Aliye ağlıyarak Nahld beyin kolları Masina stili, — Kocam İzmire tayin olundu. O- Knl beraber gitmek mecburiyetinde. Delikaniı Bevmilisi: #ğsi Li Edi gilisini göğsüne bastı- üm? ap ların aşkı bir senedenberi devam “Klm Biribirlerine Taksim bahçe. * raslâmışlardı. ik&nli kendisinin bir musikişinas u söylemiş, yalnız ve bekir ya Mim ilâve etmişti, . Üzel Ye bilhassa kadınların beğe- Si bir erkekti, Aliyi VW, Ş de derhal büyü birlikte birçok Ah ben'senden nasıl ayrılaca- #de dolaşmak, nihayet bir gin! Ben ke sim delikanli ii, Beyoğlundaki di,“ Evinin kar dan İçeri gir- ve muhabbetli bir İş z ilk ihaneti İdi, * “YDİ zamanda ilk aşk macerası O, * yi cuğurlun babası olan koca» Men ış, et etmiyordu. Fakat tama. iyi, iy Kocası ciddi, suratsız, Kı “SENİ bir adamdı, Güz inn bu şekilde deva - Zal tayyareci İ Ne , tü DİN açi ka meşhur Brodvey caddesi Anda pazlamağa başlıyan ii ae müuganniyelerinden ei İair havada uçmak için çıl- Parayı ha *. Sahnede kazandığı bü Geçen hş, > yolculuklarında harcar. Mü Bay lta İngiltereye giteiş olan raf, im yk kğ, El kadınları için bir ha İ san faydasız! ni tesisine | uğraşmaktadır. Biti, e ada mükemmel bir pi Usüsl tayyaregi vardır, mmdan pek memnundu. böyle bir İzmir meselesinin çıkıp da! Nahidden ayrılacağını hiç tasavvur delikanlıyı çılgınlar gibi seviyordu, Bütün vilcudu titriyerek gim di inliyordu: — Hayır! Ben senden ayrılamam.. İstesem dahi, ayrılamam... Kocama gim.. Ne yapalım, ir belik rezil yım da... Âlem ne derse desin.. Nahid hafifçe itiraz etti; — Çocuklarını ne yaparsın... — Ne olacak”... Onları da benden alacak değil a... Elbette bana bırakır... Genç kadm istikbali hakkımda bir- yeller kurarken, delikanlı, için- O, bu fedakârlığı kabul edemiyor. du, edemezdi! Çünkü ilik gündenberi ünasebetleri bir yalan üzerine kurul- muştu. Nahid, evliydi, Gayet zengin bir ka. rısı vardı. Çocukları da vardr. O, söy- lediği gibi, bir musikişinas değildi. “Evim" diye gösterdiği ik apartı- man da arasıra avladığı kadınları gö. vebilmesi için tuttuğu bir garson- yerdi, Boynuna sarılan kadınm kararların. daki kat'iyeti anladığı zaman ona ba- kikati itirafa mecbur kaldı, — Şekerim... Beni affet... Sana ya- lan söyledim... Ben zannettiğin gibi bekâr değilim... Ve, bir bir hayatını izah etti, Aliye rengi uçmuş, çenesi titriyerek onu dinledi, Sonra koltuğundan kalk. mak istediği zaman baygın bir halde! yere yuvartandı. | Delikanlı, telâş içinde, metresinin! yüzüne kolonya seprti. Onun ellerini oğuşturdu. Göğsünü açtı, Onu orada bu şekilde bırakmiıya imkân yoktu. Za man da gecikiyordu. Karısmm noterde mühim bir işi var- dı. Uğrayıp kendinin de imza atması Yâzımdı, Geç kalamazâr. Aliyenin ise ölmediği belliydi. Nefes alıyordu ya... Nihayet, uyuyan bir kadın gibi, ayıla. cak, kendine gelecekti, Bir an içinde delikanlının bütün aşkı da sönmüştü zaten! Mademki hayatımı bozmak ihtimali var, artık