(0 İLETEŞRİN — 1935 si "İNT Tefrika numarası:30 2 a. — BARBAROSTA İK Yazanı(Vâ-N0) HABER — Aişam Postası Lİ EY UTayfunlarda hortumların göklere yükselişi gibi, | p Ni s çen kısımların hülâsası Hıristiyan donanması Hızıra bir körfezde baskın. vermeğe! hazırlanmıştır. Halbuki Türk . ler bunu vaktinde haber alıyor. dar. Körfezin ağzındaki zinciri | kapatıp onlar baskın vermeğe çalışıyorlar. Hızırın korsanla « körfez methalindeki kuleyi ele geçirmeğe gayret ediyorlar, Kal le kapısındaki nöbetçinin ka . fasını gövdesinden düşürme « den kesiyorlar. Yukarıdakileri onun sesini taklit ederek j çağırıyorlar, vi Mavro, bu büyük yemin üzerine Ayanamadı; 5 — Ne var Meryem aşkına?... 1 iye söylenerek aşağı indi. | Üç Türk için, gözle kaş arasm- p & onu yakalayıp ağzın; tıkamak. pMGilarını bağlamak işten bile der İdi. “Ayni mukallid İbrahim: W— Sen de in, Niko... Sen de Va- « Neler oluyor, görüp şaşacak- Uz!... — Tuhaf şey! Ne olabilir ki?. — Vallahi şaşacaksınız. Hele İr inin Jahıratan, aşAğI iner önmiez an.) 5 —A.A.A..-di ii szlrar edebildiler, Sonra, onların da ağızları tıka indı; kurbanlık koyun gibi bi insilar, ye hayretleri-| Wukardan üç ses; İ — Durun öyleyse... Ben de ge) forum! 5— Ben de... Ben de... sAbrahim: We — Birer birer inin ha... » diye Pp kırdıysa da para etmedi. | Uçünün birden ayak sesleri du: duğu için, Türkler, birbirleri. . > Kılıçlara davranacağız... Ça- yok...m iç İlla > pınm kenarına saklanarak Şıkan ikisini bir saniyede hak- lılar. Üçüncüsü basamakları Eder beşer arağı atlayıp da Türk in arkadaşlarına kıydığını an- ) em a davranarak me İni çekti. Kendini ko, gi rümaya baş» Siz nereden ve nasıl geldi- iz buraya be?.... - diye hiddetle ti kırıyordu. Bu sonuncu, €Pöyce silâhşör- ; yeğitçe çarpıştı; kılıç oynar Elbisesinin şeklinden de ber de beş arkadaşının âmiri yazi. linde bir asker olduğu belliydi, PDüz meçini Türklerin eğri kılıç. ına karşı şimşek gibi ışıldatarak! etçiye yaklaştı. Sağ eli hâlâ| nda, sol eliyle önu omu. dan dürttü: ©— Uyuyor musunı yoksa aklını kaçırdın be adam?!.. Sen de im gibi çarpışsana!... Niçin o- uğun yerde duruyo di Fakat, bu sarsılış üzerine, nö- #lçinin gövdesinde müvazoneli beğreti duran başı, insani çile- | riye fırladı. den çıkaracak bir tekerlenişle ye- re yuvarlanıverdi. Bu, öyle korkunç bir manzaray- dı ki, hiristiyan silâhşör, demin denberi cesaretini isbat etmiş ol! masma rağmen: — Aman anneciğim, anneci- ğim! » diye haykırıp yay gibi ile-! Sahildeki uçurumun parmaklı: ğına koştu.” Orada, ses ulaştıra- cak bir mesafede dört hıristiyan yelkenlisi duruyordu. Gırtlağınm bütün kuvvetiyle: — Hey... Hey... - diye haykır dı - Dikkat! Baskma uğradık... Türkler burasını bastı!.. Hepimizi öldürüyorlar... İşittiniz mi? Hey... Bortoların birinde vardıya bek- liyen, cevap verdi: — İşittik... Neredeler?... Silâhşor, yüzüne bir kınç yediği için fazla söz söyliyemedi. İbrahim, hiddetinder. çıldıra » cak gibi tepiniyordu: — Eyvah... Hor şey mahvoldu... - dedi - Herifler, baskına uğradık- larını öğrendiler... Şimdi arkadaş lara ne yüzle bakacağız? Cafer: — Arkadaşlarla bir daha yüz- yüze gelsek, hesaplaşmak kolay! Kemal: — Hepsini hakla, hakla da, en sonuncusu başımıza bu işi açsın... İşte “yüz, yüz de, kuyruğuna gel, boğul!,, diye buna derler... Şimdi diğer gemilerin nöbetçi- leri de kuleye doğru sesleniyor- lardı: — Söylesene... Neredeler? İm» dat