Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Sizinle alâkadar olanları umıtsızlıge düşürmeyiniz - (Bir kariiniz) imzasiyle aldığı- mız bir mektupta deniyor ki; “18 yaşında bir kızım. Güzel değilim. Lâkin çirkin olmadığımı söylüyorlar. Etrafımda — bircok gençler dönüyor. Bunlarm hiç bi- rine yüz verdiğim yok. Bazan se- Tâm bile vermemezlik — yapıyorum. Bu hareket çak kabalık mrdır? Beni kibirli zannetmeyiniz. Katiyen de- ğilim. Kalpsiz de hiç değilim. Hat- ta birisiyle bir düğünde tanşalı sekiz ay olduğu halde hâlâ unutamıyor rum, Bununla beraber nerede gör- sem görmemezlikten — geliyorum. Cünkü etrafımdaki arkadaşlarmım bazılarmın vaziyetleri beni korku- tuyor. Muvakkat bir zaman arka- daşlıktan sonra biribirlerini kırarak çirkin bir şekilde ayrılıyorlar. Ben pek fazla içliyim. Böyle bir akıbe- te hiç tahammül edemem. Acaba nası| hareket etmeliyim? Ailem ol- dukça mutaassıptır. Benim de - bir kalbim olduğunu göz önünde tuta- tak cevap vermenizi rica ederim.,, CEVABIMIZ: Düğünde tanıştığınız genç - size karşı ciddi bir alâka duymuş olsay- dt arkadaşlık kurmağa çalışacaktı. O, böyle bir harekette bulunmadığır na göre, sizin de arada sırada rast- layınca onu görmemezlikten gelişi- niz aykırı bir hareket sayılamaz. Ma amafih düğünde tanıştığınız zaman pek soğak davranmıs ve ona böy- le bir arkadaşlık tesisine girişmek için lâzım gelen cesareti ve ümidi Vermemişsseniz bunun kabahati size aittir. Bu ihtimal, yalnız onun için 'değil, etrafmızda dönen bütün genç ler için varittir. Kendi — benliği içine — çekil- miş, dışarıya hiç bir iz vermiyen kas-- rakter, ne kadar içli olursa olsun, si- lik ve hatta soğuk — görünmekten kurtulamaz. Sizi anlıryabilecek bir arkadaş bulabilmek, ancak 'onun &i- . ze yaklaşıp etüt etmesine imkân ver mekle kabildir. Halbuki siz selâm bile vermemekle sizinle alâkadar ©- lanları ümitsizliğe düşürüp kendi- nizden uzaklaştırmış öluyorsunuz. İnanmak bahsine gelince: Bu, gayet basittir. Siz tam evlenecek bir çağdasmız. Hareketinizde - ta- mamen hür ve serbestsiniz. İstikba- lini temin etmiş bir gencle tanişır ve sevişirseniz ona evlenmek teklifin- de bulunabilirsiniz. Eğer sizi cidden seviyorsa bu teklifinizi derhal ka- bul edecektir. Etmez veya sebepsiz tehire çalışırsa sevgisine inanmaz- sınız. Aklını basına al kızım ! Yazanım, Kadıköyünde falan mektebin birinci smıfında talebe ol- duğu; adresten anlaşılan tir mektup aldık. İmza bir kadın ismini göste- riyor. Orta mektebin birinci sımı - fında okuyan bu çocuk; - birisiyle konuşuyannug,, Sönrâ 'darılmış, bşakasiyle “könuşmağa bqhmıs Ş Şimdi barışıp onunla tekrar “ko - nuşmak,, istiyormuş. Kendisine bir fikir vermeliymişiz!. İsmini ve adresini yazmak iste- mediğimiz bu zavallı çocuğa bizim verebileceğimiz fikir “aklmı başına al kızım!,, demekten ibaret olacak - tır. Kardeşinin yerine askerlik yapan kız Tekaüt maaşı alabilir mi? Paristen yazılıyor: Burada zati muhassesat