— Yılana ai şerbeililer Bu teshir kabiliyetini nası! elde sahile Mil? Yılan oynatın Mısırlı marifetlerini gösteriyor.. Yılanı teshir etmek marifeti, her kesi ve bilhassa fen adamlarmı eski. den beri şaşırtan bir meseledir. Gerçi kedi, köpek, aslan gibi hayvanlar ter. biye edildikten sonra bazı marifetler yapıyorlarsa da yılanın terbiye edil | mesi ihtimali yoktur. Öteki hayvan» lara numaralarını yaptıktan sonra mükâfat olarek bir parçaet atılır, “İnat ettikleri takdirde de, ceza olarak, © mükemmel bir dayak yerler. Fakat - yılanlar açlık duymaksızm' uzun za- man yemeksiz kalabildikleri gibi, yr lana ceza verebilecek babayiğit de İlim dünyası bu meseleyi uzun uzadıya araştırdıktan sonra şöyle bir © meticeye varmıştır: Zehirli yılanlarla oyntyan insanlar, zehire karşı şer- betlidir. Bundan başka bazı insan- lar da tabii bir tesir vardır. Nasıl a" dam vardır ki çocuklarla çok iyi geçi" nir, çocuklar onları hiç yadırgamaz- lar ve derhal severler. Bazı adamlar da kedi, köpek gibi hayvanlar üstün” “de aymi tesiri bırakırlar. İşte bunun i bazı insanlarm yılanlar üstünde “ naz bir tesir kudretine malik oldukları neticesine varılmaktadır. Nevyork hayvanat cemiyeti aza” sından ve yılanlar hakkında dünyar © Onun en gsalâhiyet sahibi bilgini olan © doktor Raymond L Ditmars “Ye lanları terbiye etmek için hiç bir şey yapılamaz.,, Demektedir. Gerçi ze hirli dişleri çıkarılmak suretyle bun- “ler zararsız bir hale konabilirse de, terbiye edilmeleri ihtimali yoktur. Mısırlre Abdullah isimli bir adam © mütehassısların ve âlimlerin önünde en müthiş kobra yılanların istediği gibi oynalınıştır ve âlimler de bu işe şaşa kalmışlardır. Çünkü dediğimiz * gibi yılan terbiye edilmez, Demek ki bazı adamların hayvanlar üstünde ipnotizmamsı bir nüfuzları Vardır. ş Nitekim doktor Ditmars da kitapla. © ından birinde Hintli bir fakirin ken © di gözleri önünde yılanlara Yaptırdı. © Oğtoyunları anlatmaktadır. Hintli fakir işe, elini bir torbaya ç sokarak dışarıya üç kobra yılanı çe © karmakla başlamıştır. Yılanların her üçü de tam boyda hayvanlardı ve dr şarıya çıkar çıkmaz büyük bir hid- “detle kafalarmı kaldrarak dikilmişler üzerine Hintli fakir, «doktor Ditmarsı, ilerleyip o yılanları muayeneye davet etmiştir. Dektor ilerlemeğe kalkışınca yılanlar çarp: « mak için davrenmişlar, böylece zehir © Hi dişlerinin çıkarılmamış olduğunu görmüştür. Bunlar zehirli dişleriyle ; © dir. Bunun 2 ölümün tâ kendisini temsil etmekte — idiler. Doktor muayeneden vazge Ki çip işi Hintliye bırakmanın deha | kalı bir iş olacağıma çabuk karar ver” — miştir. © — Hintli bunun üzerine gülmüs ve diğer iki yılandan az uzakta duran üçüncüsüne doğru yürümüştür. A vucu yere müteveccih olmak üzere — kolunu ileriye uzatmış ve yavaş ya: vaş alcaltmıştır. El kobranm başma| yaklaştıkça, hayvan dimdik vaziyeti” v ni bırakarak yavaş yavas başmı yere b Hintli de onu eliyle alarak © tekrar torbaya koymustur. Sonra dal — diğer iki yılanı ayni suretle almış ve) i torbalarma iade etmistir. Doktor ona © iyi bir balhsis vermis ve adamcağız da! ion en zehirli yılanlarla kaynaşan. balarmı seki gibi memnün ve bir takım adamlar vardır. Doktor Dit mars da kitabında bu “şerbetli, Sö- züne