it, tercüme İyi kızlardır. Fakat onlar da | babaları" gibi yerli olan her şeye dudak büküyorlar, anneleri ala- turka bir şarkı söylese kulaklarmı tıkayıp gülerek kaçıyorlardı. Ha- yatlarmın serbest ve mesut olma- sma rağmen Behirenin içinde bu bir dertti. Belki de biraz aksülâ-| mel olarak onda yerli lere! bir temayül uyanmıştı. Seneler keçtik-. güzelliklere karşı mübalâgalı ce dayısını daba sık ziyaret edi| yor, daha uzun kalıyordu. Bilhas- sa mevlütlarr, alaturka sazları hiç| kaçırmazdı. Kökleri ana toprağı. | nin en derin mazisinde olan Rabia | dimağinda gayri ihtiyari ona biraz sun'i, biraz mukallit kızlarmı ha- tırlattr. İçini çekti, l “Peregrini sizin çok iyi musiki bildiğinizi bize geçen akşam ar-| latıyordu.,, “ Ne kadar zamandır ben Pe-| regriniyi dinlemedim , alafranga çalmam amma çok severim. Bazan İ bir parmakla eskiden konakta Pe- | rogrininin havaları çılarmağa | çalışırdım,, Kalktı, piyanoya gitti Arifin omuzundan eğilerek bir parmağile Şopenin bir “noktürn,, ünü çıkarmağa çalıştı.,, | “A ne tuhaf. Arifin deminden dığı noktürn.. Arif çalıyor. Bi ı evde kabare türkülerinden, | lerden başka bir sey çalmdığı yok. | siki “Siz Peregrininin talebesi mis niz, Hanrmefendi?.,, “Bizim gençliğimizde Perogrini nin talebesi olmak moda idi. Hat-| tâ bir zaman adamcağıza aşık ol- duğumu bile zannetmiştim "(yan gözile İkbal Hanıma bakıy biaya göz kırpıyordu). Fa si hesif musikiye hiç madığınt yüzüme karşı sö i istidadı bu oğlanda toplan İ Arif başlamıştı. Rabia babası | sürüldüğündenberi ilk defa piya;| no dinliyordu. Hilminin odasında geçen akşamlar birer birer can- çalmak istemezdi. Hilmiyi kızdır ak için Şopen hakkında fakat / hiç| O, 'daj| fazla kaçmış yok.,, ziyade içinde keri tuzu derdi. ' O ha ihtişam olan ihtiras olan, (orke: rışık eserlere d parmakları nere | Abdest aldı. ikindi namazını kıldı! ve iktibas hakkı mahfuzdii bu dan, dan, fem...,, diye fısılda- yarak Ariften şikâyet ediyordu. Piyanonun bitmesini bekliyen genç halayık kapıdan, “yemeğe buyurun,, dedi. Öğleden sonra İkbal Hanım onu doğru odasma çıkardı, akşa- ma hazırlanması lâzımdı. Dili dön- düğü kadar Rabiaya Satvet beyin yalısında mevlüt okumanın ehemmiyetini anlatmağa çalıştı. “Sofada bir kız bekliyecek, fem. Aptest suyu isterseniz.,, Nihayet Rabia yalnız kalmıştı. Üst katta denize nazır bir oda Rabia soyunmağa üşendi. Bir sar» dalye çekti. Pancerenin önüne oturdu. Kafes kalkık. Camın ötesi Boğaz içi! Odanm üstünde rüzgâr se- çakları, su borularını birbirine ka tıyor, Siyah bulut yığınları bir ka» | ranlık akıntısı gibi havadan geçi- i yorlar; barut renginde sular azgm azgın akıyor; karşı yakanm zarif kıvrıntıları, nemli ve kurşuni bir duman içinde hayal meyal seçili- ve kulakları bunları takip ediyor fakat kafası başka yerde; yor. Kızm gözleri «Beyin weğsateri Pe ona (göre keli cephesini bugün çok va kma getirmişlerdi. Son günlerde, belki piyanosunu din'emediği, mu. mübahaselerini o işitmediği için, Peregriniyi orta yaşlı, buru- şuk me ki «ski bir dost gibi gör- Halbu nleri ona sa- mağa başlamıştı İn bir Bir ine kalar onun içini eden alam, ininin o kadar etle yazatlığı sesler, vu kaldırıp mezar larından çıkan tayfalar gibi haf. zasında dolaşıyorlar. O kadar ki rüzgârın ve suların uğultusunu bi- le işidemiyor. Müslüman olsa da beni alsa..,, | dedi. landı, Peregrini Şopeni sevmez, * Bu adam eski evlere, bazan da kızların kalbine musallat olan bir tayfa benziyor. Ondan kurtul varmaktan mak için belki ora | başka çare yok. Tevfiği düşünür- | se belki ondan kurtulur, Filhakika babasının Şamdaki hayatını ta- e başlayınca içine biraz sükünet geldi. Kalktı su istedi. gere sandalyesinde, ellerini ne vurarak doğum lesinin İlk satırlarını zihnin- rladı. Majeur makamlar- melodilerinde insani üm eden dinamik i başlançı ninin ne kadar xedi bile, cüşün (Devamı var, HABER — Akşam postasr İ Tomsoin otelin on birinci ka: Nevyöorkta içki yasağı çok şiddet liydi. İğkiye alışan zabıta memur- ları ancak çok gizli yerlerde içki içebiliyorlardı. Bu otel Meksika hududuna yakın olduğundan, yük sek kalardan birini içki salonu yapmışlardı. Buraya baskın ya- pacak memurlar, alt kattan yuka- rıya çıkmcıya kadar, üst kattaki içki salonunda derhal yeni terti- bat almıyor ve içkiler duvarlarda ki otomatik dolaplarda saklanr- yordu. Bunun gibi Nevyorkta da otu zuncu, kırkıncı katlarda birçok iç ki salonları vardı. Burada veri len içkiler beyaz porselen çay fin- canlarma konur, müşterilere çay şeklinde verilirdi. Bir yabancı buraya girdiği za- man, herkesin önünde bir çay fin- canı görürdü. Tomson salona bir komisyoncu İsitatiyle girdiya-için, purâda içkiyi tehli- alenen de içseler, bir şey yapamaz-|”” dr. Hüviyetini saklamağa mec ! burdu. Garson, yeni gelen salişteriye) sordu: — Buraya ilk defa geliyorsu" nuz galiba...? iE Nereden anladın?! — İçki işareti vermediniz.. Çay mı içmek istiyorsunuz yoksa?.. | — Hayır.. Hayır.. Çok üşüdüm Yağmur altında kaldık.. Islandık. | İlk önce bana bir ( viski. Çay ve kahvaltıyı sonra getirirsin! | Garson yeni müşteriyi gözü | nün ucu ile süzerek kayboldu.. | i Salonda elliye yakın müşteri İ vardı. Bunların bir kısmı Tomson| İ gibi, buraya yoğmurdan kaçarak gelmişlerdi Garson biraz sonra, çay barda” ğı içinde getirdiği viskiyi yeni müşterinin önüne koydu: — Arkadaşlarınız niçin alt kat ta kaldılar? | — Arkadaşlarım mı?! Ha.. Om larla yolda tanıştım. Bana yemek! söylemiş | salonuna gireceklerini lerdi. Herhalde karınları benden çok acıkmış olmalı. o Haydi sen bana bir viski daha getir. Biraz sonra da soğuk sucukla sıcak bir say. Garson gene Tomsonu manalı bir bakışla süze- rek uzaklaştı. | gözünün ucu ile Tomson şüpheye düşmüştü. İ Garson kendisine neden bu ka” ! dar manalı bakıyordu? — Keşki ben de | nunda kalsaydım.. Bu herifler be ; nim kim olduğumu tanırlar ve ü yemek salo- zerime