dairesinin yapmış olduğu tahkikat meraklı bir hadiseyi meydana çıkarmıştır. Ümumi harbin sonundanberi Yvon Delblat a- diyle birinci sınıf malül maaşı almakta olan adamın ortada bulunmadığı ve ma- aşı bu adamın iki kız kardeşi Yvonne Delbatm aldığı anlaşılmıştır. Yvorme harbı ümümide erkek kar. deşiyle siperlere girmekte nöbet tüt müuştur. Kardeşi — siperde kalınca, kız kardeş gelip onun yerini almakta idi. Nihayet günün birinde erkeğin adı ga- ipler listesine girince kız onun yerini büsbütün almış ve bir daha sgiperi ter- ketmemiştir. Busiki kardeş, biri erkek biri kız ol- mak tdizere ikiz doğmuşlardı. İkisinin zevk, düşünce, tabiat ve görünüş bakı- mından ayni oldukları daha küçücük yaşlarında meydana çıkmıştı. Kız haya- ti müddetince erkekliğe o kadar büyük temayüül ve istidat göstermişti ki onüu müşahede altına alan mütehassıslar muhtelif zarnanlarda muayene eden ve kendisinin kız vücudunda — doğmakla berabek tamı manasiyle erkek ruhlu ol- duğunu söylemişlerdi. Harp patladığı zaman erkek kar- deşi Yvon silâh alttna çağrıldı. Talim devresini kısmgen bitirince iki kardeş aşlkkerlik hizmetini — nöbetleşe yapmak için sözleştiler. Her ikisi de mükemmel talim ve terbiye ile iyi birer asker olarak yetiş- tiler ve harp cephesine gitmek sırası gelince de muayyen zamanlarda birisi- nin siperde bulunurken ötekinin eve dönmesini — kararlaştırdılar. Böylece her ikisi de mütcaddit defalar yara- landı, fakat hüviyetleri ve sırları hiç meydana çıkmadı. 1918 senesi yazında erkek kardeş Yvonıt'adı kayıplar listesine yazıldı. Fa kat bir iki hafta sönra kız kardeşi o- nün kılığında karşısına dikilerek, Al- marnlara naâsıl esir düğtüğüne ve ne su retle kaçtığına dair mükemmel bir hi- kâye uydurdu. Hikâye olduğu gibi ka bul edildi ve Yvonne böîiığe temeli O. Jarık ;ı:r& Harbin son — haftalarında çök ağır bir surette yaralandı ve kendisine birin- ci sımıf malül maaâşr tahsis edildi Bu mâaşı bundatı üç hafta evveline kadar aldı. Üç hafta evvel ise nezarete bir ihbar yapıldı. Tahkikat neticesinde mesele anla- şıldı ve kadımım hüviyeti hakkında hu; i bir şüiphe kalmadı. Hile ve sahtekâtlıkla siperlere gı:- miş olam Bir kadınin kahramanlığı ta nınmadığı için kadımın maaşr kesilmiş: tir. Erkek kardeşinin bilfitt harp esna- sında ölmüş.olduğu tahkika muhtaç gö rüldüğünden a'lesine bir tâzminat veri- lip verilmeceği de ayrıca tetkik olu. nacaktır. Uılmmî harbe daîr ifşaat Casus Matahari Meşhur Paris müdaflini nasıl zehirlemişti ? Harbi umumide Fransada casus teş | | kilâtmın meşhur şefi yüzbaşı Ladoüx ile | birlikte çalışmış olan Parisin hatırı sa yılır avukatlarından biri, son günlerde meraka değer bir haber vermiştir. ÂAvu- | katın dediklerine bakılırsa 1914 te Pa- | risin meşhur müdafii general Jozef Gal. lieni'yi, sonraları casusluk dolayisiyle kurşuna dizilmiş olan meşhur casus dansöz Matahari zehirlemişti. Ayvukat diyor ki: “Matahari yaltırz bir casus değildi, aynır zamanda