mana im ai. Yazan: KADIRCAN JAN KAFI Li Bu meçhul adamın Derya kaptanı Piyale Bey olduğuna dair şüpheler gittikçe kuvvetlendi. zaman ona verdiğini, nasıl adam| lişi bülün donanmada alkışla kar- olduğunu, nerede e | — Eğer istemiş olsaydın Fsr - nandoyu biz de öldürürdük. Böyle Yorulmazdın... — Hayır... Böylesi daha iyi... Ban öyle istiyordum, Şimdi beni kızımla yalnız bırakınız!,.. — Nasıl isterseniz!... Hasta kadının sahiden dinlen - meğe ihtiyacı vardı. Herkes kamaradan çıktı, Ora - da yalnız Kontes Lüçiya ile kızı kalmıştı. Hüsmen kıç kasarada: — Zavallı kadının yerden gö: öğ? kadar hakkı var... Fernaado. Ban ölüsünü denize atmayın... Pi. Ya's Bey belki inanmaz. Göslere- lim, Diyordu. Limana yaklaşıyorlardı. Türk donanması görünmüştü. Bu sırıda Beatris koşu koşa kıç Kasara a geldi. Gözlerinden yaş| sh pe Ne var? Ne oldu? — Öldü... Annem öldü... Hüsmen donakaldı: | — Yana... Vah zavallı Beatris "| N Sonra zavallı anneni de kay - sltin ha... Fakat çok üzülme... en varım ve hepsini de yerleiini 9ldurmağa çalışacağım... Genç kızı kucakladı. Genç kız ona sokuluyor, kolla. TIRI orcun boynuna atıyordu. Ayhi ge hıçkıra hıçkıra ağl'yor. ai, — Yeter artık... Sus!,. Çok üzü- lüyorau... Genç kız kendisini toparladı. Kapalı olan avuçlarından birini Üsmene uzattı* — Bunu annem verdi. B» bir yüzüktü. Türk biçiminde Yepilan değerli bir altın yüzün... Hüsmen yüzüğe bakıyo'du ç kız ilâve giti: — Bununla babamı bulacak Mişim?.. Ben kont Viğenciyüsün izi değilmişim. Babam bir Türk imiş.. Ben de Türküm demektir. yazan adı orada, yüzüğün üs- ünde yazılı imiş. üsmen yüzüğün üstündeki ya- Siya baktı, Sahiden orada Türkçe Yazı vardı, , 7 Sahimi?.. Demek ki onun in Türklere karşı.. Hüsmen durdu. Gözleri Jört mast k salris onun sözlerini tamam- 1, > Gizli bir sevgi duyuyorum. üsmen yazıyı okumuştu. ii Piyale.. Burada bizim derya Planının adı yazılı... 'u sözlere herkes şaştı. om n Piyaledir. Deği, iy hı Genç kız, arinesinin anlattık. rın kısaca söyledi. Yüzüğü ne FABER — Akşam Postam No.102. söyledi. O zaman bu meçhul adamın) Derya kaptanı Piyale bey olduğu- na dair olan şüpheler gittikçe kuv- vetlendi. Hüsmen şimdi arkasında kalan! vak'aları, tesadüfleri, savaşları ha! tırlıyor, hayatın ne dolambaç!ı bir yol, ne anlaşılmaz bir bilmece ol- duğunu düşünüyordu. Hüsmenin kocaman bir İspan- yol SR RE önüne katarak ge. - istanbuldan şılandı. Kızıl Kadırga dosdoğru Piyale beyin gimisine rampa yaptı. Hüsmen kaptan gemisine geçti. Piyale bey bu acar delikanlıya kızgın olmakla beraber bu seferde koca bir kadırga ile gelişinden ö- türü kızgınlığını yatıştırmağa ça- Işıyordu. Çünkü o, yiğit ve atlgan denizcilerin, kumandanların ufak tefek kusurlarını bağışlar, hoş tu- tardr, (Devamı var) Nevyork'a 45 Son günlerde çikan “Stratosfer ve) fişek ile uçuş,, adlı bir kitapta C, G, Fiip adir bir muharrir, O bilginlerin uçak vasıtalarını ıslah ederek o santte 14 bin ile 20 bin O kilometre arasında bir hız elde etmek için nasıl çalıştık - larını anlatmaktadır. Biz asgari rakamı, yani O saatte 10 bin kilometreyi ele alırsak görürüz ki Londradan Nevyorka yarım saatte, İngiltereden Hindistana da iki saatte gidilebilecektir. Bu sözlere hiç kimse “haydi ora - dan!,, diyemez. Çünkü © 1903 yılında Villur Rayt havadan daha