Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
*T zem " ma aldım. Diş fırçamın üzerine biraz meye başladılar. oeuckları gibi alâkayla takip etti. Yap- SİSBİzim oğlanlara ;söîeklriinîaad da söyledim. Kafasını sallıyarak: HABER — Âkşam postatı Köyde, bütün hareketlerimi takip ediyorlar. Sabahleyin, havlumu omuzü- macun koydum ve şarıl şarıl akan de- renin kıyısma gittim. Çocuklar, başıma toplandılar. Garip hâareketlerimi takip ediyorlar. Hele, ağzım beyaz köpüklerle dolunca evve- lâ şaşırdılar, sonra kahkahalarla gül- VFakat ben, bu yaptıklarımın tuhaf- lık olmadığını kendilerine ukalâ bir[ mektep hocası edasiyle Aanlattım. Diş) yıkamanın ne olduğunu, ne faydalar temin ettiğini, fırça kullanmamanım ise ne zararlar verdiğini konferans geç - tim. İçlerinden birine sordum ; — E.. Şimdi ne dersin bakâayım?.. Doğru mu dediklerim? — Doğru... — Artık sen de fırçalıyacak mr-| sın? — Fırçalıyacağım amca. Ver sşu fırçanı... ( Bu sefer gülmek sırası bana düştü. — Başkasımın diş fırçasr kullanıl- maz, oğlum! - dedim, - Herkesin ken- dine ait bir tane olmalı... Yoksa has- talık bulaşır... Hem, bulaşmasa bile iğrenç şey... — Nerede para, amca.. 8 e ğ jAklıma birdenbire buna benzer bir maceram geldi. Gene böyle, Rusyada, üniversitenin sayfiyesinde, bir tulum- ba çeşmesinin başmda dişimi fırçala - mıştım. Köyden yeni gelmiş hademe - Jörden biri, hareketlerimi bu köylü ço- tığımı muvafık bulmuş olmalı ki yeşil ve paslı dişlerini göstererek: - — Bana da ver, yoldaş... Ben de fır- — Ya... öyle mi? - diye homurdandı. Fena halde kızdığını anladım, Fırca- mı sabunlayıp kendisine büsbütün he- diye etmek istedim ama, oralarda ba- husus o devirde böyle şeylerin tedari- ki güçtü. Onun için vazgettim, * * 4 Bolşeviklerin bütün mitesseselerinde bir âdet vardır. Muayyen devrelerde, “temizlik” denen bir “umumi günah çıkarma" yapılır. Ayni fabrikada, dai- rede, yahut mektepte çalışan insanlar, sinema binastı gibi, konferans salonu gibi büyük bir yerde toplanır. Teker te Diş fırçası H “Bür bakalım, ker bütün ferdler ortaya çıkar. Meclisin reisi sorar: — Yoldaşlar... İşte şu arkadaşınız, filânca yerde, filânca tarihte filânca tabakadaki ana babadan doğmuştur. Onuün hakkında lehte, aleyhte ne bili- yorsanız söyleyiniz.. Sicillini yazaca- gız... İstiyenler yüzüne karşı, istiyenler de onü dişarı çıkartarak söyliyeceğini söyler. Bazıları da müdafaa avukatlı- Fını derüihte eder. Hattâ bazan hrristi- yanların papasa itirafatta bulunmala- rmı andırır şekilde, bir sahsın kendi a- leyhinde idarei kelâm ettiği de olur... Neticede, bütün bu söylenen sözlerin hulâsası kaleme almır, o adamım sicil- line gecer. Terfiine, işe tayin edilme- sine hu sicil müessir olur. Bir Bölşevik üniversitesinin âdetle- ri, yerli ve ecneti herkes hakkında cari olduğu için, ben de imtihan meydanı- na çıktım. Kimi: — Küçük burjuva münevveri