usta bir zehirci idi. Cava kadınlarının sadakatsiz Avrupalı âşıkla- ı rından intikam almakta kullandıkla | rı zehirler gibi. yavaş yavaş üldüren zehirleri hazırlamakta büyük mehare- ti vardı. General Gallleniye ölümünden beş ay evvel, mükemmel bir kutü için- de kestane şekerlemesi hediye gelmişti; - kutunün içinde Fransiz devlet adamla- rıtıdan birinin kartı vardı. Matahari bu | adamın metresiydi. Matahari 1917 senesinde te;ıkıi e- düüğimyhzbırhwınağm * ll W &A * HABER— ... Li 4 Kanun çerçevesi. “dahilinde Kaçakçılık Nasılyapılır ? * (Baştarafı 3 üncüde) ci bir derttir. Çünkü memlekete gi. ren-her malın bedeli her halde C. M. Bankasma yatırılmış olmalıdır. Böy. le yanlış hesaplar, hediyeler, ianeler, nümunelikler, evvelce gönderilen çü. rük çıkan bir mala karşı tazminat olarak tekrar gönderilen mallar, ve yahut bir fabrika seni büyük bir za. rara sokmuş sen de onun bir malımı karşılık olarak elde etmek istiyorsun, (Avrupalıların hepsi namuslu olmaz ya) bu gibi hallerin vukuu mevcut kanünlarla sanki hiç nazarı dikkate almmamıştır. Bu da neden? Yukarda arzettiğim | gibi ticarette pişmiş, ve ticaretin mühtelif sahalarından geçmiş unsu. rün bulunmaması! Yoksa bu anlattı. ' gğim gibi kolipostal mantıksızlığı çok. tan göze çarpmalıydı. ve bu büyük yanlış tashih edilmeliydi.,, * * ; Okuyucum Bay Haçinlıyanın “yük. sek mektep mezunu memur”lart ten. kid ediş şeklini yüzde yüz nispetin. de 'döğrü bulmuyorum. Bu tacir, u. nutmamalr ki, kendisi de tahsil gör. müştür; bü arızaları o sayede farke. diyor. Evet, olabilir: belki memtrla. rm bazıları pratikten mahrumdurlar. İşte bunü tenkit etmek Tâzımdır. Fa. kat bu noksanrı da, telâfi edecek teş. kilât yök mudur: meselâ Ticaret O. dasmdaki heyeti idarelerde, tacirler vardır. İtimat edilip başa getirildik. leri için, onlar bu gibi arızalı nokta. lar hakkında dikkati celbetmekle muvazzaf olsalar gerek değil midir? Hem sade resmi bir makam işgal etmeğe de hacet yok. İşte, sırf bir a. lâkadâr vatandaş olarak, Bay Haçın. lıyan bu ihbar farzı kifayesini yapı. mıştır. Anlattığı şeyler zihne pek mantıki geliyor. Bizden yazması. Alâkadarlar elbette okuyup mücibimce amel eder. ler, (Vâ - Nü) Adresim: Vâlâ Nureddin . Ünye, Şikâyetler, —temenniler Sakat kalan Bir hamal Cemiyetinden yardım istiyor sokağında 26 numarada oturan ökü. ze gönderdiği bir mektupta diyor ki: *“İstanbulun istirdadından beri ha. mallar cemiyetine — kayıtlıyım. 1934 senesinin onuncu ayına kadar işimde devam ettim, Bu tarihte Sirkeci rıh. tımı salonunda polis karakolunun du- yüksekliğinde bir,seyyar merdiven. den düştüm. İlk anda bir şey hisset. medim. Fakat sonra sol ayağımda başlıyan müzmin bir sızı iki sene İ- çinde her iki ayağımın kesilmesile nf. hayet buldu. Artık işe yaramaz ol. * düm. Ancak o zamana kadar hamaft >latr cemiyetine bütün aidatımı mun. vermiş olduğum halde şimdi m yardınıh Bulunulmuyor. çocuğumla ailem sefalet içinde. Ben şımdi ne