HABER — Aksam postası Dans salonu sahipleri feryat ediyorlar: Dans artık EOlüÜmM döşeğinde! “Işler çok berbat! Nerede o eski günler, o eski kazanç?! ,, Sobacılık, terlikçilik, kahvecilik gibi işlerie meşgulken “Akademi mezunu dans profesörü!,, olanlar diplomalarını, parise gitmeder burada nasıl elde ederler! İN e idi 07 Bir zamanlar desin! denilen hastalık İstanbulu amma da kaplamıştı. Beyoğlunda, Beşik- taşta, İstanbul tarafının muhtelif yerlerinde bir sürü dans yerleri a- çılmıştı. Denilebilir ki bu hastalık bütün şehri, bütün İstanbulluları hoplatıp, sıçratıyordu! Dans hastalığının son nöbeti de çarliston oldu. Basit ve Mahsum fokstrotlar Afrika güneşinin kan- ları kaynatan hararetiyle | insanı büyüleyen, sarhoş eden çarliston önünde serfüru ettiler, o Ve bir müddet ortadan çekildiler. * (Gi :çen gün bilmem nereden ak | lıma geldi. Şurada burada gözüme birçok dans yerleri levhaları ilişi yordu, Şunlara (bir uğrtyayım bakayım yeni ne havadisler var?! Dans işleri ne âlemde? . dedim. Kapılarına “Paristen diploma. Ir... Akademiden diplomalı... Mu- allimler tarafından dans dersleri! verilir. , Eylere de hususi . olarak dexeler verili, Levhaları asılı dan yerlerinden birine çıktım. | Duvarlarda kötü bir ressamın | kötü bir boyalı gireçle çizdiği dans | eden çiftler resimlerine bakarak gıcırdıyan merdivenlerden çıktım. Vakit ekren olduğu için yukarıda bir garsonla bir odacıdan başka kimse yoktu. Geniş bir tahta sofa. Bunun et rafına dizilmiş eski tahta masalar ve iskemleler.. Yüksekçe bir yerde lüyor. Burası herhalde cazın ç: dığı yer olacak. Soruyorum, cevap veriyorlar — İşler nasıl gidiyor son 7: manlarda? — Çok berbat! Hani nerede eski günler, nerede o eski kazan — Yoksa halkta dans hevc kalmadı mı? — Kalmaz olur mu biç? Be! evelkine nazaran © artmıştır bil Fakat... — Evet, fakat?... — Fakat para yok, para... Me selâ bizim dans dersleri vermek için hususi bir odamız vardır Es kiden burası tıklım tıklım dolar dı. Şimdi bomboş. Bir talebe dans öğrenmek için para vermiyor. En kabadayısı iki lira taksit vererek dans öğrenmeğe başlıyor. Fakat Fokstrotu söktü mü bir daha uğ ramrıyor. Tangoyu filân kendi ken disine ve yahut arkadaşlarından öğreniyor. — En çok dans öğrenmeğe he vesli olanlar kimlerdir? —Mektep talebeleri, ve taşradan gelenler. — Yaşlıların bu işle araları na- sıl? — Dans derslerimizin Talebele- ri arasında yaşlılara da sık sık tesa-| düf edilir, Ve ekseriya taksitlerini! en muntazam veren, bu işte sona kadar sebat edenler de bunlar olu yor. Şimdiki halde 45 yaşinı aş - km birkaç kadın ve erkek talebe miz vardır. de birkaç paslı nota sebpası görü: 1000 iira! İşittik ki şehir tiyatrosu sahne- sinde oynanacak en mükemmel telif esere verilmek üzere “Bin İi- ra!,, tahsis edilmiş imiş.. Bu bin lira sekiz sene bekle- dikten sonra sarfedilmesine im - kân görülmediği için kaldırılmış. Şaşılacak şeydir; bu sekiz yıl içinde bin lira mükâfatı Nazım Hikmetin eserleri de mi almadı! Para şimdi kalkmış olduğuna göre, “Tohum,, müellifi o Necib Fazılın da alabilmesi mümkün de- gildi. Yoksa, oynanan eserlerin “de ğerine bu bin lirayı az görerek mi vermeyip kaldırdılar? Yoksa “bin lira,, diye bir me- sele hiç mi ortada yoktur? * Kol ko! üstüne Gnretelerde gözünüze ilişmiştir: “Hitlerin Sağkolu Ribentrop Lond- raya gitti, — Bir şey sormak istiyorum. “Hitlerin sağ kolu Ribentrop