azan: Gordon Casserly Cadde darala darala ancak üç met- re genişliğinde daracık bir çıkmaz so. kak halini alır; üstü tahtadan yapıl. mış kafeslerle örtülüdür ve duvarları sarmaşıklarla kaplıdır. Yazın bunla- rın yeşil yaprakları ortalığa güzel bir gölge ve serinlik verir. Sokağın iki yanında işportalar de. zilmiştir. Çünkü burası meşhur Suk. ların başlangıcıdır. Suk çarşı demek- tir. Fakat Tunusta olduğu gibi bura.| da da çarşı sokak dükkânlarından iba - rettir ve şark şehirlerinde ayni eşyayı — satın dükkânların — hepsi ayni yerde grup halinde toplanırlar. İşte böylece Suk Elattarin denilen çarşı levanta satıcıları sokağıdır ki, bunlar güzel kokulardan başka türbe. lerin ve mihrapların önünde — yakıl- mak için süslü ve yaldızlı mumlar sa. tarlar. Suk Elhayyatin denilen ter- ziler çarşısında iğne ve iplik şövalye- leri, burnuz, jelab adı verilen kolsuz yünlü aba, şalvar ve diğer üst baş di. kerler. Akşam olunca dükkâncılar kepenk lerini kaldırarak kilitlerler, akşam ye- meklerini yemek için bir lokantaya gi- derler ve tavşan inine benziyen dara. cık höcrelerindeki hasır yataklarına uzanmadan evvel, bir kahvenin önün. de oturarak alaturka şekerli kahvele- rini içerler. Fas dükkânları yerden bir metre kadar yüksek ve iki metre irtifamnda dört köşe birer deliktir. Burada terz. gâh yoktur; çünkü dört köşe deliğin dibi arka duvara dayanır ve bunun üstünde satrcr oturur; bütün malları — geyvresine yayılmış, duvarlara asılmış | yahutkülüstür raflara yerleştirilmiş. — İfir. Dükkânet dipte bir put gibi bağ- — daş kurarak oturmuş bekler, müşteri. Teri davet etmeği aklından bile geçir. mez; gözlerini dikerek gelip geçenleri seyreder. Çarşılardan gelip geçenler de ne kadar merak ve alâka ile gözetilecek - İnsanlardır. - Yırtık pırtık elbiselere sarılmış kaba suratlı ve sakallı insanlar; be- J“yaz entari üstüne siyah abalariyle pek süslü görünen, kukuletelerini başları. na çekmiş, yumuşak — yüzlü ve kadın hd gibi nazlı talebeler , kolalı beyaz en. —. tarilere bürünmüş, sırma işlemeli ba- L buçla;a soktukları yalmım ayaklariyle . geçen yüzleri peçeli kadınlar. Tepele. 'T rinde bir tutam saç kalmak şartiyle - başları ustura ile traş edilmiş çocuk. lar; bellerine kadar uzanan tek örgü- - kd saçlariyle küçük kızlar. Pişmiş kei. | e gibi sırıtan zenciler ve güzel yüzlü Devceriler. Ağır yükler altında iki büklüm kırılan hamallar; kara takke- li gaartin pardesülü ve kartal bu- - - runlu yahudiler; elindeki — asasımın 0 yardımile kalaalık arasında kendi- sine yol bulmağa — uğraşan kör bir —i D eldnnee » P " —— Hdi | Bütün bunlar yalın —ayak yahut babuclarla sokaktan aşağıya akmakta dır. Herkes de sessizdir. Aksi istika- metten gelip de aşağıya — doğru inen bir insan ırmağı arasından kendine dan yüksek bir ses işitilmez. Sessizliğı tulumile su satmak istiyen sakanın çaldığı zil şangırtısı yahut yüklü hay- vanları