ense de galip Sayılmaz! Kâlabalık Dün, da arasin- yalama çalman bir nükteyi gene devredeyim: E Bu, seçme olmadı, saçma oldu! Yet, Elireşlerin hararetini söndür- b — geçen Cim Londos nda olduğu gibi — bu haftada Şakur yağmur yağmasından tü-| « > Pehlivanlardan bir türlü müs. Metice almamamasma kadar YY saçma oldu. Re pazara Cim Londos geldi Aliyi yahut Dinarlıyı yendi. kiyede ona galip gelecek kuv- mu demektir? yınız ki, Dinarlıyı Mülü. Yenmişti. Dün, Kara Ali Mülâyi- ah Elbi addedildi. (Gerçi bunun Mai eihte su götürür hayli yeri anayı Tekirdağlı da bir kere ayağı it. Ba olan Kara Aliye galip gelmiş- ei ti, Pehlivan, evvelce söz verdiği için Xx, mite gitmiş; onu «parlörlerle ! diye İlân etmeği ben kendi he- ğ bulmadım. İİ pçkler ne hal ise, görülüyor ki, Türk rr arasında yenme ve yenil) veye muğlâk bir manzara ar- ei Etmese bile, farzedin ki, seç- Türk kati surette yapılabilmiş ve bir ; Pehlivanı hakkaniyetle ortaya tr olsun... Bu da Cim Londos'n — d Git muhal — mağlüp oldu diyelim... Ya Yacağımız netice “Türkün bileği Mek ii. Yunanlı pehlivara karşı ge- ala, bir 'Türk evlâdı yoktur. Meğer e ırkı, bizimkinden daha kuvvet»! İŞ, midir? Bence, hayır! Hiç de böyle değil. hap Batma ymki, olimpiyatlarda, Ya- 4, perbest güreşte mağlüp oldu, (hem ye günlerde tasf'yeye uğra- Greko - Romen'de galip gel! il Demek ki, güreş şubeleri yalnız ni değil, biraz da o şubeye alışmış İri, meselesi imiş. Kara Ali, dün, hide kuvvetli olduğumu, fakat ti 'â Dinarlıya nazaran serbest gü- n Bumaralarında pek zayıf olduğr- Kagan çıkarmıştır. Öyleyse, Cim Üy, “la Kara Ali karşılaştıkları tak. Miy » Pizimki kat kat eksik teknik sa- tr. Ss rakibiyle tutusmuş olacak- 4 Hk muharririmizin de yazısın» Miye betli söylediği g'bi, yâ Kara serbest gilreşi, yahut Cim Lon- Yağlı güreşi öğretmelidir ki, ka- By Kavvet tam manasiyle ortaya Yanl, Şunu söylemek istiyorum: nr m İos maçından Taa) geldiğimiz takdirde “Cim Peki, bir Türk pehlivanı yendi,, di- ae e netice alınabilir. Şayet pehlivanın karşısma bu saçma ide tedarik edilen bir Türk pehe Mya rr da yendirilirse, bu, Yu- Mama m . Türk evlâdı yok, ma- (va-Na) izl on yahudi LAN sa şimal Mal a Nİ e san öter mukavemet tav- evam eylemektedirler. K, Erkay, Mİ sinirli bir vaziyettedir. yatatürk dam Yalova- 0 Şehrimize s, , Jöndüler aka ie tir Yalovada ( bulun- Sin akya (nur başkanı Atatürk İlme yep raberlerinde Dışişleri Seva ulduğu Rüştü Aras ve diğer Mat sog, e Ertuğrul yatile e ağla, 2 abahçe sarayına Bakırköy ilkmekteplerine O yardım- cemiyeti tarafından Edirneye teztip €- dilen tren gezintisi dün sabah başlamış, bu sabah bitmiştir. Dün sabâh altı buçukta (o Sirkeciden kalkan tren bir saat kadar gecikme ile Edirneye vasıl olmuştur. Bunun sebe- bi de Trakya genel müfettişi (o general Kâzım Diriğin İstanbulluların Trakya istasyonlarında büyük bir müsafirper- verlikle karşılanmalarr hakkında verdi- ği emirdir. Sekiz yüze yakım İstanbulluyu taşı- yan tren her Trakya istasyonunda hal- kın büyük bir alâkası ile karşılanmış, istasyonlarda fıçılarla ve tenekelerle ay ran, soğuk su, gazoz, karpuz ikram e- dilmiştir. Bu yüzden tren istasyonlar. da on, on beş dakika fazla kalmıştır. Gezinti treni saat üçte Edirneye var meş, bir kısım Edirneliler treni Kara- ağaç, hemen bütün Edirneliler de ş6- hir istasyonunda