ğ 31 TEMMUZ — 1935 Akezın Postası — Yazan; KADiRCAN KAFLI Çabâ_k, Ahmet b Te eyin gemisine geçin.. Bu kızı alın ve buraya getirin!.. Piyale Bey: | hîdxurdoğlu! Yoldaşlarımız a Ada düşmanla savaşıyor... Sen Tada karılar, < 2larla mı uğra-| NYorsun?... Kurdoğlu kekeledi. ir şeyler söylemek istedi. ' orla: | “* Daltaban yekalamış da... O. 9 gemisinden a'dım.. Bir türlü ŞAmıyor... Diye kekeledi: 4 iyale Bey Kurdoğlunun gemi- .:e €n yakın ola;> üç dört askere| slendi: "e* Ç_lbuk. Ahmet Beyin gemisi- 8eçin... Bu kıs: alım ve buraya Betirin |.. Dört kişi birder “Ahmet Beyin| Semisine atladılar | snç kızı tutmak istediler... —| Fakat Beatris, artık ne ÇIrpını- Yor, ne da bağırıvordu: — Kendim giderim... İlişmeyir 'D!di. Dosdoğru Piyale Beyin Yüzüne bakarak lozlr hızlı yürü _ıîhmek Beyin önünden geçer , Ona kaşlarınır altından kızgisi Tzgın bakmayı da utumadı. Urdoğlu buna şaştı. 'asıl olmuştu |'a böyle olmuş j £ tu, Piyale Bey ne endan genç, ne| * ondan yakışıki idi!... Bunda Yoksa bir tılısım m> vardı? — Derya Kantenı olduğunu an-| î'_""“lr Kadın değil mi, süse ve “Yük adamlara lüşkün olurlar... Tlah belâlarını versin hepsinin!. G Müş ve gemisinden gitmişti. Ahmet Bey homurdanıyordu. ,Mert sert emirler vererk gemis' Bi ileriye sürdü. | #nç kız onu1 avucundan uç-| — (0 — BABA KIZ Beatris Derya Kaptanı Piyale *Yi yadırgamış Jeğildi... Uzun Ve kırmızı atlâs cöppesi, büyük ka Vüğu ve süslü elb sesiyle insana *m saygı, hem de heybet veren 't adamı sank” erkiden görmüş. tü. Hattâ onu tavıyor gibiydi. Fa kat bir anda hayatının bütün ha Traları gözünün önünden geçtiği â'de bu kuruntunun olaganlığını kabul edemedi. O halde niçin on kendisine pek Yakın bir adam olurak sanıyordu. Doğduğundanlı'ıi İtalyadan ve h'buiyle annesin'u yanında ayrıi. Madığı halde bu Türk amiralini Terede görmüş o'abilirdi?... _nirk.; dakikas: hep Piyale Be Yi baştan ayağa kadar süzmek, o- ""f' Yüzünün çizzi, gölge ve renk- *rini hatıralarınır arasında bul!- Mak için düşünmekle geçti. Bu sırada Piya,e Bey de genç kıza bakmıştı: — Eşsiz bir güeel... Diye düşündü. Fakat o, yalnız savaş sırasında| değil, başka zamanlarda da genç kız ve kadınlaria çokluk ilgisi ol-| mıyan bir adamdı Onun kafası- , mrı, yüreğini ve bütün varlığını dol. | duran tek bir di'c4 vardı: Devlet için elcen geldiği kıdırı iyi ve büyük işler görmek... Genç kız. bu sırada - şöyle dü şünüyordu: — Gözlerinde en küçük bir ka- balık bile yok... Beni hoş tutacak. Hüsmenin sevgil.si olduğumu söy- liyeceğim ve onu : yanma gidece- ğim, Türk amirali benim dileğimi yapacak!... Fakat zavallmıı düşünceleriniz yanlış olduğu ne kadar da çabuk belli oldu? Derya Kaptanı Fiyale Bey İs. panyollarla iyide ı iyiye kızışmak ta olan savaşa ye* şmek için ace le ediyordu. Onun da biraz ileri | deki toplarm dumanları arasında olmak, Türk yeği''erini düşmanın üstüne daha zorlu olarak sürmek' için onların arasına karışması ge- rekti. Ş Satılık Yan tarafta ve biraz uzakta du-| ran kâhyasına dördü: — Bu kızı al... Kıç kasaranın altına kapa... Dönüşte İstanbula gönderilecek. Sar; y malıdır. Ona göre gözünü dört aç!... Dedi. Bu sözleri o kadar tabii söyle- mişti ki Beatris, manasının kendi- si için iyi olduğunu sandı. Türkçe! bilmiyordu amma, insanın söyle- yişinden az çok onun düşüncele- rtini bilmek müm'cün olurdu. Zavallı genç &: bunda da ya: nılmıştı. Hiç bir işte acele etmi- yen, hiç kızmıyan her zaman doğ- ru sözü dinliyen bu Türk amirali- nin karakterini bilmiyordu. Hal. buki bu akıllr adım, en yaman ve en korkunç kumandalarını bile iş- te böyle, yüzünün derisini hiç ger- meden