10 İLKTEŞRİN — 19: TETKİKLER “Nüfus sayımında nelere vereceğiz ? 20 birinciteşrin 1985 pazar günü en)| geç sabahın saat sekizinde, yurtta, genel nilfus sayımı başlıyacaktır. Bu| iş, ayni günde akşam karanlığı bas. madan sonuçlandırılmış bulunacak - tır. O gün. ana yurt İçinde o nüfusça sayımızı ve sıramızı saptayacağız (tes bit edeceğiz.) İnsan sayımı, insanın yalnız sa yısını değil, türlü bakımlardan, değe.| rini, irasını (vasıf, seciye) ve srrüsmi| da alana çıkarır. Şimdi ne halde ol . duğumuzu bilelim ki, bundan sonra olmak istediğimizi gerçekleştirebile -| Tim. Bu öğrenti, gerçekten var olmak-| ta bulunanı, olduğu gibi ve kusursuz bize hildirmelidir. Ve artık bundan) sonrası için de, her zaman her defaki nüfus durumumuzu gözönünde bulun duracağız. 1 — Yerimiz, yürdumuz. evimiz, ko| numuz nerededir? 2 — Adimiz, soyadımız nedir? 3 Evde konuştuğumuz dil nedir?) 4 — Yabancı dil bilir miyiz? 5 — Nerede doğduk? 6 — Kadın, erkek miyiz? 7 — Sağlam ve esenlikli yoksa hasta veya sakat mıyız? $ — Yaşımız kaçtır? 9 — Evli miyiz, dul muyuz, böşan yız, bekâr mıyız? 10 — Yeni harflerle okuyup yaz- masını bilir mi) l miyiz? müz, geçimimiz nedir, işsi iz? Sayım günü sabahın saat sekizin | den başlı arak, konumuzda sayım me- murunu bel Sayım memuru nun sorgularını dinliyeceğiz ve doğru cevap vereceğiz. Sayım günü sabalın sekizinden ak şanın karanlığına o ve işin bilimine kadar yurtde,bütün vatandaşlar, yal- nz ve yniniz bu ulusal ödevle yüküm- lensceklerdir. Şarda, kentde, köyde, kırda. dağda, ormanda, evde, handa,| otelde, kulübede, çadırda, yolda ve belde karada ve denizde, vapurda ve şimendiferde; hep ayni ödevi ödiyece ğiz. Özel kanunun taşıdığı dilevlere İ yurtdaşlar arasında cevap göre ve önceden hazırlanmış bir düzen içinde sabahtan akşama kadar ses yok, çıt yek, gitme gelme yok, dolaş - ma yok.. Herkes ve her arda (aile) ol- duğu yerde; evinde oturacak ve sa - yım işyarlarını bekliyecek; sorgulara, savsaklanmadan ve doğru- yu hiç saklamadan, işin yüksek öne - mini bilerekten cevan verecektir. O gün için. sayanların've sayılan . ların ödevleri, yurtda ulusal ve kutsal bir ödev olâcaktır.. Yurtdüşlar, daha şimdiden bunu akıllarına yerleştirme lidirler, O gün gelmeden, bütün yurt- daşlar, Türk toprağında oturan yer - li ve yabancı herkes, bu yönde yazıla- enecek, bildirilecek öğretileri ilgili gözle okumalı, can kulağı ile dinlemelidirler. Bu işin nasıl başarı . lacağını öğrenmeli ve — bilmiyenlere, öğrenemiyenlere © öğretmelidirler. O gün sabahtan akşama (kadar, yurda ütün yurtdaşlar için ödenecek tek ö- dev onlara, sayacak olanları tanrta- 1m: Henwerde, devletin yüksek res - miğ orunları (o (mukam) tarafından. daha önceden seçilecek ve belli edilecek : kimselere; sayın memurluğu ve sayım. kontrol memurluğu işl kletilecektir. Bu işler ücretsiz oi rak görülecek ve'yal nız zorağlı (zaruri) masraflar ödene. cektir. En çok 200 kişinin bulunabile- ceği her bölge, her nüfus sayım bölge-| si olacak; her bölgenin bir sayım me- rusu, her beş bölgenin bir sayım kont| rol memuru bulunacaktır, Bölge dışı sayımlar da, özel tedbirlerle sağla — nacaktır. (Temin etmek) sayılanlar, sayanlarm ödevlerini, her suretle ko-| sorulacak ştırmalıdırlar. 