YOŞILI- Tefrika numarası — 33 — | YAZAN: Edgar Wallâce Sen biraz sonra geldi. Otomobili Jdare et» mediği zamanlar, milletine mahmas kostümü giyerdi. Bollami ona şu talimatı verdi: — Öteki otomobili ai. o Nevberideki dört yol ağama git, Orada bakla, Otomobilin ni- marasmı değiştirir. İstasyon © yolundan bir! adam gelecek. O sana nereye gitmek ister! sen söyliyecek, gidersin. Sonra, akştm üzeri dünersin, (Çinli şoför eğildi. Çıkıp gitti. FAY FİKRİNİ DEĞİŞTİRİYOR O akşam polis müdüriyeti memurtarı balo Ma verilecekti. Fiter hate için © giyiniyorda| Baloya gitti ve saat 11 de ç'kıp müdiriy geldi. Orada, bir kadmın kendisini bekleri, fini haber verâler — Gelsin. Kapı açdd: ve içeriye Fay Kleytar girdi — 0.. Pay, sizi buraya hangi rTüzgür attı” — EvvelA beni küçük ismimle çağırmnle| tan vazgeçiniz. Biliyorsunuz ki evlendim. İ Mog bu o kadar ehemmiyetli değil. Asil mü him olan şey, Fiter, şu sizin genç kıza çöz! Kulak olmamızdır. | — Enne genç kız 7 Mis Valari Hovet mi? — Evet, Onun aleyhinde bir şeyler bözur| Tanıyor. Nedir bilmiyorum aris, Otu sabah Koldharbur Sınit gelip beni gördü. Herhalde banırsınız. — Tanırım. Size ne dedi? Affedersiniz şia acele acele görüyörüm. Fakat tehlike. — Aniryorum. Bana Mis Hovete hir Jât» Ye yapmak istediğinden hahastti, kendisine yardım etmemi taklif etti. Şahan ben, bi İlin gülünç bir tarafı olduğumu görmedim. ay bütün bildiklerini anlattı. — Ne zaman onu klübe götüreceklerdi.? — Bülmiyorum. Bana gün tayin etmediler gira reddetttin. Fukat herhalde bu hafta için ie Mr gece. Fiter büytk bir endişe içindeydi. — Ayağa Kalktı ve: — Mhdam Savini, dedi. Size ne dereceye Kadar minnettar olduğumu söyliyemem. Bu tarnda hareket ederek yüksek bir kaiba ma Uk olduğunuzu isbat ettiniz. Fsasen © bun! Gan güpbe etmeğe de hakkım yoktu. Pay İernrdr, İlk defa olarak hakkmda bu #arsda Bözler sar/ediliyordu. Fitar: — Bir dakika, dedi, müsaade eder misiniz, Fictlanda telefon edeyim? Garda oturduğu oteli! Yitar, gazetecirin buldu, Spik Tolland ca, Fiter : — Bolland, dedi, ne 6* Nöbette değti misin? Muhafızlık vazifeni unuttun mu? Gazeteci cevap verdi: — Buna lüzum kalmadı ki, Mis Hövet so — Bayır! Diyerek telefonu kapadı. Fay sordu: — e oldu? — Ma Hovet, biraz evvel, kendisinin polis) m geldiğini söyliyen bir gitmiş. Fitar aldığı bu haber ile sersemlemişti. Mal Kat bu Ik dakikayı geçmedi. Derhal emirler , Biter yamhenssinin çekmesinden bir taban ex aldı, paltosunu giyerek Paya — Sise de, dedi, beraber gelinin o derdim ama, vaziyet bir, kadınım bulunmasını icap ettirecek gekilde değil, Ruraya gelirken sizi gören oldu mu? Pay tiziyen bir sesle cevap verdi: — Bayır. Fakat beni dinleyiniz Biter. Bu baydut Brit benimle Savini hakkımda bazt Şeyler biliyor. Eğer (bir çarpışma olursa, omü sikm diri diri yakalamayın. Fiterin dudaklarında bir tebessüm betiydi ver — Bin, dedi, kana susamış bir mahjüksue| Buz Aşağıdaki hirçok afrii memurlar onu beke #iyordur | — Arkadaşlar, dedi, bu akşam bir kumar haneyi bamcnğız. Arama emri yanımdadır. Üç aydır sekiryorum. Fakat bu mkşars gidi! Yorum. Orada bir de genç kadın bulmamız! #htimali ver, Onu biraz evvel kaçırddar. Fe Rer orada bulursam ve ana karşı bir | fens hık yapmışlarsa, sizden rica ederim Koldhar) Bur Smbti vurmama mani olunuz. On beş dakika sonra polisler o Golden İts Kiübünün önündeydiler. Fiter daha otomotdli durmadan atlamış, kapıcınm önünden geçe pek tseşdiveni Koşa koşa çıkmıştı. İçerde caz «band çniıyot vE on ki kadar çift dansndis! yarda, Biter bunlara #hammiyat © vermeden Koldbartu? #ridin, kendini olmadığı zaman ine ilgine bakan ve kübü idtre eden adamı! sa doğru yürüdü. — #mit nerede? , — Amerikan barme dayanmış ve dansedenle Hi seyre dalmış olen adam şaştrdı. — Birsiyorum, dedi, bu akşam görünme! oradaydı. Telefona gelin)” ÇEVİREN: fa | — Herkes şapkası, paltemimu © elem. Sonra birer birer önümden geçsin, Bu arada öteki palleler de © gelmişlerdi Piter, Barmann dönerek, . tezgahm srkasın da duran kapıyı açmasını söyledi Anahter bende değil, Smitte, iter biraz geriidi, bütün küvvetile kapıya lendi. Kapı, çatırdıyarak parçalandı. 19, çerde, elektrik yanıyordu. Bir masanın Uze rinde, yart baş hir şampanya gizeni, yanında bir kadeh vardı. Filter kadehi kokladı ve: Çabuk, dedi bir polise. gu kapıdan ini niz, oradan sokağa çıkan bir yol var, Polis aşağı inerken, Fiber, ayni merdiven den yukarı çıktı. Orada kapalı bir Kapı ver dı. Fakat aralıktan ışık geliyordu. Piter ke piyi vurdu. İçerden aşı söndü, Fiter bir bam lede kapıyı İkrde ve Derkni, dedi, elektriği yakınız. Kim kı prrdarsn ateş ederim. | e sr yanmen, Fiter masa başmetn oyun oynayan-on. on İki Kisi wördü — Bakara mi oynuyordunuz? — Hayır briç! — Karakrlda derdinizi aplatırımız. Haydi balenli; Adamlar birer birer polislerin nezareti ai Ken, iter, odanm — öteki kapmadan tx. Kücük ber sofa vardı dipte bir“kapı. Buram mutfaktır we © içerde hiçbir şey yoktu. Geri döndü. Smitin adam: orada İdi, İsmi, Barnett olan bu sösm; — Mösyö #Fiter, diyirdı, mahvoldum Üç <ün evvel Srittan klübü satın aldim, son paramar one Verdim. Simdi ge-. Ne yapalm?.. Hem bunlar beni dar etmez. Smitin yanında Kimler vardı” Barnett sustü. Hakikaten bitkin bir halde idi ve yalan söylemiyordu. Fitar i — Bamett, deği, sana yardım etek (e * rim. Mümkün olduğu kadar hafif hir ceza "le, bu iten kurtelabilirein, Hatta, kib mosaa, desini de aldırmam. Yalnız bana hakikat! söyle Smit buradan ne zaman gitti Y İ (Devamı var) : Hanci paşayı beğenirsem ona varırım... 