HABER Kılıç dişli kaplan (X:9)un Hindistan ormanlarındaki maceraları14 Xı9 çabuk yana sıpraolı lük uz “Kü iltür Direktö rlüğünden: İlkmekteplerde talebe kaydına Ey- lülün birinde başlanacaktır. tirne sı- nıflara bu sene 928 doğumlularla dana Kül - tür direktörü 10 Eylüle kadar bulundukları yere on yakın okula, çocuklarını kaydettirmelerini velilerden rica eder. (5015) evvelki doğumlulardan arta kalanıar alınycakdır. nan ar Şişli Etfal hastanesinde 4 Göz mütahassısı doktor Rıfat Ahmed Gözberk C. Halk Fırkası sırasında kiz li esi karşısında 32 numarada. Mua- yene saatleri saat 15 ten 18 e kadar Satılık eczane | İzmirle Afyon arasında işlek bir eczane gayet müsait şeraitle çabuk satılıktır. İstiyenler Şark merkez ee- Tâ deposunda Hasan Mehmede mü - İ racaat etsinler. N afıa bakanlığından Bakanlık ihtiyacı için muhammen bedeli 7590 lira olan 230 ton kok kömürü Bakanlık binasında teslim şartile kapalı zarf w- sulıle Eksiltmeye konulmuştur. Eksiltme 10/Eylül/935 tarihine rastlayan Salı günü saat 15 de Ankarada bakanlık Malzeme Mü» dürlüğünde yapılacaktır. İsteklilerin tekliflerini Ticaret odası vesikası ve 569,25 lira- lk muvakkat teminatları ile birlikte 10/Eylül/935 Salı günü saat 14 e kadar malzeme müdürlüğüne tevdi etmeleri lâzımdır. İstekliler bu husvstaki şartnameleri parasız olarak Ankarada bakanlık moni Müdürlüğünden alabilirler. (301) (5013) 3 SERSERİLER YATAGI SERSERİLER YATAĞI 3 «tiği oda gibi döşenmişti. Burada da ayni karyola, ayni büyük ay- na, ayni ipek perdeler krala ya” bancı olmıyan koltuklar görünü yordu. Oraya kim gelirse kendisini Tüviyleri meydanındaki evde sa- nırdı. Bizim bu odaya girdiğimiz sı- rada saat üç sularındaydı. Dışarda sıcak bir yaz güneşi or- talığı göz kamaştırıcı bir aydınlı ğa boğmuşlur. Fakat içeride aşk oyunlarına elverişli bir gölge var, Kapalı pencereden öteye geçemi- yen tabiatin kokusu yerine bura. da hisleri tahrik eden, kanı kay. Batan kokular duyuluyor... Madlen Ferron ile Diyan »ra- sındaki konuşma bir saatten faz- la sürdü. Sonunda Madlen Di- yana bir mektup verdi. İki kadm ayakta birbirine ba- kıştı. İkisi de karşısındakinin dü- şüncelerini anlıyarak titredi. Diyan, ihtirası, Madlen ise ölü- mü temsil eden birer korkun; ha- yalet gibiydiler. Madlen Ferronun yannıdan çi- kan Diyan doğruca veliahtın ya- nına şiderek sevinçle söylend!: — İş yakında olacak! Birinci Fransuvanın oğlu Han- ri titredi ve sapsarı oldu ve Mon- gomerinin koluna dayandı. fri- bulenin tamamiyle boğmam.; ol- duğu anlaşılan Mongomeri veli- ahtın gitgide daha çok gözüne gi- riyor, müstakbel kralın hizmetin- de servet elle etmek için he «ür- lü entrikaya burnunu sokuyo.du. Diyan dö Puvatye veliaht:n ya- nında çok kalmadı, tekrar kalın dairesine gitti. İhtiyar ve sadık hizmetçi Basin. yak kapıda beklemekteydi. D'.an oraya vardığı zaman doktor #1a- ln odasından çıktı, Diyan sordu: — Nasıl? — Henüz ümit var, fakat. — Fakat... diye Diyan heyecan- lasordu. Fakat ne? — Bir aşk gecesi, bir tek aşk gecesi onu öldürmek için kâfidir. Söylediğine pişman olan dokior çabucak oradan uzaklaştı. D'yan hizmetçiye döndü: — Basinyak, kralı görmek ka- bil mi? — Fakat kral hazretleri uy. or. lar, doktor biraz evvel söyler! Diyan sert bir tavurla onu sö- zünü kesti: — Senin eklın ermez, içer: gir- İ mem lâzım, hükümet meseles'! Kapıyı yavaşca açarak içeri girdi, eşikte bir lâhza durdu Kral derin bir uykudaydı. Yavaş ysvaş yatağa kadar ilerledi, Yorgunın üstüne, Madlen Ferrondan a'dığı mektubu koydu. Sonra caniler kur banları önünde nasıl sessizce ç*ki. Hip giderlese öylece odadan çıktı, saraym koridorlarda kayb>idu. Saat altıya doğru kral uyandı, eli, ilk hareketinde mektuba ilişti, Hemen aldı ve okudu" “Fransuva ! Sevgili Fransuvam! Hayatta senin aşkın için yaşsınış ve senin aşkın yüzünden ölmek üzere olan kadır seni çağırıyor.. Senin buselerin altmda, senir aş- kınla ölmek istiyorum, gel, seni kulede bekliyorum. Gel, beri bir kere daha sev, sonra istersen öl- dür!,, Kral, elini alnn,m üstünden ge-| rum. girdi, mektubu teksar okudu s0n- ra söylendi: Bu mektup da nereden çıktı? Acaba biraz evvelki korkun; kâ- buslarımın bir tesiri mi? Fukat hayır, işte mektuba elimle duku- nuyorumi. Bu rüya değil, yazıyı da tanr- dım. Melün kaltak! Demek bu- raya kadar geldin, demek ben is- tiyorsun ha! Pekâlâ, gideceğimi canavarı yakalayıp göğsünü diş- lerimle parçalıyarak öldüreceğim! Bekle Madlen, mademki istiyor- sun, seni öldürmeğe geliyorum! Hızla yataktan kalkmış, haya tımda ilk defa olarak bir hiçmetçi- nin yardımma ihtiyaç görmerlen tek başma giyinmeğe başlamı#*r. Gözleri parlıyordu. Şehvet ve kin vücuduna yeni bir kuvvet veriş, adetâ onu yeniden canlandırmıs- tr. Homurdanıp duruyordu: — Jiyet bekle beni! Nihayet be. nim oluyorsun! Ah bu mektup, şeytan onu getiren sensin! Öle- ceksin zehirleyici karı! Dudakları arasından ağıza a Immaz küfürler çıkıyordu. Birkaç dakikya zarfında hazır- lanmıştı, Beline kınsız bir hançer taktı. * Yaptığı gürültüyü duyan Basin- yak içeriye girerek kollarını hava. ya kaldırdı. — Şevketmaab.. Şevketmaab!, diye yalvardı. — Sus! Kuleye gitmek istivo- Kral yürümek istediyse de kuv- veti kesilerek bir koltuğun üzeri- ne yıkıldı. İhtiyar oda hizmetçisi kralıa et tiği bir küfürle titredi, Birçok sesler: — Ne oluyor? diye sordular. Yeni gelenlerin başında Diyar da bulunuyordu. Kral: — Kuleye.. Beni kuleye götü- rünüz.. diye homurdandı. Diyan: — Şevketmaabın isteği yere gelmelidir. diye bağırdı. Verdiği bir işaret üzerine dört kuvveti u- şak koltuk sandalyasını kaldırıp birdenbire sakinleşen kralı götür- meğe başladılar. Birinci Fransuva kule pide önüne gelince ayağa kalkarak kendisini takip edenlere: — Kimse içeri girmesin! Gite- cek olanı astırırım! Orada gece cek şeyler yalnız bana aittir. de di. Jantiyomlar ve uşaklar geri çe- kildiler, Kral içeri girerek kapıyı anah- tarla kilitledi.