N YAZAN: Edgar Wallace Bıra, 6 havalideki yüksek muhite ait ki gük haberlere gelmişti. Savini — “Manoir de la Dame,e yeni Laşınanları ait havadis var. Dedi. İhtiyar okumasını tip şunları okudu: “Manoir de la Dame, ismini taşıyan eve emretti ve küs) taşınan adam bir petrol kralıdır. Hayatı vir) romana benzer. Amerikaya hicret etmiş olan bu adam bidayrtte Prnslivanyada Moncome ri kontumun fakir bir hizmetçisi idi, Rallami birdenbire yerinden sıçradı: — Ne, dedi, yanlış okumuş © olmayasın? Kâtip şaşırmıştı: — Hayır, döğru okudum. — Devi “.Pahnt üznit odilmiyen bir tali, ona, bir başlın çifGik daha aldırdı. Burs hali bir yerdi. Lâkin Amerikanm en zengin © petrol damarlarından biri orada bnlundu. Böylece mönyü "iovet ile kızı Valeri Hovot.. üdeta uluyondu. »resini parçalayncakmaş Bu “na”, ağı. gibi hir şiddee fırlamıştı. Kütibin karşısında diki; miş, gözleri dıveer uğramış | — Valeri Hoveti Diye tekrar ediyordu. Suvini ilk defa ole” rak onu böyle alüst olmuş bir halde görüyor du, — Valeri Hovet... diyordu. Valeri Hovet, Birdenbire koştu, yazhanenin Üst çekme; cesini açmak istedi. Kilit idi Anahtarı ara mağa sbrr ve tahammdlü olmadığı için, Hel lami Hr r'', di falan parçalayarak çekmeceyi çekti, KAğıtları sağa sola alarak Dir şeyler aeurında başladı. Nihayet Orada küçük bir şey buldu. Bu, yeşi haynletin girl Tündüğü gece bulunan kanlı küçük mendildi. Bavininiz kalbi hızlı bızı çarpıyordu. Bel Jami metğilin markalarına baktı. V. FL. yaz: hid Valeri Tevet, dedi, evet, Valeri Hovet, markalarm ona ait olduğunu biliyordun, do gü mi Bavini? — Hsye, atmilm, bu münasşebetin hiç de farkına varmamıştım. Esasen, zmendili bu) duğunuz zaman anlar burada değildi ki. — Hakkım var. Benami mendili çekmeceye koydu ve çeke! mrasayi şiddetle kapadı. Sonra, kâtiMne 65 merek. — Git, dedi, ben çağırınca gelirsin. Söyle yemeği çabuk hazırlayıp göndersinler. Sevin! çılup odama gitti, Fakat uradar on dakika geçmeden Bellami onu (çağırdı. Simdi heyecanımı tetkin etmişti, (o Bununla beraber, henls yüzünde, tesirleri vardı: — Buraya gel, dedi, herhalde, kendi ken dina niçin bu kadar sinirlendiğimi sordun, değil mi? Anlatayım. Vaktile Hovet isminde Hirini tanımıştım. Valeri İsminde bir da kr zı vardı, İşte beni şaşırtan bu hâdise oldu. Bu kiz nasıl gey? — Çok güzel, — Ya, Çok mu güzel Baban? — Herhalde onun görmüş olmalısınız. Kari ton otelde yanmızda dniredo oturuyordu. — Parkında olmadım. Nasi bir-sdam? — Uzun boylu ve zayıf. — Mahsun bir ball ver değil #51? — Evet, — Karım da yanmda m? —- Hayır, Zannedersem kârısı vefat etmiş. Herhs'de onu otelde görmüşsünüzdür. — Belki det. Kızı güzel, akdir diyordunuz değil mi? Surışın mı, esner mi? — Esmer ve çok canlı, hayatiyeti olan bir kız. Belam! gözlerini tavana dikmişti. Kendi kendine söylenir gibi tekrar ediyordu: —İnnesi ölmüş. İngiltereye * geimeden evvel nerede oturuyorlarmış? Bundan yedi sene evel Nevyorkta oturup oturmadıkinrını bilmek istiyorum. Bühnesa 17 temmuz 1914 de Nevyorkta beşinci caddsde tir otelde olup olmadlarmı öğrenmek istiyorum. Savini derhai postnhaneye gidiniz, ve bir telgraf çekiniz. Mer köyün postahanesi kapafr 130, Londrnya gidiniz, oradan tolere? çekersiniz. — Oran dn kapalı ise telefon ederim. — Evet, Şimdi saat 7; Nevyorkta ti de