'Karısın! iki gözü iki çeşme ağlıyarak evinden Geçer kısımların hülâsası: J Osmanlı sarayının - Üçüncü Murad | zamanında en karışık devri... İsyan isyan üstüne oluyor... Saray, kadın. ların ekinde... , Saray tarafından ihraz edilen bu müzalleriyet üzerine, sadrazam Siya. viş paşa ertesi gün, “hil'ati fahire” yi giyip, atına bindi. Caka içinde, debde. beyle şehri dolaştı. Çârşıyı, pazarı ge. yerek rasgeldiği münasebetsizlikleri vezalandırdı. yı eni bir inzibat devrinin ; $ olduğunu anlamıştı, Harici ve dahili siyasetin hepsi de intizamı, na mi girecekti?... Acaba Siyaviş pa- şa, haremden idareyi de almağı mı dü. sünüyordu?... Fakat, ne münasebet ?... Bu büyük faaliyetten sonra, kona. Zına ihtisnmla döndüğü vakit, kapicr- | lar kethüdası padizahin fermanile ö.i nüns dikildi: Sadnret mührü ondan almıyordu. ? . diye sordu. - neymiş”... etmişim... — Ayağmda uğur yokmuş.. Sada. reti esnasmda İki kere isyan çıktı de- mişler... * Yazan: Edgar Rice Burroughs Çeviren: A.E. a ini M cera veaşk romanı — 160 — dışarı attırırım... İşte, devlet; sarayın bu zihniyetle, bu entrikalarla, bu kadın dolapları |. çinde idare olunuyordu.... a Üçüncü Murâdm üç hemşiresi vardı. Bunların biri Esma sultandı ki, bah. ik: öldürülen Sokullunun zevoesiy- . Diğerleri Gevher ve Şah milapieie| dı. İkinci Selim, birincisini nasıl sad. razamma verdiyse, ikincisini kaptan! paşasma ve Üçüncüsünü de yeniçeri a- Basına vermişti. Böylelikle, hanedan. la hanedanın dayandığı temeller ara - sında bir akrabalık husule getirmek istemişti, Fakat, Esma sultan, çoktanberi dul kalmıştı. Bu kadın, şeklen hayli sakil- di. Fakat sultan olduğunu düşünüyor. diğer hemşireleri evliyken kendinin dul yaşamasına razi olamıyordu. Haremdeki rekabet, yalniz siyasi noktadan değildi. Kimin kocası daha güzel ve kendisine daha bağir olduğu noktasından da bir rekabet vardı. Üç sultanla Safiye sultan, ne zaman yan yana gelseler, hemsire sultanlar, kadı. nefendinin siyasetteki hâkimiyetini kendine zehretmek için, hep bu bahsi açarlardı, Küçük sultan kırılarak derdi ki: Magambi küçük yaştan beri eti pişmiş olarak yemeye alışmıştı Tarzan Fakat yabani adamı Şitaya arka * daş diye tanıtmak öyle kolay olmadı. Pars Şita bu kara derili adama ben - ziyenlerin gevrek etlerini daha demin, tatlı tatlı yemişti, iş böyle olunca biyi niçin yememeliydi? Tarzan demir eliyle kaplanın en sesitiden tutarak Magambinin tâ ya nma sürükledi. Hayvan kara insana hurıldadıkça, Tarzan burnunun üs - tüne yurmağa başladı. Magambi şaşırmıştı. Fakat bu korkudan değil hayrettendi. Gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Bu şaşılacak bir işti; Bayağı adam, ormanların en yırtıcı , en yılmaz, en alışmaz ca mavarı olan Parsıboynundan tutup , bir köpek yavrusu imiş gibi tokatla una çarparak dövüyordu. Bu nasıl adamdı böyle? Magam bi şimdiye kadar Tarzana karşı sade- ce korkudan ileti gelen bir hürmet besliyordu; Fakat Parsa karşı hare * ketin#görünce bu hürmet bayağılık - tan yükselmiş, âdeta tapmak dere - cesine varmıştı. Öte taraftan Pars Şita da