ağır bir va- Sıta ile uçmağa kalkışacağı ayni va - kit de sözleri söylemişlerdi. Fakat a- radan geçen otuz yıl — içinde bir tek uçuşla 1600 kilometreden fazla yol alın dı. Meselâ saatte 500 kilometre sürat rekorunu Steynfort kazandı Bir gün - de Londradan Hindistana — gidildi ve İngiltereden Avusturalyaya 52, 1/2 sa atte varıldı, Orta yükseklikte saatte 200 kilomet- re yapabilen uçaklar, yani 20 kilometre yükseklikteki hava boşluklarında cazibe mukavemetinin azlığı dolayısile saatte 800 kilometre yi kolaylıkla yapabilir. Şimendiferler ilk işletildiği günler. de bilginler, insanların suatte 80 ki - lometre hıza dayanamıyacaklarını id. dia edip durmuşlardı. o Fakat bizim küremiz güneşin etrafında saatte 190 kilometre hızla seyahat ettiği halde biz bunu hiç bir vakit his bile etmi yoruz. Demek © ki saatte hiç olmazsa 20,000 kilometrelik bir hıza dayanmak maddeten mümkün olabilecektir . Stratosfere çıkmış olan © profesör Pikar ile diğer bilginlerin sayesinde hiliyoruz ki, yukarıda 20 ile 30 kile - *metre yükseklikte (başlıca azotları müteşekkil bölgede sis, kar, şimşek bulut, şiddetli fortına o yahut tipiler yoktur. Güneş dalma görünür, istika - met bulmak çocuk oyuncağı gibi bir iştir. Çünkü yıldızlarla © sevyareler parlamakta ve böylece klavırluk yap- maktadır. İşte herhangi bir yere ve | Stratosferde, | dakikada gidilecek! Stratosfer gemileri islâh edilirse bu mümkün olacaktır hattâ Merih yıldızma bile ideal yol burasıdır. Yarınım hava gemileri bugünün u. çaklarına benzemiyeceklerdir. Bunla- rım küçük kanatları o önde olacaktır. Ve hir fişek makinesi tarafından iş» letilecektir. İngiliz, İtalya, oOAlman, Fransız ve Amerikan omütehassısları hep bu uzun mesafe gemilerini ıslah etmek ve mükemmelleştirmek için uğraşmakta- | dırlar. Nitekim İngiliz hava bakanlığı bir Stratosfer gemisi kurmaktadır. Ya - pı bitmek üzefedir. Makineler bit so - lukta 16 bin.yahnt 18 bin metre yük - sekliğe çıkabilecek biçim ve kuyyette sipariş edilmiş ve yapılmıştır. Bu gemide pilot oksijenle doldurul- muş hiç hava sızmaz bir odaya kilit - lenmektedir, Bu makine O önatte 1600 kilometre hızla gidecektir. gidilecek Bu artık günün meselesidir; yarın İ öbürgün gerçekleşecektir. Istanbuldan kalkan bir Stratosfer gemisi kırk beş dakika (gibi Kısacık bir zamanda Amerikanın Nevyork şeh rine inecektir. Adetu buradan Floryaya gider gibi değil mi? A.E, aitse sanmam; SOYDAN Sünnetçi Ahmed ikametgâh ve muayeneha- nesini Sirkeciden Sultanahmet Yerebatan caddesi 40 numaraya nakleylediğin! savgılı müşteri- sreine bildirir. ğ Satılık salon e 23 parça sadef işlemeli Fran- sız fabrikalarında yapılmış Çin| işi mükemmel bir salon takımı sa- tılıktır. Görmek istiyenler Kaba- taşta Ömer Avni mahallesinde 29 numara| haneye müracaatları, | dirsem daha iyi olur! - ki resimler neme lâzımdı... Nâkleden: pm (Hatice Sürevya) NN yenme ini Fahrünname adlı eski Farisi romanından âlınmıstır. No.43 Padişah emretti! Kızımı yarın idam ettireceğim! âşıkını da bintürlü işkencelerle öldürteceğim! Cellâda haber verin âletlerini hazırlasın. Padişah, o gece, çok yorgun - du. Fazla kızğınlık daha fazla a - sabmı yormuştu. — Şunlara yarın hadlerini bil. dedi, Ağasına dediki: o * İ — Başağa!... Kızım meğerse o- rospuymuş!.. Sen benim ne