inanmaktadır. Bunlar bilhassa Mısır ve Hindistanda çokturlar. Dok- tor Ditmars bir defa da Mısırda böyle şerbetli bir adamla yılan avına çık- #mişter. Bu adam yalnız yılanları is- tediği gibi kullanmakla kalmıyarak ayni zamanda onların nerede buluna- bileceklerini de koku almak suretiy- le bulmaktadır. Doktor ile Hasan Et. tabara adlı bu adam develere bindik- leri gibi büsbütün yabancı bir muhite gitmişler. Hasan kumların üstünde bir müddet bağdaş kurarak oturmuş ve havayı koklar gibi davranmış, beş dakika sonra da doktoru elinden tu- tarak bir çift kobranın bulunduğu ye- Ye götürmüştür. Bu yılanların Hi Sanm eski tanıdık ve arkadaşı ölme:! dıklarını doktor söylemektedir. Bütün bu tecrübeler üzerine dok- tor Ditmars bazı insanların tıpkı ço” cuk yahut kedi köpek üstünde oldu-| gu gibi yılanlar üzerinde de acaip bir! nüfuzları bulunduğuna inanmakta») dır. Meselâ maymunlar bir adamdan katiyen alrşaminzlar. “Bunun 'niçin böyle olduğunu hiç kimse bilmemek tedir. Bu bir şahsiyet meselesidir. Yoksa bu şahsm vücudünda karşı. smdaki hayvanr elektrikleştiren bir hassa mı vardır? Yılanları büyüliyenlerin en çoğu şark memleketletindedir diye böyle bir hassaya malik insanlarm yalnız orada bulunabileceğini sanmayınız. Bunlardan amatör olmakla beraber Amerikada bile birkaç © kişi vardır. Doktor Ditmars bun'ardan birçoğu ile tanışıp görüşmüştür. Nevyork Brany hayvanat bahçesin" deki yazıhanesinde otururken bir gün içeriye bir Kovboy girmiş ve masa- nın üştüne bavulunu kuyarak sanki adi bir iş yapıyormuş gibi kapağını! açıvermiş. Bavul en zehirli yılanlar. la dolu bulunuyormuş, hemen dışa” rıya kayarak bütün odayı istilâ etmiş. ler. Doktorun bu esnada artık masa- st başında kalmıyarak kapıya doğru kaçtığmı ve Kovboya yrlanlarını top- laması için boyuna yalardığmı tasav- vur edebilirsiniz. Kovboy ise: — Haydi be doktor; bunlar kor. kulacak şeyler mil diye #lay etmis, Yılanlardan hiç birisi bu Kovbo- yu sokmamıştır. Hepsi de bavula koj nüp iyice kapatıldıktan sonra döktöi) masasmın basma geçmiş ve Kovboyu sorguya çekmiştir. Adamın O bütün sorgulara verdiği cevap şudur: — Beni hayatımda hiç bir yılan sokmadı. İnsanlar encerekleri bil. miyorlar işte! Bilselerdi hayvanlar) dan biç bir zarar pözmezlerdi. Doktor pazarlığa girinerek bütün bu engerekleri hayvanat bahçesi için; satın almış ve teker teker muayene" den sonra hepsinin de zehirli, hem de! sıhhatli birer engerek platilarıdı gör. müştür, Şarkta yılan oynatanlar hayvanın başında muzika çalornk sözde onları musiki ile teshir ettiklerini o göster- mek isterler; halbuki bunun aslı sa” sr yoktur. Kobra yrlanı Yücudunu musiki-! nin nağmeleri ile'değil karar semdaki! adamın vücüdünü sağa sola sallama! siyle hareket ettirir, dimdik duran bir! kobra, karşısında sallanan bir sey eö7) rürse, re o çek için “i si vap HABER — Akşam postası Fransız gazetelerinin Sancağa dair yazıları (Baş tarafı 1 incide) bilir. Herhalde switefehhümleri (o dağıt- mak güç olmuyacaktır.,, Populsire diyor ki: “Her hal ve ârda dalma mükemmel Türk — Fransız münascbatı haleldar olmamalıdır, İttilakımıza talip iken İ. talyay! gücendirmek korkusile avans- larım reddettik. Maamafih hariciyede anlaşmazlığın tanzim olunmaması mü- zakeratın asla inkıta: suretinde telâkki eğilmiyeceği beyan olunmaktadır... wilak teklif e'tiğimizin ash yokiur Anadolu ujansının notu; Son seneler zarimda Türkiye tarafın dan bir ittilak teklif edildiğine dair bu. rada hiçbir malümat mevcut değildir. E- ğer bu iddia Fransada yeni çıkan bir ce reyanın İfadesi değilse, nihayet bir tu- haflık addolunabilir. Parist: müta'ea'ar Anadolu ajansının Paris hususi mu.