mektir. Bu akşam csvahmı alabiliriz. Masraf ne olursa olnun, bu akşam öğrenmiş olmal» yım Sevini. Bon o otelde bir sene oturdum. Beni tanımlar. An'adm pı:? Savini beş dakika sonra döndü Telgraf çekilmişti, Bellami yerini © değişlirmemişti Gözleri tavana dikili, “duruyordu. . Nihayet ç gördünüz mü? — Kendisi'e görüştünüz — Bir de'a. Karton ot Savni, et © edecekti, Pi güstermete muv bir hayret esei rak cevap Verdi: r. Mem böyte Mir pey acras pek ta» böyle bir menlamat #atamlş kabilihiz vermekten çekinmezein. Çisikli ee ni bilirimi, para İçin, cinayetten © basen he şey! yaparım! Fellami unları söyledikten sonra çekme) ceden mendn! çıkardı: © kineler tekneyi Tefrika numarası: —iy— ÇEVİREN: fa — Herbnida, dedi, bu kızım bir oda hizmet çisi var. Gidip onu bulunuz. Ve bu mendilin ona ait olup olmadığını öğreniniz o Hayır, hayır, mendili alıp götürmeyin. Sade iyice bakın ve aklınızda tutun. Bu iş için ne max raf olursa verin, çekinmeyin. Bellami, mihaniki bir bareketie Glini boy» nuna gölürdü, ince, uzun ve gürip dilli anal» tarm orada olup olmadığını yokiadı. Buna emin olduktan sonra sordu — Şu mel'un gazeteci köyde mi7 — Bilmiyorum efendim. — O halde öğren. Eğer ormdaysa buraya gelsin. KAtp odadan çıktı. Olan bilende hayret» ler içinde idi. Fakat potron #endisini tekrar cağırmıştı: — Gitmeden evvel, Zimehoüse 780 & tl fon et ve telefonu bana, kütüphaneme ver. söyle GAZETECİ ŞATODA Bavini gazeteciyi, köyün lokantasında bul du ve kendisini şatodan istediklerini söyle Gi. Gazetesi: — Ne diyorsun, dedi, Rellami hâstalandı mi, yokma çıldırdı mı? — Holland, ne olduğunu bilmiyorum. Yal miz herif beni tanıyıp tanımadığını sorarsa, tanımadığını söylemeği unutma — Tragı bırak şimdi de, me oluyor, anlat, Beni yemeğe mi dâvet etti? Bilmiyorum. Herhalde pek siniri, Neden? Bir şey mi oldu? — Hk. Savini, olanı gazeteciye anlatmak istemi yordu. Valeri Hovet mehelesini kendi hes bma istismar etmek niyetinde idi. Gezeteci 4 beraber şatoya geldiler, kütüphanenin ö ründe durdular, Kâtip Kapıya vurdu. Fakat cevap veren olmadı. Açmak istedi, KIHtM $ di, Savini: (Devamı var) | M:cera veaşk romanı Geçen tefrikaların hülâsazı: Başkadın Safiye sullanla üçüncü Muradın yeni gözdelerinden bir kon. tes olan Venedikli bir asilzade kiz, içli dışlı sırdaş olmuşlardır. Şimdi entrikalar çeviriyorlar, »*. Aradan iki gün geçmişti ki, Safiye sultanın tertip ettiği ziyafet sofrust ba şında, dört kişi, devrin en mulena ye- meklerini yiyorlardı, Burada neler yok tu, neler... Kuş sütü belki yegâne is. tisnayı teşkil ediyordu: Devrimizde yalnız şarabın ve halı . nın eskisi makbuldür. Bütün yemek .. ler, aşağı yukarı en taze maddelerden yapılır. Halbuki o devirde yemeklerin yarısı İçin tazelik şarttı. Diğer yarısı, aylarca evvel başlanılmış terkibatla' yapılırdı. Romalılar devrinde birtakım yemeklerin unsurları tâ Afrikadan 1s- marlanır, meyaneleri orada' getirilir . miş. Sezar'm iki sene sonra yiyeceği yemek, bugünden hazırlanmağa baslar mış. Hulâsa, dil damak zevkine eski . den pek fazla ehemmiyet verilirmiş. Gözün sanayiinefisesi nasıl ressamlık, mimarlık ve hattatlıksa, kulağını mü. siki, burnunu sanatkârane kokular, Yazan! Edgar Rice Burroughs Çeviren: A.E, " Nefis yemekler biribirini takip ediyordu. birisi: Geyik iliği