—— - — BİRAZDA pota kaan ye Halici ne yapmalı Birinci koc Bu mühim mevzu üzerinde fikirler pek muhtelif, ve ikinci koca. ' abrikatör Kadri İlmaç, çalış mana karısının girdiğini gö ya jı 7 İZ buruşturdu. Bayan Lutfi Ilmaç ufak tefek, esmer, mavi vala bir kadındı. >> Burada ne işin ver ? Bili- Yorma ki, iş başındayken karımın : Ma gelmesine fena halde si - min 1. Yine şık bir şapka mı >> Kocacığım... Şey... vaz Peki, peki... Kaç para istiyor 2. Söyle... he iye, masanın başına yak - >> Vallahi para filân istemeğe iyi, vaya uğadım... Bana karşı ekg, zik davrandın ki, akşamı İYemedim... Kadri İlmaç şaştı. taz Sana karşı nâzik mi davran » Ne vakit?2., Terin e vakit olacak? Bugün! atı doğduğum tarih olduğunu ta İadm.. Doğrusu, bu halin hağu Ki darranmana bakarak alâka » #ma hükmediyordum. Hal Islakzade Habibin kendisini ziya rete geldiğini haber verdiler. Bu isim, ansızın, dhnağında bir şimşek çaktırdı: Sanki birdenbire gaibden bir perde açıldı ve Kadri hakikati gördü! “— lslakzade... Karım birin.| , Haliç şirketi bugün yarın işi ci kocasıda Islakzadelerdendi. Herhalde bu adam onun akraba- larmdan olacak... Ne garib! Be . rişti... Servetimi âdeta onun yü - zünden kazandım...,, Müşterisile karşı karşıya gelip bir iki nezaket cümlesi teati ettik ten sonra birdenbire sordu: — Beyefendi! Size karımın ilk zevcile bir akrabalığmnız olup ol madığmı vaktile sorduğum zaman yalan söylmiştiniz, döil mi? — Hayır efendim... Yalan söy- lemedim... — İtiraf edin.. İtiraf edin... — Yalan söylemedim.. Onunla gitti... Arada sırada pek ha: âkrabalığım yok.. Fakat zevcenizin ilk kocası bizzat benim!.. Kadri, titredi, Bir takım sualler sordu ve ce - Şehir Meclisi azasından birine göre: | Kocaman bir tiyatro yapmak en doğru ve yerinde bir harekettir / — İyi amma, biz şimdi eski Bo ğaziçini ıssızlıktan ve viranelik. ten kurtaramıyoruz; o zaman iki Boğaziçini nasıl idare ederiz! sonra önce amele tutmalı, içerisi. ni iyice ayıklatmalı! Çünkü kaç binlerce sene var ki orada batan vapurlar, kayıklar, sandallardan bırakıyor. belediye de “O bırakır bırakmaz, Haliçte seyrüseferi biz sağlama bağlıyacağız,, diyor. Öte taraftan bu iş için dün kendileriy- Selâmi İzze'İ denizin dibine kimbilir ne ka le görüştüğümüz Şehir Meclisinin bu endişeye ce-| altın, gümüş, bakır, çinko, alümim bazı üyeleriyle diğer meşhur zat vap verdi: yum dolmutşur! lar Halice dair başka şeyler söylü- — Idare mel © İstanbullu bir bağrı yanık da yorlar. selesi sonra gö-| şunu teklif ediyor: Bunlardan Bay Refik Ahmedin söyledikleri şu- dur: rüşülür! İki bo- ğazın asıl fayda sı şudur: Şirket: Hayriye vapurla — En iyisi, Halici baştanbaşa ihtiyat terkos havuzu yapmalı, yazın ikide bir evlerde sular kesik dikçe susuz kalanlara buradan My şimdi yanıldığımı görüye m” Meğer, beni seviyormuş « m, Belli etmeden düşünüyor » , Kadiri, şaşmakta berdevam; ip nereden anladın? . Kadınların pek ince, pek