23 Ağustos 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

23 Ağustos 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İT V T T , ÖTT VÜ I d a a e Ö L Kİ * AÇT A - LÜT ;——ı—:—q:& h Kırk gün kkırk gece HABER — Akşam Paostası Yangın vaaaar!.. itfaiyenin dün Taksim stadında yapılan bayramı kırk gün kırk gecenin en muvaffaklarından biri oldu y © hak 0 dti « İtfaiye teşkilâtına tarih sırasiyle - bakış: Ye Kırk gün kırk gece eğlencelerine da- hil bulunan itfaiye şenliği dün öğleden sonra Taksim stadyomunda — yapıldı. Üç renkte basılan davetiyeleri ellerine geçirebilenler erkenden soluğu Taksim- de alryordu. Yeşil davetiyeli olanlar yan kapılar- dan girip stadyomun dörtte iki tarasla nı çevreleyen topraktan yapılmış trasla- rr havi üçüncü mevkide altlarına mendil gazete koyup yerleşmişlerdi. Kırmızı davetiyeli olanlar da stadyo müun ikinci mevki addelicek tribünleri- ne girmek için cadde üzerindeki kapı - nın önünü doldurmuşlardı. Burada ka - labalık daha çoktu. Ellerinde — yeşil bi- letler olanlar da kırmızılrların — arasına karışmıştı. Belki kalabalıkta içeri dala- biliriz diye... Fakat kapıda çok sıkı bir -kontrol vardı. Davetiyesinin rengi deği- şikolan hemen geri - çeyriliyordu. Atlı polisler, jandarmalar intizamı uğraşıyorlardı. Ellerinde beyaz davetiyesi olanlar da büyük kapıdan giriyor, içerde sol ta - rafta birinci mevki addine — seza (1) balkona çıkıyorlardı. — Burası kısa bir müddet zarfında dolunca — sahanın ke- narma sandalyeler kondu. Burası da bi- rinci mevki oluverdi. Tribünler, şıklaş- tırılmıştı. Kirli tahta — sütunlar temiz beyaz kırmızı renkli bezlerle — sarılmış, iki tahta sütünunun arâsına — tahtadan yapılmış mahfazalar — sallandırılmıştı. Bunların içine de çiçekler — konmüştu. Sahanın her tarafına da bayraklar asıl- mıştr. temine Senelerdenberi içinde yetişmiş iki tür lü müsabaka yapılan stadyom şimdiye kadar bu derece süslenmemişti doğru- su.. İtfaiye kumandanı — İhsanın lütfü ile ikinci mevkiin bir köşesinde yer ala- bildim. Futbol maçlarında tozdan göz- gözü görmiyen stadyomda bir zerre toz havalarımıyordu. Dikkat ettim: — Saha fevkalâde sulanmıştı. Hafif de rüzgâr esiryordu. Yan gelip merasimin başla- masını bekledim. Neyse... Vakit ilerledi. Saat üçü bul- du... Birinci mevkide bir kaynaşma ol- du. Herhalde büyüklerden gelen vardı. Ancak dedim ya, ben birinci mevkie bir kaç fersah mesafede olduğumdan gele- nin kim olduğunu — göremedim. Tabii yazamrıyorum da... Derken efendim, — Fatihlilere geceli gündüzlü konser veren itfaiye müzikası milli marşıimızı çaldı. Ayakta dinledik- ten sonra vali ve belediye reisimiz Mu- hiddin Üstündağ kısa, fakat veciz bir nutuk söyliyerek itfaiyeciliğimizi anlat- tr. Stadyomu dolduran halk da mütema- di bir kaynaşma vardı. Hobarlör, itfai- ye piyadesinin geçit resmine başlıyaca- ğını söyleyince bu kaynaşma arttı. Yer değiştirenler, sandalyesini altından bı- rakan öne çekenler oldu. Birkaç dakika sonra önde müzika olduğu halde bugün- kü itfaiyenin piyödeleri muntazam adım larla yan tâaraftaki — bir kapıdan çıkıp stadyomu çepeçevre dolaştılar, alkışlan- dılar. Bundan sonra Yeniçeri itfaiyesi gö - ründü. Kırmızı çedikli, mavi donlu, kü- HeHE b D iğ « v ği çatlara binmişlerdi. '.P * niçeriler devrinde itfaiye lâhlı ve kavüklu yeniçeriler aheste bes te ilerliyorlardı. Önde bir yeniçeri boru taşıyordu, Kolbaşı at üstünde idi. Bel- li ki yeniçeri devrindeki itfaiyeciler-ara- sında da birinci, ikinci mevk