ile pişmiş mürekke? balığı gözü pilâvı! derininki ipek kumaşlarsa ve nastl bü tün bunlar sanat erbabı tarafından yıllarca emek verilerek meydana ge - tirilirse, beş hissimiz arasındaki zai. ka da eskiden öylece himmetlere maz. har olurdu. Zavalir diller ve mideler! şimdiki gibi cahil ahçıların elinde kal. mazdı. e Safiye sultanım hususi ahçıları pek mahirdi. Bunlar adeta birer sim- yaker ustalarıydı, zamanlarının kimya mühendisleriydi. Zira bu sultanda Ro. ma, Bizans ve Osmanlı saraylarının mutfak zevkleri birleşmiş bulunuyor - du. Bazı yemekleri kısmen kendi bile yapardı. Onun için, Safiye sultan mutfağm. da pismiş dört tepsi yemeğin köntesin dairesine yollanması, o gün sarayda pek büyük bir hâdise oldu. Dört tepsi yemek de kuşhanelerden mürekkepti. Hizmeti bizzat Safiye sul- tanm kalfaları görüyordu. Bir sahan ortaya konulduğu zaman: — Üvez çekirdeği hulâsası ile fin. cancı otu murabbamdan brldırem yü. reği dolması! . diye prozanta ediyor- Jardı. Davetliler, parmaklarmı da beraber| Bu arada acı bir çığlık işitir gibi oldu. Kula başını salladı ve omuzlarını Ssilkti Bu ses çok açık ve hiç şüphe br-| ra si size yüz Frank veri. Geçen kısımların hulâsası: * Lord Greystok'un yani Tarzan'ın ço. Cuğu Jak'ı yegâne düşmanı olan Ro. Koff İaçırmıştır. O çeteden biri Tar. dan'a telefon ederek ele verilmemek şartiyle çocuğunu kurtarmasına yar- dım sileceğini bildirmiştir. Tarzan karısını evde bırakarak adamın ver- diği randevuya gitmiştir. Meçhul a. dam Tarzm'ı çocuğunu kurtarmak vaadiyle bir vapura götürmüştür ve orada da kendisini hapsetmiştir. ». Hayatının ilk yirmi senesi içinde, Tarzan, yalnız başına ve başka insan larm yardımı olmaksızın yaşamasını öğrenmişti ve vahşi hayvanlar, ona dışarıya hiç bir iz vermeksizin en bü. yük sevinç ve en büyük kedere nasıl |- dayanılabileceğini öğretmişlerdi. Tarzan ne bağırdı, nede ağzından başka bir söz cıkardı. verde iskemle gibi şeyler olmadığı) için de yere çömeldi. o Büyük bir sa-| bırla taliin cilvesini beklemeğe baş ladı« Zindanmın duvarları iyice | müayene etmişti; kalmanı göz göz“ den geğirmis, enini, boyunu ölsmüştü. Hayatını çok pahalıya sat- mağı tasarlıyordu. O dakikaya kadar bir ölüm süküneti- ne bürünmüş görünen vapurda bir. İ nete bürünmüş görünen vapurda bir denbire bir canlılık baş gösterdi. Ma- sarsmağa başladı. Pervanelerin muntazam bir ahenkle indikleri hissediliyordu. Vapur demir almıştı. Acaba ken- disini neyere götürüyordu? Tarzan yumruklarını sıktı. Tuza- , Sa diismekte gösterdiği büyük ab. dalbk onu kızemlığından çıldırtacak bir bale getirmişti. Varurun hareket gürültüleri ve ma'inlerin uğultulu natırdları ara-|” smda birdenbire kulağına selen bir ses yüreğini yerinden hoplattı. Bulunduğu !5 k kabarttı. rakmıyacak bir şekilde, karısınm çığ- lığı idi, Tarzanla klavuzu, rıhtımın sisleri! çabuk olalım güzel madam.. Çünkü arasında gözden kaybolurlarken yü- zü peçeli bir kadın, bu iki kişinin he” nüz çıktıkları bara girdi. Buradaki müşteriler bir kadn görmeğe hiç de alışık değillerdi. Bu ri kadın dala gösterdikleri Hâyilk hiç de aldırış etmiyerek dosdoğru garsona yaklaştı ve: — Uzun boylu, seyahat elbiseli bir adamın yanında bir gemici ile bu- radan çıktıklarını gördünüz mü? Diye sordu. Garson müsbet bir cevap verdi. Fakat ne