| habiri bildiriyor: Gazetelerin makaleleri, tefsirleri, dün kü heyecan ve telâşın yatıştığını gös- termektedir. Tahşidatın © asılsızlığına dair Rüyterin telgrafile “Müzakerat as- la inkıtaa uğramamıştır, devam ediyor,, tarzında haberlerle Sancakta heyecanı. teskinc ve dünkülerin (o bilâfrsa olarak Sancakta pek az merak uyandırdığını temine Çalışıyorlar. Vienot'nun Suriye Başkumandan; General Kosingeri kabul etmesi bazısına göre almacak tedbirlerle) alâkadardır; bazısına göre ise Sancağın istikbaldeki askeri ehemmiyeti hakkında tenevviir İçindir. General çağırılmamış * tesadiilen Pa- | riste bulunmuştur. Ve derhal dönecek- tir. Zaaf göstermemek gürültüye Pabuç bırakmamak gibi gazete tefsirlerine ba. kınca Cenevre içtimamın tehiri suretile! hazırlık için vakit kazanmak mı istiyor- Jor susli hatira geliyor. ii b U Kli, ill biran Sancak Süriyeye bırakılmıyacak Xa Jour göreteni diyez kiş “Türklerin Sancağı Suriyeye kat'iy- yer bırakmamak azim ve kararı muhak kaktır. Müzakerenin Paris ve Cenevre arasında savsaklarıması, Suriyedeki kuv vetlerimizin ziyar hesabmaklır. Renin iş. galine mutavaatımız Türkleri cesaret- lendirmiştir, Binaenaleyh, önce tehdide baş eğmiyeceğimizi göstermeli ( sonra usul çıkmazından kurtularak (o tanzimi Suriyeye ve ber şeyi kapda Oo müheyy Cenevreye değil, bize düşen © meseleye nazari olmıyan bir hel tarzı aramakdır * Echo'de Paris de Pertinax Montrö- den evvel bir emri vaki önüne güçlükle geçildiğini hatırlatarak, İngiltere, Fran. sanım Suriye üzerinde İtalya İle pazarlık yapacağını düşünerek ihtiyatlı davran- Idığımızı yazıyor. Ankarada hart uyandıran bir yatı Temps gazetesinin baştmekalesinden davayı kat'iyyen anlamadığı veya biha. ber göründüğü anlaşılmaktadır. Anado İu ajansı bu makale İçin şu notu ver- mektedir; Temps gazetesine bu başmakaleyi iL bam edenlerin hâlâ davayı anlamadığını gösteren bu mütelealar Ankara 'maha- filinde hayret ve bedbini ile telâkki edil miştir. lariciye Veklilmiz bu vaziyette Paris? gdemez Sancak meselesine tahsis ettiği maka- lede Petit Parisien gazetesi şu mütalca yı yürütüyor: “Cemiyeti Akvam mesaisini kolaylaş. tıracak bir formül tabarrisini tâcil için, Rüştü Arasın bugünlerde, Cenevre iç” timam'dan birkaç gün evvel, Pariste doğ ru müzakerelere başlamak üzere gelme“ İsi pek muhtemeldir. Vaksâ bu hususta henüz bir şey tesbit edilmiş o değildir. Bu kabilden bir karar ancak diplomasi/ yolile yapılacak noktai narar (o teatileri bir tarzı tesviye için mabsüs bir terakki ümit ettirire mümkün olacaktır. Anadolu ajansınm notu: * Türkiye Hariciye Vekilinin Parise gitmesinden sarı nazar, Sancak işinin müabet bir hâl yoluna girdiği görülme. dikçe Hransa — Türkiye münasebatının iyi bir şeklide devam edebileceğinde bi- le