tema- yülleri vardır! - dedi. Kimi: — Geceleri lâmbasını geç söndürü - yor, sabahleyin de geç kalkıyor. Bu, aristokrat âdetidir! - dedi; Kimi: — Amele kadmlarına flört aetmiyor, bir aktrisin peşinde dolaşıyor! - dedi. Hulâsa, bütün kirli camaşırlarımı meydana serdiler, Tam bu esnada bizim mahud zatı mühterem ayağa kalkmasım mı7? — Buünların biri bir şey değil.,. Siz benim söylediklerimi dinleyin de bu a- damın nasıl mülkiyeti sahsiye düşkü- | nü olduğunu anlayın?. Ne? ç Mülkiyeti şahsiye düşkünü mü?... Aman bire!.;. Demek ki düpedüz bur- Â yrse n BAA Lrşa Durta başlma ne . çorap Örüle” cek diye beklerken, başlaâamasın mt si- zinkisi diş fırcası hikâyesini anlatma- — İste bu Vâlâ dedikleri mülkiyet fikrine o derece bağlı bir burjuvadır ki, bana diş fırcasımı ödünç bile ver- medi! - dedi. Bereket versin ki, üniversite muhiti o derece cahil, nadan değil... Hademe- nin bu ifadesi üzerine kimi kahkaha- yı attı, kimi de: — Sus Allah kahretsin .. Otur yeri- ne! « diye haykırdı! İşte, basit adamların medeniyetlerle. kültürlerle “nasehzuhur” temaslarında ne potlar kırabileceğinin bir hikâyesi.. (vâ.Nü) Pazartesi ve Perşembe Balı ve Cuma - Çarşamba ve Cumartesi Lisan derslerinde kemmel metodu olduğ | başlayarak cümle vücuda ş yabileceksiniz. akıl karıştırıcı duvacaksmız. ' d i Abone olmak istiyenler geç külmamalıdır. Bu dersler sonrudün g kitap şeklinde çıkarılmıyacağı için bunları ancak gazetemizi ta- kip edenler elde edebileceklerdir. Kendi kendine 1000 kelime ile Lisan dersleri 1 Sonkânun 937 de başlıyoruz Abone ölacak olanlar,biran evvel idarehanemize müracaat etmelidir ler. Memurlar ve askerler abone ticreti üzerinden #a 10 tenzilât göre ceklerdir. Her Hsan 80 dersten fazla sürmiyecektir. Her dersin abona ücreti 400 kürüştur. Memur, asker ve talebeye 3860 kuruş, FRANSIZCA, ALMANCA, İNGİLİZCE Derslerinden herbiri, münavebe ile her gün gazetemiz içinde forma halinde verilecektir. t Derslerin verileceği günler : Hğr ayın birinci Pasarı: FRANSIZCA, ikinci Pazarı: INGİLİZ- CE; üçüncü Pazarı ALMANCA, dördüncü Pazarı: FRANSIZ- CA, olutsa beşinci Pazari: _ takip edilecek metodun dünyanın en mü- getirebilecek ve konuşmaya başla- Ne okuyup yazmak ıçm ne de konuşup -.. * B ! yapmak için size hemen lüzumu olmayan güç ve dığımı görecek ve derslerimizi vereceğimiz resim ler üzerinde takip ederken bilâkis büyük bir zevl- Ingilizce Almanca Fransızca İNGİLİZCE. cümle kaidelerle — kafamızım karışma- juva, kapitalist, belki da emperyalist.. İç | SOT iğld Toenton Amcas- nın yaramaz AKSAM POSTASI IDARE EVi Istanbul Ankara Caddesi Poşsta hutusu : İstanbul 214 Telgraf aöresi;Istanbul HABER Yazı İşleri telofomu , 23872 idare ve ilân 124370 ABONE ŞARTLARI Türkiye Eecnebi Senelik 1400 Kr 2700 K, 6 âöylik 730 4 18950 3 3 aylık 400 » 800 » 1 aylık 150 4 300 , Suhibi ve Neşrıyat Mıîıdirı'ı'.' Hasan Rasim Us. Basıtdığı