Mikinin Kanguruf KANGURU AYAĞA | HAYD: GORİL isa KA AZAM mA 3 TAL LAYAĞA Kak m Eeee <7 og Küçük Çiftlik Parkında ÜNİR NURETTİ Arkadaşları Fahire Refik Arta Her hafta PERŞEMBE — CUMA — CUMARTESİ” PAZAR Günleri Akşamları j Konserlerine devam edeceklerdir. Telefon 4198 Elektrik Aletlerinin Tamiri Eğer sizde bozuk veya kullanılmıyacak vaziyette bulunan elektirik &letleriniz varsa; onları derha. Salıpazarda (Necati bey caddesindeki SATİE Sosyetenin idare merkezine, veyahut diğer şubelerine getiriniz. Bir ufak tamirle işinizi bir köşesine atıyorsunuz? Bilmiyor musunuuz ki 44 963 No. ya telefon edince SATTE © sizde bulunan bozuk elektrik âletlerini derhal aldırıp en kısa © bir müddet zarfında, mükemmel kullanılacak vaziyette size ia- de eder. Siz de bu #letleri SATİE'ye getirebilirsiniz. görebirecek âletleri niçin evinizin Diğerleri için yalnız yapılan masraf bedel: alınır Peissis Deposunda Mevcut kadın şapka levazımatı mevsim sonu dolayısile büyük tenzilâtla elden çıkarı! Akay İşletmesi Direktörlüğ ünden;( mma Paşabahçe koyunda biri kismen diğeri tamamen batmış bir halde bulunan Fenerbahçe ve Ya kacık vapurları için en son yapılan ettiğinden müzayede temmuzun 24 üncü cuma günü saat 15,00 e uza tılmıştır. İsteklilerin yazılı santten evvel Şefler encümenine gelme (4139) Lez-Panama-Bakü -Sizol-Bangkok ve s4 er inen Tünelbaşı Beyoğlu şubesi: İstiklâl caddesi Sent - Mari ie Ki Nö: e am vE A a açık arttırmada verilen ““456,, ve “137, liradan fazlasına talip si eri, MAĞLÜP FAUSTA 10 —a MKGLUP F; FAÜSTA —ğ —mem — İntikamımı siz alırsınız. Kalabr ile Montseri ikisi birden: * — Pekâlâ. Öyleyse, Haydi.. de- 'diler. , ww) Luvayni; sile — Siz deli misiniz? Aklmızı mı kaçırdınız? Herifin sizi yakalayıp Bastile kapattığı yetişmiyormuş gi. bi şimdi de, kılıcından mı geçmek istiyorsunuz? Luvayni hepsinin yaşça en büyüğü idi, Ciddiydi. Kra! im hizmetinde onun katillik işini hakkile yapanlardan biriydi. O mertlikten, merhametten anlamaz. Onun için en büyük ahlâk hilekâr- ık, fırsat düştüğü zaman da ustaca hançer kullanmaktı. Diğer üçü, söylediğimiz gibi da- ha gençti. Üstelik azıcık da fazile- te meyilleri vardı. Gerçi kralın ba- zı düşmanlarmı, karanlıkta arka. larından yapıştırdıkları hançerler- Te ahrete gönderdiklerinden ifti- har ederek bahsetmez de dğiller. di. Fakat ne de olsa bu sanatta Lu- vayninin vasil olduğu mertebeye erişememişlerdi. Ustalarının ken. | dilerine verdiği bu nasihat karşı-! sında boyunlarını eğmekten başka ne yapabilirlerdi? — Pekâlâ ne yapalım? — Basit.. Bu da sorulur mu? sında parmak ısırdılar ve derhal Luvayninin fikrini kabul ettiler. Luvayni: — Eve nereden giriliyor? diye sordu. Büssi Lökirek gündüzün adım adım takip etmiş olan Kalabr derhal cevap verdi: — Öteden.. Ve ilâve etti: — Beni takip ediniz!.. Kalabr hemen bir keçi yoluna saptı, Asıl caddeden yirmi adım kadar uzaklaşır uzaklaşmaz bir çitin üzerin:len pire gibi sıçradı. Ötekilerd de Kalabrı takip ettiler. Şimdi, gübrelerle kaplı bir avlu. da bulunuyorlardı. Demin içinde iki kişinin uyudu. ğunu söylediğimiz samanlığı geri. lerinde bırakmışlardı. Sağ taraflarında ahırla kümes; önlerinde ikiye ayrılmış ev, daha doğrusu kulübe vardı. Bu kulübe. nin oldukça büyük bir ey olan sağ bölümünde ev sahipleri bulunuyor. Solundaki tek odada Büssi Löklrek yatıyordu. Burası fakir bir köylü. nün misafirine tahsis ettiği dairey- di. Kalabr parmağile kapıyı göster. di. Luvayni homurdanarak: — Pencereden kaçıp kurtulabi- Onu, seni Dük istiyor diye çağır.! lir."dedi. tır, elimize hançerlerimizi alır, çı- kar çıkmaz da birer usta vuruşla canını cehenneme göndeririz. Kalabr: — Pençere yok, dedi. Filhakika, pençere denilen şey Üçü de bu dahiyane buluş karşı-| o zamanki köylüler için bir ihtiyaç değil bir ziynetti, Hemen her ku- lübede kapı ikiye bölünmüşlü. Hem odayı aydınlatmaya, hem de havalandırmaya yarardı. Havalan- dırmak için de kapının üstünü aç- mak kâfiydi. Luvayni: — O halde çok mükemmel.. Fakat dikkat edelim.. dedi. Dördü de hançerlerini çektiler. Sent Malin ile Montseri kapının solunda duvar boyunca dizildiler. Büssi Löklerk görünür görün. mez üzerine atılacaklardı. Kalabr sağ tarafta durdu. Luvayni bu hazırlığı memnun bir bakışla tetkik ettikten sonra kapıya kılıcınm kabzasile hızlı hızlt vurmaya başladı. Ay hemen hemen küçülmüş bir haldeydi, Böyle olmasına rağmen yine ortalık aydınlıktı. Luvayni; — Bana bakın! Mösyö Löklerk! diye bağırdı. İçeriden bir 808: — Kim o? diye cevap verdi. — Çabuk olun. monsenyör sizi istiyor, Büssi Löklerk homurdandı: — Mensenyörün de cani çıksın! Hey bana bakın!.. Azıcık bekle- yin.. Giyiniyorum, — Hayır, hayır. Menevili de uyandıracağım, onu da istiyor. Ça: buk olun., Luvayni, bunu söyler söylemez hemen duvarın dibinde duran K#© labrın yanına çekildi. Büssi Löklerk böyle şeylere alı kındı. Katiyen şüphelenmemi Dört arkadaş ellerinde hançerlefi le bekliyorlardı. Birdenbire Büssi İleri Wi pıyı açmaya çalıştığını duyduls” Tam bu sırada bir adam, yay! sakin, ve tabii bir sesle: — Bonsuvar efendiler, dedi Bastil, kumandanı lütufkâr Bü Löklerk cenaplarını öldürmey* b» zırlandığınızı görüyorum. Kapıyı açmaya çalışan Lökler bu konuşuşu işittiği için: — 0!0! Ne oluyor? dedi. Kont Luvayni: — Gammazlandık! diye bağı” dı. Üç arkadaş, samanlığın kapısı” dan çıkan ve kendilerine hit” eden bu adama hançerlerini kal rarak hücum ettiler. Sapkasını elinde tutan bu ada ilerlerken: — Bonsuvar Mösyö dö Kalab” bonsuvar Mösyö dö Sent Melis bonsuvar dö Montseri! diyordü Kalkan hançerler indi. Üç deli kanlı durdu. Geri geri çekil hürmetle selâm verdiler. Ayın gö fif ışığı bu sakin ve aynı zama" p cüreili adam yüzünü aydınlat” tı. Üçü de karşılarındaki adas”! gi nımışlardı. Luvayni bundan bir şey anlar