tînfi var- mış.. Bunlar tam geçti, geçmedi itfaiye müzikası hemen vakti — fetetmeden bir marşa başladı. Bu marş biter — bitmez yan kapıdan bir elinde fener, bir elinde sopası köşklü göründü ve: . — Hayttt, — Yangın var!... Avazesi yükseldi. Yaşını, başını almış — olanlar köşklüyü tanıyıp — bildikleri ve hattâ bağrışa kulakları alışmış — olduğu için aradan 15—20 sene geçmesine rağmen yadırgamadılar, Bilâkis eski bir hatıra- nın tazelenmesi karşısında bol kahkaha savurdular. Gençler ise evvelçe — resmi dairelere, para veren evlere | bekçilere yafigını haber veren bu köşklüleri hay- retle ve derin bir merakla — seyrettiler. Kırmızı ceketli köşklüler koştular. Bir elinde kalın sopası ile duran bekçiye yangını haber verdiler. Bekçi baba ayakta ezan okur gibi elini şakağına dayadı: — Yangın var!.... diye mütemadi ve köşede sırtında kocuğu, ahenktar bir şekilde bağırdı. Kalın s0- pasının ucundaki demiri yerdeki bir ta- şa üç defa vurdu, gitti... Köşkülü geçmiş, yangını — bekçiye haber vermişti. Sıra tulumbacıların idi. Bekçinin yangın var! avazeleri kesil - mederi daha tiz, daha keskin feryatlar yükseldi: — Hayt... Hayt, hayt... Tulumbacılar göründü. — Kırmızı fa- nilâları, siyah donları ile önde — Kadır- galrlar, siyah fanilâ, beyaz donları ile Karagümrüklüler, baştan başa mavi don ve fanilâları ile Mevlânekapılılar, yeşil fanilâ beyaz donları ile Otakçı tulumba- cıları ilerliyorlardı. 20—25 şer kişilik grupların önünde fenerci, borucu yürüyor, arkadan tulum banın kollarını — çaprastvari kavramış tulumbacı ile yedek koşucular geliyor - du. İki grupun tulumbacı reisleri güzel Dört tulumbta grupu kaç kere döndüler. Bir aralık tulumbaları taşıyan ve hep si eski kurt olan tulumbarsılar o kadar stadyomu bir Bugünkü itfaı'yemı'zden evvelki devir: Askeri itfaiye heyecana geldiler ki: Eskiden yangına giderken yaptıkları gibi az daha yarışa kalkacaklardı. Fakat bunlar sırf göste- riş için çağrılmışlardı. Gayet güzel bir sürette tulumbacıların yangınlara nasıl gittiklerini gösterdiler. Her grupta birkaç yaşlı kurt — vardı. Sandık bunların omuzlarından daha gençlere geçince önce uçan sandığın ar- kasından pek güçlükle yetişiyorlardı. Tulumbacıların geçişi pek orijinal oldu. Halk mütemadiyen alkışlıyordu. Bunları da askeri itfaiye — takip etti. Boru öttüre, öttüre yola — çıkan askeri itfaiyenin tulumbası bir araba üzerinde idi. İki beygir arabayı — çekiyor önde köşklü ile bayrak ve meşale taşıyan iki nefer bunun yanında yürüyordu. Ku - mandan ata binmişti. Geriden tulumba- nın kolunu çeken su taşıyan — askerler muntaazm bir sıra halinde — geliyordu. Bunlar da geçtikten sonra, günden gü- ne tekâmül eden bugünkü itfaiye araba ları, motörleri, merdivenleri, kamyonla- rı geçti ve bu suretle de geçit — resmi bitti. Daha dinlenmeye vakit kalmadan İsveç usulü jimnastik taraftarı (!) Maz harın yetiştirdiği itfaiyeciler beyaz el- biselerile meydana geldiler. İpler, demir ler üzerinde dakikalarca spor hareketle- ri yaptılar. Atladılar, sıçradılar, merdi- venlerden indiler. Maske takıp top oyu- nu oynadılar. Hele çok esmer renkli bir itfaiyecinin her hareketi — müthiş alâka ile takip ediliyordu. Koşuya başlayınca, yahut atlamak üzere hazırlanınca: — Yaşa Övens.. — Ötekilerden geri kalma diye! diye teşci ediliyordu. Bu hareketler fevkalâde muntazamdı, çok beğenildi ve alkışlandı. Nihayet sıra yangın söndürme tec- rübesine gelmişti. Köşede duran küçük bir &vi z0 kadar İtfalyeci srrtlayıp