sürenlerin varda demek olan Balek feryatları bozar. Fakat yağl: tenekeler yükseltilmiş kendileri de sırtlarındaki tenekelerden daha yağlı ve pis eşekler geçerken (Varda!) diye bağırmağa hiç haçet yok. Çünkü bun- lar yağ satmaktadırlar. Halk yağa bulaşmamak için derhal yol açar. BİNBİR GECE MASALLARI VE KONSERVE YEMEKLER: Bütün manzara sanki binbir gece masallarından alınmıştır. Eğer Haru. nürreşit gelip de Fas çarşılarında otu racak olsaydı İsveç kibritleriyle kon- serve kutularından başka — kendisin? hiç bir şey yabaner gelmezdi Burada Harunürreşidin yadırgayacağı bir şey daha var: Bir el dokunmasiyle yanan ve ortalığı kendi sarayındaki mumlar. dan daha fazla aydınmnlatan fenerler; Çünkü bütün Fasta ve hatta bu salaş. larda bile elektrik — vardır!. 1920 de şehrin hemen dışında büyük bir elektrik fabrikası kuruldu. Dere- kez 40 kilometrelik mesafeyi elektrix - le tenvir ettiği gibi şehrin içinde ve civarında da birkaç fabrikaya elektrix vermektedir. lâzım gelirse elektrik Fasa hiç de ya- kışmayan bir şeydir. Ben Kantonun dar sakaklarımı, Pe- ipingin geniş caddelerini Kahire ve İstanbulun kapalı çarşılarını, Cezayi- rin merdivenli yokuşlarını ve Tunu- sun duvarlarla örülmüş yollarını gördüm. Fakat, Atlantik Okyanusura bu kadar yakın olan Fas bunların hepsinden daha şarklı bir şehirdir. Buranın karma karışık ve dolambaçlı sokaklarında şimdi bile dört beş gün dolaşır ve beyaz bir adama tesadüf etmeyebilirsiniz. Hayır beyaz sözünü kullanmakla yanıldım, magribilerin birçoğu bilhassa Berberi ırkından olanlar bembeyazdırlar. Bunlar ce- nubi Avruüpalılardan, birçok Fransız- Ia İngilizlerden daha ak tenlidirler, Bundan birkaç sene evvel bu kala- balık çarşı ve pazarlarda magribi, ya- hudi ve zenciden başkasına tesadüf etmek o kadar nadirdi ki, dükkânlar- dan birine bağdaş kurarak deri kaplı ve altın savatlı bir kitap yahut bir parça dantelâ için pazarlık yapmakta olan mavi, yahut haki üniformalr bir Fransız zabitini görmek adeta bir sürprizdi Hele bir Avrupalı kızın dük kânlardan birinin önünde durarak yol açmağa uğraşanların bile ağzın-| nin sularından istifade eden bu mer-| , Doğrusunu söylemek | Türkçeye çeviren! A. F. Fas görülecek bir yerdir Harunürreşid burasını görseydi yadırgayacağı bir şey bulamazdı; yalnız konservelerle elektrik müstesna kendisine gösterilen parlak ipek ku- maşları parmaklarile ovaladığına büs bütün az rastlanırdı. Çünkü böyle bir kız bu acaip gehrin göbeğinde tek ba- şına kalmış olurdu. Hem de şehir ken- disi için pek de emniyetli bir muhit teşkil edemezdi. Şimdi ise dünyayı görmek hevesine kapılan meraklılar yavaş yavaş buraya da akım etmeğe başladılar, Yabancı kadınlar şimdi Fasın ala- ca karanlık ve daracık sokaklarında gezip dolaşabilirler. Halbuki bundan ön, on iki sene evvel aynı sokaklarda zabit, asker ve sivil Fransız çocukları zalimane bir surette öldürülürdü. Fransızlar