Çelik yüreğin pik ler | SiZE ŞOK. MAH EM sey SöYLiYECE ala 7 ML İHER HALDE Bu MEKTUBU ALMASI LAZIMDIR...MEŞE, LE ye MÜ HİM- İK... BUTESNADA BABA'FİLİN İMEYRANE - » SİNDE». ERTE çu e Şen se . TERE sek ğzeşr | YARI yaınDa, edis el Saraçhanebaşı Horhor caddesi ses Ji HAYRİYE LİSESİ 3 Okulumuz bu yıl gördüğü teveccüh ve rağbetten dolayı ilk eşler: İtibaren yabancı dil tedrisatma yeri teşkilâtla mühim bir istikamet verilmiştir, Kızlar kısmı ayrı bir dairededir. Mektebin © bususi otobüsleriyle telebe her gün evlerinden aldırılır. İstiyenlere tarifname gönderilir. | Kayıt için her gün saat 10 dan 15 ya e direktörlüğe müracaat edilmelidir. Telefon: 20530 AA KANA AAA AAA rr) Kıymetli okuyucumuz Bayan Fikriye Her akşam TEPEBAŞI Halk Bahçesinde Snmganaruna Eski: Inkılâp YUCA ÜLKÜ LİSELERİ Istanbulun Sesi Kuranı ve Direktörü: Nebi oğlu Hamdi Uikmen Büyük mubharrirlerin yazılarile 15 Eylülde Kayıt muamelesine başlanmıştır. Cumartesi ve pazardan başka her gün 10 — 17 arasında okul! çıkıyor,okuyunuz İ müracaat edilebilir. EMi i ve BELGEVŞ | : GECEL- GÜNSEL - KIZ - ERKEK I 1 Cağaloğlu, 20019 IiKTiDAR EKLiGiNE KARŞI Yanıksaraylar — Telefon : Bir muhasip iş arıyor Muzzaf usul üzere defter tutmağa muktedir bit muhasip, çok'müsait bir ücretle işaramaktadır. ADRES: Küçükpazar cami! kar- $ısında Şark fotoğrafhanesi vasıtasi- les. B. “yapmışlardı... 214 lamak akıllarına gelecekti. Par- dayan bunları düşünerek yavaş yavaş demir ağa yaklaştı. Ağı kapayan kapak yukarı doğ- ru kaldırılmıştı. Belki de içindeki ölüleri suya bırakmak için böyle Şövalye bunu hatırlayınca titre-! di. Fakat kat'i bir azimle ağın içi- ne girdi ve sonra yavaş yavaş yu-! karı doğru tırmanmağa başladı. döşemeye kadar çıktı. Tutunduğu direğe bir koliyle sarılarak başı. nın üstündeki kapağı açtı ve bir sıçrâyışta yukarı çıktı. Şimdi, ev- velce Faüstanın adamlariyle çar. Pıştığı işkence odasına girmişti. Burası sessiz ve karanlıktı. Parda- yan ilk iş olarak deliği kapadı. sonra üstündeki suları sıkarak im- kân nisbetinde kurunmağa çalış. ti. Aradan birkaç saat geçmiş el. bisesi oldukça kurumuştu. Fakat şimdi de pek ziyade açıktığını his. sediyordu. Sabahleyin Diviniyer lokanta- sından pek erken çıkmış ve şimdi. ye kadar ağzına bir lokma koyma. mıştı. Nihayet akşam oldu, esrar- engiz sarayda hiç bir gürültü yok-! tu, Hemen Faustanın manastıra giderken adamları tarafından al. datılarak terkedildiğini hatırladı. » Şövalye bu sırada iki şey düşü- nüyordu. Birisi, gecenin karanlı| : yafık buldu. H. Tabletleri MAĞLUP FAUSTA ğından islifade ederek tekra: ne hire inmek ve yüze yüze sahile çık mak... İkincisi de Faustanın sara- yının kapısından elini kolunu sal- lıyarak gitmekti, Bu ikinci düşünceyi daha mu- Olsa olsa yolunun üzerine birkaç hizmetçi çıkacaktı; bunlara ise kapıyı nasıl olsa açti- rabilirdi. Birkaç saat daha bek- ledi, açlık kendisini tamamirle göslermişli. Hügetin yakacağı a- teşin yanında bir masaya geçip, biraz