mey- danın ortasına getirdiler. İçine benzin dökülerek ateşe verildi. — Alevler iyice sarınca bir köşede duran köşklü askeri itfalyeyi ve yeniçeriyi, yeniçeri de ma- halle tulumbacılarını haberdar etti. Borazan sesleri, ince ve tiz feryatlar arasında askeri itfaiye ile tulumbacılar sahaya fırladılar. — Tulumbacılara na - zaran daha mütekâmil olan askeri itfa- iye daha evvel — su buldu ve sıkmaya başladı. Askerler sekizer, sekizer eğilip kalkarak tulumbanın koluna basıyor - lardı. Tulumbacılara su yetiştirecek sa- kalar omuzlarında tenekelerle görünün- ce semt, semt ayrılmış olan tulüumbacı- lar sakaların üzerine — atıldılar. Suları kendi tulumbalarına boşaltmağa istiyor lardı. Mücadele öldu. Sakalar — yerlere yu- varlanarak suları — tulumbalara değil, yerlere döküldü, Seyirciler — kahkaha - dan kırılryordu. Nihayet tulumbalar bi- rer ikişer taneke su bulabildi yangına sıkıldı ve müştereken ev söndürüldü. Bu yangın söndürme tecrübesinden sonra tertip heyetinden bir zat hopar- lör vasıtasile şöyle dedi: — Simdi büvük bir evi tutuşturaca - ğız. Yangmı Beyoğlu itfaiyesi Şişhane karakolundan gelip söndürecektir. An- cak davetlilerden istiyen bir zatın sa- hava çıkıp ' yaripını pördükten 44644 numarava telefon etsin. sonra Difğeri davetliler de ihbârtr müteakip saat tu- Tulumbacı devri zamanda geldiğini tesbit lirsiniz, Sahada yangın ihbarı hoş bir şey ol- mıyacağından sahaya — çikân - olmadı. İkinci bir davet yapıldı. — Uzun boylu bir zat nihayet çıktı. Fakat yangın baş- lamadan dişarda çan sesleri — işitildi.. Beyoğlu itfaiyesi gelmişti. Herkes şa - şırdı höparlör izah etti: “— Biraz evvel söylenen numaraya meçhül bir şahis telefon etmiş yangını haber vermiştir. — Beyoğlu itfaiyesi de vazife başmna koşmuştur..,, Neyse... Bu muziplik hoş görüldü. 30—40 itfaiyeci — bir köşede duran iki, balkonlu bir evi altından tutup sürükle- mek istediler. Muvaffak olamadılar. 20 itfaiyeci daha gelip kenarlardan tutun - ca ev birden havalandı. Üçüncü mevki- le ikinci mevki arasındaki nasip bir zamanda aşıp alan otuz beşlik birisi: — Yahu yazık be! Yepyeni, koskoca ev yakılır mı? Onu değil benim evi ya- kınız. Bunu da öonün — yerine götürün hazır kaldırmışken.. — Billâhi razıyım. Gözüm kör olsun ses çıkartmam — diye söyleniyordu. Biraz ötede oturan etmiş olabi- duvarı mü- yatımda yer kıtanta bir zat 23 AĞUSTOS — 1936 | yükselen kahkahalara rağmen daY'l._ madı, şunları söyleyiverdi: | — Ben de benim evi eşyasınla d'â meye hazırım. İyi oldu da geldim. A saraydaki köhne evi satıp, üzerine B" faizle para ekleyip gönlümün dil yerde, bakkaldan, kasaptan uzak ŞÖ? ce bir fakirhane yaptırayım, şu itfâ! cilere öyle ya! Yangın olmadığı Z8f sipariş alıp böyle — seyyar ev yap hem aylıkları — çıkar, hem de ev sahibi olur.. Yağlıboyalı, iki katli 4 Bina içinden — tutuşturuldu. Fakat türlü yanmıyordu. Bir ses yükseldi! — Ne oldu, neden yanmıyor? İkinci bir ses cevap verdi: — Siğortalr galiba.. Ondan 'yaı'ıîl“yi mübarek... nihayet bina tutuştu, Üst ka"d yır cayır yatıdıktan sonra modern i iye geldi. Birkaç —dakikada | yaf söndürdü. ! Saat yediye geliyordu. Stadyomu duran on bine yakın — seyirci güzcık gün geçirmiş oldular ve eski gün canlanan hatırasını konuşa konuşa * yomdariı çıkıp d>*rldılar. Yekta Ragın Ön ııııı Ka Tekirdağ yollsrında tunuz Beyoğlu itfaiyesinin ne kadar Memleket mektupları: Tekirdağında Tekirdağında vyvapı olup bitenler çalışmaları Tekirdağ muhabirimiz yazıyor: Geçen yıl olduğu