inzibatı yerlilere fazla eza ve cefa yapmaksızın tesise muvaffak oldular. Zaten zulum ve adaletsizlik- le bir iş beceremezlerdi. Müstevliler Faslıların adetlerine ve dini an'anelerine saygr göstermek- tedirler. Camilerine hiçbir hristiyan giremez. Hiçbir yabancı seyyah onla- rın çok güzel olan dint medreseleriui ziyaret edemez ve bu yasağı Fransız valit umumisi emretmiştir. Çünkü pa- tavafsız seyyahlardan bazıları mana- sız hareketlerile buralara saygısızlık göstermişlerdir. GÜVERCİNLİK KAPISINA BENZE- YEN SALAŞLARDA ACAİP EŞYA Sırma işlemeli kadım kuşakları sa- tanlarmı dükküânları var: Bunlar ka- dife üstüne altın telerle işlenmiş altı yahut 7 santimetre eninde gayet gü- zel kemerlerdir. Deri işleri satan dük- kânlar var: Büyük, dört köşe kırmızı heybeler; bunlar büyük sarı halka- larla semerlere yahut omuzlara ası- lır. Üstleri renkli ipliklerle işlenmiş kenarları saçaklı büyük torbalar; para keseleri, kâğıt cüzdanları, bunların hepsi üç dört katlı ve gayet güzel re- sim ve nakışlarla süslü. Fakat bu deri eşyanın hemen hepsi kokarca dediğ!- miz hayvan gibi kokarlar! Terlik ve yemeni çarşısında altın, gümüş sırmalarla gayet güÜzel işlen: miş, ökçe bapuçlarının envar var. Bu şark ayakkabıları o kadar çabuk e- kir ki, herhâlde zengin bir ticarete yol açmaktadır. Gerek perakende ge- rekse toptancı baput dükkânlarınm önlerini daima müşterilerle tıklım tıklım görürsünüz. (Devamı var) (Baş tarafı 1 incide) bu kongreden büyük faydalar ve hima- yeler temin edileceğine kanidir, Birkaç gündenberi memleket esnaf teşekkülleri Ankara köngresine hazır- lıklar yapmakla meşguldür;. Ayakkabıcılar cemiyeti, ayakkabıcı esnafının dilekleri hakkında bir Trapor hazırlamaktadır. Raporu yazmak için idare heyeti iki gündenberi ayakkabıcı esnafının şikâyetlerini dinlemektedir. Diğer taraltan marangozlar cemiyeti de kendi sahalarma ait mezeleleri tetkik etmekle meşgüldür. Mamul şekerciler ve şekerlemeciler cemiyeti de, koöngreye hazırlık yapmak için bir rapor hazırlıyacaktır. Bu cemi- yete küçük esnaf mevkinde kalar kü- çük şekerlemeci imalâthanelerile bera - ber büyük çikolata ve şekerlemeci fab- rikaları da dahildir. Bu — itibarla, ayni cemiyet içinde bunlar, rakip olan öbürle rile mücadele eden anasır halinde top- lanmıştır. Kongrede şekerlemeciler na- mına intihap edilen murahhasların, kü- çük şekerlemecilerin de haklarını mü- dafaa etmesi çok arzu edilmektedir. Ba- zı küçük esnaf bundan şüphe etmekte- dir. Kendisi ile görüştüğümüz, küçük bir şekerci, büyük fabrikalara rekabet edemediğinden bahsetmektedir. Bu zat |diyor ki: — Büyük şekeleme fabrikaları ara- larmda anlaşarak piyasayı — tutmuşlar- dır. Siz buna tröst veyahud da birlik deyiniz. Birliğe mensup olan fabrikalar bütün Anadoluyu elde etmiştir. Bü va- ziyet karşısında şekercilik işi, — birkaç fabrikanım eline geçmiştir. Bu fabrika- lar teşviki sanayi kanunile himaye edil- diği için vergiden muaftırlar. Bu şerait altında kıyıda bucakta kalan küçük şe- kerci imalâthanelerinin rekabet etmesi- ne imkân kalmamıştır. Bu şekercinin fadesine göre, fabri- kada yapılan şekerlemelerle, elle yapı- lan şekerler arasında büyük fark vardır. Fabrikalar yüzünden, — yerli şeker- lerin hiçbir hususiyeti kalmadı, halbu- ki şark şekerciliği denildiği zaman ma- hir ustaların eliyle yapılan — şekerler hatıra gelirdi. Maamafih ağzının tadını bilen müşteriler, bu gibi dükkânlardan alış veriş etmeğe devam etmektedirler. Fakat halkın ekserisi, bunu — bilmediği için, fabrika mamulâtı şekerleri satın 6 İkinciteşrin — 1936 Küçük şekercile!l himaye istiyorlal Büyük şekerleme fabrikaları! rekabeti ile ezildiklerini söylüy yaplıdığı için şark şekerlerindeki seti de ihtiva etmezler. Bu gidişle ve elle şeker — yal bu yüzden şark şekeri şerefini | malâthanelerin kapanmak ihtimal tur. Büyük şöhret yapan birkaç daha senelerce yaşayabilir, fakat yapamıyan küçük imalâthaneleri! ziyeti tehlikelidir. Bu sırada, hükümetimizin bizi ! şüneceğine çok emin bulunuyoru! almaktadır. Bunlarm çoğu Glikozdan Sinekler belki uçmıyor Fakat tramvay' vapurdan istifa! ediyor Bu sabahki gazetelerden biri günlerde şehrin bazı yerlerinde | ve tifo vukuatınm çoğaldığını! | vermektedir. Sıtmanın bilhassâ mmtakasında, tifonun Kadıköy: darla gene Şişli mıntakasında ÇçOl ğı ilâve oölunuyor. Şimdiye kadâf tarafımda hiç görülmemiş olan | vukuatınım sineklerden ileri £ muhakkak görülüyor. Belediyenin şimdi Mecidiyekö! tuğla harmanları arkasına gömdl 'ğü çöplerin üzerine kireç dökülü olmasma rağmen sineklerin İ? kabil olmamaktadır. Bilâkis sif havalar lodos gittiğinden gittikt ğalmaktadırlar. Son günlerde Üsküdardan da ? yetler başlamıştır. Üsküdara kadi denlerin dahi müsait hava cerefi rından istifade eden Mecidi nekleri olduğu anlaşılmaktadır. - darda - oturan wiunim bir zat” ye müracaatla bu hali protest0 el tir. - J Sinek belâsmı şehrin başma *” lat eden son Frankt'urt çöp konf "deki belediye heyeti sineklerin “ lometrodan fazla uçaıı:ıı-yı:.cıığm-"q da duymuş ve belediyeye do biT ri la bildirmiştir. Fakat dei’; tramvaplarından istifade eden *7 bül sinekleri şehrin her tarafıli Thekte hattâ vapurla diğer sahile geçmektedirler. B | iPEK EHLi SALİP MUHAREBELER TÜRKÇE SOZLÜ harikalar filmi Sinemasında : Yalnız daha 3 gün glisterllır.' Pazartesi matinelerde y eni flilme başlanacaklır" , Teti | a» Bu akşam T UÜ R K Sine'masında x 4 En güzel bir Fransız Öpereti olan * SAHANE VALSLER Musiki, dans ve neşe filminin ilk büyük iraesidir. Baş rollerde _ Henry Garat — Rene Sen Sir - Bu filmin bütün şarkılarmı herkes terennüm edecektir. Yerlerinizi evvelden. aldırmız. Telefon: ' Miki Afrikada haydutlar peşinde HEY | %ALİM. ' LER DEVAM EDİYOR ç ÇoTUTMASI ÖYLE İ .. BAKSANA TÜFEKİ 4 OLMAZ /, AL SANA ŞiMDİ * TUTMASINI ÖĞREN | KALKSANA »— NE