yollıyalım mı?... İbrahim: — Bari imdat yollamalarını söyliyelim de, dikkati bu tarafa çekelim... Ateş kayıkları da bu fırsattan istifade ederek vazifele- rini kolaylıkla görsün... - dedi, Kemal: — Seslen bakalım! Fakat, buna lüzum kalmadı. Zi- ra, bortolardan birinin tam ya- nında bir alev sütunudur yüksel-| di. Bunun üzerine Cafer, rahat bir nefes aldı: — Oh, yetiştiler deinek?... Ya- rabbi şükür!.... — İşte, öteki de tutuştu... — Üçüncüsü de.... Manzaraya daldılar: Tayfunlarda hortumların gök lere yükselişi gibi, suyun üzerim den alev sütunları çıkıyordu. — Fakat, dördüncüsü?... yanda üç gemi yanıyor. Dördüncüsü, avk davranmış, kü rek ve yelken kuvvetiyle harekete geçmişti, Üç arkadaşının gövdesi. ni yangınlar sararlarken ve deni-| zi bir vaveylâdır kaplamışken, o,| tehlikeli sahadan süzülüp çıkıyor-! du, İ — Aman çocuklar!... Kaçıyor...| Koşun zincire!... Körfezi kapatas! lm, | Ibrahim kapıda nöbetçi durdu.' Caferle Kemal, kulenin zemin ka-| suyun üzerinden alev sütunları çıkıyordu tmdaki manivelânın başına geçtir ler. “Sandali sen Idare et,reisl,, Bu üç arkadaş demin taş merdi- veni çıktıkları ve kuleye baskın verdikleri sırada, galilere ateş ver- mek vazifesini üzerine alan ka- yıklar da, Hızırın idaresi altında harekete geçmeğe hazir bulunur yordu. . Her kayıkta üçer kişi vardı. Bi- rinin vazifesi dümeni idare etmek ötekininki, “ateşi rumi,, dene bir halitayı alevlendirmek, üçüncü- nünkü de küreklere bütün kuvve- tiyle asılmak! Reis, arkadaşlarının öteki ka yıklara binmeler'ne nezaret eder- ken, Recebe dedi ki: — Bizim başka bir adam alma- mıza ihtiyaç yok... İkimiz, bu işi beceririz... Geri kalan uşakları her ihtimale karşı sahile gözcü koya- cağım... — Olur, reis... Recep, kendilerinin daima kul landıkları “Ateşi rumi,, pin nasıl hazırlandığını ezber biliyordu. Bu halitayı tutuşturmazdan evvel ü- zerine biraz deniz suyu dökmek daha iyi olurdu, Birkaç çeşidinin de terkibini öğrendikler: bu ateş, suyla temâs etlikten sonra daha harlı bir alevle yanardı. Araplar, birkaç defa © İstanbulu muhasara ettikleri vakit, donan - maları, hep bu denizde yanan ve ancak esrarı Bizanslılarca bilinen Şeytan alevine kurban gitmiş de- ğil miydi? Fakat işte, Türk korsanları da artık bunun nasıl yapıldığını öğ renmiğ bulunuyorlardı. | Hemde birkaç türlüsünü, bilhassa manas- turlardaki casusları vasıtasiyle el- de etmişlerdi. Recep, başını çevirdi. Hücum edecekleri gali, işte şuradaydı. Hı. zır da diğer sandallara lâzım ger len emri vermiş, kendisine doğru geliyordu. Birkaç maşrapa deniz suyu alarak kayığın Zemirini kap- lıyan halitanın üzerine gezdirdi. Fakat, garip şey! Burnuna ta - mamiyle yabancı ve pek çirkin bir koku geldi... Gözlerinin önünder bir duman geçti... Ortalığı büsbü-! tün koyu bir karanlık mı basmış- 17 Hızırın sandala bindiğini bile göremedi. Ancak sarsıntıdan ve! sesinden farketti. — Çek bakalım... — Reis... — Ne var? Hattâ, | -— Bu sefer kullandığımız hali- ta başka mı? İki yumruğunu gözleri üzerin- | de geçdirdi. Gene bir şey farkeder miyor. Ortalık zindan gibi! — Elbette başka... (işitmedin miydi?... Söyledimdi ya... — Ne zaman, canım? — A... Sahi... Sen &araya çık- muştın. Öteki arkadaşları © zaman) söyledim... o Bu yeni balita daha| çabuk tutuşuyor. Bunun nasıl ya-! pılacağını gene bizim Tatarsurat! haber verdi... Fakat, şartı şudur;| Nurkalem Kurşun Kalem Fabrikası Mekteplilerin, Mühendislerin, Ressamların, Devairin ihtiyacımı temin eden her cins kalemi yapmaktadır. Her kırtasiyecide kat'iyyen üstün Mi No. lu 51 No. lu DAĞDELEN WI No.lu 99 No. lu 701 Ne, lu 702 No. lu 901 No. lu 112 No. lu 1323 No. lu Mektepli kurşun 6 renkli kalem 12 renkli kalem satılır, ve ucuz Ecnebi (Omümasillerinden olan çeşitleri aşağıdadır: kalemi 1,2,3, derece sertlikte resim kurşun kalemi, 10 muhtelif sertlikte en iyi cins kurşun kalem. Marangoz kurşun kalemi. 