EM AYP iz (a matem tatarsın ya para verirsin / sin Hunan vilâyeti memur- | ları ya verilen emirleri tu- * yahut da buna mukabil pa- i öderler, Sin tümhuriyetinin banisi olan | at Sen namma yapılmakta | haftalık âyinlere gitmiyen| vrların maaşları yüzde beş! inde kesilir. ğer bu memur ikinci hafta da trene gitmeği ihmal ederse ilmiş olduğunu görerek işsiz | İmatesin menşei | R âzı bilginler domatesin Av- | , Tüpaya milâdi ikinci asır-| iş olduğunu yazmakta ise-| bi İngiltere bu lezzetli sebze- | on altıncı * Domatesi İngiltereye s0 Muharrir John Gerard'dır. | , Üerard ayni zamanda cerrah-| yLondranın Holborn mahalle- « Otururdu. Ve büyük bir bah- Vardı. Tohumunu nereden iiyan bulmuş, ve bahçesinde diği domateslere “Pamum| *» adını vermiştir. Bu ad i-| ylca “Pomiei dei Mori,, yani! m elması, sözünden alın- Sonraları Fransada “Pom-| i, amour, yani “Aşk elması, ni almıştır. | ikalılar ise sofralarma! iri a asrın ortalarına domatesi kabul etmişlerdir. al domatesin hangi ülkeden kind gelmiş olduğu araştırıl- asırda tanr- | UIdıclık rakoru | acaristanın Szeget 8) li İN nde çiftçi, altmış yaşmda-! N © Halasz “dünya sağdıçlık,,! : | dan kaldırılması i çekleştirilmiştir. 1934 yılında 34, rekorunun kendisinde iddia etmektedir. Bu vazifeyi tam 1574 defa et-| i miş olduğu halde evlenecek çift! ler nezdinde rağbeti hâlâ büyük- tür. Bu rağbete sebep de yeni gelin| ve güveyin şerefine daima bir manzume yazmakta olduğu gibi Macaristanın 1000 den ziyade ©, lan halk danslarının hepsini bil-| mesidir. İ Pariste son | tramvaylar | olduğunu | parisliler artık son tramvayları| nm seyrüseferlerini seyretmek | tedirler. Çünkü Pariste tramvaylar! Tramvayların büsbütün orte:| üç adımla ger - hat; 1935 de de 35 hat feda edil miştir. Bu sene tasfiye edilmesi lâ-| zımgelen 18 hat kalmıştır. Bu 40- nuncuların yerini doldurmak işi birkaç ay sürecektir. Bunun için 550 otobüs 1smarlanmıştır, Yeni - den birçok garaj, depo ve yeni a- tölyeler yapılmıştır. Paris asrileşiyor, fakat bu işler şehir bütçesine 80 milyon franga mal olmuştur. Sahibini öldüren köpek! M acaristanın Eocka köyün- den bir çiftçi avdan sonra yorgunluğunu bir kadeh şarapla giderirken birdenbire tehlikeli bir! Le yaralı olarak yere düşmüş-| tür. Yapılan tahkikatta köpeği- nin kazara tüfeği düşürdüğü ve kuyruğuyla tetiğe dokunarak sahi- bini yaraladığı anlaşılmıştır. .HABER — Akşam posfa&r Cenup denizi adalıları evvelce böyle yarı çıplak bir halde tabiatle başbaşa yaşıyorlardı. Adalarına artık maziye karışmak üzeredir.| gelen beyaz insanlar onlara medeni denilen elbiselerini giydirince za vallılar hastalıktan kırılmağa baş» ladılar. Şimdi iş anlaşıldı ve yerliler gene eski serbest hayatlarına ka vuştular! Cenup denizi adalıları Medeniyet elbiselerini atıp ölüm Nevyorktan yazılıyor: Cenup denizlerinde ölüm, tatil yap. tı! Yüzlerce insanın, medeniyetin elile| hastalanıp ölmesinin önüne geçildi. A. dallar, medeniyet geydirdiği, elbiseleri fırlatıp atıyor ve kendi tabi bibaslarına dönüyorlar. Büyük Okyannos denizindeki adalar. da kurulmuş Amerikan hayır wüesse. s#elerinin direktörü doktor Lambert ar. tık Amerikaya dönmüştür. Derhal etra. fını savan gazetecilere verdiği beyanat. tn Amerikalı doktor Bu çok meraklı hâdiseyi