3 ürad Sertağllı — — Deli galiba bu ! Hiç gündüz ortası yalnız, başına halifenin sekiz atlısına çatılır mı ? | dar döndü. Sonra bütün şiddetile dece halktı. ise kâh bu taraf, Ortada ezilenler Halifenin işi güci kâh öbür tarafla el bir olup çapulculukla elde & paralara birin” ci derecede ortak olmaktan ibaretti, altında Esasen Halife Mustasım paraya gö”! rülmemiş derecede düşkündü. Zavaii,' kanlanmış | bigünah halkın kanlarile milyonlarca altını hazinesine istif et miş bulunuyordu, Böyle olduğu halde gene her firsatta bu kanlı altınlarna ye” nilerini katmaktan çekinmiyordu. Şüphe yok ki bir insanın paraya bu derece düşkün olmasının başlıca sebebi korkak olasıdır, Her korkak insan gibi paraya çok & hemmiyet veriyor. Cesaretin, kıhem, hattâ bir ordunun bile (o yaparmıyacağı geyin para İle yapılabileceğine emin bur lunuyordu. Bu emniyeti onca Allahın varlığındari bile daha kat'i idi, Ne ise mevzudan © uzaklaşmıyalım. Berseri kılıklı bir adamın Halifenin iri yan sekiz muhafızına çatması (o etrafta büyük bir hayret dahâ doğrusu merha” met hissi uyandırmıştı. Herkes bir ba kışta kendisinin yabancı olduğunu anlar) mıştı. Etraftan şu şekilde konuşmalar duyuluyordu. : — Zavallı başına gelecek bilmiyor. — Bağdadın yabancısı olduğu nasıl da belli? — Deli galiba! Hiç Halifenin sekiz Iksena gündüz ortası yalnız (o başına çatılır mı? — Kayafetinden Türk olduğ anlaşılı” yor. — Türklerin cesur, korkmaz oldukla” rın: biliyordum ama, bu derece deli ol duklarına ihtimal vermiyordum felâketi Şü'rdecekler? Canava Jarndaki kin ve hiddeti görmüyor mu sun? — Aman ben heyecandan ölüyorum. — Ne olacaksa şu sakallıya da olacak, Görmedin mi yabancıdan yardım istedi. Ne yapsın? Sarayda bin türlü'iş” kencelerle can vermektense burada ça bucak ölmek daha iyi değil mi? Ben de onun yerinde olsam böyle yapardım Halifenin emir zabitinin bir üzerine iki muhafız asker yabancının &- e kılıçlarını çekip küfür ederekten hücum edince yabancı işin sarpa sardı” ğını anlayarak atını geri çekti. Ve bir hamlede o da kılıcını sıyırdi: — Burada yani Bağdaddasdaima ayni manzaraya rastlıyorum. Burada dalma işareti bir adamın üstüne birden fazla kişi hür) cum ediyor. Pekâlâ! Oo Mademki böyle istiyorsunuz, alın! Yabancı atını şiddetle mahmuzladı. At önce şaha kalktı. Bir yarım daire ka- ileri atıldı. Muhafızların salladıkları kılıçlar boşa gittik! iki hafif darbe #le İkisini de yere yuvarlamıştı: halde yabancı İşte size ders olmak üzere iki ba” fif vuruş! Bu seferlik kılıcı omuzlarınıza sadece ikişer parmak batırdım. Bir haf ta yattıktan sonra bir şey kalmaz. Bir daha da insana Köpekler gibi saldırmâ- yanl iri yarı iki muhafızın biribiri arkasın” dan iki iskambil kâğıdı gibi yere yuvar lanması etrafta ikinci bir hayret dalgatı uyandırdı. Yere yuvarlanan iki muhafı- #in da boğazlanıyorlarmış gi vaz haykırmaları ise büsbütün işin ciddi olduğuna delâlet ediyordu. Göz yumup açmçaya kadar (o geçen bir zaman zarfında vukua gelen bü fev kalâde hâdise üzerine diğer muhafızlar| işlerini bıraktılar. Ve bep birden gayet galiz küfürler savurarak kılıç ve mız-| raklarile yabancının üzerine atıldılar. Yabancı: — Ya öyle mi? Demek siz de bir ders yorsunuz. Pekâlâ öyle ise diyerek| atını mahmuzladı. Ve koşturmağa baş”| tadı, Şimdi o önde, diğerleri arkada 6k mak üzere dar meydanı dört dönüyorsi lardı, Bittabi halkın biribirlerini çiğnerce" sine çekilerek dâha geniş bir halka yap” tıklarını kaydetmeğe lüzum yok Herkes tuhaf bir his altında bulunuyordu.Şiddet Hi bir korku ile şiddetli bir merakın top” landığı bu hisle, müthiş bir heyecan için de bu görülmemiş kavgayı seyrediyor” lardı. Maamafih şunu derhal ilâve etmek Yâzımdır ki bunlardan hiç bir (o zavalk genç, yabancının feci bir ölümden kur” tulaca grndaf “EMİ deyu; Hayret! Ne olmuştu! Nami oldu? Bunu pek az kimse görebildi. Yaban Gı atın dizginlerini bırakmış ve geri dö- nerek arkasından kendisini takip eden iki süvariyi daha biribiri peşinden yere! yuvarlanmış bunlara takılan atlılardan biri daha fet bir şekilde yere yuvarlan* mıştı. Bu suretle müthiş kılıç kullanan yabancının peşinde sadece üç atlı kak| mıştı. Bunlardan biti zabit ikisi asker-| rinin yere serildiği: rini kasarak atını durdur” asker de ayni şeyi yaptı" lar. Şimdi meydanın bir yanında üç, ö bür yanında bir atlı silâhşor karşı kar» Zabit o hiddetinden! ağrımdan burnundan ateş çıkararak ba“ gırdı: gören ya duruyorlardı. (Devamı var) j bizv oyuncaklar getirec: gözlerime zerre kadar yalan, tered. düt var mı?. Celâl, Celâltığım sözü. meinan. Ben senden başka hiç bir! erkeği sevmedim. Sevemem! Deljkanlı uzun bir nazarla çok sev. miş olduğu bu kadını sözlü. Gözleri yaşla doluydu. Bir an için ruhunda derin bir muhabbet uyandı. Sonra gayri ihtiyari beşiğe baktı. Birden öfkesi kabardı; — Ama da aptalım ba! bu fettan kadm sözlerine merhamete gelecektim. Omuzlarını silkti, hışımla döndü. Artık onu insafa getirmenin imkânı yoktu. İzzeti nefis yarasi çok derin, çok büyüktü, kolay kolay kapanamaz. dr. Şadiye, bunu anladı bacakları Azkalsın kapılıp kesildi, barap bir halde kanapeye yı. ğıldı Çocuklar bir köşede birbirlerine sokulmuş korku ile babalarına bakı. yorlar. Onları gimertacık olan anne. lerinin her zaman anlattığı o cici ba. ba bu muydu7. Bağırıp çağırmaktan dabe vakit bulup onları okşamamıştı bile" — Leylâ, Neclâ! — Efendim. — Gelin buraya. Zavallı yavrular ürkerek ilerledi. ler. Şimdi sıra onların mıydı? Onlar da 'ni âzar yiyeceklerdi? « Ben yokken ne yapıyordunuz ? — Uslu, uslu oturduk. Annemizi hiç Üzmedik. du. EM BES ilik iy 2 2 GP beef ARŞ ıBirTUp Hatıralarını anlatan : : EFDAS TALZT —ıda— Benetin kurnazca suali Esat he bile şaşırttı Benetin yanından çıktıktan (o sonra! bir tramvaya atlayarak polis müdüriye- tine gittim, Esat (Bey) bu vakitsiz zi yaretimden taaccübe düştü; — Hayrola! Mübim bir galiba! — Bir hâdise yok. Yalnız İngiliz istih! baratı çok faal bir vaziyete geçti. Lon*| dtadan aldıkları haberlerde bugünlerde mühim baz: hâdiselerin cereyan edece ği bildirilerek tedbirli olunması tavsiye ediliyormuş. Yunan ordusunun mağlüp olmakta olduğunu gören İngilizler b” zimle hoş geçinme politikası takip ct meğe karar vermişler. Kapiten Benet bugün beni çağırdı, Türk polisile mü- nasebetlerini sıklaştırmak ve samimi bir hale koymak üzere benim tavassut etme mi istedi. » Neden bu işi sana veriyorlar? — Sizinle en sık temas (eden bir Türk olmam #fatile.. — İstedikleri nedir? — Onu Kapiten Benetten öğrenece” giz. Yarın benimle beraber sizi ziyarete gelecek.. — Buyursun bakalım. Esat (Bey) gülüyordu. Neşesi Üzerin de idi. Bende hüzün © ve keder içinde geçen uzun aylardan sonra garip bir s& vinç içindeydim. Hani bayram sabahın: bekliyen çocuklar vardır. Onlar gibi te” miz, saf, ümit dolu bir o sevinç. Polis müdürüne gayriihtiyari sordum: — Acaba düşündüklerimiz hakikat o- lacak mu? — Düşündüğümüzü tasrih et, TEA Mara Ke TEE YE — Ümidini kesme. o Tehlike atlıyo ve mutlaka muvaffak olunacaktır. — Evet İngilizlerin bu telâşları ve hazırıkları da vaziyetin bizim lebimi ze olduğunu İsbat eden bir delildir. — Hele biraz daha bekle yavrum! Bu hmzırların hepsinin burunlar; ya kındı adam akıllı girılacaktır.,, KAPİTEN BENETİN GARİP BİR SUALİ Ertesi günü sabahleyin saat on bire doğru kapiten Benetle birlikte bizim polis müdiriyetine gittik. Esad (bey) bizi makamında fevkalâde samimi ve neşeli bir halde kabul etti. Karşılıklı oturduk. Benet istediğini anlatacak kadar Türkçe öğrenmişti. Ve bize bir cemile olsun diye Türkçe konuşuyor hâdise var Evvelâ böyle adamların yaptığı gi. bi havai bahislerden konuşuldu. Söz! gehrin asayişine intikal etti. Her hali bir İntizamsızlığa ve taşkınlığa — Anneniz beni nudu? — Elbette. Her gün sizin için bir. likte dua ederdik. Geldiğiniz zaman ri söyler. size hatirlatıyor d&. — Arkadaşlarınız var mıydı” Çok ozaar miydmız? — Annemiz bizimle oynardı ka arkadaşımız yoktu, — Çok misafirler geliyor muydu. Amcalar, devler? Çocuklar hayretic gözlerini açtılar: — Bizim amcamız dayımız var mı? Hiç gelmediler, görmedik. — Hiç başka erkekler gelmez mi | Baş. ! idi. « Görmedik. Şadiye yerinden fırladı. Demek ig. tintak sirası çocuklarmdı. Bu ola. mazdı. Hem günah, hem ayıptı — Celâl ne yapıyorsun, bu masum. lardan ne istiyorsun” Bir saniye odanm içinde derin bir süküt oldu. Erkek tekrar sordu: — O herifin ismini söylemiyecek misin? Fakat cevap almasına vakit kalma dan dışarda ayak patırtıları işitildi ve pencerelerin camları şangir şungur mani olunmak Üzere almması lâzım gelen tedbirler üzerinde görüşüldü, İk İ taraf arasında iş ve ol birliğinin temir edeceği faydalara temas olurdu. Ve bu bahisler üzerinde tatlı tatlı konuşulurken İngiliz casusu Kapi ten Benet şu garip suali sordu: — Müdür (bey) Anadoludan, gerek Kemalistlerin, ger'kse Yunan ordu sunun ciddi bir harekette bulundukla rma dair hiç bir haber alamıyoruz Çoktanberi vaziyetin ne sa'hadz ol. duğu kati surette bilinmeinekteğir İki taraf da İazırlık mı yapıyor” Bi. zim istihbarat mahafiline gelen ha berlere göre, galiba Kemalistler yakm. da umümi bir taarruza geçecekle miş. Tabii, sizin bu hususta ream* malüma. tınız olamaz. Yalnız her halde hir şey- ler duymuşsunuzdur Bu iş hakkında ki fikirleriniz! bana söyler misiniz? Sual tepeden inme ve kurnazca İdi O kadar ki, Esad (bey) gib bu vadi de bin tecrübe geçirmiş bir eski kurd bile birdenbire şaşırdı. Ne söyliyece ğini bir türlü bulup cevap veremedi, Ben, çok zeki ve cevval bir hassa. iyeti olan Benetin nazarı dikkatini celbehnemek için, başımı kaldırıp Esad beyin yüzüne bile bakamıyor dum. &wsa bir zaman süren bu şaşkınlık ve tereddüt devresinden sonra Esat (bey! Benete şu cevabı verd -- Yüzbasım! Siz de pek âlâ bi lirsini: ki benim, #maiyetimdeki me. murlumdan.. edineceğim o malümat, Johar şeyden evvel aizin sans'irinizden geçmekte, ondan sonra bana gelmek. tedir o Binaenaleyh bunları siz ben. İ den daha iyi bilirsiniz. Hususi istihbaratıma gelince, oütün resmi ve hususi teşkilâtmızla İstanbul mubitini o kadar sıkı bir çember içine aldınız ki bunu geçip bana gizli bir haber gelmesine asla ihtima! yoktur. Esad (bey) biras bocalamıştı ama, gayet de diplomatça bir cevap vermiş. ti. Artık bu söze Benet cenabları ne cevab verebilirdi ?. Nitekimodılâ fı değiştirmeyi muvafık gördü. Bir müddet ötedenberiden konuştuk. Mü lâkat samimi bir hava içinde geçt. Benet ayrılmak tlzere uyağa kalk. tığı zaman Esad (beye) şu ihtarda bulundu, — Kumandanım!. Şimden sonrs teşriki mesai edeceğiz Pirbirimiz daha iyi anlamağa ralışalım Ben si zin yeni teşkil ettiğiniz birinci şube teşkilâtına karşı, baslarında müdür Nevzad (bey) olduğu halde bir türlü inmeğe başladı bağırışıyorlardı: — Katil anne!; — Piçini öldüren orospu. — Sarhoş karı. . Sesler uzaklaştı. bakıştılar; Hem taşlıyorlar, hem Odada karı koca den öldü? ey anlamadı. — Remzi Bey mi baktı” — Evet. Zaten köyde ondan baş ka düktor yok kit, — Edemedi. Çocuk doğduğu gün beri hastalıklıydı - Boğvluyor gibi Morarıyordu. . Arasıra $ sonra gere rahatsızlanı, ımsa kurtarmak kabil olm im içine müdhiş bir şünhe mlştü. Acaba karısı bu feci cinayeti de mi işlemişti? Buna bir türü i inanmak istemiyordu. Fakat büt kanaati bu olsa gerek! “Başı alevler içinde yanıyordu. Ha.| va almak üzere bah; fırladı. kağa doğru yürüdü. Bir gölgenin ağır ağır ilerlediğini gördü. Bu Doktor Remzi Beydi. Hemen kâpıyı açıp ya. nma koğtu. — Beyefendi, leşiyor, Ne y beyefendi. So | emniyet edemiyoruPu. 28 gu veys bu sebeple bir ihtimali yok değildi” ei bütün harekât ve Fars) kontrolden geçirmenizi Esad (bey) buna $ bir cevab verdi: j — Ben de tava.veni* mi derim. Birinci şubeyi « serbest bırakmıyacağı” kontrol edeceğim. Polis müdüriyetinden giderken, Kapiten Benet temas etti. Ben: — Nevzat Beyden n€ gr yorsunuz? diye sordum du: ç Onun Kemalist oldu! diyoruz. — Kemalist de olsa 18 pabilir? i — Çok şey yapar. — O halde ri mesine muvafakat etm mr - Bunda Esat Beyin “ oldu. Onun ısrarı üzerin€ Fakat memurlarımdan Sisi ta nazaran, bu zat bize WE”. zin menafline aykırı hare nuyormuş. Bize muhalif şahsiyetlerle dalma tema vaziyeti Biçbir zaman bye Binaenaleyh; siz de Esat nüz zaman, bu hususa celbederseniz hiç fena © Yazıbanenin kapısında, netten ayrıldım. Krokere © man mutat olarak geçe ihtiyar Ballara veni Dünyayı bir topaç gibi babacan kumandan omuz — Bu istihbarat mir! ve ledirler. Evvelâ bir *y 3 vd da yaptıklarına pişman ol! dikleri hatanın tamirini yi # bırakırlar. Sen aldırma yi Bizim kolonel “aldırmi” v2 Neri aldırmamak elimde mi vaziyeti beni de yakmda” yor. Benetin sözlerinden, peşinde hafiyeler dolaştiğ' fızın muntazaman takip dile**i - “aşılıyor. Onu & benim her skşam kendisi” *'ade gördüğümü de tesbit yr mehtir. Du hal, hakkmdi “4 “-zayan şii“elerin yenidf mucip olabilir. Bu vaziY” ) sen gel Cc aldırma.. (Der ii Yolal ne geye | — Ben Şadiyenin koc” Sizinle görüşmek itiyor” — Ne gibi? — Ölen çocuk ha yem * — Saat geç, Bu ba rakalım. — Kuzum efenim feda edemez misiniz ledir — Biraz içeri girik — Pekâlâ oğlum. OdndeŞadiyeyi bıraktı. du. Kadın öyle dermis m erkeğ, fark bile etmedi” g* nuğmağa bazladıkları vE ih hayretle muhavereyi takip Kocası doktora: ö # — Beyefendi, galün zi senedir yoktum. Gelme ari ei, felâketi öğrendim. « a ir dİ bir 4 evi y | mu anlatmağa hacet yer ui gece bezi sözlere şahid Ol e olup o olmadığımı air w yorum. Doktor Bey. neden öldü? İhtiyar adamım |) si ai gını eğdi. Biraz düf yetle ve ağır bir m ge