22 Ekim 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11
böylü daha meh gidiyer. HASAN KUVVET ŞURUBU vve merkezi - VAKIT yurdu. İstanbul Ankara caddesi: Tel. 24370 l KAAFI UMUMİ, KANSIZLIK ve KEMİK hastalıklarına şifai tesirleri çoktur. Çocuklar Rençier Genç Kızlar ve ihtiyarlar her yaşta istimal edebilirler. Hasan Ecza deposu Yeni çıktı Gençlik ve kaynakları Yazan: M. Kâmli İçinde sağlığımıza ve dölerme- mize etkileri hakkında önemli yazılarla: Tenasül, Kısırlık, A- demi iktidar bahisler vardığı ME gi “ Fiyatı 75 dan öo4ia ücreti ee aa, YENİ KITABCI Ankara caddesi N, &S ilk okuma Beşinci sınıf için çıktı - SİMAYİ YARATAN DAYİHADIR Reve dor ESAN S-(OSYOR sulanan) BAYANLARA BÜYÜK MÜJDE : (ğin k Artık bu pazarlık işkencesi yeter. Aldanmak ihtimal alkmıştır, çünkü pazarlık yok, fiyzilar kat'tdiri Beyoğlunda istiklâl! caddesinde iş Bankası karşısındaki CO K uj N Manifatura Ş Şirketi tasfiye edilmiştir. Ayni şirkete dahii oan COŞKUN TODORİ PLiMiRiDiS Bu dafa ayni GOŞKUN MANIFATURA mağazasının sahibi Ve müdürü olarak bugünden itibaren PAZARLIKSIZ msv- ia I& en sonmoda vs nuvote İpekli, yünlü ve pamuklu &u- üşlari en ucuz vo her keseye uygun kat'i ve son fiyatlarla #$ miğde başlamış olduğunu muhlaram müşterilerine tler, e lar; ya Coşkun manifatura mağazasından geçmeli, ao) ya modadan vaz geçmeli ... (öyuyemmmın 4 i LT.PİVER PARİS HAS UNNYILI 20 PARDAYANLAR — a Pardayan gülmekten (bayıldı. Ken kendine düşündü: -— Amma tuhaf, geçmişten hiç bah setmiyor... Yoksa unuttu mu dersin? Sonra yüksek sesle: — Monsenyör, pek güzel bir söz! Böylediriz... Ah, ekseriya gözöleriini açıkta, yıldızaltı otelinde geçirirdim.' Zannedersem bu otelin fırınları, ke bapları, tencereleri sihibi bulunmadı ğini hilmezsiniz. Orada göreceğiniz ay dinlik kamerin ışığıdır. Koklıyacağı nz çalılarm, katır tırnaklarının güzel; kokusudur. Geçen bulutlardan dökü len yağmur damlalariyle Şami Onün için Monsenyör böyle umulma | drk bir ziyafete konunca fırsatı kaçır mam, Hakikaten Pardayan böyle söyliye rek lokmaları çabuk çabuk yutuyor du. Hanri de düşünce içinde ona bakı yordu. Şövalye kendi kendine: — Hay kahrolası! Acaba ne düşünü yor? Yoksa beni mi? Hele şu alaylı gülüşü hayra alâmet değil! bir şey de söylemiyor. İşler fena, Süsan a damlardan çekinmeli! Adam sende, simdi anlarız diye düşünüyordu. Hanri misafirine emniyet vermek içi: komuşuyordü. - Demin beni tebrik (o etmiştiniz. Şiri4i de ben sizi tebrik edeyim. Hiç! ihtiyarlamamışsınız. Hattâ o bakmız,/ sizi derhal tanıdım. Hem nasil olur da unutabilirim! (Pardayan kulak ka - barttr) fakat yalnız elbiseniz eskimiş?! Sırtmızdaki ceket beni terketmiş oldu, Bunuz gün giymiş olduğunuz ayni ce ir. Tepsideki son parça böreği yutarak bir bardak dolosu şarabr yuvarlıyan şövalye, yavaş yavaş meseleye geliyo , ruz! diye düşündü. Hanri devam ediyordu: — Zavallı ceket! Ne görüyorum? ! Sol dirseğinde bir delik. Ön tarafın - da bir yama. Diklimiş yırtıklar. Ah, bunları artık sayamıyacağım! Ya çiz. meleriniz, ya zavallı (o çizmeleriniz!. Merhametinizi diliyorlar. Mahmuzla - rmızdan biri demir biri oçelik! Hem bir boyda da değiller. Hele sizinki kadar zayıf bir hayvan az bulunur. Ne ise, siz atinıza göre daha İyicesi , niz. Acaba uzun yolları nasti alıyor - sunuz? Atımıza binerek