Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
3000 metreden lüşen bir Rus kızı Sapa sağlam yaşıyor! | luz 3000 metre yukıekhkte ı hyyareden aşağıya yuvarlan - , aşutu koparak parçalandı. W azgmen kız hâlâ yaşamaktadır. Ka — Stalinin kadımları da pilot Ömek için açtığı mücadelede, *Psrayı alanlardan Vera Nosko- | .' et mütehassısları kadınların Pğususlarda erkeklerden çok da- #atem ” Pi — olduklarını iddia — etmek- e. ;j Bu mütehassıslara göre Dar — yorgunluk ve meşakkate Strden cok daha iyi dayanmak- i Bovyet Rusyada 500 kadın der Oot olarak — yetiştirilecektir. “fen liderliği Vera Noskova'ya ( |öskovanın mühendislik mües - İ _" den birinde çalışmakta olan | iki yaşmda Vera bundan az M evvel yolcu sıfatiyle ilk uçu- F yapmıştır. — İkinci — yolculu - © ise — paraşütle atlamak tec- Viite kalkıştı. : Wetyarenin rasıdı ve kendi arka- WE'lar Krasi..otf kendisiyle bera- y !tlarnaga söz vermişti. Tayya- ” |P0 .. zreye yükselirken Vera- tleri titremeğe başladı. Bu sı- “nrkmhıı ona sıkt tenbih - et- ı | * Benim paraşütümün açıldığı- ©ür görmez atla. Fakat düğme- 'adan evvel beşe kadar sayma- itdan çıkarma.. (İtcak düşmenin verdiği ani he- * — kızda sinir namma bir şey ışti. Sonrad..n bizzat ken- uğradığı için beşe kadar say İA, tm düğmeyi cözüverdi. Klan paraşüt, tayyarenin kuy- hlulamk parçalandı. Vera “Ya asafrva daöğru dönc döne tayyare meydaninda- onlara d lattıgı v*çl'ule. müthiş bir| Ka ho»twılı z 1 ç a— BAA a : VN olunu.. -— Birdenbire inanılmaz bir mücize oldu; Kız kendi ipekten bir bulut üstünde buldu. Krasikoff'un paraşütü üstüne düşmüştü. Bu adam da ipek şemsi- yenin büklümleri arasından iki ba- cağın tırmanmak istediğini ve bao - yuna kaymakta olduklarını gördü. Bütün gayretiyle elini uzattı ve kızı evvelâ ayaklarından sonr da belinden yakaladı.. Fakat iki kişinin bir tek paraşü- te çok ağır geldiniğini çabuk anladı- lar. Gittikce daha hızlı düşmeğe baş- lardı. Vera Noskova'nın, bu paraşü- te varmadan evvel 1500 metre kadar düşmüş olduğu —tahmin edilmek- tedir. Havanın ortasında böyle uğ- raşırken daha 500 metre kadar düş - tüler. —Yere 500 metre kalmıştı ve ikisi de kat'i bir ölüme doğru gidi- yorlardı. Düşüyorlardı. Krasikoff birdenbire bağırdı: — Çabuk ihtiyat paraşütünü aç! Kız vücudüne — sarılı ipler ara- sında düğmeyi aradı. Aşağıda deh- şet içinde kalmış — olan seyirciler 250 metre yükseklte — bu iki bir şeyler yapmağa uğraştıklarını gö- rüyorlardı. Fakat hiç bir şey olma- 150 metreye kadar düştüler. Halk doğru koştu. Birdenbire havada kocaman biripek parçası dalgalandı, — ikinci bir paraşüt —acıldı. — İhtiyat para - şüt — imdada yetismişti. Her ikisi de hiç zararsız yere in- diler.. ZAYİ — On beş gün evvel diğer ev- rak meyanında Dedeafacında Mulim. köy civarındaki zift madeninin fermanı nt zayi ettim. Diğer nüshasını — almak | üzere Ekonomi Bakanlığıma müracaat edecefimden eskisinin Hi'lemti olmaldığı Bahasıddin — — fKİS! YA'LN'IZ ödenirmiş ? Belgratta garip bir vaka oldu Belgradda Telsiz Telgraf cihazla- rı, radyo ve elektrik — makineleri ti- careti yapmakta olan Vells isimli bir İngiliz tücarmın başma çok tuhaf bir iş gelmiştir. — Kasabalardan birinde seyyar kü- çük bir cambazhane, bu zattan, elektrik tenviratı — malzemesi satm almıştı. Paranm bir kısmmı da pe- şin — olarak vermişti. -Aradan zaman geçtikten