karşılamışlardır. İstaribuldan gidenlerle (e Edirneliler caddeleri dolduran kesif bir kalabalık teşkil etmişler ve önde İstanbuldan giden müzika ile Edirne Belediye mü- zikası olduğu halde yürüyerek Atatürk Şevki Behmen Atatürk hakkında “Yurtta ve onun haricinde kendisile ölçülebilecek başka bir otorite yoktur,, rından Şevki Behmen, Yugoslav gaze- telerine verdiği beyanatta Atatürkten bahis ile demiştir ki: “Atatlirk o kadar büyüktür ki, yurt! da ve onun haricinde kendisile ölçüle- bilecek başka bir ötorite yoktur.,, Yugoslav nazırı Boğazların tahkimi yolundaki sulhperver muvaffakiyetimi- zi de göyle izah etmiştir; “Yeni protokolların Montröde imza-| lanmış olması, yalnız Türkiyeyi değil, onun sadık ve müttefik dostu olan Yu- goslavyayı da sevindirmiştir. Dün Bostancıda bir çoban ezildi Dün Haydarpaşa ile Bostancı ârasın- da bir tren kazası olmuştur: Makinist Tevfiğin idaresinde Pendik ten kalkan İl numaralı kâtar Bostancı istasyonuna yaklaşırken hat üzerinde dolaşan çoban Mehmedi o çiğnemiştir. Makine'altında kalmış olan Mehmedin vücudu ikiye bölünmüş, biraz (sonra ölmüştür. Bu yüzden banliyö seferleri bir müddet işliyememiştir. EM Cz Istanbulluların Edirne seyahati Bu sabah gayet iyi bir şekilde nihayete erdi, iştirak edenler memnun kaldılar. Yollarda halk, hemşerileriniize teneke teneke ayranlar, küfelerle karpuzlar ikram etti idesine gitmişlerdir. Âbidenin etrafı ve buraya bakan (cadde ve sokaklar tıklım tıklım, halkla dolmuştur. Bakırköy ilkmekteplerine yardım ce- miyeti reisi B. Hasan, İstanbullularşn Trakya ve Edirneye olan derin bağlılık larını, sevgilerini anlatan heyecanlı bir nutuk söylemiş, buna Edirne Belediye reisi Ferit cevap vererek İstanbullula- nı selimlamıştır. İstanbullulardan o öğ- retmen bayan Saadet de bir söylevde bulunduktan sonra istiklâl marşı çalın- muş, İstanbuldan götürülen çelenk â- bideye konulmuştur. Bu merasimden sonra herkes Edirnenin taribi âbidele- rini, müzelerini ve diğer görmeye değer yerlerini gezmişlerdir. Saat 17 de futbol sahasmda Bakır- köy futbol takımı ile Edirne mubteliti karşılaşmış, Edirneliler (o bire karşı üç sayı ile galip gelmişlerdir. Bu (maçta genel müfettiş Kâzım Dirik de bulun- muştür. Tenezzüh treni saat dokuz bu çukta Edimeden kalkmış bu sabah ye- di buçukta Sirkeciye gelmiştir. Seyahat üçüncü mevkile yapılmış ol- masma rağmen çok güzel geçmiş, gi- denler memnun dönyüşlerdir. Bir vatandaş Meyva bahçesiyle bağını Çocuk Esir- geme kurumuna bağışladı Ankarada Ayvalıda oturmakta olan bamiyetli vatandaşlarımızdan (İsmail Kocner uzun seneler emek sarfederek! yetiştirdiği 21 dönümlük bağile meyve bahçesini Çocuk esirgeme © kurumuna teberrü etmiştir. Bu hareket bütün Ankara muhitin-i de büyük bir sempati uyandırmıştır. İsmail Kocaerin diğer zengin yurt- daşlarımıza uümune olacak bu hareketi ni candan kutlularız. Gümeğim Dağüzm İNİ Günesin Bah, 512 1906 fas eağamkni has Aİ A6 IRAK 1607 İDA 20 AD Ra $ 1 1200 141 8iz GEÇEN SENE BUGÜN NE OLDU? Arnavut kralı Zogoya bir mulkast yapım ise dn yalnız kralın yanmda Oobulunan bir general ölmüştür. İtalya ön ii mdayr tahkim ettiğini tekzip; etmektedir. Sabah i Yunus Nadinin mensur bir şiiri Balık avcılığı ve tulü tasviri Ispanya ve Rusya ahvali Ahmet Emin Yalman, Tanin baş- makalesinde Rusya ve Ispanya hadi- selerini şöylece mukayese ediyor: İnsanlarda tecrübeden ders almak, mütenebbih olmak istidad: bulunsaydı, İspanyol dahili harbinin arzettiği kor- kunç manzara karşısında sulkast, is»! yan, ihtilâl, dahili harp gibi sözlerin uzun bir müddet için unutulması bek- lenirdi İspanyada birbirini Soğan iki ta- raf var. Bunların ikisi de güya İs- panyanın iyiliğini istiyo-. Her ikisi. nin de iddiası, İspanya hakiki men-| faatlerini diğer taraftan daha iyi ko- rumaktır, Dost Rusyanın, dahili bir bulanık- lık tehlikesinin önüne valit ve zaman) niyle geçmiş olmasına dostluk dolayı- siyle de, insanlık ve sulh ölçüsiyle de çok memnunuz. Sovyet hükümeti, çok çetin ve ağır bir vazifeyi çok büyük muvaffakiyetle başarmıştır. İlk hamlede yürüyüşe sabit bir siyasi tarikat taassubiyle gi- rişmiştir. Fakat kocaman Rusya âle- minin karşısına çıkan ameli meseleler karşısmda dikkate değer bir intibak kabiliyeti göstermiş, muvazenesi sar- sılmadan dünyanın gidişine ayak uy- durmuş, kendi seviyesini gitgide yük- seltmiş, dünya sulhunun en samimi is- tinat noktalarından biri olmuşlar. Siyasi taassup ve şahsi emel ve dü- şüneeler yüzünden bu muvazene sar- sılsaydı ve Rusyanın yüz elli milyon nüfusu arasmda anarsi tohumları e- kilmiş olsaydı dünya muvazenesi pek felâketli bir surette bozulurdu. Kom- yu dost memlekete ve sulhu istiyen âl me candan geçmiş olsun deriz. Külâh ve kadınlar Ercüment Ekrem Talu, Son Postada yazıyor: Avrupadan haberler geliyor: Şık bayanlar bu sene külâh giyeceklermiş. evet: Sipsivri külâh! Buna *adisatm öç alması mı diye» Tim? Her halde külâh giymekten ziya- de giydirmekle meluf olar einsi lâtifin başında bu sivri başlığı girünce gizli- den gizliye: “Oh?,, çekenler çok ola- cak, Misafir gittikleri evden çıkan İki rakip bayan, kapıda porimantonun ös nünde durup birbirlerine, gülümseye- vek ve dudak ısırarak: — Aman hemşire! Dikkat edin: Külâhları değişmiyelim !. ihtarında bu lunacaklar. Şapkacılar müşteriler'ne serbest- çe külâh giydirebilecekleri için mem» nun olacaklar, Bu moda hızlandıkça, orijinal bir şey olsun için, Hızırm kü- lâhmı kapmak maksadiyie rehi zul. mette peşi sıra dolaşan kadınlar gös! rülecek. Haris erkekler külâh kap- mak için zamanın mukbillerine değil de, şık bayanlara hulüs çıkacaklar, Hasılı ba moda, yalnız kıyafette de- £il, sosyal hayatımızda da değişiklik- ler yapacağa benziyor. bugünkü dık: Bir senedir evliyim. Yirmi yedi yaşındayım. Kocam ise benden bir yaş büyüktür. Beni sık: bir inzibat altında bulunduruyor. Beni yalnız başıma bir komşuya bile bırak- mıryor. Benim asabıma dokunacak Jâflar sinirlendiriyor, çok üzülüyor ve zayıflıyorum. Ne yapayım? Size tavsiyemiz şudur: Aranızdaki zittiyeti büyütmek yolunu tutmaym; bil- âkis, kocanızla uyuşmak, anlaşmak çarelerini arayın. Bu TET ba m 7 PE endii içiniz dışınız daima bir olmalıdır Dün bir kadm okuyucumuzdan şöyle bir mektup al- da, kocanızm size makul bir hürriyet vermesile, sizi iz'- aç etmemesile olacaktır. Fakat onun için evvelâ size itimat söylüyor. Hergün etmesi ve sizin bu itimada lâyık bulunmanız lâzımdır. Bi- naenaleyhi şüpheye sebebiyet verecek şeyler yapmayın, t çiniz dışmız daima bir olsun. Bu makul halinizle kocanızı da makulleştirirsiniz. Nice erkekler ilk önce dayanılmı- yacak derecede aksi iken, sonra, sırf karılarının hüsnü idas resi sayesinde iyi insanlar olmuşlar