yer (VAKIT) maltbaösı Yazan : Niyazi Anmet | dir. “İlarımız varsa, sizin de uzası görür 408 sene evvel bugün Süleyman Zapolyanın sefirini davet etti Macaristan tahtına Zapolya için, Istan rastıanır müzaker 1528 yılımda Sultan Selim Maca-| ristana bir sefere hazırlanırken Za polyanın elçisi ile uzun konuşmalar yaptı. Tarihin çok meraklı bir bahsi olan bu konuşmaları aynen kaydedi- yorum, Zapolyanın elçisi Palatini Jeram idi. Zapolya, Ferdinand kralı ilân o” lunduktan sonra Tokay - sahrasında! mağlüp olmuş bunun üzerine Lehis- tan kralı Sikismund. ile Süleyman” dan imdel istemişti. Elçi ilk önce sadrıâzam İbrahim paşa tarafından kabul edildi. İbrahim paşa: — Metbuun niçin Macaristan tahtmı padişahtan evvel istememişti. Bu sözler elçiyi son derece - se- vindirmişti. Sadrıâğzam, muavenet etmeğe hazır bulunduklarımı ima edi- yor gibiydi. Elçi Laçeki ikinci gün vezir Mus- tafa paşa ile karşılaştı. Ondan şu söz- leri işitti: b — Demek oluyor ki, sen hediye- siz olarak, bizim dostluğumuzu değil, muavenetimizi istemeğe — gelmişsin, söyle bakayım, senin efendin, par dişahım atmın ayağını, Budine ve e- fendimizin avdeti için tahsis olunan kral köşküne girmeğe nasıl cür'et etmiştir? Bizim kanunumuz ister ki padişahm istirahat ettiği, atımın — gö- ründüğü her yer daima hukmoı;::: altında bulunsun. isi | dan geliyorsun.,, Birkaç gün sonra İbrahim, tekrar elçiyi kabul etti. Dedi ki: — Biz kral Lüi'yi öldürdük. Kas- rını aldık, orada yemek yedik ve u- yuduk. Onun krallığı bizimdir. Kralla rın taç ile kral olacaklarını zannet- mek deliliktir. İcrayi hükümet eden altın değildir, kıymettar taşlar -değil- Demirdir, kılıç itaate mecbur e- der. - Kılıç ile kazanrlan şeyi kılıçla müuhafaza etmek lâzım gelir. Biliriz ki, Macaristanın parasır, menabii kal- mamıştır. Bu halde senin — efendin padişahr metbu tanısm, desti ikti- darından istimdat etsin; © zaman yar” dım eder, Yalnız Ferdinandı değil, bütün dostlarını da mahveyler, onla- rım dağlarımı atlarımızm ayakları ile ova yaparız. Eğer ben yeniçerilerle, Rumeli askeriyle Ferdinandın üzeri- ne yürümüş olsaydım, yahut Abbas paşa Buğdanlılarla, tatarlarla efen” dinin üzerine düşmüş olsaydı ne ola- caktı? Bu yaz Venedikli dostlarımı- Zzın ricası üzerine kendimizi hareket” siz tuttuk. Hakat böyle yapmakla uyumuyorduk. Eğer iktiza ederse muharebeye çıkmağa hazırız. İki ra- kip biribirinin kuvvetlerini- bahvet- miş oluruz. Padişahın orduları sükü netle galebe edeceklerdir. Türkler az söylerler, çok yapar lar. Sen benim güldüğümü görüp ta-. accüp ediyorsun, Kılıcımızın — kuv- vetiyle fethettiğimiz yerleri istemeğe geldiğin için gülüyorum. Malümun olsun ki, — bizim şahin pençesinden daha korkunç - pençelerimiz vardır. Ellerimiz, bir kere koyduğfumuz yer den çıkmaz. Meğer kesilsin. Bu| sözleri hatırında tut. Cünkü hakikat budur. Yer, #ökten di'nen her dam-| layı