29 İLKKAÂNUN — 1995 Çöner.. Çöller... Nihayetsiz çöller... Ufukta bir gölge titriyor... Ka- rakoldaki nöbetçiler ellerini alın larma koymuşlar, bu noktaya ba kıyorlar... Gece olmasına rağmen aydın'!ık olan çölün ufkunda bir ihtiyarm geldiği seziliyordu. Nöbetçi, yanındakine: — Tanıyor musun?... Kim bu?.. | - dedi. — Hayır... geldiği belli... »”.. Eris sabah, çavuş, ihtiyarı, Fransız zabitinin huzuruna çıkar. dı « Ben Lazreg sen misin? Seni buldı.rmak için epeyce müşkülâ' çektile.. Bir kâğıda bakarak ilâve etti; — On altı senedenberi çölden kasabaya geli issin. İhtiyar, gi rini ovalıya- rak: > — Evet! . dadi. Zabit sordu: — Seni neye çağırttık, bilişor A 7 Z si musun? İhtiyar, bir söz söylemeksizi Fakat çok uzaktar| Zabit anlatmağa başladı: — İşte, baba... Oğlun Hummu, izin almaksızın bizim havaliyi ter- kedip kaçtıktan sonra Tunusa, de- niz kıyısındaki büyük şehire git- miş. Orada geçen sene ölmüş... Şüphesiz çok çalışmış olacak, çün- kü para bırakmış. Üç bin “duro,... Bunları kadı bana gönderdi. Sana teslim etmemi bildirdi. Çünkü bi- riçik varis sen mişsin... Ben Lazreg titremedi, Yüzbaşı kalktr. Duvara gömülü olan kasa- ya yaklaştı. Kapak açıldığı vakit, ihtiyar, gözlerini çevirdi. Şimdi, zabit, önündeydi. Ona, bir çıkım para uzatıyordu: — Say bakalım... Ben Lazreg, değil üç bin, üç yüz “duro,, yu bile bir arada görme- mişti. Uzun ve sıska parmaklariy- | le paketleri aldı. Saymadan bornu- zunun altına sakladı. ; Zabit, ondan bir teşekkür falan bekliyordu. — Şimdi artık zengin oldur... Reisiniz Kaid kadar zengin... Lâkin, yüzbaşı, dikkatle bak - A av ix , Ç Tefrika numarası: 105 “Yazan: (Vâ&-N 0) . “ Allahım!.. Bana bir mucize göster!,, Lidya böyle söyliyerek başını kaldırdı ve denizde Hızırın donanmasını gördü Geçen kısımların hülâsası Lidyayı bulmak için, bir heyet, Hiristiyan donanmasından ayrı. larak, Hayırsız adaya gidiyor. Bu heyetin içinde, elleri bağlı olan Hasan da vardı. Ada hakkın da izahat almak bahânesile, Ani- ta, onu da göndermişti. Başkaca adamlar vardı... Bunlar, adanın şimal sırtlarım - dan kayalara doğru tırmanmağa başladılar. Lidyayı orada bula - caklarmı umuyorlardı. Herhalde, hazinenin kapısını kırmakla meş gul olacaktı, Anita, kaptana şöyle söyle - mişti: — Hazinenin elde edilme me selesini bana bırakmız, ben bu de- likanlıyı tanıyorum, ser verir, sir vermez cinsindendir. Nice Türke lere işkence edilmiştir de kendi - lerinden hiçbir sır elde edileme * miştir. Bu da onlardan biridir. Onun için, esrarı ağzından iyilik- le alacağım. Kaptan, Anitanın bu gibi en - trikalara kendinden daha fazla aklı ereceğine emindi. Esasen, Yı- lanlı manastır baş papası, ona: “.— Sen harp işlerini idare et, siyaset tarafını prensese bırak!,, dememişmiydi?.. Aralarmda böyle bir iş bölü - mü olduğu için, Hasan'ı, tamamile prenses emrine bıraktı, Casuslar, haber getiriyorlardı: “-— Türk donanması yaklaşı - yor..,, İşte, Dük'ün bu sırada, işi ba- şından aşkındı. Adanın Şimalin- de harp hazırlıklarını tamamla - makla meşguldü. Keşif heyeti, kayaların üzerine vardığı vakit, orada kimsenin bu- lunmadığını gördü. Hasan, Anitaya: — Halbuki, adada yaşadığımız lerde burada buluşurduk! - dedi. Yerde bir şapka, bir ceket du- ruyordu. Belli ki, gers kız, kapr yı açmakiçin uğraştığı sırada bunları burada bırakmıştı. Hasan: — Benim sandalın bulunduğu sahile bakalım... Belki oradadır. Kendisine demir aksamı sökme - sini, kapıyı bununla açmağa uğ - rTaşmasını söylemiştim. İ Heyet, tepedeki dik kayalar - | dan Cenup tarafmdaki sırta doğru inmeğe başlayınca, birden- bire şaşırdı. Bir donanma... Evet, Şimal tarafmda nasıl Hıristiyan donanması herbe ha - zır bir vaziyette duruyorsa, ayni adanm Cenubunda da Türk do . navması duruyordu. Hasanın gözleri ışıldadı. — Hızırm onanması... - diye mırıldandı... Lidya ve Hızır... suretle, Lidyanın da gözleri ışıl - damıştı: — Hızırm donanması... - de - mişti... Genç kız, kapalı hazine kapı - İ senm önünde, beyhude yere kaya- ları kırmağa uğraştıktan ve bun- da muvaffak olamadıktan sonra, Hasanla konuşmuş, onun tavsiye- si üzerine, sandaldan demir ak - samı çıkarmak için sahile doğru yollanmıştı, “— Bugünlerede mi kalacak - tım ?.. Bu kadar sukut mu edecek- tim?... Ben ki Türk düşmanıyım bir Türk cehenneme tıkıldı, or kurtarmağa gidiyorum... Hem da: |! ha fenası da var: Gazanfer reisin hazinesinin yerini keşfetti, bura- dan benden evvel kurtulabilir. masına rağmen, ihtiyarın yüzün » | “mmm Kurtulur kurtulmaz, bu hazineyi den düşüncesini okuyamadı. »* * 4 B.. Lazreg'in konduğu miras, derhal sayi olmuştu. Hoca bile onu , görünce, yerinden doğruldu. Hür- * metle: İm. eğildi. Niçin çağırılmış olacak'ı? i, Her halde oğlu için... Ben Lazreg, çölün 400 kilomet” re derinliğinde alçak çadırlarda yaşıyordu. Karısı, kızları, damat- ip ları ve iki zenci hizmetçisiyle be- , raber, gıdaları sadece, deve sürü- lerinin sütüydü. Uled Sidi Şeyhle ; akrabalığı vardı. On altı sene bu- va im tin e ü D ralara uğramaması, belki kısmen taassubundan, fakat kısmen de is- tiklâl fikrindendi. Bundan on altı sene evvel, bi- ricik oğlu Hammu, otlaktan en gü- zel dişi deveyi de alarak kaçmıştı. . İşte, bön Lazreg ozaman bizzat , karakola müracaat ederek oğlu - ci gay Bun kaybolduğunu bildirmişti Fa- Wet avlâdenm sölnr bir daha ağ- — Selâmün aleyküm Sidi Laz. reg! - dedi. Dilenciler, onun dizini öpüyor- lar: — Allah sana daha çok para versin, Sidi Lazreg. Dükkâncılar, büyük tüccarları yaptıkları gibi, ona çay ikram et- tiler. Fakat, büyük servetine rağ- men, ihtiyar pek az şey satın aldı. Birkaç arşı beyaz kumaş, birkaç şekerli ekmek, bir kutu çay... Lazreg, kasabada daha fazla kalmadı. Hemen o akşam yola çıktı. Herkes kızdı: Böyle zeng'n- dan ne an'amışlardı?... .. ş G ece birkaç saat yürüdü. Deve- nin sallanısına kendini kovuver- sında görüyordu. Sarı sarı gözleri vardı. Çöllerde nadir görülen göz- ler... Daha küçükken yalancılığa başlamıştı... Ben Lazreg oğlu ta- rafından soyularak Fransız zabit- lerine şikâyet mecburiyetinde ka- lışinın mahçubiyetini hâlâ duyu yordu. On altı senedenberi, oğlu, kâ- firler arasında ne yapmıştı?... Her halde namusa dokunacak işler gör müştü... Onlar, gâvurlar gibi gi - yinmişti... Şüphesiz, din kaidele - rinden ayrılmıştı... Her halde, bu paranın da menşei hep bu kötü ha reketlerdi... Cübbesinin altında, para, onu yakıyordu. Lazreg, dilini şakletti. Devesini durdurdu. Aşağı indi. Rüzgâra cephesini siper ederek paraları tutuşturdu. Alev, büyüdüğü hızla söndü ve bir kül yığını bıraktı. İhtiyar, vicdanen hafiflemiş bir vaziyette, devesine tekrar bin- di ve yoluna devam etti, | Türklere verecektir. O zaman ha- lim neye varacak? Ruhum azap- tan nasıl kurtulacak?...,, Böyle düşünerek, sahile indi. Başı öne iğilmişti. Gözleri dün- yayı görmüyordu. “— Kendimi nasıl affettirece- ğim... İşte, ayaklarım ve ellerim ! bir Türkü, hem de Barbaros evlât- lığını kurtarmak için uğraşıyor. Allahım... Bir mucize yap.. Ruhu- mu kurtar... Bir mucize yaparak beni bu fena işten koru!,, | Bu duayı mırıldandığı esnada gözlerini semalara doğru kaldırdı. Yüzü, deniz tarafına çevril - mişti, Baktığı sirada, gözü, ilişti, İşte, mucize olmuştu! Hızırın donanması tam karşı- sındaydı. Onu, bayrağından ta - nıdı! | Artık, Hasanı da, ona verdiği sözü de unutmuştu: denize müddet zarfında, dâima bu saat-| Bundan bir gün evvel ; ayni | dan ayrlmakta rar m edece ğim?.. İşte, vazifem beni çağırı « yor... Hasan, varsm, orada ölsün, kakırdasın, ne olursa olsun...,, di- ye düşündü. Sandala bindi... Hızırn donanmasına doğru gitmeğe başladı. — Neyapacaktı? Plânı neydi?.. Bunu, kendi bile tayin edemiyor- du. Bir cezbeye kapılmış gibi Bar- baros bayrağının sallandığı büyük baştardaya doğru ilerlemeğe baş- ladı... Donanmadan onu görmüşlerdi. Bir hayırsz adadan bir kız, kürek çeke çeke gelsin.. Görülme» miş şey.. Herkes, güvertelere üşüş, müş, Lidyanm gelişini seyrediyor. du. (Devamı var) Büyük tenzilât Kürk mantolarınızı 12 ay vade ile ve kefaletsiz BEYKO ticarethanesinden tedarik ediniz Anadoludan ayni şeraitle sipariş kabul olunur. Mahmutpaşa Kürkçü han Tel. 2168$ HABER AKŞAM POSTASI (DARE EVI Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu: İstanbul 214 Telgraf adresi: istanbul HABER Yazı işleri te!otonu : 2AS72 idarevellân ,, 124370 ABONE ŞARTLARI Türkiye | Ecnebi 1400 Kr. 2700Xr. 730 , idi & 409 ,, 08 — so ” 360” İLÂN TARİFESİ Ticaret ilanlarının satir 12,80 Nesmi ilanların 10 kuruştur. Senelik G ayi 3 ayi * oylk Sahibi ve Neşriyat Müdürü; Hasan Rasim Us Basıldıği yer (VAKIT) matbaası “GE KUPON 348 20-12-935 a li Bi rn Diy — a az si ep el pine 5 İL ola LNG Ül a kle İİ NA dul a ez elemi lin Mini. —