Viya- naya döndü., Geçen gün de şöyle bir haber çıktı: “Ribentrop'un Sağkolu Abetz Pa- riste konuşmalar yapıyor.,, Anladık, Ribentrop Hitlerin sağ ko Iu imiş, Abetz de Ribentrop'un . Peki acaba bu hesaba göre Ahetz Hitlerin nesi oluyor? Sağkolunun sağ kolu mu? * Habeşistanda boşanma Habeşistanda evlenme ve boşanma- ya dair bir bahiste deniliyor ki: “Ey. lenme gününden başlıyarak her iki tarafım da malları müştereken birbiri- nin sayılır.,, Fakat boşandıkları vakit derhal iş de gişiyor. Bütün mallar, tam bir mü - savat üzere ikiye ayrılıyor, Ve ayrıl - mış karı İle koca arasında üleşiliyor. Bu öleşme o kadar hesaplı yapılıyor, ki, hattâ kumaşlar bile ikiye bölünü l yor ve ortada tek tencere varsa, ka .! pağını biri, tencereyi öbürü alıyor. | ».. Dans protesörü Bahri vaktiyle “kiralık kavalye,, lik. yapar- ken bir balo gecesinde elli, altmış lira azanıyordu. Şimdi işlerin pek bozulduğunu 8öy- lüyor. Hemen hemen bütün dans evleri tabelâlarında bir takım akademi den mezun dans muallimlerinden bahseden O kayıtlar var. Bunlar hangi akademiden mezundurlar? Muhatabım bir müddet sustu. Sonra herhalde gazeteci olduğumu bilemediğinden hakikati söledi: — Paristeki dans akademisin: den. — Ellerinde diplomaları var mı? — Elbette... Hepsinin bir metre boyunda imzali lü, resimli diplomalar var, — Bunlar hakikaten gitmişler midir? — Yok canım.. Bunların bü- yük bir ekseriyeti Parise değil, Floryadan öteye gitmiş değiller. | dir! elinde mühüc Parise Boşanmış bir Habeş çiftinin çocuk. ları ne oluyor diyeceksiniz. Bunlar da evin diğer eşyası gibi eski karı ko- ca arasında İkiye bölünüyor. Bir ta- nesini biri, diğerini öteki (aliyor, Ya yekün tek olursa... Meselâ beş çocuk var da, ikisini kadın, ikisini de erkek aldıktan sonra bir teki ortada kalır. sa! Bunu ortadan kesip ikiye bölmü - yorlar. Çocuğu kadın alıyor. Fakat bakmasına gelince, bir ay kadın, bir ay da erkek, bu tek çocuğa nöbetleşe bakıyorlar, / * Nargileye dâir Bir kahvede oturuyorduk. Elinde nargile olduğu halde marpucunu da ağzında tutarak guruldaya guruldaya bir adam önümüzden geçti. (Köşede bir yere oturdu, Orada bir müddet İ öksürüp tıksırarak nargileyi de to - kurdattıktan sonra şişeyi eline ala - rak tekrar önümüzden geçip kahvenin öbür köşesine oturdu. Birimiz şöyle dedi: Dans salonları sahipler: , Barlar kendilerine çok rekabet ettiği için salonlarının böyle te. ha olduğunu söylüyorlar. — Peki ya bu diplomaları nasr. 'de etmişlerdir? — Ondan kolay ne var! Bura « Papadimitratos isminde biri sar. Pazarlık etmezseniz 25, pa arlık ederseniz 20 liraya size Pa | is dans akademisinden birine! ikle mezun olduğunuza dâir bir diploma getirtebilir. — Şimdiki akademiden me xun (1) dans profesörlerinin eski meslekleri nedir? — Biri sobacı idi. Biri matbaa! komisyonculuğu yapıyordu. Biri terlikçi, biri de kahvecilikle uğra. şıyordu. — Bizde dans hastalığı hangi sene başladı? — 1924 denebilir. — En çok iş yapılan, kâr bıra- kan sene hangisi olmuştur? — 1928. — Şimdi en çok hangi danslara rağbet var? — Tangoya. — Kaç türlü dans vardır? — Benim isiralerini bildiğim 15 dans var... Bunların mecmin figürleri de yetmiş kadardır. Fakat bu 'figürlerin çoğu unutulmuştur. Pek azı kullanılmaktadır. — Dans seansları kaçta başlar? — Sabahın saat onundan gece yarısma kadar. — Damlık yapan kadınlar gün- de kaç para alırlar? — Eskiden üç liraya kadar gün delik alan bulunurdu. Sonra bu miktar indi, indi. Son zamanlara kadar asgari ücret 75 kuruştu. Fa- kat işlerin bütün bütün azalması YAZANLAR: Hikmet Münir VE Murad Sertoğlu — İşte bu; nargilenin sokakta d gezdirilip içilebileceğini gösterir. Lâfı bırakalım ama, bol miktarda duman çıkaran bir şeyi içmek için bir) kahveye gidip iki saat bir şişenin vej bir hortumun başmda oturmak ağır şeydir! Frenkler, bizim eski çubukla- rm küçültülmüş o bir şeklini, (yani pipoyu sokaklarda, hattâ Jansederken bile ağızlarından düşürmeden kul - Tanabiliyorlar, Nargile pratikleşeme. di gitti. Ne de ortadan kalkıyor! * Biber acısı Gazetelerin yazdığına göre, Istan - bul piyasasında Satılan kırmızı bi .İ berlerin yüzde doksanmın kırmızıya boyanmış kepekle karışık olduğu an. Taşılmış. Hiyle temenni edilmez ama, bu karı tırma işi, bir çoğumuzun o çocukluk günlerine isabet etseydi!!. İçerisine ham kepek karı#tırılmış biberin tesi- ri de az olacağı şüphesizdir. Hiç ol mazsa ağzımıza sürüldüğü vakit o ka. dar yakmazdı, ' üzerine bazı dans yerleri yevmiye leri 60 kuruşa kadar indirdiler. ş — 60 kuruşa mı ? — Ne yaparsınız? Duhuliye 15 kuruş. Bunun caz masrafı var. E- lektrik soba masrafı var. Burada çalışan adamlar da havadan ge çinmez ya, onların da (aylıkları var. Sonra belediyeye günde iki buçuk lira vergi vermek de lâ zım. Bütün bunları hesaplayın Ve salondaki boşluğu, tenhalığı göz önüne getirin. Damlara daha fazla para vermenin imkânı olma dığını siz de göreceksiniz. İşimizi bu derece bozan şey son zamanlarda bazı büyük kar ların bize karşı giriştikleri öldürü- cü rekabettir. Bnuları görülmemiş derecede fiyatları kırdılar. Tabit birçok müşterilerimiz buralara de- vama başladı. Bakalım halimiz ne olacak? Adamcağızm yüzünü büyük bis hüzün kaplamıştı. Kendisini dü- şüncesiyle yalnız bırakarak gel- diğim yoldan geriye döndüm. Yol. İ da önüme bir arkadaşım cıktı Ba» na yanındakini takdim etti: — Dans profesörü Bahri Ar gon! Otuz yaşlarında mahzun yüzlü bir genç.. Reportajımı tamamla. mak için onada birçok sual sordum. Bana eskiden beri dans hocalığı yaptığını, hattâ işlerin iyi gittiği sıralarda bir büro bile açlığını ve kiralık kavelyelik yap- tığmı söyledi. Bu şekilde bir balo. ya gitmek için 50 — 60 lira aldr. ğını ilâve etti. Son vaziyeti sor: dum. O da işlerin bozukluğundan çok şikâyetçi: — Bu iş artık mahvolmuştur Dedi. Bilhassa benim gibi her. hangi bir dans salonuna bağlı ol mıyan müstakil çalışan bir kimse. nin bu işle karın doyurması imkâ- nı kalmamıştır. Eskiden dans bir spor sayılırdı. İyi dans bilenler parmakla gösterilirdi. Şimdi hiç kir» enin böyle şeylere aldırdığ. yok. Bir kadına sarılıp yürümeği dans etmek sayıyorlar! — Nasıl dans profesörü oldu nuz? — Ne diyeyim? Alnımın kara yazısı imiş. Dans yeni moda haline girmişti. Ben de iyi dans ederdim Birçok tanıdık ve arkadaşlarım kendilerine dans öğretmem için bana ısrar ediyorlardı. Ben de öğ- retiyordum. Sonra (yavaş yavaş bunlardan para almağa başladım. Binnetice profesyonel oldum. Keş. ki olmaz olsaydım. Çünkü buw ğurda çok iyi olan memuriyetimi de bir daha elde edememek üzere kaybettim. Sözlerime şunu da ilâ» ve edeyim: Yakında bir jübile tertip ede rek hayatımda bir daha dans et memek üzere dans profesörlüğüne kati surette vade edeceğim. Bun: dan sonra sahneye atılarak tiyatro artistliği yapacağım. Murat Sertoğiz