IPuJujsoyaze5 J9geH ZIUJeK DEyEY OUJASİ EKs3yanı UOpJUSA I3EAJaseou |soj0zeB 43geH nığoşlog PEJNM :ug4jas9 ekaiyunı INVNOW M$Sv oA VİJOVW !H'UVL Oyeano7z |(0SIWN Jejutdepitd 7 . PARDAYANLAR dan inerek ihtiyarı büyük bir hürmet-/ Fransuvam! Ebedi uykunuzdan ba - le selâmlamıştı. i se ınızı bir lâhza için kaldırmız da tam Oise dudaklarım arasmda: kırk muharebe meydanında buluna « — Hay Allah belâsmı versin! Mon - rak hayatını bin kere tehlikeye koyan, moransi'nin subaylarından (zabitle - | kanımı dökmeği bir şeref sayan bu ih- © Yerinden fırlıyarak kollarımı ka - yuşturan Senyor dö Piyen hayretle: — Parlâmentonun kararı mı dedi - moransi hanedanına sit olan bu yer. leri size vermekle hükümdarlık hak - kınt aşarak fena kullandığı ve bir ay içinde köy, orman, çayır ve evinizi asil sahibi olan Konnetabi'a devr ve teslim etmeniz yazılıdır. Senyor dö Piyen hiç bir harekette bulunmadı. Yalnız yüzü daha çok sa- rardr. Dışarıda çiçekli bir erik ağacı- nın dalına konan bir çalıkuşu bahar şarkıları okurken, o da salonun ses - sizliği içinde titrek sadası ile inliyor- du: — Ey benim muhterem velinime - tim on ikinci Luil.. Ve siz kahraman tiyar askere nasıl muamele olundu- ğunu görünüz! Geliniz.. Ey şanlı hü - kümdarlar, varı yoğu elinden alma « rak bir lokma ekmek dilenmek için 11 dö Frans yollarında dolaşacak o - lan bu ihtiyar askerin, halini seyre - diniz!... Bu sözler subayı (zabiti) titretti. Elinde tuttuğu meş'am kararı ma- sanın üzerine yavaşça bırakarak sa - vuştu. 0 vakit bu fakir evin içinde yürek- Jer acısı bir çığlık duyuldu. — — Ya kızım!.. Ya benim biricik Ja- nfm!,. Ah yarabbi, o şimdi, yersiz yurtsuz, ekmeksiz kalacak., Monmo- ransi, sana ve bütün sülâlene lânet ol. sün! Allahın intikamı ocağınızı sön « dürsün! Ihtiyar, buruşuk yumruklarını şa- toya doğru uzatarak gözleri döndü... Bayıldı. Felâket pek müthişti, Hakikaten on ikinci Lui zamanmdanberi Senyor dö Piyene ait olan Marjansi arazisi, vak- tile Pikardi vilâyetini idare eden bu | İhtiyarın eski debdebe ve ihtişamm - dan artakalan son parça idi. Ser. vet ve mevkii mahvolduktan sonra Konnetabi'ın arazisi ile çevrili bu u - fak yere sığınmıştı. Bu anâ Kadar kendisini yaşatan, biricik sevinci, biri- 2 varki ayapmanman ordan Sam Marjansinin ufak varidatı ancak bu yavrucuğun İstikbalini kürtarıyordu. Fakat şimdi o da elden gidiyordu! “yeeLO TA OY gap aç E4UG UNUOSALABA IZIpISe) Uprutuzuş S4 upuşsıpu9y “öyüraşsı asvuunjag BI “04219 alı IğI SEN 0938 uyunzyk ucu ez iğvap? YOR yay 04 iyeş ng “ypoulaşf adpaiş | Şeye ppnind sep “04 oUyaD uyuşsAapUYNS U98Tg gp UP ... “Aney yauepj vpuz ng rpiryik İNAL ON pg3$ #nujna “DA UÇULEZNPTLE YA Pİ vwsupo yyezd “ayoruş yuyğuzpssas uyu » a8 0J99s ag zazuag BUlâyğı) vet Tpeözed zopyank urup 110 UUJYIS izuğay *yerstıpyey v£umas Up) yn 20 YAPI KüLeŞlO UOSIg gp 10<UŞ “aşyok SEP YpUpO oyipdopunuş sepo UE( Op Fsry! Joy vauos affu “2s ayd *1a dpye) vurepe du93 uu)e “1d Ayp MYO) 1g vsegey urup Ağnp » yo öiuuypsay paaanış “Guryığep ipi “98 OLUPZAİ Op 199 “maokyligs nu -ağnpunıng vpusuau 1107j0 uyuykog - vğe epuu ng unrzıy gunsıokıp3 yu 70pp043 YUŞA “av6u, yvyy — “YAS apyoppıs di€uyuyuk Şi <2 1g AANALEY 1g yagvİ YUN PPT yayla dz9zü YONLApuş oupznk uyursun “owruopx OP Hueyy | “ıproguy Lrepyed e -0f1a|798 Ypajapuos Wak gp 1odug *Mp(3 ağomaj(es rey OUpZNA pulğasakyulaypundnp £a8 2, iğ UP) ujuas zepuy rseurjo ysa1 “ou UyUJSUCTOUUONN gp YANSUBIJ uu “aç YazEy İL MEĞIPIİĞ op YUN iğipol * BOL MÜTEY OZEUAYŞE Uyuas “redeyyp vu e “RE yaya Çsurouoğg şarslas vaza epuysadund yuoş Jiu Ajin vnsrofy | PARDA Parlâmentonun kararı, hem baba hem | de kız İçin pek meş'um pek acı, onları | zillet ve sefalet çukuruha yuvarlıyan pek büyük bir felâketti. ... Jan heniz on altı yaşmda idi, İnce, İ nazik, kadınlığı bütün zarifliğini ü-. zerinde toplamış olduğu kadar güzel, çok güzel bir kızdı. 1553 senasi 26 nisanına rastlıyan bu pazar günü, hergünkü gibi gene ayni santte dışarıya çıkarık Marjansinin kenarmda bulunan bir kestane orma- nma gitmişti, Vakit akşama yakındı. Çiçeklerden dağılan güzel kokular ormanı kaplamış hava ılık bir nağ - meyle dolmuştu. Jan heyecanlı ve bir eli kalbinin ü- zerinde olduğu halde ağaçların altm- da çabuk adımlarla yürüyor ve: — Acaba söylemeğe cesaret edebi - lecek miyim.. Bu akşam her şeyi öğ - renmesi lâzımdır. Bu müthiş fakat tatlı sırrı ona açacağım.. Sözler€ni mr- rıldanryordu. Birdenbire iki kuvvetli kol beline sarılarak titrek bir ağız ağzımı aradı. — Sen misin sevğilim.. Sen misin? — Sevgili Fransu, muhterem Sen - yorum. — Fakat nen var? Niçin titriyorsun. — Dinle. Bak anlatacağım! Fakat bir türlü cesaret edemiyorum. Fransuva eğilerek (o Janı daha şık kucakladı. Bu, tatlı bakışlı, güzel yüzlü, yakışıklı bir delikanlı idi. İşte Fransuva dö Monmoransı ismini ta - şıyan bu genç Senyor dö Piyenin e - linden son varını almağa çalışan Kon. netabi'm büyük oğlu idi- Her ikisinin de titiriyen dudakları bikleşti. Biribirlerine sarılmış olduk- yeurryut yarıp era UN “PUS OL utye yepuruje 214)s49) uyu HU “apanzagağ şg13 yedgy 470 ppuaş$ yuas vSYOK “104 de4d9 “J4pS 2 unsrofysı na yeyue Turipomunpıe dninple YIYU yoğ UUAGTEp UEYJEZ WS Mıpapuj gıpzopug3 yur yuos öp ıpow pa yorusa oğatyoğ uvgUg “rfeşen 2140 Zuypla3 vu up; aPYYY) Juag a6 up oğlonp Mpa “ATE a u0s vuug UIğıyruyu yekn da 0g uya 25 Zuypp3 vyöyu titan 094 0140) — #ıpary&ey yezuma yazma 14 Iakany ouyzazg uruusvu YEĞNUj “pap GünLo411g yuysdoy uza ejung pzomppus 1ıyos oA anyuy gpu MAYI PyaAAD) a4 Ul İUaZ ad019p YOŞ ya * Bige parupadyapıyıy “çaşışaza$ MAPZNUMZRK üze “ua dığ Puygan "25 UJZUNAPPIY uwjo ozgar “ypouyağ oğomya UZAY OJUZİŞ ade — yea kip “105 Mr$eg HAGUH 1P101503 TAvpögiN Ol * yazl 10 HOPE UAİI Ap oflu apaujaoknanp ÇAĞLA OpTey Şapı #nurşo yıpuıp rruydes “Snmğnang proj 94 Snwön popyuoı “wep bi Topl vaz uapasduad OPTEN 114 uwğad veri “np40y ouyrozm MUSUN SA TPTEN (15 örpeş eyi dnSoy eğıyeyis vump TSE #pavtanp yazaugp szjguopg refnyj “v1 ueiouuojç Op HUVEJ 130 urunrewuknp u) ULAN AĞAAIUAĞ “TPEÇIIŞ UUPUZ “Ye yereşmi varğepyğ rsnjes up a veğop uajsfoi 4 derimsi YoppIH “rey dıs ruptrey s10989d Vakıj Ep 1044iÇ “panıy 1915 İâranpeoutağn vyep oyoyyfaj Ay pua$ UVINVAYGMUVA 5 SX 69 #1 YANLAR 5 tarr halde yaraş yavaş, güzel kokula - riyle havayı dolduran çiçeklerin ara- anda dolaşmağa başladılar. Ara sıra Janım vücudu titriyor, duruyor, dinliyor ve: — Bizi takip ediyorlar. Gözetliyor- lar, İşitiyor musun o bak? Sözlerini murıldanıyordu. — Kendini üzme sevgilim. — Fransuva, Pransuva.. Oh, çek korkuyorum. — Korkuyor musun? Hay çocuk hay. Benim kolum seni korudukça sana kim dokunabilir. — En ufak bir şey bana en büyük bir üzüntü veriyor, Ah.. Üç aydanberi nekadar helecan içinde bulunduğumu bilsen, — Sevgili melek! Üç aydanberi sen benim sevgilimsin". Önüne geçilmez aşkımızın, tabiatin kanununa baş eğ- mek için cemiyetin kanununu mağ - lüp ettiği andanberi, Jan emin ol ki artık ebediyyen benim himayem al- tındasm. Neden korkuyorsun? Ya kında ismimi faşıyacaksın.. Babala - rımızı biribirinden ayıran kin ve düş. manlığı ortadan kaldırmağa muvaf. fak olacağım. — Biliyorum Fransuva!, Evlenmek saadetine ergimesem (nail olmasam) bile bile kendimi teslim etmek benim için büyük bir babtiyarlıktır. Oh, beni ser.. Beni öp Fransuvam.. Güzel Fransuvam... — Jan, sana tapıyorum. Allahın yülşek İsmi üzerine yemin ederim ki kimse evlenmemize mâni olamıya- caktır. Yakmlarmda bir kahkaha koptu. Fransuva sözüne devam etti: Eğer gizli bir sözün varsa Aştkın.. sevgilin, kocan Franswvaya söyle!