yk Güze kz, Ru kar- *i bir odada iki kadın, Wyorlardı. M 2 hararetli hararetli anlatı- <a Beni YÜ Bina masal oluma?. Sen kadar kıskançsın » İddia ettiğim yok. Herhal- vi M yoktur ki kocasının a İğini duysun da Üzülme, m > n baş vurduğun ça- menu taşan a da maliıyarak: çare mükemmeldir. — da her zaman işi en baştan Forum. Çünkü bence asıl ar eıslardır. Onları vaktin. . Slursam mesele kalmaz. Kora Sasımla flört e siyet- Söze bir mar yorum. güni Sebbüsüne mani olüyottm. hi X ÖR, tabir, derhal etrafım- h NR 1 * edecek adamlar araştırı. İşt, ta * bU yüzdendi ale ile | ki, o şrma- Za başladığı karrtı Rünç * di Beşi! haber aldım ve işin ö- Rin Peki b Kay nü, hafivelerin sana verdik. My, Krden emi in? doğru arkadaş... İ açıyor, hattâ bu'son defa, ği çok sadık arkadaşım Haydaıdır. Kendisinden rica etmiştim, gözünü dört benim tav. zerine işe Haydar karıştı. Ara. bozmağa da muvafafk oldu. Ko- cam da zaten havaidir. Bir kadın meselesini uzun uzadıya takip edemez. İşte böylelikle rahatım kaçmamış olu « yor. Alah razı olsun Haydarlan! O Jale, pek belâlı bir şeydir. İş devam etseydi, kocamı elinden zor kurtarır. | dım, İ siyem — Şekerim , haklı olabilirsin. Fa- kat bu şekil entirikalar benim hoşuma Hem ne bileyim ben? korka- rım. Ya koğan İşi farketse, onu böyle gözetlediğini duysa, belki sana karşı kalbinde sönmez bir kin uyanabilir. Bir erkek , karısının kıskançlığına nisbe. ten tahammül edebilir. Fakat diğer insanın vasıtasiyle kendisini kontrol et- | tirdiğine tahammül edemez. Meliha, asabileşerek cevap ver- di: — Neden? ne demekmiş? saadetimi muhafaza için kocamı gözetlemek hak. kım değil mi? oaeflendim oh.. O çap- kınlık yapâcak da “üstelik bir de bana kızacak ha?. — Senin bu İşteki muvaffakıyetine de hayret ediyorum: Yahu bu kadar sadık bir arkadaşı, sana her hali ha- ber veren bir adamı nereden buldun? — Haydarı mı? — öyle ya.. Herhalde bu Haydar bey senin kocanın bir arkadaşıdır. Na. sıl ölüyor da sana hefiyelik vazifesini yapıyor? İ — Elbete.. Haydar, kocamın iyi ar- kaklaşlarından benim de aziz bir dos- tum... Hiç bir zaman üzüldüğümü, âle. me maskara olduğumu istemez. Bilhas- sa öyle Jale gibi bir şıllık tarafından. Zaten, o, Jaleden fena halde sinirlenir. — Doğrusu seni tebrik ederim. Böyle bir dost bulmak kolay değil. Nadir tesadüf, ne zaman tanıdın sen 0. gitmez. nu,, Eskilen bu ismi ağzından hiç işit- memiştim. Herhalde yeni ahbapların- dan olacak. — Geçen sene kışm.. Uludağda rasladım, Sporlara gittiğimiz zaman. Derhal ahbap olduk. Pek hoş adamdır, Aramızda büyük bir sempati uyandı. Anlarsın ya... O zaman bu zaman de. vam ediyor. — Ha..şimdi anladım meselenin in- ce tarafımı. Nakleden! (Hatice Süreyya) mükemmel dans bacakları Dans mütehassısları şu gördüğünüz bacaklara “en mil. komanzi dans bacağı” unvaninı vermişlerdir. Elemör Powelf'dir. Holivud filmlerinin parlak bir yıl. dım olan bu sevimli yıldız bilhassa danslarda büyük muvajfalayetler kazanmaktadır. Sahipleri OF--YINE ELEK TRIKLE SÖNDÜLER* BEN BİLE Bunu CipDİYETiNE PEİ Yazan: Niyazi Ahmet 110 sene evvel bugün Türkiyede Tıbbiye mektebi açıldı Mektepten Ilk mezun olanlar büyük rütbeler alarak sırmalı elbiselerle muhtelif yerlere tayin ediliyorlardı Tıphanenin açılışı Türkiyede Tıbbiyenin kuruluşuna başlangıç olabilir mi ? Bugün tıbbiyenin 110 uncu se- | bir yetde ayni zamanda birde Cer münasebetle | rahhane kurulmuştu. nci devriyesidir. Bu büyük bir tören yapılacaktır. 