Tarzan dan aldığı dersleri benimsedi. Siyah tenli adama artık öyle aç gözlerle bakmaktan vaz geçti; . İşte bu an” dan itibaren Tarzanla Magambi, yan larında Akutla Şita olduğu halde or manda avlanmağa basladılar. Ma - gambi avdan payını alınca, ötede bir ateş yakıyor ve etini pişirerek yiyor du; «Halbuki Tarzan, Şita, Akut etlerini dişleriyle tırnaklariyle parça” İıyorlar, kanl ve çiy yiyörlardr. Ak tenli yabani Tarzanın &letle - ri, kara derili yabaninin âdetlerin - den daha ziyade orman canavarları - na benziyordu. Bunda şaşılacak bir şey yoktu. Biz insanlar hepimiz az çok göreneğin köleleriyiz. Eğer ya* Dm e âdetlerimizi ince eki, değiştirecek şeyler gör“ Magambi küçük O yaşındabe": «e pişmiş olarak yemeğe alışmıştı. Tar zan ise büyüyüp erkek oluncaya ka- dar ağzma bir defacık bile pişmiş et koymamıştı. Pişmiş eti ancak şu geçen üç sene içinde tatmış bulunu - yordu. Şimdi alışkanlığı onu çiy et yemeğe seykediyordu, Ağzınm tadı da öyle yapmasını istiyordu, Tar - zan için en tatlı et yeni öldürülmüş bir avın taze,: kanlı, çiy etiydi. Rudof gölü yakınlarında yaşıyan bir kabile vardır. Bunlar ne koyun eti, “nede öküz, inek eti yerler. Hal buki onların komşusu bulunan başka bir kabile o hayvanlar etini seve se ve yer, AZ ötede de sade eşek eti “yiyen bir kabile daha vardır, Biz medeni denilen adamlar sü - müklü böcek, yengeç, kurbağa, kap- lumbağa, ayak, kuyruk, çiy istiridye, istakoz gibi şeyler yemiyormuyuz? “#4 Tarzan aklına koymuş olduğu işi hiç unutmuyordu. Bütün vakti - ni ağac kabuklarmdan, uzun ot ve sarmaşıklardan bir yelken örmekle geçirdi. Çünkü delikanlı kumandası altındaki maymunlara, koca kayık * mezsek muhitimizde gördüklerimize | Magambi'nin kürek çekmesini göre“ ta kürek çekmeyi öğretmekten ümi “| £ dini kesmişti. Yalnız bunlardan beş' on danesine kendisi ve Mogan.bi ile! birlikte kayığa girmesini öğretmişti; Hayvanlar m gr kayığa giriyorlardı. ile Magambi de kürekleri ellerine alarak, bu görül - memiş ve tüylü yolcuları, denizin durgun ve dalgasız kıyıların z gezdirip alıştırmağa uğraşıyorlar - “Buka deniz yokuluklarında maymunlar birkaç defa Tarzan ile rek onları taklit etmeği enmişler di; Tarzan bunu görünce hemen el- lerine birer kürek vererek öğretmeğe kalkıştıysa da, bu iş onlara çok güç geldi. Fakat, maymunların içinde arka - daşlarına benzemiyen biri vardı; Bu da kabilenin kralı kocaman Akut idi. Akut denize çıktığı ilk gündenbe- ri, bu yeni eğlence için büyük bir merak gösteriyordu. Onun bakışı, yaptığı işler, kendisinin arkadaşları na göre çok yüksek bir düşünce ba - samağına yükselmiş olduğunu gös termekteydi. Akut küreklerin ne iş te kullanılacağını anlamıştı. Tarzan bunu #ezince o maymun adamların dar diliyle elinden geldiği kadar, kü- reklerin nasıl kullanılacağını iyice an- latmağa başladı. 