has İyi alar vardır. Doğum, ev « Tig. Socak dünyaya getirme ta- işp © nüe kocaları tarafından ha vaplarını aldı: Niçin ona sokulmuştu? Niçin bu derece müsait işler alıp kâr et- mesine yardım etmişti? Niçin be şanmışlardı? Niçin bu hediyeleri yolluyordu? Niçin karısının ken * disime lâyık olmadığı teşekkürleri etmesine yol açmıştı? Bir müddelumumi asabiyetile “— Bana ka rı, tıpkı Beyoğlu! (Sebilullah sebil!) diye sular dar lırsa şirket, yarın caddesindeki ©| zrtılmalı! öbür gün stop! tomobillerin yap Son sözü ras dedikten sonra| B. Selâmi İzzet tığı gibi boğazın sathane direktör Halicin büyük birinden giderek, rü Bay Fatin söy tulumbalarla su-| birinden gelirler. İ ledi: yumu boşaltma-| (Bay Avni Adalıt — En iyisi Ha- h, sonra içi — Hem zannedersem o zaman licin suyunu bo" ? ni güzelce hav-| Arnavutköy akıntısı da biraz ha İİ şaltıp üzerini tuğ B. Refik Ahmet — kurula'| Gifler, N la ile örmeli, son ıktan sonra tam Bay Rahmi: Bay Fatin ra onu minara ortasma bir sahne kurup burada le” ü vi ni ayni gibi dimdik kaldırıp iki ucuna bis (Açık hava tiyatrosu) oynatmalı... ve VA er! Zaten iki sahil de anfiteatra çok uygun olduğu için benim, Haliç hakkındaki bu düşüncem çok mu- vafık bir düşüncedir!,, Bay Avni Adalı ise şunları 2öy- Tüyor: “— Halicin Unkapanmdan ö manda iki boğaz olduğu için kışm dehşetli soğukları srrasımda Kara- denizden Marmaraya geçecek za- vallı hamsi, uskumru, palamut gi" bi küçük balıklar, yolun darlığın- dan dolayı büyük balıklar tara- fından sıkıştırılmaz; o hayvancık | rer büyük dürbün camı geçirerek bugünlerde ay parçalanacak mı, parçalanmıyacak mı? iyi anlamak için dünyanın en büyük teleskopu diye kullanmalı! Bu da, benim düşüncem: — Şirket stop ettikten sonra dak ak, onlardan hediyeler.al- By derece hoşlarma gider, tiz ik ki ilk seneler, bunları mah Mişmal ettin . Fakat, sonraları Bağı İri muntazaman hazırla | ip başladım... Şekerler, çiçekler | N ln takib etti. Bunlara hay! Rk, iyordum... Hatta senin ta «| k bn gönderilmediklerine bi - İş, , Medeceğim geliyodu... Fa » Moka ünkü hediye üzerine artık Ru kalmadı... Bu yüzüğü ba- Gy m başka kim yollar?... Aalyğ fevkalâde... Fevkalâde... yg ar ciheti de, kendini belli *n bütün bu fedakârlıkları e alman... Vallahi sana bayılı- e Üzerimde yaptığın tesiri , Pabrikaeğr; E Mağ Ben göndermedim! - diye bi aym da kurcalıyamadı. ” ine düşünceye dalmak anmayı keşfetmek, vakit <P istedi: a le peki... Şimdi pek meş- az, » Hydi git! Evde konuşu - dedi, ... ÜR düşünüyodu Yaz Bu hediyeleri kim yollr - Kadr, ay i e nisanlardan değildi. Kendi *0 bu gıyabi cömert zat B Bayri mı? iü yok! ği devide Leylâsma böyle “e ta hediye edecek mec - heldr mu?... Hem bu âşıkı Mn, Men Lâtfiyenin doğ i çocuk doğurma ta- nereden bilecek? İma derin derin düşü- fi Nip 3 — Niçin? Niçin? Islakzade, soğukkanlılıkla ce « vap verdi: — Çünkü onun mes'ud olması: nı istiyorum. — Fakat, benim