110 sene, asrı geçen bir varlık- tır. Göğsümüzü kabartacak senele- rin ardından büyük yıldönümü kut İulanırken, senei devriyenin tayini münasebetiyle ortaya çıkan müna* kaşalara işaret etmek ve sonra tup mektebinin geçirdiği safhaları anlat mak istiyoruz. Sayın bilgin Osman Şevki Ulu dağ, ilk tıphanenin açılışınm başlan” giç sayılmasına müuarızdır. Bu husus- ta birçok makaleler yazmıştır. Biz de ayni fikirdeyiz. İşte bir not: “Hicreti nebeviyenin 957 salin” de cennetmekân Kanuni Sultan Sü- leyman han, namı ulviyeti ittisamile şöhretgir olan cam e yakın Tiryaki çarşısında - ki sonraları da- rülhads ittihaz edilen mahaldir bir “medresei tbbiye,, tesis ve kü- Mektebin ilk Ser etıbbası Abdülhak Molla Görülüyor ki, bu medrese tıb- biye Tıphaneden çok evvel kurul muştur. Maamafih daha gerilere gidebi- liriz, Bursada da tıp tahsil edilirdi. Daha gerilerde Selçuklara, hatta da- ha ilerilere gidebiliriz. TTrphanenin kuruluşunda oku nulan eserlere bakılarak bir mektep halinde olduğu göz önünde tutuk maktadır. Biz, bu sütunda bu nok- taları münakaşa edecek değiliz. Bu, mevzuumuzun haricinde kalıyor. Yalnız işaret etmek istiyorubz ki, ilk tıphanede okunulan derslere de itiraz eden, eserlerin kurunu vustai olduğunu söyliyenler vardır. Şimdi 1242 hicri yılı şabanmda kurulan Trphanei âmireden sonra o- İlanları sıralıyalım. Bu esnada başka arasında m ACABA NE ĞİBi BiR OYUN KARŞIBINDA KALALAĞIZ HEY Bu ELEKTRİK- LER NİĞİN SöNDU,/ Buralarda Türkiyede ilk çıkan tıb mecmu- ası » Ahmet Tanyelinin kolleksiyo- | & nundan d Avrupada tahsil görmüş doktor ve cerrahlar vasıtasiyle okutulmağa başlandı. Mektep bir müddet sonra Galatasarayma nakledildi. 1250 de çikan Takvimi Vakayi Şehzade camii yanmda ilk defa ku- rulan Trphaneden 63 talebenin me- zun olduğunu, bunlarm altın ve gü- müş nişanlar aldıklarmı yazmakta” dır. Mektep Galatasarayma. geçtik” ten sonra Avrupadan daha mükem” mel aletler getirildi. Hocalar coğal tıldı.. Ve mektebe “Darül ulüm - ul hikemiyei Osmaniye ve mektebi tıbbiyei adliyei şahane,, adı verildi. 1255 te kazdırılan ilk mühür Seretibba Abdülhak Mollaya veril di. Mektebe “emrazı dahiliye ve se* ririyatı dahiliye ve hariciye,, nazır ve muallimi doktor Bernar getirildi ve birçok yenilikler yapıldı. Bu dok- tor ayni zamanda muhtelif kitaplar | bastırıyor, bu suretle de hizmet edi- yordu. 1843 yılmda 67 talebeye diple- ma verildi. On ikisi miralay, otuz biri binbaşı, onbeşi yüzbaşı rütbe- si aldılar ve sırmalı elbiselerle muh- telif yerlere tayin edildiler. Bu tarihten sonra mektebe bir çok mütehassıs getirildi ve doktor lara salâhiyetler verildi. 1848 de çıkan büyük Beyoğlu yangını mektebi kısmen yaktı. Mek- tep başka binaya nakledildi. 1849 yılmda “Vakayii tıbbiye,, adı ile ilk tibbi mecmua çıkarıldı. Mecmuanın gayesi şu cümle ile an- latılmaktadır: Memaliki mahrusai şahanede vaki olan mevaddı mühimme; tıbbi- ye ve kezalik Avrupa ceraidi tıbbiye lerinden tercüme olunmuş mesaili nazikei hekimiye ve havadisi nevi- | yei ilmiye ile yalnız hekimliğe mü teellik bazı eczayi tıbbiye ve alâtıcer rahiyenin neşir ve ilânından ibaret olmak ve Avrupa tarafından teva- rüd eden ve şişeler ve kiseler deru- nunda edviyei mürekkebe ve müf- redenin kavaidi kimya üzere hal ve terkibini ve menafi ve istimalini ilân İ eylemek üzere vakayii tbbiye na miyle litografya tezgâhlarında ay- da bir defa iki ve dört sayıfadan mü rekkep bir varâkai tıbbiyenin tab ve | temsiline (1),, Burada birkaç satırm bir tezadr na işaret etmek isteriz. Mülkiyei tıb: | biye mektebi de 1867 yılı martında (Mektebi tıbbiyei mülkiyei şahane) adı ile tahsil müddeti beş sene ve Türkçe okutulmak üzere âçılmıştır. İlk mektebin kuruluşu mart ayın» da tes'it edilirken mülkiyei tıbbiye mektebinin de mart ayında açılmış ol ması iyi bir tesadüftür. Bu tesadüfe Mektebin ilk mezunlarından Salih efendi ilk işaret eden Ahmet Hamdi Tan* yeli olmuştur. (1) Vakayii tbbiye hakkmda değerli tetkikçilerimizden A. H. Tanyelinin çok enteresan tetkikleri vardır. HABER AKSAM POSTASI DARE” EVİ * Istanbul / Ankara Caddesi | * Posta kutusu: İstanbul 214 | Telgraf ödresi; istanbul HABER |! Yazı işleri telofonu : 21812 (dare ve ilân İN « ABONE ŞARTLARI * Türkiye © Ecnebi genürir 1000 Ke. /2700 xi. lak 3 2yim * aylık Sahibi ve Neşrişat Müdürü; Hasan Rasim Us Basıldığı ver (VAKIT) matbaası SİLO BENİ GIDIKLAMA- SANA CA- MİK DEK | LERİ HAŞERE