yapayım? Hamal- lar cmiyetine kayıt numaram 5251 ve marka numaram 1418 dir. Ben va. zife esnasında malül kalmış betbaht bir vatandaşım. Cemiyetin bana. yar. dım etmesi için alâkadarlarm nazarı dikkatlerini celbetmenizi Trica ede- Tim , Okuyucumuzun verdiği malümat doğruysa hamallar cemiyetinin bu zavallrya hiç değilse oturduğu yerde apabileceği bir İş mukabilinde yars L dım etmesi lâzımdır. Alâkadarlarmı bu İsşle mesgul olacaklarmı ümit edi. , yoruz. Kücçükpazarda Süleymaniye Fetva| varflarınt temizlerken dört metre | yucularımızdan Hüseyin oğlu Ali bi- | “dan şu sözleri kendi kulaklarımla işit- | b tm: “ “Daha evvel davransaydık, general ! Gallieni şimdi hayatta olurdu!,, | General Gallieni 1916 senesinde / baozuları srhhati dolayıs'yle harbiye ne- | zaretinden istifa etmiş ve üç ay sonra olııü!tü- | L v alarra | Bize ğorunuzj İZE EGEEŞ erelim... Tol'ıllku ğ Beygir sürücüsü — Ücreti pe- şin vermeniz lâzınt. — ” — Amatör süvari — Neden? Atı a- hp götürmemden mi korkuyorsun? Beygir sürücüsü — Hayır, ona imkân yok. Atmn yalnız başına dön- mesinden korkarım! Gelecek harp esmsmda bir zifaf ge- cesi! Karşı kaldnrım nmerede ? Adamakıllı sarhoştu, fakat ken- disi az buçuk çakır keyif olduğuna kaniydi. — Şimdi 68 numarayı nasıl bul- malı? diye düşündü, sarhoş değilim ama neden bilmem bugün kapıların numaralarını pek seçemiyorum. Rastgeldiği birisime sordu: — Bu cadde üzerinde 68 numa- ra nerededir acaba? Adam cevap veri: — 68 numara mr? Karşı kaldr rıma geç de öyle ara... Gütbelâ karşıya geçti ve ihtiya- tatam manasiyle mayet etmiş ol- mak için bir yolcuya daha sordu: — Karşı kaldırım burası değil mi ? > ğ: KS KA — | " n Doktor — Nabzımnız çok- güyrimun- tazam atıyor. İçki içer misiniz? — Hasta — Hvet ama muntazaman her akşam içerim! — Karnının üstüne de KRayak koy- , dun ha? — Bvet, bu kayak ayaklarımdakiler-| — Karımım duyduğu güri den ibaret olduğunu söyleme dar isabet etmişim! r Tefsire göre ©! cevap yenlet” Bir kaza olmuştu. Yem den biri daha evvel orada ölaf birine sordu: Ş — Zavallı öldü mü — Hayır, henüz ölmedi. ru daha şimdi çağırdık. F — Amne, dışarda bir rrri'ammğü çe K zz bağ"’tp çagırıyor Beş kurüğ — Peki yatrum. Ne diye bağm!'“ — Karamelüâ, çikolata düye! Lokantada Her zaman gittiği lokantada T disine hizmet eden garsont 8 yince sordu. Cevap verdiler: yal — Buradan çıkmağa mecbur dı. Doktor menetti. — Neden? — Pişirilen yeıırıeklel'*'-ıe”I Sinemada | — Seyirci serseri — Ulan, | polis geliyor. Gevegeıığl"e karşı a ıar doktora gitmişti. Do w çip oturdu ve reçete YM lanırken: DJ" — Dilinizi çıkarır mf’mî; F" Kadım dilini çıkardı, kat doktorun hiç * oralı görünce tahammül edcmm'y;;klğ wî — Galiba dilimi çık ' ettikten sonra masasınil! nuttunuz dokftor, dedi, da? a bu vaziyette bekliyorum. —— —— Doktor gulumsedi rahat rahat yazabı[mck deııdıhaçakqimwnyar., L Ü yaptım, J | ı'n“"# — T üÜ A5XFP ETRLAPRP Ü- J. < AF A ol < KF d BU A | H ö wi n Ba | 8 t b |