20 ilkteşrin 1935 pazar gü 5 yım memurları, sayım (kontrol me- murları, bu işle ilgili resmiğ orunları| büyük ve küçük işyarlar, sayıma gi. recek bütün yurtdaşlar veyurtda oturan yabancılar; bir tek ödevle yü- kümlüdürler: Türkiyede nüfus sa - yımı ödevi, Dr.C. Savran , Ziraat Bankasıdan Yeni icat bir feribot Şu gördüğünüz fotoğraf dün-| yamn en küçük ve en akıllıca ya-| pılmış Feribotlarından birini gös-| leriyor. Feribotun ne demek oldu-| ğunu biliyoruz. Bir ırmakta, ya- hut boğazda karşıdan karşıya nakliyatı temin eden sallar veya vapsrlardır; bizim Şirketi Hay ri yenin araba vapurları gibi.. Bu Feribot Bavyerada küçük bir sl mağın üstündedir ve »tomobilci onun motör kuvvetini temin et mekle mükelleftir, Karşı yakaya geçmez istiyen bir otomobilci otomobilin! Feribo- tun üstüne koyunca, arka teker-, lexleri iki katın kayışa bağlar.| Bu kayışlar, çarklara bağlıdır. Feribotun sahibi olan kaptan oto- mobil motörünün işletilmesi için bir işaret verir ve yolculuk da baş. lar. İ Böyle bir işletmede hiç şüphe siz birçok kuvvet kaybedilmekte | dir. Çünkü kuvvetin otomobil| motöründen Feribotu suda ilerle- ten tahta çarklara geçmesi hayli zayiat vermektedir. Otomobili sa- atte otuz beş mil sür'atle işletmek! suretiyle Bavyeranın Fer'botu su- | Hler mahallesinde idi. | de takla atarak yuvarlandı, kadar| HABER — Akşam Postası HAKiKi BiR MACERA Ertesi sabah vapurda toplamış | olduğum dolarları Mısır kuruş ve lirasına değiştirmek için Atina bankasına gittiğim zaman orada Konte Rosso yolevilarından birile karşılaştım. Kaptanın beni polise haber verdiğini ve bütün limanda şimdi beni harıl harıl sramakta| : olduklarını söyledi. Hemen otele koştum. Borcumu ödedim ve bir saat sonra istasyon- dan trene atladığım gibi Kahireye| doğru yollandım. Port Saidden bir an evel çıkmak icin, para vere rek bir şimendifer bileti almakta zarar görmedim. Kahirede tekrar kartpostal bas- tırarak kahvelerde sata sata dolaş| bişi mağa başladım. Lüks kahvelerden birinde şık bir Mısırlı beni masası- na davet etti. Kendisinin bir tüc » car olduğu dünyayı gezip dolaşma ğa vakit bulamadığını söyledi ve benim seyahatlerimi büyük bir me rakla dinlemeğe başladı. Vakit e- pey geçmiş olduğundan s#ergüzeşt. lerimin arta kalan tarafları evin- de anlatmamı söyleyince : kalkıp birlikte yürüd Bu ev pek üzeğitn olmıyan yer-| Kendimi çok zengin döşenmiş bir odada buldum. Cilâlı döşemelerin üstüne kalın halılar seriliydi. Geniş kol - tuklarm üstüne kocaman yutmuşa cık yastıklar: konmuştu. Duvarlar ipek halılar, kılıçlar, tabancalar, ti, Ev sahibim kocaman bir kadife karşısında ötürmaklığım için işa - ret etti. Eİ çırptı; içeriye kapının üstündeki şal perdeyi aralıklıya - rak bir çinli girdi. Mısırlı anla - madığım bir emir verdi çinli gel - diği gibi sessizce cıkıp gitti. Çok geçmeden bu uşak ,tekrar göründü elinde iki tane esrar ka- bağı getirmişti. Birisini bana uzat- tı, Ben böyle birşey kullanmadığı: mı anlatmak istedim. Ev sahibi tığı gibi ellerile boğazıma sarıldı. Yapacak başka iş kalmamıştı. He- rifin karnı budur diye şiddetli bir futbol tekmesi savurdum; yerler - Bul - nun üzerine Çinli suratı büsbütün | çirkinleşerek üstüme atılmak iste-! di. Ben bu srrada ayağa kalkmış, sırtımı duvara yaslamıştım. Ora da asıli duran büyük karadağ pis- tovlarından birini çekip çıkarmış, i kabzasiyle herifin başına vurma- ğa hazırlanmıştım. Fakat