kadar| faziletli ve namusa düşkün bir in-) san olduğumu biliyorsun... Irz, namusu herşeye tercih ederim. O- nun için, kızımı öldürteceğim. Ya-| rın sabah cellâda teslim edece » | ğim, Tabiatiyle, yanındaki deli - kanlıyı da işkencelerle geberte - ceğim... Ah, onu ne demeğe zin - danından kurtardım?... Sarayda- | Dehşetle dinliyorlardı. Padişah, emrini şu suretle ta - mamladı: — Yarın sabahtan tezi yok, bu iş hallolacak, Mücrimleri sana e- manet ediyorum, Yarın sabah, cellâda da haber verin, Bütün âlâ- tını, edevatını hazırlasın. Bu sözleri söyledikten sonra, kızınm yüzüne tükürdü. Dairesine gekildi. Gençlerin elemine payan yok » tu, Ancak bir gecelik ömürleri ka! mıştı, Hurrem hazin hazin düşü- nüyor, fakat, Sultan Şahımisvan hüngür hüngür ağlıyordu. Bir ân başını kaldırdı, Karşısında, nöbetçi olarak du - ran başağanın da gözleri yaşar » mış olduğunu, usulca mendiliyle gözlerini sildiğini gördü. — Lala!... - dedi, — Sultanım... — Halimi görüyorsun ya... — İçim kan ağlıyor... Sorma * yn... | — Beni seviyor musun? — Elbette... Senin için canımı feda ederim... Seni ben büyüttüm, yavrum... — Öyleyse... — 2 | — Yarın babana yalvarırım... Bu gece pek hiddetliydi, öyle söy-! ledi. Fakat sabahleyin güneşle be- raber, kalbinde'biraz merhamet de doğat! Seni öldürtmez. Sultan, gayet büyük bir heye - canla, Hurreme döndü: — Ya bu? — Söylesene... Gene, gözlerinden yaşlar bo - şandı, — Ben bu adamı seviyorum . Bunsuz yaşıyamam.. Onu da be - nimle birlikte kurtarabilir misin? | Buna dair $öz veriyor musun? Sakın, yalancıktan bir “evet,, de. me!... Zira, önrümün sonuna ka: dar bedbaht olduğumu görecek - sin... N — Susuyorsun. Demek ki, elin- den birşey gelmiyecek, lala... Öy- leyse, bizi kazır.. Üçümüzü bir - den... — Üçünüz?... Üçüncüsü kim? il Istanbul — Höngâm... Sultan, Hurremin bu ihtiyarı ne kadar sevdiğini bildiği için, mutlaka onu da beraber götür - mek istiyordu. Lala, uzun uzun düşündükten sonra, cidden kelleyi koltuğa al- dığını ispat etti: — Peki,.. - dedi. » Derhal kaça rız.. Korkmayın... Bütün kapıla » rın anahtarları bana teslim edil « miştir. Ben, geceleri, bu sarayın biricik efendisiyim... © Verdiği vaadi tuttu, Yarım saat sonra, ahırdaki at» lardan üç tanesi, mükemmel su « rette hazırlanmıştı. Bindiler.., Rüzgâr gibi, şimşek gibi meç » hül bir semte doğru m Nereye mi? > Şimdi öğreneceksiniz. Mep Ri yi MZ Sabahleyin uyandığı vakit, pa- dişahın gazebi hiç de geçmemişti. .— Cellât hazırlandı mı? - diye sordu. Gidip baktılar, — Hayır efendim... — Allah Allah... Ne | ünde : bet?... Başağayı çağırın bakalım. Aradılar. ** —O da yek... Padişahın, kan başına sıçradı. Bu sefer, bizzat fırlıyarak, kızı- nın mahbus olması lâzımgelen o- daya doğru koştu. , Kapılar, ardma kadar açıktı. İçerde kimse yoktu. O zaman herşeyi anlad — Bütün vezirlerim toplansın !« emrini verdi. O gün toplanan vezirler toplan tısında şu kararı verdiler: (Devamı var) HABER AKŞAM POSTASI İDARE EVİ Ankara Caddesi Telgraf adresi. ISTANBUL HABER Telefon Yazr 23572 idare: 24376 ABONE ŞARTLARI Eenebi 2700 Kr. Türkiye Senelik 1800r. 6 aylık 3 aylık 1 aylık İLÂN TARİFESİ Ticaret ilânlarının satırı 12,50 Resmi ilanların 10 kuruştur. Sahibi ve Neşriyat Müdürü; Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matbaası