dağlardan te. pelerden geçerken ve rüzgârda manto. nuzda gördüğüm deliklerden girer . ken, gece karanlığında sizi görenler herhalde bir at hayalinin üzerine bi- nerek dolaşan bir süvari hortlağı sanırlar. Marşal eğilerek, sağa sola dönerek, ihtiyar askerin haliyle eğlenirken; Pardayan da yarı asıylı bir sesle; — Daha ne istiyorsunuz Monsen, yör? Ben daima sefaltin tadını tadı , yorum. Bunumla beraber yeni bir çu « ha ceket giymek iyi bir şeyse de o za, men serseriler arasında ensur olanla - rı ayırmak güç olur! dedi. Cümle lâstikli ve birkaç mânaya ge lir cinsindendi. Bu sırada Pardayan bir bardak şarap daha yuvarlayıp göz lerini kırptı ve: — Dinim hakkı için Momsenyör bu akşamınızı hiç bir zaman unutmiya , cağım sözlerini ilâve etti. Monmoransi, dirseğini masaya da » yayıp çenesini de elinin içine alarak dikaktle Pardayanm yüzüne bakıyor. du, Birdenbire: PARDAYANLAR “San Hanri Anjer yolunda gittikçe uzakla Şan bir atın nal seslerini duydu. lendi kendine düşündü; — İşte hilekâr herifin biri... Hanri dö Giz nasıl oluyor da böyle adamlar kullanıyor? Bu adam bugün Danjuya ihanet ediyor. Bu, yarın da bize İhanet edebileceğini gösterir, Sen Denis soka Zmdaki otele gideceğim, fakat çok ihtiyatlı bulunmam lâzım... Okuyucularımız, Rönsar ile ıairlerin bir keçiyi yalandan kurban etmek iste dikleri ve Mösyö dö Gizle arkadaşla rmın kralı öldürmek çarelerini aradık larr Deviniyer otelindeki toplantıda Hanri dö Monmoransinin de hazır bu Yunduğunu görmüşlerdi... Moröver'in gidişinden sonra seyis, birinci katta ve ahırların bulunduğu küçük bir avluya bakan Marşalın oda sma çıktı ve: — Monsenyör, yolunuza devim ede cek miyiz? diye sordu. — Hayır, bu geceyi burada geçire ceğiz. Fakat yarm sabah şafakla bera ber hazır ol, Yol iştahımı açtı, çabuk yemek yiyeceğim. Seyis yemek getirmek üzere acele! çıkt. Tam bu esnada Hanri dö Men moransi pencerenin altındaki küçük | avluda küfredildiğini duydu. <3 Sana atmı oraya koymıyacaksın diyorum. Hanım sahibi ben değil mi yin? — Ben de sana atım orada rahattır diyorum! Hanri titriyerek : — Ben bu sesi tanıyorum! dedi, Hancı: — Bu ahır, senyörlerin atlarına mahsustr. — Ben de yemin ederim ki benim atım senin inek ahırma girmiyecek tir, — Dilenci herif kendini sokağa attı racaksm! — Hancı, hancı sen de sopa yiye ceksin — Ben sopa yiyeceğim ha! Defol serseri sen de! — Ah şarap tulumu. Bu hakareti biraz pahalı ödeyeceksin. Cilmlenin alt tarafı birtakım küfür ler ve bağırmalar arasında koybaldu, Hanri çabucak avltüya inetek iki göl ge gördü ki bunlardan birisi öbürüne adamakıllı bir kötek atıyordu. Hancı imdadına koşulduğunu görün ce: — Koşunuz, adam öldürüyorlar! Diye bağırdı. Çünkü dayağı yiyen ken disiydi. Dayak atan yeni geleni, hürmetle selâmlıyarak hanciyı dövmekten vaz geçti ve: — Mösyö, kılrcınızdan ve tavrınız dan bir jantiyon olduğunuz anlaşılı yor. Ben de bir jantiyomum. Onun için, razı olursanız, sizi bu konuşmaya hakem tayin edeceğim... dali, Marşal başiyle; — Evet!... cevabını vererek susmak ta devam etti, Meçhül şahıs, karanlıkta boş yere marşalin yüzünü tanımağa çalışarak sözüne devam etti: — Bakınız, tepelediğim şu terbiye siz herif atrmı ineklerin yanına bağla mak için ahırdan çıkarmak İstiyor, Haner inliye inliye: — Ahır yalnız üç hayvan alır. Bs
