıkmama müsaade €- diyor. — Allah! Allah! o Halbuki ben sizi fakir zannediyordum. Don Sezar gülümsiyerek cevap ver. di: — Pilhakila öyleyim. Boğa yetiştir- ie> k. İ | weğe mahsus olan bu yerler, buna her halde annemden veya babumdas miras kaldı. Fakat bunlar para getirmiyor. Don Sezar bunları sö; Şikodan başka k cek olan iki kiğ'y Üzere "dışarıya çıktı, Bunun o üzerine Pardıyan cüceye döndü ve azarlar gibi bir sesle sordu; — Söyle bakayım, niçin don Sezarın maliyetine girmek isteğin kem de tam 4a? Şiko Pardayanın gözleri çine baka. rak cevap verd — Bunun sebebini pekâlâ biliyorsu- nuz. — Ben mi? Nedemek istedi bile anlaruyorum! Şiko çadırın kapışma baktı ve sonra yavaş bir sesle: , — Esrarengiz içtima esnasında ne- ler konuşulduğunu duydunuz ya! — Bunun öteki işle ne münasebeti var?.. —bDon Sezarın tehlikede olduğunu biliyorsunuz... ve sirf bunun için, kaç zamandır onun peşinden ayrılmıyotsu. buz. Cücenin bu saf sadakatinden son de- rece mütehassis olan Pardayan höyret te bağırdı: — Nasıl? Bunun için mi onun maj- yetine girmek istedin? Sana bir kahra, man hali veren bu kıkcr (o bunün için mi taktın? Ve Pardayan bunları söylerken kü- çük adama son derece şetkatli ve tak- dirkâr bir nazazla baktı. Cüze bu bakışın manasını anlağı ve teessürle başını sallıyarak: — Anlıyorum, dedi. Küçük oboyu. mun ve kavvetsirliğimin mücadele e#- nasında Miş bir fayda vermiyeceğini