3 Magambi ana toprağın adadan hiç de uzak olmadığını söylemişti. Bu yabaninin anlattıklarına göre: Va - gambi kabilesinin muharipleri, harp kayıklarma binip de bir yere gider - lerken ana toprak kıyılarından çokça acılmışlar, o sirada kıyıdan denize doğruçok güçlü bir akıntı ve rüzgâr çıkmış, Magambilerin kayığını ala - rak bu adaya doğru sürükleyip getir - mişti. (Devamı var) Yeni Tefrikamız Papas Osman Haremağam Sünbül Ağanın öariye- sinden doğarak Papanın himayesine giren ve papas ölan bu tarihi şahei. yetin Avrupadaki saray kadınları arasında geçen maoaraları pek ya- kında bu sütunlarda başlıyor. Yazan: (Vâ-Nü) a0. Yazan : (V —— £ £ Et & — Yeniçeriler, dünyayi titretiyorlar... Kocam da tir tir titretiyor. Fakat Y' ği zaman secdeye varıyof- le korkuyor ki.., Bana adeti yor. Gözü benden başkası. Ke, yor.. Geçen gün bana sultan dedemin bir beytini okudu: Şirler pençei kahrımda Beni bir gözleri âhuya #bW” yi Ötekiler: — Ne güzel! ne güzel! derler İkinci sultan atılırdı: Ni v e — Bahriyeliler en yamsf ii bi doğrusu... Derileri bakır gi d Benim kocam, Akdenizde dalaşı yg sonra dışı gibi içi de b önü “Bunca Gi i ğin olacak bir kadı S> ! dim, sultanım!” diyor... Ara | fiyeler koydum... Esir ald İ birine bile yan gözle bakm atl Dalkavukları hemen ark lardı: £ — Aman ne haddine sultani dimizin üzerine bir kadma ie En fazla nispet vereni, Te tandr: — Allah vermesin... dİY& sultanı çıldırtırdı. - Bana #if erkek başka kadına İmkânı yok... Bu sözleri söylerken öyle tavmr takmırdı ki, bütün hazr “.- Sultan olmasan dünya evlenecek bir erkek bulur UYU ba?” diye onu terslemek ister İşte, o gün gene, sultanlar Y? idiler... Herbiri, saltanatlı HN bir köşesine oturmuşlardı. P 4 ları yanlarında elpençe divan lardı. Yalnız Safiye sultanı Si bir tek haremağası vardı. O “© Sünbül... Esma sultan: — Vah hemşireciğim... B ni terkedelidenberi hep halini ruk ve erkeksiz yaşamak cısı... Ötekiler de: — Öyle... öyle, « dediler” Eama sultan: — Ben ki, bana ajt olan Pİ başkasma bakmasına bile m edemem... piri” Gevher ve Şah sultanlar ve te: — Ben de... / — Ben de... . diye tekrara” Esme sultan devam ei — Sokulluya vardığın Daha ai” bir sevgili karısı vardı... , lanmamız konuşulurken: yol” “— Koğulsun! . diye BP” ©. dım... ç ya yi “Tabii, hemen o gün bağı? pr bosandr... Öyle bir ağlay8 yep © naktan çıkmış ki... Sokakts? çenler haline gimüşler v Safiye sultana döndü: ,* — Hani seninle e gün o KUZ kek kim diye konuşu; (Ali paşadır... Macaristan e demiştin... İşte, ben de ai muvafık büldum. Onunla esi tediğimi biradere söyledi ye NE 4 erkek... değil mi7... vard , gitti. Onun da bir karı bugün kadmı' iki göz iki çıkarttı. Bu kadm da © ğırmış, inlemiş... İstediği bilmek”ve onu kendine * e ne mutlu, hemşire... Sen i mezsin... gönöt, di Safiye sultan, Sünbül'e takat! rurunu onlara karşi değil, gahsma karşı oksamıŞ 5 — Sünbül! - dedi. » cıkl.., di