Ankara ve muhitinde şüphe vardır. iraktak! Asurilerin abe İmren çk 10 iktacikâin — 1937 | Pariste müzakere hararetli safhada | (Baş tarafı 1 incide) | ( Diğer taraftan Cemiyeti Akvem iç-' timaıda (o hazır bulunacak olan Türk heyeti pazartesi günü Ankaradan ha- reket öderek doğru'Parise gidecektir, Heyet birkaç gün burada kalarak mü- davelel efkârda o bulunduktan sonra, Cenevreye gidecektir. Meziniyette bulunan 'Dı şişleri ba - kanı De'bos mesele ile yakından alfka- dar olmak için bu akşam Parise gele cektir, Ankara, 9 — Suriyedeki Fransız. kumandanlarından Bono Arkaraya gö! lerek Frarsız Büyük Elçisi M, Ponsot-! ile görüşmüş ve tekrar Suriyeye avdet! etmiştir . Part! gruburun (f0*'artı, Ankara, 9(A.A.) — C.H.P. grupu, Başvekilin daveti üzerine bu gün saat İİ,30 da Dr. Cemal Tunca- nın başkanlığında toplanmıştır. Müzakere, Hariciye — Vekili Dr. Arasm sözü ile açılmıştır. Hariciye Vekili, siyasi vaziyeti partiye ve ef kârı umumiyeye arzetmek icin top- lantı talep ettiğini bildirmiştir. Bundan sonra M. Vienot ile bü- yük elçi Suat Davaz arasındaki mü”! lâkatı tafsil etmiş ve bununla, Fransa! başvekilinin meseleye bir çıkar yol bulmak için müdahele kararı, Fran- sa bariciyesinden teyit olunduğunu ve büyük elçi M: Ponsotun bir teklif! getirmemesi, vaktin darlığından müd detin mümkün olmadığı suretinde izah olunduğunu ve iki . hükümetin, Cemiyeti Akvam meclisinin toplan- masını üç gün tehirde mutabık olduk” larmı ve hükümetimiz namma Paris konferansında serdolunan tekliflerin, vaki talep üzerine daha etraflı bir proje halinde bugünlerde Paris hü- kümetine gönderileceğini. bildirmiş- tir, gazetelerinde Türkiyenin Sanenk da- ma dair dikk V e e KE ebe gaya bazi Vaz” Bunlardan "News Chroniele,, şu- nu yazıyor: “Fransa ile Türkiye arasmda Sancak meselesi etrafında hakiki bir münazaa çıkmak üzere olmasından Londrada endişe edilmektedir. Sancak, Akdenizin simeli sarki- sin nihayetinde ve, Türkiye ile Suri yenin birleştiği yerden bir kösededir Harbi umumiden sonra Suriye Fransız mandası altma girdi. Türk- ler, Sancağm, ilerde Omubtariyeti kaydiyle bu mandaya dehil olmasına muvafakat etmislerdi. Sirndi Fran- sızlar Suriyeye istiklâlini o vermete hazırlanıyor. Türkler, Irakm İngiliz mandasından kurtulup müstakil ol duğu zaman ne vukua geldiğini ga- yet iyi hatırlıyorlar. İyakm istikleli akabinde oradaki © Asuriler hemen katliâm edilmisti. Türkler, İskende- rundaki ırkdaslarınm da, — Aralar! üzerinden Fransız tekyidatnı kaldıml dığı zaman — ayni akibete uğrama. sından endişe ediyorlar. ,, Morning Pos gazetesi Ankara» da Parti grupunda cereyan eden mü” zakerelerden, Atatürkün seyahatin- den, Başvekil ve Erkânr o Harbiye Reisi ile yaptığı görüşmelerden bah- settikten sonra Fransanın Sancağı Su riye hâkimiyetine bırakmak hususun. daki eklifinin Türkiye arafından red- dedilmesini yazıyor. Ve şöyle bir ilâ” vede bulunuyor: “Parisin görüşüne göre, Türkler Sancak meselesi karşısındaki ısrarla- rında, İalya ve Almanyanm itilâf ka- bul etmez hareketlerinden cesaret al mışlardır.., HABER: Haklı ve adalete uygun bulduğumuz bir ie zorla kabul et- meğe alışmadık. İtilâf kabul etmemek hususunda diğer milletlerin hareket : leri