tarafa gittiklerini tayin ede- miyeceğini söyledi. Söze konuşulan - ları dinlemek için yaklaşan bir tayfa karıştı. Kadına iki kişinin rıhtım boyunca ilerlediklerini bildirdi. Yüzü peçeli kadm bu adamın eline birkaç para alkıştırdı: — Ne tarafa doğru gittiklerini ba- na gösteriniz, “ dedi. Fazla ricaya lüzum görmiyen tay- fn meyhaneden çıktı. Bir vapurun kıç warafında yalpalayıp duran kayr ğı eek yavaş sesle: imdi gemidedirler. Dedi, — Bir kayık bulur da beni vapu- Sonrada — Bundan kolay ne var? Yalnız vapur hemen kalkacak. Az evvel tay falardan birisiyle konuşmuştum. Yal nız bir yolcu beklediklerini söylemiş” ti. Tayfa bunları söylerken rıhtımda: ki babalardan birine bağlı duran ka- yığının ipini de çözmüştü. Genç ka- dınm kayığa inmesine yardım etti. Kadın ona titreyen eliyle bir avuç dolusu kâğıt para uzattı. Vapurun uzun ve düğümlü ipinden madamı yukarı çıkarmak epey güç oldu. Gü- verteye çıkar çıkmaz do, vapurun makineleri işlemeğe basladı. Tayfa geri döndü. Karaya ayak basinca kendi kendine: — Tam vaktinde yetişti Diye söylendi. Bu arada acı bir çığlık işitir gibi oldu. Kulak kabart” tı. Sonra da başmı salladı ve omuz- larını silkti. ... Jeyn vapura ayak bastığı zaman güverte bomboştu, Canı sıkıldı Lord Greyston'la oğlunun hangi ka- marada bulunabileceğini anlamak i- çin etrafmı gözden geçirdi. Gemi kaptanlarmın kamaralarma tün kapıları açarak, kamaraların i çine seri birer göz attı. Bütün kama: ralar bomboştu. Bu kendi kendine! yürüyen ve içinde kimse bulunmıyan! bir gemiye benziyordu. Yalnız ma kine İsiresinden makinelerin homur. tuları işitiliyordu. Son bir kamaranın önünden geç- tiği arada birdenbire bileğine kuv” vetli bir el yapıştı ve vahşi bir surat yüzüne doğru eğildi. Kadın feryadı! bastı. Fakat, adamın öteki eli ağ- zının kapıyarak bu çığlığı kısa kes- ti. (Devamı var) İ Yazan : VW Ki yiyecek derecede DE 5 memnun e vr ne olduğu için b iki lokma sin Ve geçit resmi GEY, — Geyik iliği He kep balığı gözü pilâvi — Hardal ve bileti gülüp aerliği gideri yapılmış şalgam mahsustan karti a rm çekirdeğidir.. A canı da tanıyacak Eski a yarı yi yemeğin şahsiyetini lerini birdenbire m da bu ne âmiyane “ dadı böyle... parti Herkes, dudak sete hayran olan Ki dan da bir lokma Baskalfanm: ma geldi ve elini iz Onun bu hareketi “. vetliler de yermeki” Başkalfa: — Size göre dei değil ve bir Artık, vi ku ile mi, yoksa mi, iç davetli — Teşekkür yiyelim... Esasen Zerlerine iştihamiz / diler. r Başkalfa, maa — Hayır, hayır” # beri bildiğiniz yp gil. Yeyiniz... fendimizin sie (e madan inde olunur” çıkmaz mi yâ. Bunun üzerine, tatmağa mecbur e meğin sonun& doğr! — Pam dönüyor! gi ; dan boğazıma d ir “© tıkanıyor... i İd arlendaş sem te bir te'âş göst“ — Aman, öy!Si ne yatıralım. va! Fakat onu tem sefer de Mührü, yi sim, la tw — Ah, aman Besir: — Zehirlerdik! * Başkalfa: — Kanılards" e / « diye emir verdi kt” g* tihza ile: yiti — Havva deri / Mikrümah 8 SAR konu 2 yle Kontes, saray er m e ağlamaklı oldu: i — Bilmiyordu”” dum kardeşim. lasınız, kim mum di Mihrümah: — Her halde nin ihanetine Wyeyim mi: tes, padişahım mist... O Besir: — Sust.. . gel Ke Kurtulursak | me öge Belki mesel ki vava , — Hayır, a ; gir... Mahvolduf” kıllı zehirlendik” Tim! Bu erkek, yaş o ğası Sünbüldür” — © » "