ve karılarma da liya- kat kesbettikleri hürriyeti vermişlerdir. Hem doğrusunu isterseniz, ogifzi. de şekerleşen kadın simasına, kadın başına da en uygun düşen serpuş şe- ker külühından başka ne o'abilirdi? Yunus Nadinin şalraneliği “Oz türkçede söz eri menasına gel- diği tathkik ve tespit edilen (Nadi) yi soyadı olarak dahi aynen muhafaza etmiş bulunduğumu beyen ederim., diyen Yunus Nadi, bugün Cumhuriyet. teki başmakalesini, eski zaman edip- leri gibi, tulâ ve gurup hadiselerine hasretmiş; ervelâ Adanın manzarala- rından bahsettikten sonra, şöylece tas- virlere girişiyor: Dün Istanbulun güneşini yeni bir zaviyeden temaşa ettim: oYeşilköyle Florya arasında Kalikıratya açıkların, da denizde idik. Meğer İstanbulun gü- neşi yer yer başka başka cilveler gös“ teriyermuş. Büyükadaya nisbetle hes sapça güneş burada Kayışdağı taraf« larından ve nihayet Alemdağı ile Çam. Lıca arasından doğmalı idi. İstanbul güneşi burada, sanki ben! yeni bir o yuniyle şaşırtmak istiyormuş gibi, â“ deta şimalden doğdu!.! Kalikıratya ös çıklarında sabahın alaca karanlığın« danberi oltaya takılacak balıkların on, on iki kulaç dipten elinizdeki beygir kılı sicimin öbür ucuna (temaslarını derhal elinizde hissettiren elektrikli darbelerini takip ederken Istanbul gü“ neşi: — Hişt, biraz da bana bak! Dergibi hiç beklemediğim bir yer- den, heme hemen İstanbul üzerinden doğmağa başlamaz mı? Nihayet İstan. bulla karışık Boğaz üzerinden, nihas yet olsa olsa Kızkulesi üstlerinden, Cihet üstündeki bu hissi hatayı İstan- bul güneşinin bu yerden gördüğüm manzarasındaki başkalık büvük bir hayranlıkla karşıladığım çok güzel bir oyun haline kalbetmiş (bulundu. Güneş burada yukarı uçları ateş dan- telâlarla yanan kara bir bulut üzerine binmiş öyle çıkıyor, öyle yükseliyor» du, Böyükadadaki tatlı serin kıyafeti üzerinde tevakkufa hiç Tüzum görme- miş gibi doğrudan doğruya yanıp tu- tuşan bir heyetle ortuya uğrayıvermiş. ti, ve alabildiğine büyümüş gibiydi. Kara buluta binmiş dört beş metre kuturlu ateşin bir küre. Bana bu yes ni İstanbul güneşi kendisine araba it- tihaz ettiği o kara bulut üzerinde bir müddet durdu gibi geldi. Onu, o ate şin haliyle ve çıplak gözle enikonu seyrettim. Bu esnada İstanbul güne“ şi bana bir müddet sakin rakin: — İşte gördün a, istediğim zaman ben, hiç beklemediğin yerden, böyle de çıkabilirim? Dez gibi bir tavır gösterdikten sone ra birdenbire ateşlendi, ajtrndaki kara buluta bir tekme vurarak onu olduğu yerde bırakıp yükseldi, ve arkasında saklı, ebedi potanın cehennemi ateşiyle yanarak, tutuşarak mavi çöklerin de rinliğinde gözlerin erişemiyeceği irti- falara doğru uctu gitti, > Yunus Nadinin mensur şiir ola. rak hissiyatını çok iyi fade ettiğini görüyoruz. Bundan sonra bazan ve bazan manzum neşideler kaleme alma- sını da bekleriz! (Hat - Sür) ingiltere hariciyesi daimi sekreteri | Hitlörin verdiği bir ziyafette bulundu “Morning Post,, muhabiri yazıyor: * Bir haftayı mütecaviz bir zamandan. beri Berlinde bulunan İngiltere harici. ye nezareti daimi sekreteri Sir Robert Vansitrat Her Hitlerin başvekâlet bina sında verdiği bir ziyafete davet edil miştir. Ayni ziyafette birçok diğer İn- giliz şahsiyetlerle birlikte İngilterenin Berlin elçisi Sir Erik Fiks de bulunmuş tur, İngilir hariciyesi sekreteri gün Fransaya hareket etmiştir, evvelki