bildiğim, siz, Lütfiyeye karşı daima haksızlık ve zülum etmişsiniz. — Doğru... Fakat pişman ol - dum... Ondan ayrıldıktan ve evin de yapayalnız kaldıktan sonra bü. yük bir bedbahtlığa uğradım... Başka kadına tahammül edemyo- rum... Siz kendisle nişanlandınız, evlendiniz.. Bari onu bahtiyar edeyim,, dedim... Herhalde ken- dimi belli etmediğime, fena bir şey yapmadığıma eminsiniz... Sırf hususi hislerim noktasından ha . reket ettim... Umarım ki, bana karşı nefret beslemezsniz... Fabrikatör ayağa kalktı: — Sizden nefet etmiyorum, fa kat, artık buraya gelmeyin... Ka - rrm bu sırrı anlamasın... Çünkü benden soğur.. Ve gene sizi düşün meğe başlar... Doğrusu, siz, sev - meği benden daha iyi biliyormuş” sunuz! Nakleden: (Hatice Süreyya) İli tavşan mi. vurdun? İmkân yok, üzerinde kâfi derecede paran » o müşterilerinden| yoktu! ” 5 il. Ci, | Jar, Yeni açılan boğazdan rahat ra-| Halice biraz yoğurt mayası çalma- arama bir duman çelikli va b bat geçerler. kl keabgeei duvardan ötesini upuzun bir göl Bay Necip Fazıl söylüyor: Amma siz diyeceksiniz ki: — Koskoca Haliç hiç maya tw tar mı? Ben de size derim ki: | — Ya tutarsa! O zaman artık dünyanın her tarafına şilep şilep | yoğurt taşırız! — Azizim, bence Halici kurut- malr, sonra güzelce belletip, ça- palatmalı, buraya baştan başa “tohum,, ekmeli! Avukat Mişon Ventura ve İzak Fereranın söyledikleri: — Buranın suyunu boşalttıktar. haline getirmeli... Sonra bu gölü galibarda ile ya penleye, ya tu: runcuya boyamalı, Eyübün biraz lerisindeki küçük adalara çamlar taflanlar, manolyalar, salkımlar dikmeli ve göl halini alacak olan Halicin üzerinde seyrüseferi san- dai ve kayıklarla değil de, balık- larla temin etmeli! — Nasıl balıklarla? — Avrupadan getirilecek müte- hassıs bir balık terbiyecisi vasrta siyle terbiye edilecek izmarit az- manı, köpek balığı, fok, yunus gi- bi büyük balıklarla... Düşünün bir kere, bir yaz günü Unkapanındası tıpkı beygire biner gibi bir fok ba lığının sırtına kurulup diz kapak- larınıza kadar suyun içinde seriw serin kâğıthaneye gitmenin zev kini...,, Bay Avninin sözü burada bitin ce arkadaşlarından Bay Şevket lâ- fa karıştı: — Böyle olursa İstanbul, ayni) — Yarık değii mi bana? Tam bir maaşımı oldmız? zamanda seyyahlarla dolar, taşar!) —Yok »casım : Bukadar sr kazanmaktan ulannanıyor manumusf Bay Amca Tevfiğin fikri büs:| « bütün başkadır: p — Halicin üzerini beton bir ke- merle kapatsak da şu İstanbulun köbeğinde fuzuli birçok yeri işgal etmekte olan Mrsrr çarşısı ile ha” palı çarşıyı oraya nakletsek nasıl olur? Bu sefer eski Darülbedayi di. rektörü Bay Suphi söze karıştı: — Mademki İstanbulu güzelleş tirmek istiyoruz; oldu olacak, Kâ- ğrhaneden Büyükdereye bir kanal açsak nasıl olur? Başka bir aza atıldı: — Mükemmel... Böylelikle İs- tanbulda iki boğaziçi olmuş olur. Belediye avukatı Rahmi Kara: göz söz aldı: O. C. Kaygusuz — Zarar yok, bağırsın! Herkes radyo sanır!