gibi bu sene de Te- kirdağ bölgesindeki göçmen inşaati sıkı bir tutumda ilerlemektedir. Bu yıl içinde yapılması kararlaştırılan (1800) ev vardır ki bunlar müteahhitlere iha- le edilmiğ ve yapı işlerine hızla başlan- mıştır. Tekirdağ merkezinde ve ilçe- lerde yapılacak olan bu evler şimdiden sonra gelecek göçmenlerin hiç vakit geçirilmeden yurtlandırılmasına yara- yacaktır. lmanlıda yemi yapılar Muratlı kamunu yakımındaki İnanlı aygır deposunda bu yıl (30) bin lira sarfile (75) metre uzunluğunda bir ay- gir tavlası ve İnanlı inekhanesi için de (45) bin lira sarfile modern bir inek ahırı inşası kararlaştırılmıştır. Bu önemli inşaatın proje ve keşifleri ha- zırlanmaktadır. Yakında yapı işlerine başlanacaktır. Günden güne modern ve verimli bir müessese olmağa başlayan İnanlı ay- gir deposunun Trakya hayvancılığının ıslâhi hususunda göstereceği müsbet faaliyetlerden emin bulunmaktayız. Şehirde düzenlikler Hükümet konağı önündeki Cümhu riyet alanı beton inşaatı bitmiş ve bu- rası çok mükemmel bir şekil almıştır. Şimdi de elektrik tesisitina başlanmak üzeredir. Hükümet konağınım eksik kalan üçüncü kısım ve son inşaatının yapılmasına başlanmıştır. Üç ay sonra hükümet konağındaki noksanlar ta- mamen ikmal edilmiş ve hariçte bulu- nan daireler bü yeni binaya nakledil- miş olacaktır. Belediye tarafından va- li konağı ve park yanındaki yolun ke- narıma da güzel korkuluklar yapılmak- tadır. Şehirde göze çarpan yeni yapı- lar günden güne çoğalmakta ve Tekir dağının çehresi değişmektedir. Nafıla müdürlüğü Kocaeli bayındırlık direktörü —Adli Pelin naklen ilimize tayni edildiğinden Tekirdağma gelmiş ve yeni vazifesine başlamıştır. İlimizin Hayrebolu, Malkara, Mu- ratlı, Barbaros, Saray, Çerkesköy yol- larında inşaat, silindiraj ve ihzarat aliyeti ilerlemektedir. Tekirdağını ratlıya bağlayan yol üzerinde de döşemesi devam etmektedir. Bu el’! le pek yakında şehirde parkelenm cadde kalmamış olacaktır. İstanbul - Edirne yolundaki sîlînâ raj faaliyeti de devamlı çalışmaü]ru ilerlemektedir. Hamam ihtilâfı ”| Tekirdağ Belediyesince istim e| edilmiş olan Çifte hamamın vari ile Belediye arasında ihtilâf çıkmI Bu çifte hamamın varidatta gayri safi kıymeti altmış lira olm?” | na, Belediye istimlâk kanunu muci? ce (600) lirarbedel mukabilinde İi lâki icap etmekte bulunmasına Sö“ Belediye hamama (600) lira k!)””; takdir etmiştir. Varislerin itirazl üzerine, yarıdan fazlası yıktırılan mamm Belediyece yıktırılması düfdv rulmuştur. Alâkadarlardan topl cak bir komisyon bu ihtilâfı halletf ge çalışacaktır. Hamam varisleri diyorlar ki - v e lediye caddeyi genişletmek için hw;, mın kesilecek kısmmı kessin. H8 fazlasmı dahi alsın. Mütebakisini öf timlâk etmeyip bize bıraksın * le hamam harap imiş ve gelene geç&' zararı var gibi bahane, ile haksıZz rak bir malın istimlâki gayri cai7 gayri kanunidir. Hamamın gerek y dınlar ve gerek erkekler kısmınö, W nulan (600) lira kıymet ise hayret © lecek derecede azdır. Çünkü yalnız taf ları dört ilâ beş bin lira ktymetinde” Arsası ise caba, Hamam bir irat da tirmiyorsa bu kabahat hbizim di v harpların tesiridir. Bundan m3ğd olduğumuz gibi ikinci defa mağdu? mek doğru değildir. Binaenaleyh . * hamamın caddeye kesilen kısmî”dı;; maadasını satmadığımız gibi istî”'( için konulan kıymete de itiraz edef bu işin vicdan ve kanun da'resinde '“ lini rica ederiz.., ll" Zamanla bu ihtilâfın ne şekilde ledileceğini öğreneceğiz. ı Ü Hilmi YüCM '

Bu sayıdan diğer sayfalar: