HABER — Akşam postası amma aa yam | 0 KOCALI YAZAN: İSHAK FERDİ KADIN | a “ Artık vicdanen hükmettim ki, © Necdetin yaralanmasında da mü- hendis Ziyanın parmağı var! ,, Bu sözleri polis hafiyesi söylüyordu ! İ çay Bakkal 100 (Nakit, tercüme ve iklibos hakkı mahfuzdur.) mar “Aşk ve kin, bunlar karanlık, aydınlık gibi birbirini itmam eden hakikatler... Bir taraftan öbür ta- rafa sallanan bir rakkasın ucu. sinde toprak çanaklar, içlerinde sular vardı. Birkaç serçe ve bir güvercin imamın ayaklarının 'al- tında sıçrıyorlardı. Dini, kini olan ğızı öldürmüştür. Böyle bir ada şeyler hep ikinci derecede. Yaln:z © aşk ve kin ebedi..,, ) ii Osmanı öğle yemeğine bekli- > yorlardı. Mutfak kapısı açılmış, © bahçe mis gibi kokuyordu. Rabia acele yemek yedi. Vani- köyüne gidecekti. Yeni bir der- sin günlerini kararlaştırması lâ- » zımdı. Osman beraber geçirdikle- “ri cuma gününde kendisini yalnız bırakmasına biraz içlendi. Fakat © bir şey söylemedi. Hattâ ona ca- © mideki intibalarını bile sormamış- > tr. Adetâ lâkırdı açmasmı istemi- 8 © yer gibiydi. Rakım dükkâna, Pen- © be konağa gitti. Onu kendi hali- > ne, kendi düşünceleriyle başbaşa © bıraktılar, Xxın Ev biraz içerlek, önünde bir av- © Olu var. Onun için Sinekli Bakkal- da olan arka cephesi öteki evlerin hizasını fırlamıştı. Evin ilk iki katı avlunun yüksek duvariyle ör- - #ülüyor. İçinde adam olduğuna dair bir emare ancak üçüncü ka- © tın pencerelrinde görülebilirdi. vin üst katını gözden geçirdi. Ka ©. feslerden birinin altından bir pa- tiska perde ucu dışarıya fırlamış, rüzgürda sallanıyordu. Orada bir pencere açıktı. İmamın odası ola- bilirdi. Kapının tokmağını yaka- ladı, vurmağa başladı. Cevap ala- madı. “Yandaki ipi çek, amca bey.,, Döndü. Elleri deri önlüğünün © altında Muharrem onu seyrediyor- © du Hemen kapıya yaklaştı, ipi çekti. Avluda bir çımgrak çalma- ğa başladı ve açık pencerenin ka- fesinin arkasından biri seslendi. © İmamın sesiydi. “Kim 0?,, . Muharrem cevap verdi. “Sizi ilmühâber için biri gör- mek istiyor, imam efendi.,, Başını çevirdi, kırptı. “Mutlak işin ucunda mangiz ol- Osmana göz “ Omalı, amca bey, yoksa içeriye gi: © remezsin.,, © İkisi de içeriyi dinlediler. Av. © uda birisinin yürüdüğünü duyun: k © ca Muharrem imamın pes ve ma- ği kamlı “Kim 0?,, sesini taklit ede- - rek uzaklaştı. i İhtiyar kapıyı aralamış, homur- Ni l danıyordu. l “Ne istiyorsun?,, “Burada söyliyemem, imam e © “Öyleyse içeriye gir.,, Toplu bir avludan geçtiler. St- A sira teller gerilmişti o Üzerleri yaslı, Mutlak vaktile orada çama- yıkamağa meraklı bir kadın Ölmüln; Biraz geriye çekildi, &-$- bu adamın kuşlara dostluğu Os- mana biraz garip geldi. “Pabuçlarını çıkar.,, Osman evin kapısmda pabuçla- rmi çıkardı. İmamın arkasındar mermer bir taşlık geçti. Merdiven. leri süküt içinde çıktılar. İmam trabzanlara tutunuyor, sık sık $0- luyordu. Başında beyaz takkesi, arkasında gecelik Şam hırkasiyle daha kuru, daha çökük bir ha yardı. Osmanı üçüncü katta kü- çük bir odaya aldı. Bir köşe minderi, eski ceviz bir dolap, bir rahle odanm bütün eş- yasını teşkil ediyordu. Köşe min- derine karşı karşıya oturdular, birbirlerinin yüzüne baktılar, © İmam hal hatır sormadı. En ak- si sesiyle: “İşin ne? Ne istiyorsun, söyle bakalım.,, : “Ben Rabianm kocasıyım. Du- madınız Osman.,, > Bunu söylerken Osman, kendi- ni ne aptal, ne acaip buluyordu. “Benim Rabia isminde hatun- la biç bir alâkam yek.,, “Ben size biraz yardım .... isterdim.,, “Yardım mı dedin?,, İmamın tümsek gırtlağı zayıf boynunda aşağı yukarı işlemeğe başladı: “Hakkımı iade demek istiyor- sun. Nihayet nedamet etti, hak- kımı vermek istiyor, öyle mi?,, “Rabia benim buraya geldiği- mi bilmiyor bile. Ben kendi hesa- bıma size hakkımızı iade edece- ğim, efendi baba.,, Mademki ihtiyar bu yardımı bir hak diye tefsir etmek istiyor- du, Osmanın artık onu “yardım,, kelimesiyle iz'aç etmesinde mana yoktu, Fakat tecessüs Osmanın en zayıf noktasıydı. (Devamı var) | Zabıtayı şaşırtan noktalar Leylâ ile Şakirin münakaşası u- zun sürmedi. Kapı çalındı.. Leyls yerinden fırladı.. Kapıyı açtı: — A, Yılmaz bey.. Siz misiniz? — Sizi bu saatte rahatsız etmek istemezdim, hanımefendi.. Benı mazur görünüz! Ancak şimdi va- kit bulabildim. Yılmaz ayakta duran Şakiri gö- rünce, Leylânın kocasr olduğunu tahmin etmişti, Leylâ: — Kocam... Diye prezante ettikten sonra Şa- kire döndü: göstermeyiniz! Zabıtaya yaptığı. nız yardım pek büyüktür. Birci- nayelin karanlık kalmış safhaları- nı aydınlattınız. Bize bir katil bul- dunuz! e yg Şakir şaşı Bir HEYAS an KAYI” smm, kâh Yılmazın yüzüne ba- karak dişlerini sıkıyordu. Sabrı tükenmişti. Leylâya döndü: — Şu mühendis Ziyanın başın, yakan kadın sen misin yoksa..? Leylâ: dım. Bir gün yolda giderken, bu adamın doktor Şahabi öldürdüğü- nü itiraf ettiğini kulağımla işittim. Vicdanım, susmama mani oldu. Yılmaz beye telfonla söyledim. İş- te mesele bundan ibaret. Yılmaz başını sallıyarak: — Evet, dedi, hanımefendi bu suretle hem zabıtaya, hem de ce- miyete hizmet etmiştir. Kendisi- ni takdir ediniz! Mühendis Ziya ya gelince, o kendi başını kendi e- liyle yakmış cüretkâr bir adamdır. Doktor Şahabın servetine konmak için, kadm kıyafetine girerk, Bü - yükdere yolunda zavallı adamca- ma merhamet edilir mi? Şakir, Yılmazın mert bir erkek olduğunu ilk görüşte anlamıştı. Konuşmasından da az çok hoş lanmıştı. Böyle mert bir adamın Leylâya fena gözle bakmıyacağı nı düşünerek, yavaş yavaş yumu- şadı. Yılmaz, ziyaretinin sebebini £ zah ederek: — Beyefendi! dedi . Müsaade ederseniz, gelecek hafta salı gü- nü öğleden sonra saat ikide Leylâ hanım üçüncü ceza mahkemesine gelecek. Hukuku umumiye namı na şahadette bulunacak. Şakir homurdandı: — Aman beyim, nasıl olur” Ben karımı evden dışarıya çıkar- mıyorum.. Bir cinayet meselesi: hakkında mahkemeye gitmek.. A. man yarabbi! Yılmaz bey: — Beyhude asabileşiyorsunuz, Şakir bey! dedi . Ceza işlerinde şahitler mahkemeye gitmezlerse, hâkim, şahidi zabıta marifetiyle getirtir. Bugünlerde size bir celp- name gelecektir. Onu alınca ha nımefendinin her halde mahkeme ye gelmeleri lâzımdır. aşkabir mevzua geçivermesi, Şa»). kirin sinmesine ve derhal | yatış- masına vesile olmuştu. Yılmaz üç gün önce bir barda geçen cinayeti anlatarak: — Hanımefendi! dedi - Gaze telerde şüphesiz ki okumuşsunuz- dur.. Doktor Şahap beyin birade ri Necdet beyi de yaraladılar. Za vallı Necdet, Fransız hastanesin: de yatıyor. Halbuki kardâşiniy davası salı günü rüyet edilecek. Onün ilk celsede bulunmasını çok arzu ederdim. Necdet bey, bu esrarengiz cinayet hakkında mah kemeyi mümkün olduğu kadar tenvir edecekti. — Tuhaf şey! Ben gazetede o kudum amma, adı geçen Necde!| beyin, doktor Şahabin kardeşi o!. duğunu tahmin etmedim. — Şüphesiz buhu tahmin ede mezdiniz! Bü taf$ilâtı ancak dür.| kü gazetelerden bir tanesi Yağ — O da benim gözüme ilişme" miş. Ne talisiz kardeşlermiş b“ zavallılar... ! — Bana öyle geliyor ki, hanı“ mefendi; Necdet beyi vuran #* dam, bunu önceden tasarlamış ©| lacak.. Ve bu adamın mühendi#| Ziya ile alâkadar olmasını da mis hakkak görüyorum. | — Ne münasebetle..? d — Çünkü bu davanm rüyet ta rihi yaklaştı. Necdet beyin mahk e" mede fazla izahat vermemesi v*| cinayetin müthiş bir esrar perd| si altında kalması için, katil ikin ci bir cinayet daha tertip etmiş ©) lamaz mı? i Leylâ önüne bakark cevap ver” j di: — Vallahi siz, eşi bulunur sa” bıta memurlarindan “değilsiniZ.. Yılmaz bey! Bir meseleyi bu ka" dar incelemek kimin hatırına g& lirdi? 4 Şakir mütemadiyen cigara içi' yor ve terliyordu. Yılmaz sözüne devam etti: j — Şimdi de Necdeti yaralıya; şeriri aramakla meşgulüm. Sali gününe kadar bu herifin yakasın! ele geçirirsem, hemen mahkemeyâ | sevkedeceğim. 7 © — Bu mesele hakkında ühem dis Ziyanın ifadesini almadım:#. mı? # — Almaz olur muyum? Üs: gündür tevkifhaneye taşınıyorurk. O da o derece inatçı bir adam kir. Ağzından dirhemle lâf çikiyor. — Bunu da öteki gibi inkâr Lu ediyor? © — Tamamiyle inkâr. Faks. ben öyle usturuplu sualler sordu ki, ilk önce hayli bocaladı.. (Be yaz Rus) barını tanıdığını itirsi eltikten sonra, derhal kendini top” ladı. Bir hafta önce tevkifhaned? kendisini ziyarete gelen kılıkrı# bir adamla pek manalı şeyler k* nuştuklarını da gardiyanlarda” biri söyleyince, artık şüphem kak. madı. Vicdanen hükmettim Necdet beyin yaralanmasında 4 mühendis Ziyanın parmağı vi dır! KOCAMLA Pi 4 K İİ AM