pasta, tavuk ve bir ik! sise şarapla karın doyurmak fikri şim- di Pardayanın ağzımı sulandırı. yordu. Şimdi ne Moröveri ve ne de Gizi düşünmiyordu... Nihayet ayaklarınm ucuna ba- sarak yürümeğe başladı. İşkence odasının kapısı açıktı. Oradai. ge çerek kapıyı kapadı, diğer bir o- dayı da geçtikten sonra bir kori- dora çıktı. Onu da geçmeğe baş- ladı. Kendi kendine söyleniyordu: — İlk önce çıkacak adamın gırt- lağına hançerimi dayar ve. dos- tum bu ev içinde kazara yolumu kaybettim. Beni lütfen büyük ka pıya götürün! Bunu hizmetinize mukabil size bir ekü veririm, eğer kabul etmezsen Sldürürüm, de rim, Fakat her halde eküyü kabul edecektir. Koyu bir karanlık içinde yürü- RMOBİN. MEET Her eczanede arayınız MAĞLUP FAUSTA yordu. İleride, 15 adım kadar öte- de küçük bir ışık gözüne çarptı... Yavaş yavaş buraya yaklaştığı za man kadifeden yarılmış iki perde gördü. Işık, bu iki perdenin ara- sından çıkıyordu... Aralıktan bak- tı. Her tarafında yanan lâmbalar.- la aydınlanmış bir salon gördü. Bu salonu hemen tanıdı... Bura- sı Faustanın taht salonuydu. Başr nı sallıyarak: — Sahipsiz taht! diye söylen. di. Yüzünde hasıl olan çizgiler, birkaç saat evvel kendisini öldürt- meğe kalkan bu kadına acıdığın, gösteriycadu. Pardayan tam, yavaş yavaş yü- rüyerek büyük kapıya gitmeği dü- şünürken birdenbire durdu... Bir ayak sesi işitir gibi olmuştu; ses. psrdenin arkasından geliyordu Gözünü perdelerin aralığına uy- durarak içeri baktı, beyazlar gi- yinmiş çok güzel bir vücut şahane bir tavırla yürüyordu. — Fausta! diye mırıldandı. Fausta, her zamanki gibi sakin görünüyordu... Arkasından bir de erkek geliyordu. Bu adam salona girince yüzünü kapamakta olan mantosunu indirdi. Pardayan bu sefer de: — Dük dö Giz! diye mırıldan. dı. Fausta salonun ortasındaki kol. tuklardan birisine oturduktan son- ra Gize de işaret ederek oturttu. 215 Pardayan, yüzü steş gibi olmuş, söyleniyordu: — İşte her rastgeldiği zaman beni öldürmek istiyen bir kadın... Beni yakalamak için bir sürü hal- kı peşime düşürmüş ve Siteyi al- tüst etmiş bir adam!,. İkisi de #im- di elimdeler... Yalnız bulunuyor» lar.. Eğer birdenbire meydara çi- karsam vereceğim şaşkınlıktan is- tifade ederek ikisini de öldürebi- lirim. Buna hakkım yek mudur? Pardayan hançeriyle oynuyor” du, Fakat yüzü birdenbire her za- manki sakin halini alarak mırıl- dandı: — Belki bu benim hakkımdır.. Fakat o zaman Gizin Sen Deniz caddesinde yüzüme fırlattığı alçak sözüne lâyık olmuş bulunacağım. Hayır, hayır! Bu şekilde intikam almağa lüzum yoktur. Giz ölecek tir... Buna yemin ettim... Fakat bir Pardayanın insanı habersizce ar” kadan vurmıyacağını bilmesi lâ“ zımdır!.. Bekleyip, dinliyelim!.. Pardayan vaziyetinin kötülüğü nü unutarak gözetlemeğe ve dim e e ee Mies ayrıldık- tan sonra, uzaktan uzağa işitti seslerden, Gizin, Pardayan aleY* hine tertibat aldığını anlamışt” Tezkeresini Gize götürmüş olan menur da avdet ve köprülerin nezaret altına alındığını da söyl”