Ünir apartımanmın önüne geldiği zaman durdu. Göz lerini kanlı, kırmızı bir ÜS YAi yanan dördüncü kar deerinde bir an gez- sonra sağ elin arka cebine doğru Parmakları sert, soğuk Ken temas etti. Ve parmak- değmiş gibi yandığın Ürpererek elini geri çekti da ratin kaç olduğunu bilmiyor- ba“ ion, belki on bir. belki de NE ei karışık hafif bir N Yüzünü şamarlıyordu. A» aya Pe itti. Kapıcı gö- Ml cer u. Her halde oda bu ane gecesini alt kattaki odasın “ ve çocuklariyle bir ara- Küesriyor, diye düşündü. k ” Yavaş merdivenleri çık akk katta kapı arkalarından e kahkahalar, gramofon, rad- eri kulağına geliyordu: vü. Eğleniyorlar ! diye düşündü. ar dilsiz bir kapının önü- va kendi dairesiydi. önüne varınca ikinci h dim, tereddüt anı geçirdi. Sarhoş Mm kafasını kapının soğuk iğ dayadı Aklından kıp- : yaza düşünceler geçiyordu. k al geçmesin, nasıl şeçmesin , karısı onu aldatıyordu. mma, ölürcesine sevdiğ' onu aldatıyordu, Ve o, bu el öldürmeğe karar aşti, Mü iin sevgisini, bütün içini verdi- tarafından aldatılmak EE bir papasm Allahı ın aldatılması kadar müt- Börünüyordu. ... ünir, bir ressamd:. Tanın- Mamış, bütün çalışmaları" Nüneni” bütün uğraşmalarına amma arım yarımyameaklak do tan bir adım daha ileriye Ki bir ressam... Ona belk: ağ psiz bir ressam'da denebi- May, ve onun kalbir.de yatan Meya hiç yaratmamak ve yahut Mi ger yaratmaktı. Ve haya- yaratmak bayaliyle Şi Arkadaşları ve tanr ii cok fevkalâde beğendikleri İşind resimlerini o, bir sinir buh V. indi ii şk parça etmişti Miyayı bu titizliğinden dolayı m Şok intizamsız ve sefil ola Haş yordu. idiz lar onu aldatmağa baş: | ri hayatı büsbütün da İ > Ye cehennemi vir hal al ho ile tanışmaları, seviş Sübii Ve evlenmeleri bas döndü- Mamağ hizla cereyan etmişti. Onu Ün dairede daktilo iken ta pa kalbinde. o zamana Yduğu bütün hisleri yam ında bir num ışığı kadar i $, ilerisini, ( istikbali iy “klip #dsn Nedimeye evlen | if etmişti. Nedime, bu ekiş pre tatlı bakışlı kız. bu mn bul etmekte 'tereddü! et Münie evlenmişlerdi. Vi Müseez Nedirneye sahip olduğu: ün şaheserini yarata" sk baş olduğu kudre- liği tarafından kanıma 1 hissetti, bu çok müthiş bir şeydi) Seviyordu... Delirecekmiş gibi seviyordu. Fa kat bu aşkla biriikte kalbinde ey siz bir kıskançlığın doğduğunu da histetmekteydi. Kıskanıyordu. Karısını bir kap- lan gibi kıskanıyordu. Fakat kim- den? Bunu kendisi de bilmiyordu. Bu kıskançlık belki de her $*» yi olan karısını bir başkasına kap- tirmaktan korktuğu içindi. Bir his içinde, arsız bi: köpek gibi, ona hiç durmadan şüpheyi ve fena his. leri havlıyordu. Yüzü gittikçe soluyordu. Arka. daşlarından hiç biriyle görüşmez olmuştu. Nedime onu anlıyordu. Fakat bütün uğraşmaları, didinmeleri hiç bir fayda vermiyor, kocasını kalbine kara çiviler gibi saplan- mış olan bu hisleri sökemiyordu. Aşk ne yazık ki insanları dw yurmağa kâfi gelmiyor. Bütün manevi hazların, büyük sevgilerin yanmda bir de mide vardır! İasan- ların ölünciye kadar müzmin ve yapışkan bir alacaklısı olan bu uzuv, onları gittikçe artan bir sid- detle dürtmekte;di! Münir, güneşten bile kıskandr ğı karısının bâşka bir yerde czlış masına dehşetli surette muhalifti. Bunun için onu sinden çıkartmiş- tu Kendisi de bir iş göremiyordu. Bütün kazançları ara sıra aldığı si» parişlerden ibaret kalryordu. İKİ,| kemeeereeeeramesenemszan gayri muayyen olan bu veridat on- ları katiyen tatmin etmiyordu. Üstelik, Müni* evlendikten son- ra işlerini daha çok gevşetmişti. Kendisinde büyük bir kudret his|:... settiği halde resim yapmağa ta- hammül edemiyor, şaheserini yap mak için hız alıyor gibi geriliyor du, ... Bir gün hesap et Aparir man kirasmı vermiyeli ve eve beşpara bırakmıyalı tam altı ay olmuştu. Buna rağmen apartımandan kovulmadıkları gi- bi her akşam evs döndüğü zaman pek âlâ yemek de buluyordu. Bu- nu düşündüğü zaman başına bü. yük bir taş düşmüş gibi sendele di. Evet, düşündüğü büyük fel&ket tahakkuk etmişti Karısı kendisin- den gizli bir yeraen para buluvor- du. Şüphe yok ki bu parayı Koca- sını aldatmak, vücudunu bir baş kasrna satmak suretiyle temin edi- yordu. . Bu fikir ona çok kuvvetli ola- rak tesir etmişti. Menşeini bihrediği ekmekleri dağı kokusunu duyuyordu. Şimdi artık her şeyi bildiğine Di inanıyordu. Karısının. daimi su- rette yorgun halini şimdi anlıyor du. Karısı neden kendisini aldatı- yordu? Bunu düşünmek istemiyordu Bir insanın aç olarak yaşıyamıya- cağma aklı eriyordu. Fakat kar- nını doyurmak için vücudunu sa tan bir karısı olduğunu düşünmek, onda sonsuz birazap yaratıyor du. Uzün mücadelelerden sonra kararını vermişti. Kendisini alda- tan karısını öldürecekti. Ve işte bu kanlı kararını bu yılbaşı akşa mında tatbik edecekti. Saka HABER — Akşam postası KISKANÇ E BiR KOCA armağı zile değer değmez kapı hemen açıldı Dışarda- f ki soğuğa mukabi/ içerden sıcak ve tatlı bir hava serhoş yü- züne çarpir. — Neden bu «adar geç kaldın g Münir? Haydi çabuk içeri gir. Ne dir bu halin? Münir karısının sitemlerine hiç cevap vermeden içeriye doğru iki adım attı. Paltosunu, perişan saç larını zapteden şapkasım çıkar- dı. Portmantoya astı. Karısı da ona yardım ediyor, bazı kısa kısa cümleler söylüyo, du. Fakat o bun- ları hiç dinlemiyordu. i Beraberce içeri girdiler. İyi ay- Gi dınlanmış ve ısıtılmış bir oda... ' Karyolanın ön tarafıma, üzerinde güzel mezeler hazırlanmış bir ma- sa konmuş... Büyük bir içki gişesi | Ee ve iki kadeh, elektriğin ış.ğı altm: | da pırıl pimi parlıyor... Münir içki şişesini görünce Ma.-; is sanın önündeki taboralardan biri; tan karısının karşısında parmakları Delinmiş ainile artık cansız olarak ya ne çöker gibi oturdu, Ve kadehini i gevşedi, elindeki tabanca yere düştü. Dışarda kapıya vurulan yumrukları, tekmeleri duymuyordu. birkaç defa doldurup içti. | Karısı bütün bu mezeleri yıl- başını kutlulamak için bu güzel içkiyi nereden ve nasıl bulmuştu? Bu sıcak odayı nasıl temin etmiş- ti? Gözlerini kırmızı perdelerden ayırmıyor, içinde, hızım gittikçe arttıran bir fırtına duyuyordu. Bu sırada karısı karyolanm ü- Yazan: Murat Sertoğlu zerine oturmuştu. Bir an masanm üzerinde bulunan bir kâğıdı ken- disine sezdirmeden aldığını gör- dü. O anda içinde büyük Lir ferah. lık ve ferahlıkla birlikte ayni za- manda büyük bir acı duydu. Ferahlık duydu; çünkü şimdr ye kadar bir türlü ele geçiremedi ği hiyanet vesikası işte simdi ka rısınnı elinde bulunuyordu. Bunun sayesinde onu öldürdükten sonra hiç bir nedamet, hiç bir