haklı idiyse denilecek bir şey yok- tur. Haktır olmıyan vaziye'ler karşı- smda umumi infial derhal kendini gösteriyor, faal biz, Sancağı kendi mize ilhak emek istemiyoruz ki... Şu takdirde muahede ile tayin edil miş bir hak karşısında neden ısrar et- miyelim, ve bunu bozmak istiyen re. | müeyyidesiz arzuları ğunu söy! lemiştir. Dostiarımızın a'âsası Dr. Aras, yeni vaziyette d mızdan Balkanlarm, Sovyet Ru nm ve İngilterenin eösterdikletii kadan ve diğer memleketlerdeki 9 lerden © bahsetmiştir. Her Fransa ile Türkiye arasındaki nin iyi bir anlasma ile hitam bulf $i temennisi, dostane olarak edilmektedir. Dr. Aras mülühazalarım hulö derken, Fransa ile müsajt delil henüz olmarır'm bember, i seleyi ciddi olarek tetik etmek süratle neticeye varınak için, Fi da görülen terrnyüle işaret tediğini ve bu itibarla temasları * künetle beklemek o muvafık olaf mütalaasında brlunduğunu ifade meği vazifesinden saymıştır, Davamızın ehemmiyet! Bundan sonra hatiplerden R İnce, meselenin hukuki ve siyasi * halarını tahlil eliniştir. Davanm 7 kiye için milli mahiyetini tebarüf! tiren hatip, esas siyasetimiz itiba” meselenin sulh yollarından balli arzumuz olduğunu, anca diplom? görmemek şıarmı henüz kaybet diğinden, terafül etmemeği öhörrmii saydığmı ve Türk milletinin dava hiç bir şey esirgemiyeceğini ilâ miştir. Hatip, müzakere usulle ve davanın alı çekle Kapi bül Önderin mill ü tren faaliyetinde hisleriyle bahsetmistir. Bilhasst tatürke gösterilen siikran ve ti hislerine bütün Perti, enin ratla iştirak etmisti Hatiplerden Hikmet Bayur yet Rusyanm emperyalizm ve 8 da »'evhind le ile da tezakiylerine anhit ol #rvensinlerinin bu v£ hali hazırda iki tarafın dostu ölme kembaçdm gril davada bizi ” el ifade eniştir, e Başv ki''n milet: h tabi Başvekil İnönü, milli mesel ciddi ve itimat olunur bir müz# usulüne girmekte olduğu hakkı” arkadası, Dr. Arasın tahminine rak ettiğini ve Cemiyeti Akvari bizim muvafakatimiz olmalan bir rara varılmiyaculı Gihetle, hakkımda Türkiye ve Fransa ara bir anlaşma ( hasıl olmasının y müsbet hal yolu saylebileceğini, | gerek Partiden gerek efkârrmuni den sabır ve sükünetle önümü on, on beş günü takip etmesini © miştir, menfi her tebeddülü süratle Başvekil, vaziyette o müsbet rek için Parti grupunu icap a toplantıya çağırmaktan çekinmiy” ğini ilâve etiniştir. Bundan sonra Başvekil, cumburun milli heyecan ve ira daima en iyi tecessüm ettiren hassasiyet ve faaliyetinden şül bahsederek vaziyetin icabatı üzefi fasıla vermek mecburiyetini gör ar İstanbuldaki ikametine avdet e! için hükümetin, yeni vaziyetin sait olduğu mütalsasında bulu” Fasta Alman bahri üsleri (Buş taraf 1 incide) | lardan gelen raporlara nazaran ku Alman müfrezeleri geçen pazar karaya çıkarılmıştır. Şimdilik Fri İspanyol Fasında vaziyeti o düze” için şiddeti © bir harekette “bulu” mevzuubahs değildir. Fakat bu kanın tamamiyetinin Fransa meri” için hayati bir ehemmiyeti haiz ol” nu söylemek icap eder. Meselenin © diki Fransız hükümeti tarafından © miyctle mütenasip bir şekilde dileceğine şüphe yoktur... a Mançester Gardiyan gazetesinin “ 0 ri) si muhabiri de şu satırları y “Öyle zannediyoruz ki tepany# “ huriyeti şimdiki harpten muzaffe