söylerdi. Genç kızı bir anda dört kişi bir- den yakaladı. Beatris neye uğradığını anlıya- madı. (Devamı var) fabrik Istanbul Ziraat Bankasından: Adanada eski istasyon civarında zincirli mevkiinde cem'an namile maruf: Makine dairesi, müberrit dairesi, kazan dairesi, Ü endisince şöy!a bir mana ver | 45013,3250 metre murabbar arazi üzerinde kâin Belçika fabrikası ıskarta dairesi, çırçır ve temizleme dairesi, şifleme dairesi, hai laç dairesi, sulama ve paçal dairesi, çiğit ambarı, kozâ mağaza- sı, prese dairesi koza mağazası malzeme amba-ı, petrol ve ben zin mağazası, atelyeler, helâ, otomobil garajı ve atelyesi, mü - diriyet binası, misafirhane, ustabaşı, binası müdüriyet ikamet binası, başmuhasebeci binasından ibaret ve içinde bir aded 350 beygir kuvvetinde bollincik marka buhar makinesi ve iki aded kazanı, bir aded 285 beygir kuvvetinde Williams markalı bu - har makinesi, bir aded 50 beygir kuvvetinde Williams markalı buharlı krup alektrojen, bir aded 20 beygir kuvvetinde kamyon motörü ve o kudrette mütemadi cereyanlı dinamo, benzin ciha” zı rutubetlendirme tesisatı bilümum transmisyo” çırçır maki - neleri, şifleme makineleri ve elyafın tozlarını almak için maki - neler, vantilâtörler, su cihazları, yangın tesisa':, çember kesme ve delme âletleri, tozları nakil vasrtaları, bilâmıum malzeme ve yedekler vesair âlâtı edevat bulunan ve pamuk ve nebati yağlar Sanayii Türk Anonim Şirketinin malı olan: 2 NUMARALI ÇIRÇIR FABRİKASI Bankamıza 31/7/S31 tarihinde vadesi biten yedi kıt'a se: netle borçlu bulunan pamuk ve nebati yağlar sanayii Türk A - nonim şirketine bu borcu ödemesi için yazılan ve gönderildiği * kayden müsbet 10/4/935 tarihli ihbarname üzerine de tesviye etmemiş olduğundan işbu borcun ihals tarihine İllfilr ?o 9 faiz ve 7o 3 komisyon, sigorta ücreti, muamele vergi&i, avukat ücreti vesair bilüâmum masarifile birlikte tahsili için hu borç mukabi - linde Bankamıza ipotekli olup yukarda hudud, cins vesair ev safı ve müştemilâ' ve Adana Tapu Müdürlüğünün Nisan 936 tarih 137 numaralı tapu senedile Şirketin tasarrufu altında bu- lunan ve 2280 numaralı kanun mucibince üç şeminli ehli vukuf tarafından cem'an 107,500 lira kıymet takdir olunan mezkür fabrika 1697 numaralı Ziraat Bankası kanununun hükümleri da iresinde 10/7/935 tarihinden itibaren bir buçuk ©y müddetle a- çık arttırmaya çıkarılmıştır. Muvakkat ihalesai 26 * 8 - 935 tari - hine müsadif pazartesi günü saat 2 de İstanbul Ziraat Banka- sında yapılacaktır. Teminat akçesi ©— 7,5 dur. Şartname Galatada kâin Bankamız, Mersin, Adana Zira at Bankaları kapılarına asılmıştır. (3697) —— Dünya güzelinin peşinde... Fahrünname adlı eski tarih romanından alınmıstır Nakleden;: (Hatice Süreyya) Faris! No.20 g ;Hurrem Ferruhu, han köşesinde ağlar buld. — Ağlanacak zaman geçti, Şehzadem!. Artık - tali bize gülümsüyor! dedi. Kıza gelip nasihat etti; — A hanımcığım! Sen bu ada- mın söylediklerini dinleme.. Sey - yahlar bilhassa sanatkâr adamalr biraz atıcı olurlar. Söylediği söz- lerin doğruluğu muhakkak değil - dir, Bunu ne suretle isbat edebi - lir? Hozan nerede, Hita nerede?.. Ferruh şehzadenin hakikaten bu resimdeki olduğunu — nasıltahkik edeceğiz? Bu tarz sözlerle kendi- nj nahak yere üzme.. Haydi, kalk, şehre gidelim. Bu manastırda pek fazla kaldık.. Dadı, bir çok nasihatlerde bu- lundu. Bunun üzerine, genç sul - tan, dedi ki: — Parsa! Ne söylesen nafile - dir! Ben, bu sevdadan vaz geçe - mem! Aşk, iliklerime kadar işle- di. — Gece ve gündüz, hep, sevgi- limi düşünüyorum. Onun için, sen bana hakikaten dostsan başka şey yaparsm., . Ş — Ne?, Genene istiyorsun, sevgili sultanım.. Söyle, yapayım. Fakat her tedbirin neticesi büsbü- tün fenaya varıyor. İyilik olsun diye yapıyorum, kötülük doğu - yor. İstediğim şudur, dadı: Biz artık, saraya, babamın — yanına dönmeğe mecburuz. Fakat, sen, Hurremsiz yaşayamadığımı öğ - rendin. Onunla hasbihal ediyor, Ferruhu — konuşuyorum.. Benim için, arlık, hayatta biricik teselli budur. Sen, ne yapıp yapacaksın, | kadımn şekline sokarak, Hurremi saraya getireceksin. — Sultanım, sen galiba, benim canıma susadın. Benim kaç tane başım var ki, bir tanesini feda et- memi istiyorsun.. Bu, kat'iyen ©- lamaz. Çünkü beni yakalarlar ve cellâda verirler. Ben seni büyüt - tüm, bu kadar baktım. Acımıyor musun?, —Ben, onu bunu tanımam.. İl- le Hurremi saraya — alacaksm.. Yoksa kendimi kepaze ederim .. Hem, vallahi intihar ederim . Ve bunu böylece — yapacağıma dair, yeminler, kasemler etti, Zavallı dadaı, bunun üzerine, başka çare bulamadı.. — Haydi, sen, cariyelerin ya - rısını alarak saraya git.. Ben, ki - lisede kalayım.. Diğer cariyelerle birlikte avdet ederken, Hurremi HABER AKŞAM PostTası | İDARE EVİ | Istanbul Ankara Caddesi Telgrat âadresi:ISTANBUL HABER Telefon Yazı; 23872 Idare; 24370 ABONE ŞARTLARI Türkiye — Eenebi 1600 Kr. 2700 Kr. vv ll 730 » 1480 » 3 aylık a00 . 000 « 1 aylık 180 » 300 » İLÂN TARİFESİ YIcaret iHânlarının satırı 12,80 Resmi HAnlerın 10 kuruştur. Senclik € avlık Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı çer (VAKIT) matbaası | de kadın kılığına sokar içeri alı - Kt E , rmml, » dedi. Bir kere daha yeminlerden son- | va, sultan — saraya döndü. Parsa, | Hurreme bir sürü sitemlerde bu - lundu. O da: — Ne yapayım? Kabahat be « nim mi? Siz beni getirdiniz. Hem belki beni bulamasaydınız ve hat- tâ Ferruhun resmini duvara yap - masaydım, sultanın işi daha fena olurdu. O zaman derdi deva bu - lunmaz cinsinden bir dertti. Şim- di ise deva bulunabilir.. dedi. Bir sürü (Tâhavle) lerden sonra, Parsa genç erkeği kadın kılığına soktu. Böylelikle saraya girdiler. Orada da Hüma delikanlıdan ay- rılmıyor, mütemadiyen Ferruhun lâkırdısını ediyordu. Tabil, kur - naz delikanlı boyuna arkadaşını methediyordu. Gitgide iş azıttı.. - Hüma artık Ferruhun lâkırdisiyle de edemez oldu. Hürrem ise arkadaşını merak edi- yordu. — Nice zamandır onu yal nız bırakmıştı. Kimbilir ne kadar merak ediyordur. Bunları düşün - düğü için: WT — Artık bana müsaade et, sul- tanım, dışarı çıkayım. Hem işim var, hem de maazallah burada ya- kalanacak olursam kellem gider.. dedi, — Sen hiç korkma. Ben seni hi- maye ederim.. Görmüyor musun ki seninle konuşmasam etmiyece- ğim.. Eğer şehirde işlerin varsa , ben sana o işleri getireceği kâr « dan ziyadesini temin ederim.. Bu- rada senin mevcudiyetini kimse farketmez.. — Zira, dadımdan ve bizden başka sırrımızı bile yok - tür, — Olsun.. Fakat, Ferruh şeh - zade hakkında bütün bildiklerimi söyledim. Söylemek artık kâfi de- ğgildir. Şimdi onu görmen lâzım « dır. Onu görebilmek için tedbir « ler aramalısın.. — Onu buluncıya kadar şayet lâkırdısını etmek isti- yorsan, ben, on, on beş günde bir buraya uğrarım, hasbihal ederiz. Şimdilik bana müsaade buyur, dı- şarı çıkayım. | — Böyle israr ile güç belâ müsaa - de kopardı.. Geceleyin, bağlar , bahçeler içinden geçerek şehre kapağı attı. Yolda bekcilere ya - kalanmamak için bir tarafa sin - di. Sabhleyin güneş — değunca | hücresine çekildi, | Biçare Ferruh, bütün gere uyu- mamış, mutadı üzere bir köşeye büzülmüş, sevgilisini düşünüyor - du. Hurremi karşısında görünce son derece sevindi. (Devamı var) KUPON 203 31-7-935