çullanırlarsa, halim harap*| ! TÜ Gizli içki salonunda tında bir içki salonuna girmişti. NA AA kaçırılan * rk kızı başlıyan kavga arasınd Tomsonun polis olduğuna hükmettiler: “Hay şu herifin işini çabuk bitirelim.. Sen elektrikleri söndür! ,, Diye mırıldanırken, garson :l kinci viskiyi de çarçabuk getir“ mişti. İ Tomson etrafındaki masalarda| oturan adamlardan bir çoğunun buraya ilk defa — yağmurdan! kaçarak — gelmiş yabancı müş teriler olduğunu şaşkın şaşkın ba| kışlarından anlıyordu. Garson ikinci viski bırakıp gitti. fincanını Fakat, biraz ötede yuvarlak bir masanın etrafında o turan dört kişiden birinin ayağına takılarak yüz üstü yere düştü ve e lindeki tepsinin yerde çıkardığı| gürültüye herkes kulak kabarttı. Garson hiddetle ayağa kalka'| rak, kendisini yere düşüren ada! mın kolundan çekti: İ — Kör müsün, herif? Ayağını! hayvan gibi yolun üstüne neden| uzattın? | Bu hakareti kolay kolay hâz- metmek istemiyen iri boylu adam| Bifden yerinden fırliyarak garso Küçüklüğünde zamanın en meşhur Ceki Kuğan bir kaç gün evvel sinema pıldızlarından| sinema artisti olan Beti Grable ile nişanlanmıştır. Ceki Kuğan yirmi bir yaşına kazandığı yeni basmış ve çocukluğundu İ servete bu surelle vasisi: sahip olmu; tur, Kendisi resimde nişanlısile bera. berdir. | İ N AMARE ——— nun gırtlağına sarılmıştı. « Amerikalılar, iki kişi ka ederken) seyretmesini pek se ler. Hemen masalar kenara çe di.. Sirklerde bile nadir: görü döğüşlerden biri, bu gizli içki lonurun ortasmda yapılıyordu Seyirciler viskilerini midel ne yollıyarak, Oo büyük bir s0) kanlılıkla döğüşçülere < hiz v yorlardı. Garson çok kuvvetli bir ada benziyordu Hasmını bir yumrukta yere virebilecek kadar atik ve becet li göründüğü halde o derece 2â yumruklar savuruyor, o kadar sılalı hamleler yapıyordu ki.. hayet onun bu beceriksizliği ha ten birkaç kişinin müdahalesi bile sebep olmuştu Bu sırada Tomson daaz h detlanamamiz da 21113 Kefe yapsın ki, burada bir komisyot oturuyordu. Kavga kan çıksa bile, müdahale elmel sıfatiyle ne imkân yoktu. Hüyiyetini dana koyarsa, buradan geri dö mesi lâzımıdı Tomson, bu er:3da, kapınm nünde konuşan iki kişiye - kul verdi: *“- Ne soğuk kanlı herif. rinden bile kımıldamadı.,, *“ Meşhur polislerin öyledir.,, h “— Polis olduğundan emin sin?,, “— Şüphssiz.. Polis (olm herkes gibi ayağa kalkarak 46; derdi.,, “— O halde aşağıdaki ad lar da polis desene?..., “— Elbette... Belli ki bu bir baskın yapmıya gelmişler ,, “— Öyle ise hemen işe başlı lım.. İlk önce sen elektrikleri dür! Döğüşçülere de işaret v dursunlar!,, (Devami 1936 Yılbaşı Hava Kurumu Büyük Piyangosu Büyük ikramiyesi (500,000) liradı Ayrıen: 200.090, 100.000, 50.000, 40.60 80.000, 25.000, 20.000, 15.000, 10. liralık ikramiyelerle (üç) adet 100.000 iralık mükâfat vardır. Keşide: Yılbaşı şecesi yapılacaktır. Bi etler: (2,5), (5) ve (10) iiralıktır. Vakit kaybetmeden hemen biletinizi a'ınız. KAKA AKMAK