pişmanlık, Parisin çok sevdiği köylü sevki. Etek lik siyah yünlüden olup gayet sık ve - sadedir; küçük ceket beyaz kumaştan. dir, etekleri kırmızı ve yeşil işlemeli » dir. Şapka, yakave eldivenler astaragandandır.. Hikâye hiç bir şüphe ve azap duymıyas| Acı duydu; şünkü karısiyle a ralarındaki son ıplik de kopmuş- tu. Herşeye rağmen karısının masum olduğuna dair içinde bu * lunan son ümitler de kopmuştu. Şimdi fevkalâde sarhoş olma - sına rağmen karısının elini, ve kâ ğıdı belli etmemek için yaptığı manevraları büyük bir vuzuhlz ta kip ediyordu. Sanki ispirto ona bi: pertavsız vazifesini görmekteydi. Birdenbire: — Ver o kâğıdı bana! diye hay- kırdı. Ses o kadar gayri tabit çıktı ki kendisini de ürpertti. Çek bağır dığını, ağzından büyük bir saşha- nın koptuğunu, fakat sesini işitti remediğini zannediyordu. Kalbi göğsünde zincirini kopar mak istiyen bir köpek gibi öne doğru saldırıyordu. Nedime de heyecana düşmüştü: — Hangi kâğıdı? — Masanın üzerinden alıp ben den saklamak istediğin... Ve hâlü sağ avucunda tuttuğun kâğıdı.. —— O kâğıdı sana veremem, Mü nir, — Neden? — Veremem işte. Bu kadarı kâfi değil mi? Münir yeniden doldurduğu ka dehinin yarıdan fazlasını içti: — Nedime! Sen o kâğıdı bana vereceksin, diyotum. — Vermiyeceğim. — Beni kabalaştıracaksın! Ne dime, o kâğıdı bana vermezsen... — Niçin bana o kâğıdı vermi yorsun? — Vermek istemiyorum. Smf kendime ait olduğu için... — Ya ben o kâğıdı mutlâke görmek istersem? — Niçin bu derece israr ediyor- sun? Bana inannuyor musun? — Havır! | V » G. ğ Ni Yi — Ya?! ii — Evet, inanmıyorum. Ve o w lindeki kâğıdı mutlâka görmek is tiyornum. — Göstermiyeceğim! Münir, vücudunun şiddetle sar- sıldığını, ve ürperdiğini hissetti, taborayı devirerek ayağa kalkitr. Karısı biç yerinden kımıtdamıyor- du. Ona doğru ki adım aldı. Bir denbire sağ eli pantalonunun ar- ka cebine kaydı. Soğuk bir demir... Büyüyen iki göz... Haykırmayı andıran bir ses.. Yılan gibi kıvranan ve yozünü ka- patarak karyolaya yıkılar bir vü» cut.. Ve bütün bu hâdise'erle bera- ber yavaş yavaş «triyerek musam- ba kapli döşemeye düşen beyaz bir kâğıt... Münir, bir makine çabukluğuy» la, yere düşen bu kâğıdı kavradı. Artık sarhoşluğu hiç kalmamıştı. Yalnız elleri çok titriyordu. Odayı dolduran barut «okusunu emerek dumanlı gözlerini satırlarda gez“ dirdi: “... hastanesi, dahili hastalıklar kliniği... Nedimenin muayene ra- poru... Sol cigerinizde. Teh'ike Wi.. Sağ. Çok ilerlemiş... Tahlilde.. Fazla miktarda basil dö koh... gö“ rülmüştür... İstirahatı mutlâka.. Temiz ve kuvvetli gıda... Tebdili hava... Bulunduğunuz... direktör. lüğündeki daktilo işinder kat'i sur rette çekilmeniz... Doktor...,, Münir, nefes alamadığını his- setti. Münir göremediğini, işile- mediğini hissetti. Sonsuz ve ka» ranlık bir uçurumdan başaşağı görülmemiş bir süratle düşmekte olduğunu hissetti. Kollarma, pars maklarına harikulâde bır çevikli- ğin, kudretin geldiğini hissetti. De- linmiş alniyle artık cansız olarak yatan karısının karşısında bir şa» heser karatabileceğini en kuvvetli olarak duydu. Parmakları gevşe di. Elindeki ağır tabanca yere düş“ tü. Dışarda kapıya vurulan yum» raklarr, tekmeleri hiç duymuyor du. Şaheser geç kalmıştı. Murat SER TOĞLU