bu sark! lılar kedi kadar çevik insanlardı. O da karşıdaki duvardan köhne İbr kılıç kapmış ve yüreğime doğ ru savurmuştu. Sol kolumu sakınmak için kal- dırmış olduğumdan, dirseğimin üstünde bir yara açıldı, sından bir zemberek gibi sıçra mış ve Çinlinin alnının ortasına| can acı; ağır tabancayı indirmiştim. O da| yere yuvarlandı. Yerlerde bay - gır yatan bu iki b şrıyarak kapıyı boyladım. So - kağı bulunca kolumdan kan aka aka otele koştum. Burada yara- mi saran doktor hsmen girmemi söyledi; sözünü tutaca- ğım yerde Ehramlara ve Lüksör rifin üstünden | #7 yatağa yun içinde saatte 10 mii gitmektedir. harabelerine doğru yola çıkmak minderin üstüne oturdu. benim de| * No. 11 Yazan: | | İş Hindistanda yılan oynatanlar. (Bu i kedi çevikliğiyle (Dü nyayı Parası Dolaştım Seppti Popfingef Verilen esrarı kullanmak istemi yince adam gırtlağıma sarıldı fotoğrafı Spellin kendisi vasi bunun için uçak istasyonu resinden bir türlü ayrıla: Nihayet bir gece, ert€ kocaman çölü ve ormaniığ! 2200 kilometre mesafedeki bukto'ya uçacak olan ts” başındaki nöbetçi, hang birine gidince ter örgüyü ve yasak bölgenin içine gi Kum alanını koşarak tayyar 'mâfdim ve rasıdın ötü' #riri arkasındaki boşluğun ve türlü türlü silâhlarla süslenmiş-| f çöktüm. Saatler: birbiri ardınd€ gittikçe kimsenin beni 49 | olduğuna inanç getirdim. ısrar etti. Tekrar reddedince Mı -| Eği İ sırlı kızgın bir suretle ayağa kalk-| Seppl Brendizidön Portsalde — kadar geldiği seyyah vapurundan işte böyle denize atlamış öe yüze yüze * karaya çıkımağı daha nuvafık bulmuştur. üzere bulunan bir seyyah kafile! sipe katıldım. Kahirede ne kadar az görünürsem, o kadar iyi olur | du: On dört gün sonra Portsaide döndüm. Buradan -Tunusa git- mekte olan küçük bir şilebin kap tanına beni de gemiye almasını, yolda amele gibi çalışacağımı söy liyerek yalvardım, yakardım. İ * İ Tunustan nereye gideceğimi henüz kararlaştırmamışum. Bu kuzey Afrika İimanınm be-| ni en çok meraklandıran tarafı, Fransız askeri tayyare istasyonu! idi. Burası dikenli tel örgüleriy- le çevrilmiş çok sıkı bir muhafaza altındaydı. Cebimde pasaport ol. madığı halde böyle bir yerde do laşmaklığın daha hayır'ı olacağı- Fakat belki de! rarelerden birinin köşe nı bilmeliydim. askeri taş re şizlenir de şöyle bedava- dan bir hava yolcu'uğu yaparım düşüncesi beni dürttü, dürdu. İşte günü erkenden tayyareni” sinde sesler işittim. Sesleri ladım ki uçağa Yüzbaşı © pilotluk yapacaktır vi yalnız başına uçacağını tadır. i Motör ısıtıldı. Tayyarti yüzünde hızla kaydığını Fi Tekerleklerin sarsması bi kesildi. Artık havalandığ” ladım. ve Cebimdeki çakıyr çık#” turduğum yerin dibine uğ delik âçtım. Buradan al ki kum tepelerini (o göf koyuldum. Ara sıra gü kamaştıracak gibi parlı?” köylerini ve deve kef geçiyorduk. Bunlar kuruları kadar küçük du. Az sonra aşağıdaki değişti. Sonsuz, yolsuz kum denizinin üstünde vanenin düzenli dönüşü ” nin kayar gibi sarsınti yavaş yavaş sinirlerimi gözlerim kapandı ve © olduğum bir uykuya d8' Galiba aradan santi kendimi küçük bir ka denizlerde fırtınaya tut dim. Çünkü müthiş bir * çalkalanma ile uyanmı"# likten aşağıya baktım, rüzgâr aşağısını kum pi çirde bırakmıştı. Bulv! yükseliyordu. Böylesi” 4 etmemis olduğum haldi Andre ile kendimin, kötü seydan, bir kum çaltığımızı anladım.