sonra cambazhanenin iflâs etmek üzere olduğunu — işidince tüccar hemen oraya koşmuş - ve parasmı, - olmadı. gttakdirde de elektrik makinelerini istemişti. Fakat İngiliz geç kalmış- t. Çünkü başka alacaklılar, elekt- rik makinelerini haciz — suretiyle alıp götürmüşlerdi. Cambazhane sahibi ise, elektnk malzemesi tüccarıma: — Elimde birisi yaşlı bınsı de yavru olmak üzere iki aslanım kaldı. İsterseniz bunları alabilirsiniz!. Deyince, Vells hiç yoktansa bu aslanları almıştır. İngiliz tüccar, boyuna kükreyen iki aslanla yaptığı heyecanlı bir yol - culuktan sonra nihayet Belgrada va- rabilmiştir. Fakat — şehire girerken av vergileri tahsildarları bu hayvan- lardan vergi tahsiline kalkmışlardır. Tüccar bin bir güçlüklen sonra bu işi düzeltebilmiş, fakat — kiracı bu- lunduğu — pansiyon sahibi aslanları| —— katiyen eve sokmak istememiştir. Bunuün üzerine hayvanlara şehrin tam da ortasında bir ahır bulunmuş ve günde 15 kilo at eti ile beslenmek şartiyle hayvanlar buraya kapatıl- mıştır. Wells, ertesi günü aslanlara et| vermek üzere — ahrra gittiği zaman burasmın büyük — bir kalabalık ta- rafından — kuşatılmış olduğunu gör- müşti'xr Ahrra su koymasmı unut- h.ıgu u;m aaîıanlar bütün gece nyuı'nı- —<— Borç nasıl SIN »MHALAR demtnrulurukgöturmüştdr İSTANBUL: 18,30 plâkla dans musikisi, 19,30 — Gitar BEYOĞLU solo: Maryo Parüuldi — tarafından, 20 Nezihe ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve| SARAY * Gizli izdivaç ve 937 Miki. balk şarkıları, 20,30 Türk müsiki heyeti 211 —» Bin gö SKU (saat ayarı) orkestra, 22 ajans ve borsa ha RR .. Sirk ' berleri, ve ertesi günün programı, 22,30 plâk | YTELEK * Küçük prenses ve Lerel la sololar, 28 son. | Hardi Kan kardeşler YİYANA: , İPER : Boksör sütçü(Harold Lufj 17,05 Vagnerden muhtelif parçalar, 17,55| SAKARYA — * Filoyu takip edelim yeni Avusturya müusikisinden — nümüneler | YILDIZ » Ölüm perisi 18,55 turizm bhakkında konferans, 20 hava| sSÜMER ». Tatlı belâ dis, 20,30 hafif musiki, 21 opera — parçaları| ALRAZAR ı Programını bildirmemiştir 23,10 havadis, 23,85 dans musikisi, FAN * Programmı bildirmemiştir BERLİN: IK ? Proğramını bildirmemiştir 18,50 piyano konseri, 19,20 hava seyahati, Şş ARR - y Te hakkında koönlerans, 19,â40 spör haberleri, 20 :hmı ı:_ a eee eZ yılbaşı şarkıları, 21 havadis, 21,10 örkestra 28,15:gökeri marşlar, 28 havadis, 24 Küniga | “cE Kit nazder > ' aei berkden naklen gece koönseri, ceherinemi 19,20 Mozartın Figaro operası, — 21,25 ha Kıç gecesi rüyası vadis, 21,â5 gramofon, plâklarla 23 fransız| UUMURİYET : Tarzan yamlarlar arasın ca, italyanca havadis, 28,10 çigan müsikisi, , dâ ve Kara yılgı BÜKREŞ: 18, Fransız musikisi hakkımda konferans ISTANBUL 18,20 koönser, 10,10 Orfeus. Herodiade ve Kar men operalarından parçalar, 19,30 havadis,| FERAH 1 Korkusuz kaptan ve Viya ve &por, 19,45 salon orkestrası, 20,45 hava na aşk beldesi a)" MİLLİ t Şirley kaptan ve Şaeytan PARİS: n : 19, Konser, 20,30 havadia, 28,15 — konserin| HİLAL t İşte Bahriyeliler ve aşk devamı, 24,30 havadis, # a Si YS TIYATRULAR adamı ve Puâ&u z ALEMDAR —: İşte bahriyeliler — ve aşk, ŞehirTiyafroso — "EPEBAŞI ölüm ve şeytan, mu mm dram kısmında KEMALBEY Kan ve Gençlik ve Firtma | ım dan sonra, Aslanlar adasmı SÜRTÜK LI" ÜSKUDAR Fransız Tiyatrosunda HALE * Tarasbulba Üperet kısmı IHiK LEYLA ile MECNUN BALAT : : MİLLİ & 1 Nolı halk ve yarak_ ç sabaha kadar acı acı kükre- Küçük anne b Ka mişlerdi. | Kapımım önünde beklemekte olan Büyük Hlüzyonlat ve iki polis “Wells'i görür görmez, SAKAYOĞENU — hayvanları — hemen Belgraddan dı-| Pr. Zati Sungur şarrya taşımasını kat'i bir surette em- Şehzadebaşında retmişlerdir. FERAH sinemada Zavallr İngiliz taciri bü belâdar Ârzuyu umümt ü- nasıl — kurtulacağımı bir türlü kes rine — temsillerini tiremezken, bir çingene ortaya cı - birkaç gün — daha karak aslanları az bir para mukabıhn devam ediyor. İKİSİ YALNIZ a A mişti. Çiftlikten ayrılrıken verldiği sözü u. nuütmam'ştı. Eğer Mazi bu kadar saf olmasaydı., Marşalin kendisine karşı — gösterdiği sevginin sadece iyi kalpli — bir adamın, zavallı bir kıza karşı duyabileceği alâka dan çok daha manalı olduğunu anlardı. Marşal yapılı, güçlü ve kadınmların ho- şuna gidecek kadar yakışklı idi. Bü- tün hayatı müddetince kadınları kovala muş ve muvaffakiyetten muvaffakiyete koşmuştu. Gündelikçilikle çalışmak, o. nun sergüzeştlerine çok — elverişliydi. Harman geceleri güneş, kanı ıstur ve ne tatlı aşk oyunları yaptırır. Çok geçme- den işler biter ve takırmlar dağılır. Gün- delikçiler başka kadınlara doğru gider. Güzel sergüzeştler sona erer ve her şey unutulur, Bununla beraber Marşal vak. tile bir öt biçme mevsiminde — tanımış olduğu Sally'yi uzun zaman unutamadı. Bu uslu bir kızdı. Fakat Marşal, kadın- larla konuşmasını biliyordu. Kuru otla- rın geceleyin havaya saldıkları — soluk, İnsanın içini gıcıklıyordu. Kız da yirmi yaşında idi.. Seviştiler. Sonra erkek ba. Şını alıp gitti. Sevgilisinin büsbütün bağlanmaktan korku gösterdiği, — istikbal için hiç bir Böz vermediği için — Zavallı kız o kadar ağlımış, o kadar ağlamıştı ki.. Erkek daha pek gençti; evlenmek gibi bir deli- (liğe koşmıyazak kadar — gençti. O kısa Ve yarını olmayan aşklardan hoşlanırdı. * İşte bunun için harmana sonra da na- daz işlerine döneceğine uzaklara, Hatı. daki hayvan çiftliklerine gitmişti. Fakat M. Sally'nin düşüncesi peşini bırakma- gştr. Beş yıl sonra yenldcn buralara ıuraıud;n gittikten sonra dünyaya gel miş bir kız çocuktan — bahsettiler. Kızı yetimhaneye koymuşlardı. Bu haber Marşali âltüst etti. Fakat gençliğin hodbinliği ottu tekrar buyruğu altına aldı. Sally ölmüştü. Ne yazık! Kı- zın kendi çocuğu — olduğunu kim isbat edebilirdi? İyisi hiç arayrp sormamak.. Onu tahnır. miyordu; hiç bir vakit tanımıyacaktı.. Yıllar akıp gitti. Fakat Sally'nin dü- şüncesi, sevgilerinden doğmuş olan ço- cuğun hatırası Marşali —üzüm üzüm üzüyordu. : Ve yaşlandıkça, ilk olduk larr yere dönüyordu. Kaç defalar yetim haneye gitmişti; fakat kızın ne olduğu. nu bir türlü söylemiyorlardı. Maziye rastgeldiği zaman Slag'ların yanına gündelikle girmişti... — Bu kızla üuzün, uzun konuşmaları, birlikte gezip dolaşmaları neticesinde — düşünzesinde bir şüphe uyanmıştı. Bu kız — belki de Sally'nin çocuğuydu. Genç yaşında ölen kadının bu kıza — ne kadar da benzer yerleri vardı. Bir gün kendi köyü olan Karistona döndü. Sırrımı eski dostlarına söyledi ve onlarla birlikte babalığını isbat etmek çarelerini araştırdı. Hiç olmazsa, bu ye- tim çocuğu kendine evlâtlık edinebilecek yaşa gelmişti. Kırtasiyecilik yüzünden boyuna geç kalan resmi müamele nihayet — günün birinde bitti. Çıldıracak kadar sevinen Marşal kızını istemek için çiftliğe koş- tu., Bir genç ile kaçıp gitmiş — olduğunu söylediler.. Bunun üzerine Marşal, kızı bulmadık ş:â:'?!ımıda tat tuz kalmryacağını &an. Civardaki bütün köy — ve kasabaları dolaştr durdu. Halbuki genç kızı, Slay bulup çiftliğe götürmüştü. ğunu bhissediyordu. Eskiden ne olduğu- nu anlayamadığı bir sıkıntı çekiyor ve bunu çok daha belirsiz bir umutla avun duruyordu. Şimdi ise nereden geldiğini ve kendisinin duymakta olduğu bütün acının sebebini biliyordu, Tatlı ve yal- varıcı bakışile Adam'ı takip ediyordu. Geceleri anbarın eşiğinde onu bekliyor. du. Ona saf bir sevgilinin takdim ede- bileceği türlü türlü şeyleri hatırlıyor- du: Yıkanması için kuyudan kendi el. lerile çektiği taze ve serin su; anbarın küçük penceresine çivilediği bir sivri si- neklik, kuru yosundan doldurduğu yeni bir yastık.. Fakat o kendisinden kaçıyordu; ne kadar sevgi ve şefkat gösteriyorsa o da o kadar uzaklaşıyordu. Ve bir gün ona bir kelimecik — yalvararak bir gülücük dilenerek &u götürürken birdenbire hıç- , kıra hıçkıra ağlamağa bışladı. Bu, ço. cukluğa mahsus bir ümitsizlikti, yanak larından aşağıya kocaman göz yaşlari akıyordu. Mırıldandı: — Beni sevdiğini sanmıştım! Delikanlı bunun üzerine her işi, atla- rı, orağı, bırakarak onu bütün gücüyle kucakladığı gibi göğsünün Üstüne bas- tırdı. Güneşin sıcaklığından uyuşmuş ovada, buğday saplarının gıcırdadığı ses sizlik içinide onu sarmış s:kıyordu, Ve gençliğinin meydan okuyucu o. nurile aşkını bağırdı.. Evet onu seviyor du. Onu delicesine, çılgıncasına bir sev gi ile seviyordu. Yorgunluğa rağmen geceleri anbarda uyuyamıyordu. Aşağx-— daki odada kızın gidiş gelişlerini dinli- yordu. Ve kız uyudukran, bütün gürül. tü ve patırdılar kesildikten, hatta kendi soluğunu duymaz olduktan sonra bile bütün düşüncesini ve yüreğini onun ha- yali kaplıyordu.. Ağlamamak, önü yanı na çağırmamak için yastığını —sırıyor- du. Yanında olursa, gencliğin taze ka. kusu, derisinin tatlılığı ve sesinin yü- müuşaklığı ile kendisini rahatlaştıracağı nı, gergin sinirlerini teskin — edeceğini biliyordu. Buğdayları olgunlaştırmış ohn gü neş böylece bu çocuk aşkını olgunlaş. tırmış ve parlak yaz da onların nişan- lanmalarına şahit olmuştu. EYLÜL Delikanlı, Slagın bu işi hoş görmiye- cegını biliyordu. Saadet içinde yüzen M.ıızmin artık bir tek düşüncesinden başka üzüntüsü *kalmamıştı. Madamki — sevişiyorlardı, evlenmeleri gerekti. Evet sevişenler hep evleniyorlardı. Milt ile Kori de evlen, mişti. Niçin Slag, onların sevinç ve saa- detlerine müsaade etmesin? Slagın yü- reğinde cimrilikten ve hasis'ikten başka bir ihtirasm da köklesmiş — olduğunu kız nereden bilecekti? — | Delikanlı ise daha çok — üzülüyordu. Evlenebilmek için kütük kâğıtları lâ. zımdı. O vakit, bir ıslahhaneden kaçmış olduğunu söylemek icap edecekti. Ancak Slag isteseydi kefil olabilirdi, hem de kendisini çiftlikte yanaşma alas kordu. Bu iş için yapılacak — muamele çok basit ve kolaydı. Bu işte Slag hiçbir şey kaybetmiş ol- mazdı. Adam kızla evlenecek — olurzsa, çiftlikte kalacaktı. Fakat — düşman bir taliin darbelerine alışık olan tabii sevki ona yolunda bir engel bulacağını söy. lüyordu. Bir gece Slagın yanma gidip de Mas zi ile evlenmekten — bahsedinze, yaşlı çiftçi sapsarr kesildi. Katılmış ve İt rışmış yüzü kül rengini aldı. Ağzından