şöyle anlatıyor: “ Birkaç yıl öncesine kadar her kes karar vermişti ki, büyük Okyanus adalarında oturan yerlilerin hayatı teh. elinin , kendilerine | likededir. Mukadderatı çizilmiş zavallı insanlar... Medeniyet onları öldürüyor . du, Gündengüne belki nesilleri kuru. yacaktı, Fakat şimdi, birkaç vak'a müstes. na olmak üzere , yerliler artıyorlar bi. le... Bunların tekrar kendilerine gelme lerinin en büyük âmillerinden biri de, üzerlerindeki ceket veya pantolon, göm lek , kravat, ayakkabı ve şapka gibi, medeniyet kılıflarını,, atmalarıdır! Bu elbiseler onlara zorla dan geydirilmişti, Cenup denizi adalarında oturan yerlilere, Avrupa ve Amerika şehirleri nin elbiseleri, medeniyetin büyük lâneti olmuştu, Tacirler ve mis. beyazlar tarafın. sanki en Or dokuz kardeşini a. Ni Yi hümayun,, dan atılan| » Benç padişahı selâmlarken sokakları ıssız bir ülke di. Panjurlar, kafesler, | bi,” Başmı sokacak üstü bir yer bulamıyanlar, 80 da korku ve ürperti , birer gölge gibi u - a ola, i Mag, alıyordu. Yirmi dokuz i 2 bir ân önce . Vüşmak için te “Sarayi hü » Mefoy saklaşırken, şehirde duyulmuyordu. Koca lm uykusuna dalmış Yergı Diydi, fakat iniltisi işi. Kn yollara dikkatle bakı- ayi b buralarda cins cins | Dir inan, bazı yerlerde sürük - Mn açtığı İN eni Sörünürdü, Fakat şimdi ve nefessizdi. taş kapanmış, kafesler ka . | Ma gi yda: Üçüncü Murat öl.| Nüagy, sade ağası bu habe- Mama, yurmadan Manisa #ehzadeye bildirmiş. | da sebepsiz bir | siyaseti ile, palalı| lara salınmıştı. Bunlar, rastladıklarını öldürüyor. lardı. Maksat halkı korkutmaktı. * Üçüncü Mehmet saraya veldiği vakit, annesini matem içinde gör- müştü, Üçüncü Muradın beniz gömülmemiş olduğunu haber a . Imca sordu: — Nerdedir?... Cevap verdiler: — Musalla taşında... İ Genç padişahm gözünde, şim - di musallada duran padişahın yaptıkları canlanmıştı. 1252 yı . | lında yirmi sekiz yaşımda tahta | geçen Üçüncü Murat, bir çektiri | ile sarayı hümayuna geldiği gün, beş şehzadeyi öldürtmüştü. Ya kendisi ne yapacaktı?... Beş şehzade, her halde bir korkuyla - idi ki öldürülmüştü. Fakat şimdi sarayda tam on dokuz şehzade bulunuyordu. Bunlar... Evet... Bunlar da o yola gitme- liydiler... * Genç padişahın ayaklarma yüz- lerini sürenler, birer gölge gibi | sarayın içinde süzülüyordu. Her uzaklaşan gölgenin yüzünde de - rin bir yaranın İzi g'bi ıstırap çiz gileri beliriyordu: Bunlara büyül: işler verilmişti, | Gözlerinde parlıyan altınlarla duyuşları kamaşan genç padişah, i sarayda padişah sıfatiyle ilk da - İ kikalarını derin bir heyecan için- de geçirmekteydi. Bir müddet sonra yeni padişa. hım önüne bir liste geldi. Mehmet bu listeye heyecanla göz gezdir . di: Mustafa, Osman, Bayezit, lim, Cihangir, Abdullah, Abdur - rahman, Hasan, Ahmet, Yakup, Alemşah, Yusuf, Hüseyin, Kor. kut, Ali, İshak, Ömer, Alâettin ve davut... Padişahın dudakları kımıldadı ve sordu: — Hepsi bitti mi? — Beli şevketlüm... tane... — Tabutlayın! * On dokuz Se .| | Tarih şunları yazıyor: “Yüz on! iki kardeşten mütebaki on dokuz biraderini birer birer katlettirdi.,, | Şehzadelerin muallimi Nev'i de şunları söylüyor: Böyle bir vak'a gösterdi mirulı hâydl Böyle ne bir geldi hali gördü hassas basar Yazmadı snakkaşlar böyle temasili acip Vermedi vasanflar aynu nazirjnenden haber Şair | Üçüncü Muradı mezarına gö - müp dönenler, sarayda on dokuz tabutla karşılaştıkları vakit hiç de hayret etmemişlerdi. Nasiyemde kâtibi kudret ne yazmış bilme, dim. Ah kim bu gülşeni âlemde herkez gülme, | dim. Diyen en büyük şehzade Mus - tafa da bunların arasındaydı. * Genç padişahın işi bununla bit- miş olmuyordu. Öldürülen şehza- delerin anneleri vardı. Bunlar da mühim bir yekün tutuyordu: Fat- ma şultandan maada Üçüncü Mu- radm yirmi dört de kızı kalmıştı. Hepsi eski saraya nefyedildi - ler, Bunlar, anneleriyle üç ayda bir görüşüyorlardı. B'r kısmı va- lidelerinden tefrik olunduktan sonra kendüleri zor ile baltacıla ra verildi., Geri kalanların da eski sarayda 1597 de çıkan taun imdatlarına yet'şti, * Bütün bu işleri Yapan padişah bol keseden askere bir milyon üç yüz bin altın, vü'e'âva ve vezirle- re kışlık kürkler ihsan etmekle meşguldü. den kurtuldular! yonerler, bu adalara akmadan önce bi, çareler öyle mesuttu ki.. Her yere çıplak olarak gidiyorlardı, Yalnız bel, lerine, “Riri,, adı verdikleri bayraktan bir eteklik geçiriyorlardı. Çok yâğmur. lu mıntakalarda da, bu yerliler, vücut, larma Hindistan cevizi yağı sürerek yağmur ve bilnetice rütübetten kendi. lerini muhafa ediyorlardı. Fakat ceketler ve pantollar geldiği vakıt iş değişmişti. Bu saadet kaybol, du. Elbiseler onlarda pek çabuk deri hastalıkları tevlit ediyordu. Ve zavallı, lar elbiseler yüzünden gelebilecek has, talıklara da pek müsait bir hal alıyor. lardı. Neticede soğuk alıyor, nezleye tu. tuluyor, zatürreeye yakalanıyor, hattâ bu hastalıkların vereme çevirdiği de görülüyordu. Büyük Okyanusta verem, herhangi diğer beliyyeden daha çok insan hayati almıştır. Bugün, artık görüş değişmiştir. El biseler, atıldı, yaprak eteklikler, hattâ basit bir basmadan ilinti halinde e'bise. ler baş gösteriyordu. Yerli kızlar sevin. di. Başlarma güllerini ve kendilerine has çelenkleri boyunlarına astılar. A. şıklar, gene su kenarlarında sevişmeğe başladı. Bütün hayat, en derin sevinç seslerini, tirk Okyanus semalarma ak. settirerek yeniden belirdi.,, i Gazetecilere ei yukarıya yazdığımız Amerikan doktoru cenup adalarmın mütenasip vücutlu yerlileri , ni, medeniyet yüzünden felikete uğra. maktan kurtaranlar arasındadır. Bu doktor büyük Okyanus adaları. na 1918 de gitmişti. O zamandanberi oranın yerlileri arasında tetkikat yapı. yordu. Bu adam binlerce yerliyi en azılı er. keklerinden güzel sesli, zarif kızlarına kadar muhtelif adalarda münvene ve tedavi etmiş, aşılar yapmış ve bilbasra tabii yaradılışlarının muhite olan alışık Yıklarını gözden uzak tutmadan bunla. rın yaşayışını mağkul bir tasfiyeye ta. bi tutmustur. Amerikalı doktor, memleketine ra hat bir yürekle dönmüştür. Az sonra gene adılara gidecek ve memleketten uzak olarak birkaç sene daha ça'ısacıktır. Karısı ve kızları da keni'sile beraber dolaşıyor. Ne doktor, ne de karısı ve kızı ada. İsra gittikleri zaman, üzerlerindeki A. merikan elbiselerini muhafaza ediyor ve vücutlarını Hindistan cevizi yaği. leyn#lavıp yanrak etekfklerle permi. yorlar ama, yerlileri de simokin giyme. #e merhur etmiyorlar! Evli evinde, kövlü kövünde... Varsın Okvanun adaları verileri de “Pn'n Ta, rma, kolah gömlek geymeden gitsin,