bu Aliye- den nefret bile ediyordu. İğildi. Onu yerden kaldırarak: — Haydi haydi! kedine gel! ne yap Sonra, öfkelendi: — Canım... Ben gitmek mecburiye - tindeyim... İşim var... Böyle aptallık. lara lüzum yok. Kolundaki saate baktı. — Eeeeh!... Canım, vaktim yok... - dedi. . Senin lâf anlamaman yüzünden ! ben bütün hayatımı bozamam... | Şapkasını başına geçirdi. Paltosunu! giydi. Kapıyı drankkadak vurarak çık tı, giti. Geç vakit garsonyerine tekrar uğra- dığı vakit Aliyenin orada olmadığını memnuniyetle gördü. O günden itiba- ren artık genç kadına bir daha rasla. madı ve bu hikâyeyi anlattığı zaman (&i dalma bunu anlatır) gülerek ilâve ediyordu: — İyi oldu, iyi oldu... Mesele bilyü- meden tatlıya bağlandı... Aptal karı! (Hatice Süreyya) Tonton amca Cenaze merasiminde | a ra e Kğ A Yi Miki Yediler arasındal|. (CİNLERİN Gürül — İ TUsU YETİŞ Mi YORMUŞ 6İB; ŞİMDİ DE 3iZ / MUSALLAT OLDv- NUZ». BENi RA- HAT BIRAKINDA UYUYAYIMI İ (1552 yalı 19 şubat günü 385 se ne evvel bugün beş bin Macar piya” desi Segedin üzerine yürümeğe ha zırlanmiş, kumandanlar hareket em rini vermeğe hazırlanıyorlardı. Fa| kat tam bu esnada korargâha gelen bir emir bu hareketi durdurdu. Hu- dud kumandanı: — Türkler hücuma hazırlanıyor” lar. Haberini veriyordu. Kuvvetler mevkilerini aldılar ve hücuma karşı durma tedbirlerini alıp) beklemeğe başladılar. Fakat bir şey| çıkmadı. Hücum eden yoktu. | — Kumandan Mişel Tot, diğer bütün kumandanları yanıma toplıyarak: | — Beklemeğe hiç lüzum yek. Bi” İ zi ancak âni hücum kurtarabilir. Türkler hücuma hazırlanmış olsalar bile bizden bir hareket ümit etmedik- leri anda üzerlerine atılmak suretiy - le muvaffak oluruz. Diyerek kat'i İ emrini verdi. Baskın gece yarısı, ani olarak ve | rilmişti. Sancak beyi Mihal oğlu Hr zır bey, gecelik elbisesi ile oturuyor - du. Düşmanın hücum ettiğini gö” rünce yerinden fırladı. Üzerindeki gecelik de aryrılarak yere düşmüş, çırçıplak kalmıştı. O halde iken ba” ğırdı: — Herkes kaleye.. Hızır bey, bunu söyledikten son- ra son süratle koşarak kendini kale -| nin isine atmağa muvaffak oldu. Sehri ele geçiren askerler, her ta- rafı yağmaya başladılar, : Ve gani - metler toplanıyor, esirler bir O yere| bapsediliyordu. Bu işler bittikten sonra kale istihkâmlarının yıkılması işi kaldı. Kumandan Mişel Tot: — Vakit geçirmeden kaleleri yık- rik, Here beyi'alde tmizk: | Marisi Emrini verdi. Galip kuvvetler kaleye doğru akın ederlerken burca rm birinden bir elin uzanarak boşluğa bir güvercin saliverdi” ğin kime görmemişti Hr İbozır bey, Budin valisine güvercinle gönderdiği mektübla vaziyetini anla- i tıyor, derhal imdat göndermesini bil diriyordu. Bu iş bittikten sonra kale | ye hapsedilmiş olan Hızır bey, derin İ bir nefes aldı: imdi kurtulduk, dedi. Yalnız. ları yıkmağa bırakmamak istih - | Bunu söylerken askerler | kömlara saldırmış bulunuyorlardı. i Hızır bey, mevcut kuvvetleri ani bir | hücuma geçirdi. Hücum istihkâmm! etrafını kuşatan bi sey yapamadan pi Şehri tamamiyle ele geçirmiş bur! lunan İspanyol, Macar ve Almanlar | i a muvaffak ola - Dengi şarap mahzenlerine daldı - lar, kuvvetleri bir örttü, Güvercin, Budin'e tam zamanın-| vardr. Ali pasa, kendi askeriile| i Semendre valisi Rüstem beyin as - CİNLER BURADA" HEPİMİZ ONLA- Yazan: Niyazi Anmet 385 sene evvel. bugün Beş bin Macar askeri Segedin üzerine hücum etti Hızır Bey, çırıl çıplak sığındığı kaleden uçurduğu bir güvercinle bütün düşmanlarını mahvetmeğe muvaffak oldu kerlerini alarak süratli bir yürüyüşle ştarm verdiği bu haber üzerine imdat ordusu bir saf üzerinde üç fır kaya ayrıldı. Süvari sağa ve sola piyade merkeze geldi. Her iki cena" ha altışar sahra topu kundu. Bu esnada şehri zaptetmiş aske - rin bir kısmı şarap omahzenlerinde, mühim bir kısmı kalenin etrafında korkünç hücumlar yapmak üzere i- diler. Hızır bey, birkaç dakika sonra kale kapılarmı açtırarak ölümün ku - cuğma' atılır gibi saldıracak, kanlı bir savaştan sonra ya mahvöolacak, yahut şehri tekrar zaptedecekti. Fa- kat bu emri vermek üzereyken ku- laklarma top sesleri çalındı. Nöbetçi: — Ali paşa kuvvetleri.. Budin kuvvetleri... Diye bağırdı. Hızır bey: —Herkes yerinde kalsm.. Hücu - mu yapmıyoruz. Diye haykırdı. işman kuvvetleri etrafının sa - görünce büyük bir şaşkınlı ğa uğradılar. Askerler kumandanla- rın emrine bakmadan canlarını kur * tarma kaygusuna düştüler. Sayısız asker karmakarışık bir halde taraf tar raf dağıldılar. Mişel Tot, hiç bir mu- kavemet ve harekette bulunmıyacağı nr anlaymca yanda bulunan 20 ki - şi ile Teis nehrine doğru kaçtı. Nehri yüzerek geçmek suretiyle canını kur tardı ve Sen Jorj kalesine girebildi. Diğer kumandanlar da kendilerini ne- hire atmak suretiyle kurtulabildiler. Bu esnada Piyer adında bir ku - mandanm emrinde bulunan dört yüz süvari Segedin de vukubulan hâdi- seden habersiz bir halde nehre doğru yaklaşırken bu suya düştü, Yeniçe * riler, bunu delice bir cesaretle hüc ma hazırlanıyor sanarak birkaç daki- ka içinde mahvettiler. ... Birkaç saat içinde şehirde bir tek düşman kalmamıştı. Şarap mahzen * lerinde kalanlar da birer tarafa srvış - mış, yahut öldürülmüşlerdi. Türk esirleri hapsedildikleri yerlerden çe karıldılar. Hızır bey, güvercinin mektubu ile hem kendisini kurtarmış, hem de düşmanı mağlüp ettirmişti. Alman intikam tam zamanında ve yerinde i- di. Fakat mağlüp olan milletler: Os- manl: silâhlarmın nişanei zaferi ol - mak üzere beşbin kesilmiş burun ve kırk sancak İstanbula gönderildi. İstuanfi , 17 S 319,, diyerek galip- İstuanfi, 17 S 319 diyerek galib- lere yerinde olmıyan korkunçluk iza” fe etmek istemişlerdir. Bu ecnebi tarihinin yazdığı doğru olsa da Şarap mahzenlerinde ölüleri bulunan Türklerin intikamı alınmış demekti. NEYE... SİLO SENDE MUTFAĞA BENPE BURADA HAREKETİNİZİ Şal -