Tetirka No.20 “Ondan kendisinden © bahsedildiğini hiç işitmedik. Yalnız bir defa Bilâlden bir mektup aldık. Bu mektupda Arif Nedretin karısı için nafaka tahsis €tmesini istiyor, kabul etmediği takdirde büyük bir rezalet çıkacağını yazıyordu. — Fakat şu Bilâl beyin böyle isim değiştirmekte ne gibi enteresi olduğunu anayamıyorum. — Onun elbet belki bir hesabı vardır. Esasen bu hususta ancak faraziyatla söz ( söyliyebileceğim. Bu derecelerde hile ve vasıtaların hiç mes'ulyietini düşünmediğine bakılırsa onda şiddetli bir para hırsı vardı. Arif Nedretin karısından ayrı yaşamaktan bı- karak talâk istiyeceğini hesap ediyordu. Zira o zaman karısına yüz bin lirayı vermeğe mecbur olacaktı. Ta- bildir ki bu paranın büyük bir kısmı kendi eline ge Çetekti. Bu sefil kadın rolünü büyük bir — ustalıkla oynadı. Falkat tesadüf ve bir de Arif Nedretiri bükül- - mez inatçı mukavemeti onların bütün rollerini altüst etti. — Fakat ben! Bütün bunların arasında Bilâl bey beni ne yâpıyordu? — Ah! Böyle hilekâr bir adam elbet bunu da dü- şündü. Önünde daha dört senelik uzun bir zaman var- dı. Sizin sinnirüştünüz hitam bulupda serbest kalın. caya kadar ber şeyin biteceğini hesap ediyordu. Hat-, tâ işler yolunda giderse o kadar bile beklemeğe lü- zum olmıyacak, yirmi bir yaşınıza girmenizi bekle- meden ortağile sıvığacaktı. İhsan beyin bütün bu faraziyat üzerine söylediği sözler hakikate çök yakın görünüyordu. Vasim her- halde böyle hesaplamıştı. Mukavelât muharririnin biraz yavaşça söylediği bu uzun izahattan sonra gözlerim gene Arif Nedrete doğru kaydı. Alnmda derin çizgiler peyda olmuştu. Gözlerini yere dikmişti. Elleri arkasında odanın içeri- sinde dolaşmasında devam ediyordu. Belki de onun izdivaç ve aile hayatının içyüzü ilk defa olarak bir yabancı önünde olanca çıplaklığiyle ortaya dökülü yordu. Bu derecelerde azametli görünen bu adem için başkalarmın ağzından bile olsa bunları işitmek gok acı, çok ağırdı. Bana karşı gösterdiği fenâ mi” meleye rağmen ona açımıştım. 1 İş adami tekrar söze başlıyarak: : j — İşte dedi. Şimdi Arif Nedret beyin izdivac” © nın bütün cereyanın: öğrendiniz. Sizi iyice tenvir ©” mek için en ince, en rekik, hattâ şayanı tecesüf nef” taları bile anlattım. Şimdi sizin bu işi nass) öğrendi” inizi ve ne yapmak niyetinde olduğunuzu anla A ölümünün ” size kaldı. Eski Mukavelât muharriri Bilâl beyin : Ali beyin beni bürosuna çağırdığını, evli olduğum" şiddetle iddia etmesile ne kadar şaşırdığımı veli saatler geçirdiğimi kısaca anlattım. Benim adım © « lınarak yapılan bu İzdivacın derhal feshini tedi söyledim. ç eği Mukavelât muharriri? di — İzdivağı ne diye feshedecek mişiniz? diye gi raz etti.İsim değişikliği Şekip Esadın mevcudiyetine mâni olamıyor. Bahusus ki menin en birinci şartı sizin Arif Nedretle nizdir. i Ti