alır, biz de onun gibi, bize söyle- nen sözlerin cümlesini hususi bir se"| fir tarafından * sövlen'lenleri hatımr- mızda tutarız. | âkin kizim uzun kaol- gözleriniz vardır. Siz pek çok - sene- lerdenberi kaybedilmiş memleketleri istiyorsunuz, daima - Belgradı koru- bulda tarihte güç l eler cereyan elti — lâkin görüyorum ki, Sirmi şarabı iç mişsin, ve anlaşılan hoşuna gitmişti) Bu ayaletin bize varidatından ziyac masraflı olduğunu söylüyorsun, bi şimdilik doğrudur. Çünkü her a yirmi sekiz yük gümüş akçe, yani e li altı bin duka sarfediyoruz. Sened altı yüz yetmiş iki bin — duka edel Sirmiye mukabil biz hediye istemi: ruz. Vergi istiyoruz.,, Burada kısaca şuna işaret | ki, bu elçi İstanbula geldiği vakit h de iyi karşılanmamış, yüz verilmi mişti. Hükümet adamları ımıınd' gözde olan diğer bazı sefirlerin & vassutu ile tavsiye edilmiş, burt dan sonradır ki itibar bulmuştu. — İbrahim paşa bu sözleri söyl ten iki gün sonra 1528 yılı 30 kânun günü 408 sene evvel elçiye: — Seni padişah kabul dediler. j İşte son ümit buydu. Zapolyanı tahta geçip geçemiyeceği belli olaca tı. Süleyman, kabul gününü bir a uzattı. Bir ay sonra verdiği cevap $ oldu: : | — Matbuunun sadakatini memnu yetle kabul ediyorum. Şimdiye ka hükümeti sureti filiyede hiç bir onun olmamıştır. O hükümet fetih ve kılıç le benimdir. Lâkin zatıma inti mükâfat olarak Macaristanı terk tikten başka Avusturyanın Ferdi: dına karşı onu sureti müessirede maye edeceğim. Müsterih olabilir., Bundan sonra İbrahim paşa sözlerini ilâve etti: — Şimdi metbuuna kral ğgiz. Transilvanya Bani değil. Padiş hımızın hükümdarının düşmanları zerine bizzat yürüyecektir. Artık hediye isteriz, ne vergi., 3 Birkaç gün sonra sefire dört k hil'at ve on bin akçe hediye verildi. Padişah, sefiri giderken gene te min etti: — Matmuuna irtibatımızı ispat istimal edeceğimiz — vesaiti bilirsi dedi. Onun işleri benim - işlerimdi Bana ait olan ona aittir. Bilirim | hrristiyan hükümetleri ecdadımın | müslümanlarm üzerine tehditli b lutlar yığmışlardır; ancak bu bu lardân yıldırım çıkmryordu. Onlar bep olmasaydılar insan kanı döki miyecekti.. Lâkin her vesile ile üz rimize yürüyenleri mahvetmek mu laka lâzımdı. Bizzat bütün aıker'iiq onun düsmanlarının üzerine yürüy ceğim, Kılıcım namma yemin e rim. ; İşte tarihin Macaristan se sehen olan hadisesi. (Muhavereler avnen rih'nden almmarstır.) geçirilmek islenen î | 4€ ilkbahar Selleri Büyük Rus edibi İvan geni- ğv'in çok maşhur bir romanıdır. Fiyatı: 7Ö kuruştur. LIZA 'a Bu da ayni muharririn bir rom: nıdır. Bu roman neşrölunduğu z man bütün Rusyayı ağla ) Her jkisi de Samizade Süreyya'nır galâhiyetli kalemiyle dilimize çet rilmiş ve “Düm ve Yarın,, terelime külliyati arasma girmiştir. Bunlar mutlaka almız ve okuyuünuz. HABER'in Güzellik Do'"toru yorsunuz. Ben zannederim ki, Sir- miyi çoktanberi unutmuş bulunasın, Kuponu: