A İmam pm İRİ Rİ Tuvarekler arasında Casuslar nasıl 50 Ingiliz çalışıyorlar? lirası verseler Uçan tayyareden öbürüne atlar mısınız? Siz atlamazsanız bile allıyanlar var... Hem de kaç tane... Timbuktu'nun şarkında ve Ce zairin cenubunda büyük Sahara çölü vardır Burası Niceryadan Fa. sa kadar uzanan yakıcı, kavurucu ve daima dalgalı bir kum dehizi- dir. Çöl çorak bir yerdir insanı ve hayvanı çıldırtan ve ölüme sev- keden boğucu sam yelleri burasını bütün sene kasıp kavurur. Saharanın efendisi Tayasaller.| dir. Sırtında beyaz burnosu, ve gözlerinde peçeleri olan bu adam-| lar, develerinin sırtında çölü dola | sırlar. TTuvarek'in işi, kervanları soymak, haşiş ve esir satmaktır. O. aslan kadar yırtıcıdır. Ve yaşa- makta olduğu cehennemi “hayat dolayısiyle tabiati zalimdir Silâh ve askerle sahranın efer disini buyruk altına alamamış ola" Fransızlar Tuvareklere karşı sürü, «sirü casuslar göndermektedirler Bu casus ordusunun en çoğunu ya bancı lejyonları adı verilen alay- lar temin eder. Dünyanın sergü- zeşi seven bülün gençleri yurtları- nı terkederek bu lejyonlara iltihak ederler o Nitekim İngilizlerin ser güzesi peşinde koşan en iyi de" kanlıları da bu İejyonlarda hizm: ederler. Bundan az evvel bu İngiliz de likanlılarından, Barrington (adlı çok zeki bir casus kendi kumanda. nı yüzbasr Danla birlikte sahra da bir istik-af yaparken, kumların üstüne yüzükoyun uzanmış bir ce söt ##rmüşlerdi. Yaklaştıkes bunun arap elbiseli! birisi olduğunu (arketm'şler ve da. ha büyük bir ihtiyatla ilerlemişler di. Barrington cesedi çevirince ku- mandan'yle birlikte bağırmaktan kendilerini tutamadılar. Çünkü bu sima arap elbiseleri içinde gizlen- miş beyaz bir adamdı ve gözleri o- yulmuştu. Bunların eli altmda öl mekte olan adam acı acı inledi. Du kan da hemen onun dudaklarına biraz içki akıttı. Bu adam çok crliz bir hiriltrile: — Siz Fransız mısınız? Beni he- men gizli casus teşkilâtı yüzbaşısı- na götürünüz, dedi. — Seninle konuşmakta olan a- dam casus teşkilâtı yüzbaşısı Du- kandır, Sen kimsin? — Ben casus teşkilâtından Lüs- yenim ve tam vaktinde gelmiş ol- dunuz. Artık fazla yaşıyamıyaca- ğrmi hissediyorum. Beyaz Tuvarek| den kendinizi koruyunuz. Esir dü: şünce beni dağda bir mağaraya| götürdüler. Orada Tuvarek elbise-! leri giymiş bir beyaz adam var: on- ların şefine benziyor. Beni öldür. miyeceklerini, fakat istediklerini yapataklarmı söyledi. Gözlerimi oydular. Buraya getirip attılar. Adam bayılır gibi'oldu, sonra müthiş bir gayretle sesini yükselte- rek: — Yüzbaşım, beyaz Tuvarek..... Büyük belâ var... sözleriyle can verdi. İki casus, karargâhlarının bu- lunduğu İn Salaba varınca bu meç-! bul düşmanı yani kendi ırkı aley | bine Tuvarekleri sevketmekte olan! Avrupalıyı bulmağa saldırdılar Tuvarek kılığına giren ve en asri tabancalarla silâhlar kuşanan Barringtonla Amerikalı lejydner! Makkon yola çıkarak Ahaggar dağ! larının yolunu tuttular (o Altların- da Mabala develeri vardı. eteklerinde Barrington vaktile ca ami kurtarmış olduğu yaşlı bir a- rapla karşılaştı Bu yaşlı: adam onları Tuvarekin inine kadar gö türmeği kabül etti. Dağların gizli yarığı içinde gü- zel bir vadiye vardılar Burası çok yüksek ve sipsivri tepelerle çevril- mişti. Batı yanımda etrafı hişarla kuşanmış iki katlı gayet güzel bir ev göze çarpıyordu. İyi bir tesadüfle Aksggar dağı Yaşlı arap eve yaklaşırken: — Beyaz Tuvarekin evil. Diye gösterdi. Kapının birdenbire “açıldığını farketmekle hayrete düşen'iki ca- sus, karşılarında ince uzun boylu, mavi gözlü bir Avrupalıyı gördü- Tüm ui Bacaklarında bir İngiliz kilotu, ayaklarında sarı çizmeler, sırtında da mavi arap entarisi vardı. Ağ- zında sevimli bir tebessümle söze başladı: — Akşamlar hayrolsun efendi- ler! Adım Pol Donaldson'dur. Be- nimle görüşmek mi istiyorsunuz? Barington cevap verdi: — Biz beyaz Tuvareki görmek istiyoruz, Donaldson! Tatlı bakışlı adam: — Beyaz Tuvarek benim! Karşılığını verince iki casusun hayreti büsbütün arttı. — Arap sizi ancak benden al - mış olduğu emir üzerine dağların içine getirdi. Siz beyaz Tuvareki yakalamak için buraya geldiniz. Halbuki kend'niz kapana kısıldı- nız, değil mi?.. Şaşakalmış olan iki adamı evin içine davetle izaz ve (o ikrametti. Sonra'da kendi sergüzeştini an: lâttır. Bu adam bir İngiliz ve yabaricı lejyondan firari idi. Biribirideki cezalılar taburunun İehşetinden yılarak bir arkadaşiyle birlikte kaç mış ve bir Tuvarek âşiretinin eline düşmüşlerdi. Bunların kendilerini öldürmediklerine şaşmışlardı. Son. radan anlamıştı ki: o Aşiretin ölü reisine çok benzediği için onu ken di aralarma almağa karar vermiş. lermiş.. Donaldson bu âşirete bütün iste. giyle iltihak etmiş. Yepyeni haya- i tında yabancı İejyonlarındakine hiç benzemiyen heyecanlar ve ser- güzeştler kendisini adetâ büyüle- miş... Yavaş yavaş bu âşiretin reis. liğine kadar yükselmişti. Kumların üstünde ölü bulunan adam meselesinde kendisi hiç suç: | tu değilmiş. Bu cinayet bir yanlış- lıkla olmuştu. Artrk burada yaşa- maktan bıkıp usanmış olduğu için | medeniyet dünyasina dönmiye can atıyormuş. Fakat Tüvareklerin kendisini bırakmıyacaklarıni bili- yormuş. Barrington bu hikâyeyi sonuna kadar dinleyerek: — Medeniyet dünyasına dön - mek istiyorsun amma, Fransızlar - dan yakanı sıyırarak Oo Afrikadan! çıkamıyacaksın!... Dedi. Donaldson bu sözleri hak lı buldu. Fransız makamlarile pay- laşılacak bir kozu vardı. Eğer Fran sızlar ona bürriyetini bahşederler-! seo da Tuvareklerin bütün içyüzü. nü, esir ve esrar ticaretinin gizli taraflarını anlatacağını söyledi. Barrington kendisine Fransız makamları namına söz verdi. Be- yaz Tuvarek de kendisini artık bı- rakmaları için âşirete yalvarmağa gitti. Fakat istediğini koparamadı. Çöl oğulları reislerinden ayrılmı- yacaklarını söylüyorlardı. Bunun üzerine: — Kavga etmeğe mecbur olaca- Dedi ve hazırlığa girişti. Zaten birkaç dakika sonra da Tuvarekler eve hücum ettiler, İki taraf da ateş açtı. Cenk uzun sür. dü, Evdekiler müstahkem mevkide oldukları için vaziyete hâkimdi- ler.. Nihayet Amerikalı Makkan e- vin kilerinde birkaç parça dinamit buldu ve bunları dışarıdaki Tuva- reklerin arasıma attı. Tuvarekler dağıldı ve bu kargaşalık esnasm- da Avrupalılarla Amerikalı kaç- mağa muvaffak oldular. İn Salaha bitkin bir halde doğ- ru askeri karargâha gittiler. Barrington'un bütün protesto - larına rağmen Donaldson casusluk ve kaçak suçlarından muhakeme edilmek üzere zindana atıldı. Yüzbaşı Dukkanla Barrington kendi âmirlerinin hainliklerinden dehşet içinde kalarak boş yere te- sebbüslere giriştiler. Harp divanı inadından vazgeçmedi ve bir iki gün sonra Donaldson idama mah- küm edildi. Dukkanla Barrington işi daha yüksek makamlara aksettirerek nihayet bu mahkümiyeti iki sene hapse tahvil ettirebildiler, Donaldson hapishanede iki ay kadar kaldıktan sonra Paristen ge. len gizli bir emirle serbest bırakıl- dı ve nihayet geçen hafta İngilte- reye döndü. HABER Istanbulun en çok satılan hakiki akşam gazetesidir ilânlarını HABER'e verenler kâr ederler, Kendileri için hiç bir şey tehlikeli olmuyan dört kız ve dokuz erkek Londra da toplanarak tayyare < çarpıştırmaktan üst kattan atlamağa kadar her işi muay yen bir para mukabilinde yapmağa ka rar vermişlerdir. Delidolu şahsiyetlerden teşekkül e den bu teşkilâtın reisi Dikson (o Plint. hayatında 1000 defa böyle müthiş kaza W vakalar geçirdiğini söylemiştir. Bu adama “Nikso Nervo,,da diyor lar. Yani “siniri olmayan, asabiycte ka pılmayan adaml!.,. Gene bu adamın bir diğer namı da “bin canlı insan,,dır. Yakında bir ücret mukabilinde iki otomobil çarpıştıracaktır. Otomobillerin ikisinde de kendi teşkilâtının adamları bulunacak ve bu otomobiller (o sâatte 60 mil süratle giderken çarpışacaklar dır, Her iki otomobil de parçaparça ola caktır, Fakat sinirsiz adam, bundan ken di hayatı hesabına hiç endişe etmemek tedir. Kândisi şöyle diyor? “Ben bu İşleri uzun zamandır yapı yorum. İnsanın parmağını ağzında bıra” kan, küçük-dilini yutturan Ç heyecanlı tecrübelerden, karada, denizde ve havar da yüzlercesini yaptım. Belki 600 tanş otomobil kırdım. Fakat hâlâ bunların hikâyesini anlatacak (o mevkideyim. Sa ğim. Bu gibi fevkalâde hayret tecrübeleri mi sinema kümpanyaları için yapıyorum. Bu işte benimle teşrikimesai oedecek genç erkek ve kadınları da topluyorum. Aldığım İozlar, harikulide muvaze ne sahibidirler. Film kumpanyasının İs tediği herhangi hayfet tecrübesini yap” mağa hazırdırlar. Muvazene ve cesaretlerinin derecesini göstermek için söyliyeyim ki, bu kızlar dan bir kaçı bir Londra binasının tepe sindeki 40 ayak irtifada su (terazisinin kenarlarından ta üstüne (o tırmanmışlar, bir başka vakit de caddeden 150 ayak yukarı bir irtifada bir binanın taraçası etrafında yürümüşlerdir.,, Bizzat kızlar da demektedirler ki, “Biz bu işi, heyecanı (o #evdiğimiz için Yapıyoruz. Bizi heyecan. heyecanlı hâ diselerden başka bir şey alâkadar etmez. Evvelce bu işi, sadece kendi zevki miz için yapıyorduk. Bazılarımızın ailesi bu heyecanlı marifetler için hiç olmazsa Parada da kazanmaklığımızı tavsiye et ti. İşte geçinip gidiyoruz... Teşkilât reisi “Bin canlı adam,, Flint heyecan tarifesini şöyle tesbit e& miştir. Bir otomobil çarpıştırmak: 20 Sterlin İçerisinde kadm - bulunduğu halde otomobil çarpıştırmak: 32 Sterlin. Otobüs, veya otomobil - tepetaklak etmek: 35 Sterlin. İeçirisinde kadın bulunduğu — halde bunları tepetaklak etmek: 60 Sterlin. -« Dört nala giden beygirin üzerinden düşmek: $ Sterlin, 24 ayak duvardan atılmak: 19 Ster Tin, Ayni kumpanya azaları havada bir tayyareden bir tayyareye o geçmek için $0 Sterlin almaktadırlar, Bir yemek masasında otürup durur ken karşıki adamdan bir © yumruk ye menin fiyatı 3 Sterlindir. 'Tarifeyi yapan adam bu sonuncusu" nu en ehven ücret olarak gösteriyor. Ve “su gibi ucuz,, diye tarif ediyor. Kıskanç bir koca Karısını zencire dıvara bağlarmış Kadın bu istibdallan memnun amma, Adliye kocayı cezalandırdı Çekoslovakyanın şimal hududunda Novi Bohumin civarında bir çiftlik evi nin odasında zincire vurulmuş genç bir kadının bulunması jandarma ve polisleri; harekete getirmiştir. İ Oda iyice döşeli ve dayalıdır. Pasis| kadın her iki ayağına (geçirilmiş pran ganın zincirlerile duvara çakılı olduğu il çin ancak kapıya kadar erişebilmekteydi. | Yapılan tahkikattan (o anlaşılmıştır ki; vaşı geçkince olan koca çok kıskançtır. Ve iş için çarşıya pazara çıktığı zaman karısını ancak bu suretle korumanın ça resini bulmuştur. İşin asıl tuhaf tarafı şurasıdır ki ie « dın polislere hiç bir şikâyette bulunma" mış ve kocasının hoşuna gidebilmek için her şeye razı olduğunu söylemiştir. Polis kadının sözlerine hiç aldırış et miyerek çiftçiyi, karının hürriyetini tehdit suçuyla mahkemeye vermiştir. “Koca razı, karı razı, ne halt eder kör kadı,, nazariyesinin doğru olup ok madığını Çekoslovak vilâyet ceza mah kemesi gelecek hafta vereceği kararla gösterecektir. zdiİM ön. öldü ki ği nn li iğ İl, di iğ, Silinme aindininei & sin MEZİĞİMME Sünni linen kn az İLİ lk ZELİL Lİ İİ. OMÜ İYİ LÖĞİLLLMMİLİMİLLLİĞLLÜNİLML24. İdi 2. alam ». mislini