19 Temmuz 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YUi Murâd Sarİoglw_’ ; - HABER — Aku.m Poıtuı — Seni beşyüz altına satın alıyorum. Parayı da sana peşin verdim! Bundan sonra sen benim malımsın ! — Hayır. — Anlamadım., — Gitmiyeteksin! — Gitmiyecek miyim? — Evet, gitmiyeceksin! — Fakat! — Sus diyorüm sana, bana cevap ver. Sizin hesabınıza — nazaran bir insanın kırymeti kaç paradır? — Bu belli olmaz, evsafına göre, A- dam var on altın etmez, adam var yüz altın eder. — En yüksek kıymette bir adam? — İki yüz, üç yüz altın. — Bundan daha kıymetli insan yok"“ mu? — Nihayet dört yüz altın. — İşte ben de seni beşyüz altına sa“ tın aldiım. Yüzüğün kıymetinin bin beş- yüz altın ettiğini kendin — biraz evvel söyledin. Bin altın getirdiğin havadis i" çin, beş yüz altın da senin için. Te GA L “— Anlaştık değil mi? — Yalnız,. ' Hağn-. ben itirazdan kat'iyyen hoş“ lanmayan bir adamım. Ne dersem o ©- lür. Hulâgünun gözleri birdenbire parla" dı.: — Benim sözüme ve kararıma ancak bir tek ğey mâni olabilir. Hayır, zannet" tiğin gibi Allah değil, fakat ölüm. Ya bu sözlerimi kabul edersin. Yoksa seni derhal gebertirim. Yahudide biraz evvelki — sevinç hiç kalmamıştı. Bilâkis korkudan rengi sa- rarmış, tirtir titremeğe başlamıştı. Hu" lâgü devam etti: — Bununla beraber ben doğruluktan kat'iyyen ayrılmayan bir adamım. Seni yanımda esir olarak tutuyorsam bu sırf senin menfaatinin icabırdır. Sen dünyada hiç kimsenin bilmemesi lâzımgelen bir sırra vakıfsın. Hulâgünun kızı, bütün dünyayı titreten bir adamın kizı çalına” maz. Buna cüret edilemez. Hulâgü bu züle tahammül edemez, anlıyor musun? Fakat maalesef hakikat budur. Benim kızımı benden çalmağa muvaffak oldu- lar, Ben bunu öğrendiğim zaman kalbim | parçalanıp ölmedim. Çünkü bir anda in" tikam denilen müthiş his derhal yüreği” mi kapladı. Bütün hırslarımı, bütün si- nirlerimi bürüdü. Ve beni ölümden sa" dece bu his kurtardi. Bu sırrr gizledim. Herkesten — gizle" dim. Hattâ karım Dokuz hatutıdan bile, Karakurum tahtında oturan ağabeyim Hakan Mengu Handan bile. Kardeşle- tim, çocuklarımdan bile. Kendimden değil, fakat — ismimden, şahsiyetimden utanıryordum. Ben ki dün yada hiç bir şeyden utanmış, hakir ol" muş bir adam değilim, Bu hâdise şayi olsa bütün şahsiyetim bir anda hiçe ine“ cek, herkes: — Hulâgünun kızı Gökbigem esirci pa- zarında satılıyor! diyecek. Buna ben hayir yalnız ben değil, bü" edebir lir? Hayır, hayır bu olamaz ve olmıya- caktır. Ben her şeyi yapacağım. Elim"“ den ne geliyorsa esirgemiyeceğim.İcap ederse bütün dünyayı karış karış araya" cağım, fakat elbette günün birinde kı" geçireceğim. O tün Türk âlemi nasıl tahammül zımt Ölü veya diri ele zaman, ah o zaman.. Hulâgünun sesi şimdi gök güler gibi çıkıyordu: — İntikamım pek müthiş olacak. Kı- zımı benden çalmağa cüret eden zavallı- nın vay haline! Onu ne yapacağımı pek iyi biliyorum. Ondan müthiş bir intikam alacağım. İntikamımın — dehşetinden yerler sarsrlacak, gökler delinecek! Ve o zaman seni de cellâda — verece" ğim. Sen de öleceksin! O zamana kadar bü işin sonuna kadar yanımdan bir da“ kika bile ayrılmıyacaksın! Hakikatte kızımı hangi canavarın çaldığını bilmiyor değilim, Biliyorum. Bunu yapan Aykut adında bir haydut- tur. Kızımla arasında bir macera geçti" ğini zannediyorum, Bana ve yaklaşabilmek cüretini liden başka bir şey değildir. Çünkü kızım kaybolduğu gece © da ortadan kayboldu. Herhalde bu alçak adam kızımı bahsettiğin esirci kambur Reşide satmış olacaktır. Görüyorsun ya malümatım senden çok geniş. Ve ben günün birinde nasıl olsa hepsini ele ge çireceğime iİnanryorum. — — - Esirci Yahudi bütün bu sözleri titre- meler, "bayılmak derecelerine kadar ver ran heyecanlar arasında dinledi. Hulâgü sözlerini bitirdikten sonra bir müddet sustu. Sonra yanma Alakuşu çağırarak Yahudiyi işaret etti: — Bu adamı görüyorsun yal Bundan sonra benim esirimdir. Yanında daima gece gündüz iki nöbetçi bulunacak. Ve nöbetçilerin bir vazifesi de kendisine bir kelime söyletmemektir. Eğer her" hangi bir şey söylemek isterse derhal üzerine hücum ederek dilini kesecekler” dir. Sözlerime dikkat et! Bu adamın ağ- zınıdan bir tek kelime duyan adam der” hal öldürülecektir. — sözlerimi anladın değil mi? — Tamamile saygılı başbuğ! — Maamafih kendisine iyi yemekler ve içkiler verin. Her istediğim zaman da onuünla görüşebilmem için onu ben” den uzakta bulundurmayın. (Devamı var)| kızıma gösteren bu a“ dam korküunç derecede cüretkâr bir de- Hatıralarını anlatan * EFDA& TALAT —140 — gazeteler kapışılıyordu. Karşı nıp gömülmüştü. İstambulda bulunan bazı Yunan nel Ballari ziyaret ediyorlardı. meleri bazan sâatlerce sürüyor, yordu. den ölen kral naibi vardı. kralcılara karşı aleyhtar düşürmek için hiç bir fırsatı vermekte de gecikmiyordu. İngiliz polisi içeri girerek şunları ledi. : bir miralayı gönderdi. Siz görüşeceksiniz. Sonra, Kolönel rüşmeden evvel kendisini görünüz. Nöbetçiye misafirlerin içeri Ferruh Bey, elini başma götürdü. Kelimeleri tartarak: — Bugün bir mektup aldım, taah. hüdlü.. Anladın mı kimden, ©o men | hustan, — yirmi senedenberi ismini işitmemiştim, öldü sanıyordum. — Ölmemiş ha! — Ölmemiş ya!: Hem üstelik bu- raya köye geldi. Benden para istedi. Verdim. — Şimdiye kadar nerede imiş, ne yapmış? ' — Bilmem, sormadım. Yeniden fe- na fena şeyler işitmekten korktum. Ne ise gitti Bir daha gelmiyeceğini vaad etti. İnşaallah yaşadığım muddetçe artık onu görmem. Aksşam olmüştü. Misafirler bir bir gelmeğe başladılar. Uşak zelip ha. ber verdi. Doktor parasını cebine yer- leştirdi: — Pek geç kalmağa niyetim yok. Hem üstümde para varken tenha yol- lardau geçmek istemiyorum. Hem de yarm erkenden bir hastam var. — Beni görmeden sakın gideyim deme. — Merak etme!: — Birlikte çıkarız. Seni yolun ağ. zına kadar teşyi ederim. — Ne hacet canım. — Yok ben de biraz yürümek, ka. famı dinlemek istiyorum — Çok âsa. bim bozuldu. — Hakkm var! neşeli ve nazik tavrile mısafırlennı karşıladı. Herkes pür telâş kılık de. ğiştirmekle mesşguldii Giyinenier renk rerik bahçeye yayılıyorlardı. Meşale. .ler yanmıştı. İnsan sanki güzel bir si. nema parçası seyrediyormuş gibi olu. yordu, Ferruh Bey karısma yaklaştı: — Nasıl, nemnun musun güzelim ? Nihal cevap bile vermedi. Kaoca. sımın mühabbeti onu iz'aç ediyordu. Ara sıra da başka &rcak bir ses ku. lağma doğru fısıldiyordu: — BSeni seviyorum! Bu Mahirdi. Genç kadının bütün vücudu ürperdi. Gözleri mahmurlaş. tı, dudaklarını kıipırdatmadan yavaş. ça mukabele etti: — Ben de!, Unutma saat 10 da harab değirmende! Biraz ötede doktor, den müsaade istiyordu: — Doğrusu davetiniz fevkalâde gü- zel. Insan bakmağa doymuyor, fakat yetmiş beş yaşında olduğumu unut- mayın. Vücudum istirahate müuhtaç. Ferruh Bey. Haydi Allaha ısmarladık. Sen rahatını bozma, benim yüzümden misafirlerin tedirgin olmasın. Ben yalnız başıma Dışarda Ferruh Bey her zamanki giderim, Türk halkı sevincinden için için kay-[ mesini söyledim. Biraz sönra kapı açıldı. nıyordu, İri puntolarlarla hergün yeni bir zafer müjdesi veren milliyetperver tarafın ağızlarını biçaklar açmıyordu. Düşman" ların ve düşmanlarla birleşen ekalliyet" lere mensup kimselerin suratından dü- şen bin parça oluyordu. Artık, herkes Yunan ordusundan ümidi kesmişti. Ve" nizelosun Megalo ideası ile beraber İn” giliz imparatorluğunun şark siyaseti Ü” zerindeki ihtirası da Anadolu toprakla" rının bağrına bir karayılan gibi parçala" Yunan hükümeti beynelmilel itibarı- nı çoktan kaybetmişti. İşte bugünlerde ricali ve kumandanları İngiliz ordusunun bu" rada bulunan mümessillerini sık sık zi” yaret ederek tezelzüle uğrayan — nüfuz ve itibarlarını düzeltmeğe çalışıyorlar- dı. Yunan kumandanlarının çoğu Kolo" Görüş" oradan Harbiyeye gidilerek müzakerelere asıl kümandanlık karargâhında devam edili- İngiliz kumandanlarını sık sık ziya" ret eden Yunanlılar arasırda — Miralay Kondilis de (geçenlerde kalb sektesin" General Kondilis) Miralay Kondilis, Venizelistti. Ve o zaman iktidar mevkiini ellerinde tutan bir cephede çalışryordu. Kondilis o-zaman, bilhassa | Tıtumneoı-duıunda bozgün- başladığı si-i talarda, mevkii iktidarı ellerinde tutan Hükümeti İngilizlerik Hazarımda küçük? kaçırmı" yordu. Yunanlı miralay, fırkacılık gay" retile yaptığı bu işlerin o zaman düşman olan bize ne kadar faydaları dokundu- ğunun belki de farkında değildi. Biz de boş durmıyor, İngilizleri Yunanlılardan uzaklaştırmak için sistematik bir şekil" de çalışıyorduk. Ve bu çaprazlama te- şebbüsler istediğimiz müsbet neticeleri Benim Kapiten Benetle konuştu- ğumun ertesi günü, öğleden sonra odam da çalışırken kapım — vuruldu. Nöbetçi söy” — Kölonel size bir Yunan generali ile kendilerile Ballar sizi çağırdı. Yunanlı kumandanlarla gö- getiril- Kondilis ile General Yuvanis odamda benimle görüşmeğe geldil!: İçeri iki kişi girdi. Burllardan biri res" mi elbise giymiş iri yarı bir — asker olan General Yuvanis diğeri de sivil bir elbise giymiş olan miralay Kondilisti. Kondilisin bermutat meşhuür bıyıkları yükarı doğru kıvrılmış, geniş omuzları dar elbibesi içinde gerilmişti. Kendilerini ayağa kalkarak karşıla" dım ve yer gösterdim. Bu iki Yunanlıyı birkaç defa Kolonel Balların yanına gi- rip çıkarken görmüş daha mühim di- ğer işlerimden fırsat bularak bunların ziyaret — sebeplerini öğrenememiştim. Maamafih kim olduklarını biliyordum. Bilhassa General Yuvanisle Bursada ev“ velce anlattığım şekilde şerefyap ol- muştum. Onlar, geniş kanapeye yarı ya”" na oturdular ben! —Bir dakika müsaadenizi diyerek Kolonel Ballarin çalışma ©- dasına geçtim. Ballar arkası kapıya dö" nük bir halde oturuyordu. - — Beni emretmiş siniz. — Sana iki kişi gönderdim. — Evet içerdeler.. — Onları tanıyor musun? — Bir tanesini iyi tanıyorum. Diğe- rini birkaç defa sizi zıyarete geldiği zaman görmüştüm. — Evet! Uzun boylusunu — tanırsın. Miralay Haring ile Bursaya gittiğin za- man cradaki Yunan cephesi kumandanı idi. Diğeri miralay Kondilistir. Rütbesi" ne bakma; diğerinden daha nüfuzlu ve zeki bir zabittir. Politika işlerinde olduk ça.mevkii vardır... ... Z rica ede“ — Ziyaret sebepleri — hakkında da beni tenvir buyurur muüsunuz? — Ben deonu söyliyeceğim. Bu za- bitlerden ikisi de Yunanistanda meykii iktidarda bulunan hükümete aleyhtar- dırlar, Sırf fırkacılık ihtirasile bizi her zaman kendi hükümetleri aleyhine tah" rik etmeğe çalışırlar. Bugün de zannedi- yorum ki gene bu mevzu üzerinde bizim le dertleşmeğe gelmişlerdir. — Bendenize gönderdiğinize göre on" larr ben dinliyeceğim. — Ben şimdi çok mühim bir iş için Harbiyeye gideceğim. Bu sebeple kendi lerine seninle konuşmalarını tenbih et", tim. Sen kendilerile görüş. Söyledikleri" ni dinle.. Eğer bu mevzu haritinde baş- ka bir şeyden de bahsederlerse gene bil" diğin gibi idare et. Benim namıma icap edeni yap ve herifleri bugünlük savl,, geçtim. Yunanlı zabitlerle “wj E sinin bana verilmesine birdef tj miştim. Tesadüf, beni gene F mevzuun üzerine sevketmiş F Buü iş, bizim saha için ıırl'm' ğ. taj ehemmiyetli bazı vaziyet V€ h anlaşılmasına yardım edebılî:k bu fırkacı askerlerin politika€'" tile kendi hükümetlerinin al€)” M tutarlarken bana bir takım rt ifşa etmeleri pek ihtimal © "' şeydi. Yerime oturdum. Ho$ ra sözü ziyaretlerine gı.—.tırdliın ili — Ne arzu ediyorsunuz: 5 meğe hazırım. Miralay Haring ile Bul'“d:") ni ziyaret ettiğimiz General ni tanım:ştı. Nasıl tanımasıflı m& | | dusunun bütün harekât plân b# cut kuvvetlerini saatlerce 3 ettirmişti. İ Sualimi o karşıladı: yi — Zannedersem, sizi eskidef | rum, gy — Evet, Miralay Haring ile Ş ziyaretinize gelmiştik. | — Tamam, hatırladım. D mandanberi İngilizlerin yâf-“n yorsunuz. — O zamandanberi Kolofldia v tindeyim. ç — Çok güzel! Bu mevkunıl A nezdinde kazandığınız emniytt mada bir delildir. Miralay da " görüşmek üzere gönderdi. FaH” bizim Kolonel Balları ziyaret”, # mühim bir iş içindir.Kendisile & -olsaydık çok iyi olacaktı. — Miralay Ballar bug'm’ meşguldürler ki maalesef ıij yap olamıyacaklar. — Peki! Ne yapsak, bl!u devu mu alsak? — Siz bilirsiniz! Fakat, Küf mahrem adamıyım. Her türlü î;' vakıfım. Kendileri de bunun lütfen benimle konuşmanız bulunmuşlar. Binaenaleyh, âf 'x sizi dinliyebilirim N (Deret J Göz Hekim! Dr. Sükrü El'":, Cağaloğlu Nuruosmaniye cad- W' * | (Cağaloğlu Eczanesi Y pt | Salı günleri —eccanen Kolonel Ballar Harbiyeye gitmek ü" zere ayrıldı. Ben de ara kapıdan odama Telefon. 22566 — Hayır, hayn' Olmaz!. Sana söyledim ya benim de âsabım bozuk, süküna ihtiyacım var. Şöyle seninle biraz yürümek istiyorum. İki erkek kol kola arka kapıdan kırlara doğru çıkıp gittiler. Nihal onları gözlerile takip ediyor du. Ortadan kaybolduklarmı görünce k&hdi de hemen sıvıştı. Portmantoda asılı duran siyah bir mantoyu üstüne attı ve karanlıkların arasından tayin ettiği yere doğru sık adımlarla yürü. meğe başladı. —i Vapur, yanağşır yanasmaz, Celâl te. lâşla bakmdı. Kalbi çarpıyordu. Şim. di, biraz #onra sevgili karısını, ku. caklıryacak, iki senenin müdhiş hasre. tini, çektiği zahmetlerin Iztırabmı onun güzel yüzünü görerek unutacak. ti. Şadiye mutlak buü kalabalığın ara. sında idi. Kim bilir o da onü nasıl bir iştiyakla bekliyordu. Bavulunu eline alımca hemen rıhtıma atladı. Etrafı gözlerile araştırdı. —- — Tuhaf şey, Gelmemiş. Acaba çocuklar mı hasta! Yoksa bu sıcakta onları çıkarmak istemedi. brrakacak kimseyi de bula.madı mı? İçinde garip blr ezginlik hıssettı w Neşesi kaçmıştı. Sonra KP ladı" — Allah Allah ne olu)j çabt lerce sabrettim de şimdi Mi 941!) lüm kalmadı?. Hem ne Şadiye geleceğimi biliyor 5 gün, hangi saat olduğunu lfı' ' Telgraf çekmedim ti! Dahâ zel bir sürpriz olarak. , Yolda bir kaç ahbame Mğ yanmıştı. Onu kolay koLaY î'" kabele ediyorlardı. vf — Çok değişmişim gali ,, ler beni tanımıyor! Trende bir bildiği, bir W carı Rifat efendi ve haret!“y yanlarma yaklaştı: er) y — Beni tantmadınız ml : evin sahibi Celâl, muhen y BM bi -- A, Evet, evet ŞİP df Sonra birdenbire rek: : — Tanrmadın mı? Celâ! Bd ; Hani şu şey.. Koöcası! Saç ve bıyığını tıraş © yorlardı. Selâmmmna soğ ;F/ dü. Bu, köylerinde oî:'ııı’l?tn Adam onu dikkatle Çok değişmişsiniz ; 1 gatışır? . (Devam! —

Bu sayıdan diğer sayfalar: