30 AĞUSTOS — ZaTter bayramı Bugünü kutlularken 13 yıl önceki hatıraları analım! Bugün “Türk istiklâl savaşı, nın 13 sene evvel elde edildiği gün olan 390 ağustosun başındayız: Sabahleyin, Türk başkumandanı, Aslıhanlı köyü - nün şimali şarkisindeki tepede or - dularının başına gelmişti. Dört gün - denberi geceli gündüzlü yapılan hü - cumlar ihata hareketleriyle düşman kuvvetlerinin çevrilmesi artık tama - miyle bitmiş bulunuyordu 30 A - Zustos sabahı için yapılacak yegâne gey, düşman kuvvetlerinin garp ta rafmda açık kalan bir keçi yolundan Önlerine geçerek, yeni bir ihata hare- keti yapmaktı, Vaziyeti anlıyan düş - manla son çarpışmalar işte burada olmuştur. Fakat, Türk orduları o ka- dar cesaretle hücum ediyor; ve düş - man paniği o kadar müthiş oluyordu- ki, kısa bir zaman o sonra bu düşman kuvvetlerinin Murat dağlarma çekil- diğini görüyoruz. Bununla (beraber orada tutunamıyorlar: bütin manevi kuvvetleri kırılmış ve on binlercesi esir edilmiş olan düşman sürüsü, Murat dağlarında beyaz teslim bayrağını çekmekten başka bir şey yapamıyordu Trikopisin o hatıralarında da itiraf ettiği bu feci vaziyetten sonra, 30 A- ğustos gibi en kisa bir zamanda elde etmiş olan dâhi kumandanın bu son günü anlıyan emsalsiz tarih hikâyesi ni Kendilerinden dinliyebiliriz: “. dördüncü kolordunun fırkaları, güzergâhımızı şarktan garba katede- rek seri hatvelerle ilerliyorlardı. Düş- man kuvvetlerini gündüz gözüyle ta - mamen ihata etmek ve düşmanın mü- annidâne müdafaa ettiği (omuharebe mevzilerini süngü hücumlarile dahil olaark neticei katiyeyi almak zamanı idi: Bunun için bütün kılaatın azami fedakârliklarla — İlerlemiş ve bütün batıryalarımızın ateş mevzilerine gi- rip düşman mevzilerini sarmasını is- tiyordum. Yanımdaki: kumandanlar noktal nazarlarımı anlar anlamaz der hal ve en asahi bir surette © faaliyete geçtiler. Maatteessüf şimdi ismini ha- tırlayamadığım yanımda bulunan kah raman bir süvari zabitine birkaç ke - Jime not ettirerek düşman mevzileri- ni şimalde saran ikinci orduya gön - derdim; ve şifahen de buradan ben - den İşittiklerini orada — söylemesini emrettim. Du zabit vazifesini yapmış, birkaç saat sonra tekrar yanıma ge- lerek malümat vermişti: On birinci fir Kanın kahraman kumandanı Derviş paşa bizzat ileri atılarak bütün kuv - vetiyle düşman mevziine ilerliyordu. Kolordu kumandanı Kemaleddin Sa- mi paşa düşmana saldırdığı diğer fır- kaların yeniden yeniye teşdit ve tesri harekâtı emirlerini isal ediyordu. “Arkadaşlar! Saatler ilerledikçe gö zümün önünde inkişaf eden manzara şu İdi: Bütün düşman mevzilerinde büyük bir helecan ve heyecan vardı. Artık toplarının, tüfeklerinin ve mit - ralyözlerinin sanki öldürücü hassası kalmamıştı. Bu ovada şimalden ve ©e- nuptan biribirini velyeden avcı hat - larımızın guruba yaklaşan O güneşin son Şuaatiyle parlıyan süngüleri her ân daha ileride ( görülüyordu. Düş - man mevzilerini saran bir daire üze - rinde mevzi almış olan bataryaları - mızın fasılasız ve amansız ateşleri düş man mevzileri içinde harımılmaz bir cehennem haline getiriyordu. Güneş mağribe yaklaştıkça ateşli, kanlı ve ö- lümlü bir kıyametin kopmak üzere ol- duğu bütün ruhlarda hissolunuyordu. Biraz sonra cihanda büyük bir inhi - dam olacaktı. “Beklediğimiz halâs güneşinin tulü edebilmesi için bu in - hidam lâzımdı. o Zulmetler içinde bu inhidam vuku bulmalıydı. Hakikaten semanın karardığı bir dakikada hücum ettiler. Artık karşımda (bir ordu, bir kuvvet kalmamıştı, Kâmilen mah- volmuş, perişan bir bakiyetüssüyüp kütlesi bulunuyordu. Kendilerinin dilediği gibi pür havf ve lerzan, bir şe kil bir kütle, acaip bir halita halinde firar için delik arıyordu. Artık gece nin koyulaşan zulmeti, neticeyi göz- le görmek için güneşin tekrar şarktan tulüuna intizarı zaruri kılıyordu. “Arkadaşlar! Ertesi gün tekrar bu muharebe meydanmı dolaştığım za- man ordumuzun ihraz ettiği zaferin azameti ve buna mukabil hasım ordu- sunun duçar olduğu felâketin deh - şeti beni çok mütehassis etti. Şu karşı- ki sırtların gerilerinde bütün vadi - ler, bütün mahfuz ve mestur yerler, bırakılmış toplar, otomobillerle ve na- mütenahi teehizat ve malzeme İle, ve bütün bu metrâkâtın arasında yığın- larca ölüler, toplanıp karargâhımıza sevkolunan sürü sürü esir kafileleriy le hakikaten bir mahşeri andırıyordu. Bu-dar ateş ve savlet çemberinden bugün için kurtulabilenler birkaç bin kişilik bir bakiyyetüssüyuf'tan ibaret - ti, Fakat onlar da daha büyük Türk çemberi içinden çıkâmaya muvaffak olamıyarak başlarında başkumandan. ları bulunduğu halde beyaz obayrak çekmeğe mecbur olmuşlardı... Atatürkün kurtuluş günlerini anla- tan bu hikâyesi, ulusun © vicdanında kaybolmuş bir karagün kahramanı ve dâhi bir kumandanın tarihe tevdi et. tiği satırlardır. Fakat bu dâhi kuman. dan, geçen 13 sene içerisinde, yüksek kumanda kabiliyetinden sonra yüksek şeflik kabiliyetini de bütün dünyaya tasdik ettiren bir fevkalbeşer olmuş - tar. 26 Ağustosta başlıyarâk 30 Ağustos. günü biten, ve nihayetini ancak Akde- niz sularının zaptedebildiği bu kah - ramanlık selinin hikâyesini anlatır - ken, bugünleri, Atatrükün kumanda - sı altında iftiharla ölerek memleketi hür bir vatan havasına (kavuşturan aziz şehitlerimizi de analım. Şikâyetler, dilekler Çöplerin bir gün kaldırılması kâfi değildir! Hergün İG rmüği lâzım! Eyüpte Cezri Kasım mahalleşi- nin en büyük ve işlek caddesi olan Haydarbaba caddesine haftalarca göpçünün uğramaması üzerine matbaamıza gelen bir heyetin şi * kâyetlerini yazmıştık. Dün aynı yerden bir mektup aldık, Bu mek-| tuptan anlaşılıyor ki bu mahalle - hin çöp derdi bitmemiştir. Mek - tupta deniliyor ki: “Gazetenizde dileğimizin yazıl ması üzerine hemen ertesi günü Fatihin sayın kaymakamı Bay Ha lükun verdiği * bir emirle kendisi önde ve bir araba arkada olmak Üzere mahallemizin çöpçüsü sem- timize onur verdiler. Bu teşriften © kadar sevindik ki çoluk çocuk hepimiz âdeta özel tören (hususi merasim) yaptık, çöpçümüze na - sıl ikram edeceğimizi bilemedik. “Fakat o günden sonra ne çöp- çüyü ve ne de çöp arabasını koy - dunuzsa bulun! Hemen vaziyeti Edirnekapıdaki çöpçüler karargâ- hindan gerçekledik ve öğrendik ki gelen arabanın atı iğreti olduğu için mahallesine verilmiş. Meşhur atalar sözüdür; “İğreti ata binen çabuk iner.,, derler, biz de öyle ol- duk! “Biz bir günlük bir çöp arabası değil, her gün gelecek bir araba is tedik, Malüm ya bir evin çöpü her gün çıkar ve bu sıcakta yirmi dört saat güç durur. Urayın bir çöp a- rabaşı atı almaktan âciz olabile - ceğini akirmız almıyor doğrusu!,, HABER — m amam am A şi e a Postas, Ekonomi bahisleri İĞ Ergani bakırları Ne zaman keşfedildi? Yeni kurulan demiryolu ile yurda ne gibi faydalar temin edecek? Cümhuriyet hükü.netinin dur- madan ilerliyen şimendifer siya- sası geçen hafta tren yolunu Er- ganiye de ulaştırdı. Bunu, “Türk bakırı dünya pazarlarına ulaştı, cümlesiyle daha doğru ifade et miş oluruz. Ergani hattının kuzey illeri mizde (cenup vilâyetlerimizde) oynıyacağı ekonomsa! (iktisadi) rol hiç gözönünde tutulmamış ol- sa bile yalnız Ergani bakırınm bu havaliye temin edeceği iş ge nişliği ve memleketimize getire- ceği gelir, bu hattın vapılmasına sebep olurdu denebilir. Yalnız bu bakımdan da olsı bükümetin yaptığı ilk dahili istikraz milletten alınan para memleket ekonomisi için en önemli bir yere sarfedil - miş olmaktadır, Ergani istasyonuna ilk varan tören trenini takip eden ikinci tren vagonları, Ergani bakır ma- denine ait malzeme ile dolu olarak gitmiştir. Bu vagonlar gelecek yal dün- ya piyasalarına doğru bakır götü- recektir. Ergani bakır sosyetesinin hü- kümetle yaptığı anlaşmaya göre, demir yolunun Elâzize varmasın- dan iki yıl sonra Erganide saf ba- kır istihsal edilmeğe başlıyacak- tır. Şimendifer, geçen yılın ağus- tosunda Elâzize vardığına göre, 1936 ağustosunda, yani gelecek yılın bugünlerinde Erganiden saf bakırın çıkmasını beklemek . lâ- zım gelir. Sosyeteden öğrendiğimize gö- re, bu işin büyüklüğünü, bilhassa ulusal ekonomimiz üzerinde oynı- yacağı önemli rolü takdir eden sosyete, hükümetin koyduğu şart. lar dışında daha büyük mikyasta bakır istihsaline hazırlanmakta - dır. Hükümetin mukavelede ilk yılda pek az bir miktarda saf ba- kır istihsali şartmı koymuştur. Halbuki sosyete meşrut olan şek- lin iki, iki buçuk misli bakır is. tihsal için hazırlık ve araştırmalar yapmaktadır. Bunun için de bel- ki de konulan müddetin birkaç ay uzaması icap edecektir. Bundan ötürü şimdiden istihsolâta başla- nacak ayı tayin etmex mümkün o- lamıyacaktır. Ergani maden sahasında şimdi tesisatın bir kısmı yapılmış, bir kısmı sipariş edilmiştir: bir kısmı da etüt halindedir. Çok zengin bir bakır memleke- ti olarak bütün dünyada şöhreti olan Türkiyede yüzde (90) a ka- dar bakır madenleri keşfedilmiş- tir. Bunlardan başlıcası da Erga-! nidir. Bu maden milâttan 2000 yıl önce evvelâ Asüriler tarafından bulunmuştur. Demek madenin ilk işlemesi tarihi bundan 4000 yıl ön. i ceye gitmektedir. O vakittenberi zaman zaman Erganiden küçük mikyasta istif, de edilmişse de nakliye vasrtal rının muntazam olmaması ve ma denin en yakın sahile 600 kilomet- re ötesinde bulunuşundan © ötürü bu çok zengin ve arsrulusal bir şöhrete malik damarlardan istifa- de kabi! olmamıştır. Memleketimizde her sahada ol-| duğu gibi bu madenden de mem:| lekete istifade temini şerefi cüm: huriyet hükümetine nasip olmuş- ir nl seni yel şi ağ rl tur. Hülkümetin Bu işe verdiği #| daima ufak bir yekünda kalmıştır. nemi bununla da kalrıamış, 604-' Meselâ 1927 yılımda memleketi « yetenin sermayesine üçte bir nis-| mizde ancak 845 ton bakır elde betinde iştirak edilmiştir. edilmiştir. Bu istihsal dünya ba- Ergani bakır sosyetesine veri -| kır fiatlarının düşmeğe başlama» len imtiyaz sahası 2200 kilometre| siyle beraber onunla müvazi ola- murabbamdadır. Bu madenlerin) rak azalmış ve 1929 yılında en ax bulunan cevherlerdeki bakır de -| bir hadde inmiştir. Son beş yıl recesi hakkında yapılan tahliller -| zarfmda da pek az bakır istihsal den şu neticeler alınmıştır: edilebilmiştir. Madenin bakır nisbeti yüzde Bu durum karşısmda Ergani 15.6 dan yüzde 22,5 a kadar var-! bakırınm dünya pazarlarmda na- maktadır. Halbuki diğer dünya! sıl bir karşılık göreceği, hattâ da- bakır madenlerinin cevher mikta-| Ka ileri gidilerek yıllardır. sürüp rı ancak yüzde dörde kadar yük-| gelen bu fiat düşüklüğü karşısın. selmektedir. £ Ayrıca madende) da Erganinin istihsale devam edip yüzde 40,5 a kadar kükürt, yüzde! edemiyeceğini de araştırmağa de- 40 a kadar demir vardır. Bu tah-| ğer bir mevzu olarak İleri süren hil, cevherlerin ne derece zengin| ler vardır. “© olduğunu göstermektedir. Fakat sosyete erkiinı bu ali; Ergani madeninden bir yıl son-| şelerin hiç de yerinde olmadığını ra yılda 10.000, ikinci yıl sonunda! tereddütsüz söylemektedirler. Er. 15.000, üçüncü yılda 24.000 ton is-| ganinin yüksek cevher kıymeti, bu tihsali icap etmektedir. Fakat yu-| işin br halde ulusal ekonomiye za- karda da yazdığımız gibi sosyete| rar vermiyecek ve az da olsa kâr ilk yıldan itibaren daha geniş mik-| getirecek bir şekilde yürüyecğini yasta istihsal için hazırlıklar yap.| temin eden başlıca bir garanti o- smeltndir. larak tlâkki edilmektedir. le Bütün şu duruma göre 1934 yı- Yukarda da söylediğimiz vası-| lında, yani gelecek yıl cümhuriyet ta noksanlığından ötürü memleke-| hükümetinin 44000 yılda yapılamı- timizdeki bakır madenlerinden| yanı yaptığını ve Ergani bakırı fir- şimdiye kadar istifade etmek im-| masnın dünyanm her yanma ya. kânı bulunamamıştı. Bu yüzden! yıldığını göreceğiz. Türkiyenin yıllık bakır istihsalâtı A. Faik Gümeri Dünyanın en büyük çocuk arabası İngilterenin en kalabalık yetimhanesi Kingıfo- ra'dadır. Buranın minicik yetim yavruları her sabah güneş ve temiz hava almak için yetimhanenin bahçe- lerinde ( dolaştırılır. Ayaklariyle dolaşamiyacak kadar küçük çocuklar içinde yaptırılmış olan sepet araba dün- yanm en büyük ço- çuk arabasıdır. İçine 16 çocuk konup gezdirilmektedir