'Taşçı kurğun kalemi B ve C,2 sertlikte devar için kopya kurşun kalemi A, B, C, renkli kopya kalemleri Bir ucu kırmızı bir ucü mavi kalew Nurkalem: Türk yapısı, ucuz ve üstündür, Nurkalem: Her Türkün elindeki kalem olmalıdı! Gs Yüksek mühendis mektebi arttırm ve eksiltme komisyonundan; Elektro — Makanık Laborattivarı için 100 beygir kuvvetind bir adet Turbo — Elektrik kapalı zarf ile almacaktır, Tahmini fis 9600 lira ve pey akçesi 720 liradır. Zarflar 7-— 11 — 935 saat 15 d açılacağından isteklilerin saat 14 de kadar arttırma ve eksiltme ka nununun 2 inci ve 3 üncü maddelerinde yazılı vesaik ile belli gün v saate kadar Komisyon reisliğine ve şartnamesini görmek için d her gün Gümüşsuyunda mektep dahilindeki komisyona müracaatları Hayatın neşesi Dinç olmaktır. Hormobin!i Tabletleri Yorgun vücutları dinçleştirir Iktıdarsızlığı ve bel gevşekliğini giderir, yaşamak neşesini iade e- der. Eczanelerde bulunur. İstanbul- da fiyatı 150 kuruş. Tafsilât için Galata posta kutusu 1255 ekimine in emi bildiklerimizin aksine, içine su katılmıyacak... — Vay... — Ne o? — Su katılırsa parlamaz mıy- mış?... — Parlamasına daha iyi parlar» mış amma, deniz suyu dökülür dö- külmez içinden bir duman çıkar, gözlere değerse kör edermiş... O- nun için sakın... — Haydi, doğru çek.. Ben a- teşlemek için hazırlanıyorum... Rüzgârın estiği taraftan geminin üzerine çarpalım ki aievlerimiz düşmanı yaksın !... Delimisin sen? Niçin o tarafa doğru kürek şekir yorsun? Galinin karaltısına bak da küreği öyle çeksene... — Reis... — Ne var? — Ya dümen kullan, zahut “sa- ğı al, sulu al,, diye bana kumanda! e — Allah Allah! Niçin? — Her kayıkta üç kişi var. Bun- lardan birinin vazifesi kürek çek- mek. Ben de 'şle kürek (o çekiyö-! rum... Gerikalan iki kişinin işini! sen göreceksin... Sen varken bu! bana düşmez... — Ne acaip krnuşuyo sun, Re-| cep... Hem gene ters gidiyorsun... Sağı al... (Devamı var) | (5838) benle eriete kek teiiiezseciieeeikei esi KIMYAGER Hüsameddin Umumi idrar tahlili 100 kuruştur. Bilumum tahlilât Eminönü, Emlâk ve Eytarı bankası karşısında İzzet- bey hanı. ASEM Ür. fuat Sall Seyahatten avdetle Beyoğlunda Sakızağacı caddesi 19 No. lr Tu -* ni apartımanına nakletmiştir. Fransız tiyatrosunda Süreyya Opereti 11 İlkteşrin Cuma akşamında itibaren her akşam 20,15 de Cu martesi ve Pazar matine 15 de, Emir seviyor Operet 3 perde Yazan: Yusuf Sururi Selâmi izzet Tiyatro Sanatı Her kitapçıda bulunur Fiatı: 75 kuruş HABER AKŞAM POSTASI !IDARE EVI Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu : İstanbul 214 Telgraf adresi: istanbul HABER Yazı işleri telofonu : 24872 idöre ve hân : 24870 ABONE ŞARTLARI Türkiye Ecnebi 1400 Kr. 2700Xr, 7329 , 400 ,, "s0 İLÂN TARİFESİ Ticaret ilânlarının satırı 12/80 Resmi ilânların 10 kuruştur. Senelik Ss aylik 3 ayim * aylık Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı ger (VAKIT) motbocu