4 Alman casuslarının ne diyorlar? |Z şuamın icad edildiği Fransadaki şefi itirafta bulundu Bu adamın metresi neler anlatıyor? (Baştarafı 1 ncide) Bir kaç zamandır mukabil ca -| sus teşkilâtımın kendisini takip et-| mekte olduğunu anlayınca. otur -| duğu apartımanı — değiştirmeğe' kalkışmış va tam otomobile biner- ken yakalanmıştır. Poliste ilk ver-. diği ifade de: — Ben Almanım. Ren .rmağı - nın ötesinden gelmiş bulunuyo - rum. Tıbbi müstahzarat yapan bir firmayı temsil etmekteyim. İş- te bunan içindir ki sık sık Berline gider gelirim. Demişti. adesi yazıldı ve ca -| sus asıl hatayı bu ifadenin altına. imza koymakla işledi. Çünkü po- lis de bu adamın evvelce yazmıs| olduğu bir mektup vardı ve böyle-| ce el yazısı karşılaştırıldı. — Artık| Edvard Bernhuber'in — maskesi! düşmüştü. - Çünkü poliste olan mektubu Fransız erkânı harbiye - sinin Fransada ve yabancı mem- leketlerde faaliyeti, en son Ulus - lararası konuşmaları, — merkezi Avrupadaki devletlerden biri için| Pariste son günlerde yapılan ıııii'l zakereler, o günlerde Fransa, Al- manya ve İngilterenin — akdettiği| andlaşmalar hakkında — malümat| istiyordu. Bu sualler bir otelin başlığınr taşıyan bir mektup kâ | ğıdına yazılmıştı. Polis komiseri “Vve kendisine mühim bir meblâğ vermek suretile sözde hizmete a - hındığını sandığı Armand Avron -| | sart adlı bir adama mektubu ve . rip vermediğini sormuştu?. Alman casusu istintak hâkimi tarafından bir çok defa sorguya çekilmiş ve bütün bu işler büyük bir ketumiyet altında yapılmıştı. Evinde yapılan araştırmalarda da gaz mermileri atan tabancalar bu- lunmuştu. Paris Soir gazetesinin muhabi- ri bu Almanın dostu olan İtalyan dansöz Matmazel Dima Saronni| ile görüşmeğe muvaffak olmuş tur. Bu matmazeli istintak hâkimı| de sorguya çekmişti. Gazeteciye şunları söylemiştir: — Berznhuber en lüks yerlerde! dolaşan ve çevresinde herkesin sevgisini kendisine çekmeği bı'len_ sık, kibar ve güzel bir adamdı.| Bununla beraber insanı kendisin- den çekindiren tuhaf bir hali de, vardı. Vaktini sözde temsil etmek> te olduğu firmanın işlerini gör | mek için hep Berline gidip gel | mekle geçirirdi. Alman olmadığı-| nt iddia eder ve Avusturyalı oldu- ğunu söylerdi. İnsan onun yanın- da kendinden geçerdi. Fransızca- yı Almanca kadar güzel konuş tuğu gibi Rusça, hattâ Çince de bilirdi. . .. » Fransada casuslar çok — canlı bir fanliyet göstermektedir, on aydan beri Fransada casusların sayısı dörde tutulan varmış | tır. SON)va yüğüzüktarıuyuşmalürik EREREM | günde deniz yolları işletmesiyle Dapur- | 05: Örkestra. HABER — Akşam Postası doğru mudur? KURUN — Asım Us bugün yazmış olduğu başmakalede Almanların icat ettikleri Z. Şutundan bahsetmektedir.| | Yazıya göre böyle bir şuaın icat edil-| Tz Bi ğ miş olması pek şüphelidir. Esasen icat| büyüttüğü gibi, oğlunu da büyüte- | değil mi? Seni öyle seviyorum ki edilmiş olsa artık ordulara, ve diğer| cekti.. Oğullarının neş'esi, onları | Eskisi gibi: müthiş silâhların hiç birine —lüzum kalmaz. Bir kaç fen bölüğü — bütün dünyayı beş on gün içinde mahvede- bilir. Sonra böyle bir silâh icat edil- diği takdirde buna karşı tesir edecek, yahut tatesirini azaltacak diğer bir silâh da hemen icat edilebilir. Netice- de bu Z. Şuat insanlar için harbi im- kânsızlaştıracağından bu suretle sul- ha hizmet edecektir. | CÜMHURİYET — Yunus Nadi bü günkü başmakalesinde memleketimiz- de iş, ve işçi büreları bulunmadığın- dan şikâyet etmektedir. Memleketi-| mizde esasen işsiz olmadığını, ortada | görülen az miktarda işsizlerin de ko- laylıkla muhtelif yerlere yerleştirile- bileceğini ileri sürerek bu iş için hü-| kümetin muntazam ve resimi iş büre- lart teşkil etmesi lâzımgeleceğini ilâ- ve ederek yazısını bitiriyor. MİLLİYET — Ahmed Şükrü I'Iıı.I mer Avrupada devletlerin muhtelif isimler, ve muhtelif tarzda iki yüz misakla biribirlerine bağlı olduğunu söyledikten sonra bu devire misaklar | devri denmesinin pek doğru, ve pek werinde olduğunu söylüyor. Ve Al- manya etrafında yapılan ve yapılmak istenen misakları, Lehistanın bu mi- saklarda oynadığı rolü anlatıyor. ZAMAN — Zaman imzalt yazı İn- gilizlerin meşhur “bekliyelim ve göre- tim,, düsturunu zikrederek Avrupanın bugünkü durumunun bu şekilde oldu- gunu söylüyor. Ve İngilizlerin sırf bü | teenni ve dikkat yüzünden Avrupa siyasetine hâkim olduklarını ilâve et- tikten sonra yazısını şu şekilde bitiri- yor: “Bu vaziyet haricinde Fransızlarla İtalyanların verecekleri kararların, veti ikinci derecede kalmağa mah- kümdur. Bunun böyle olup olmuyaca- dını anlamak için de bizce de “bekli- yelim, görürüz,, demekten başka çare | yoktur.,, AKŞAM — Akşamcı Bugün köşe- culuk şirketi arasındaki rekabetten bahsetmektedir. Vapurculuk — şirketi. nin arkasında hükümet olan denizyol- ları işletmesiyle rekabetine imkân ol. madığını söyldikten sonra bu şirke- tin rekabet duygusu ile haricten çü- rük vapurlar almasının kendisi için çok fena olduğunu, böylece milli pe- ranın da yok yere yabancı memleket- Tere kaçtığını ilâve ediyor. SONPOSTA — Bir Yıldız. imzalı yazı kitap üstünde yapılan bazı sla-| tistiklerden behsediyor. Ve Rusyada | bir senede 446 milyon, Nevyorkta 120 | milyon kitap basıldığını söyledikten sonra bunt Türkiye ile mukayese ©- diyor. İSTANBUL: 18: Dans musikisi (plâk.) — 1830: Jimnastik — Bayan Azade Tarcan. 18,50 Muhtelif plâklar. 19,30: Haber - ler, 18 düz Mayistro Göldenberg ko - rosu. 20: Ziraat Bakanlığı — namma konferans, 20,30: Bayan Nimet Va - hit (şan) 21,20: Sön haberler — Bor- salar, 21,30; Stüdyo caz ve tango or- kestraları Bay Çadırcı (şan). 18: Khz, VARŞOVA, 1315 m. 15: Orkestra konseri. 18,40: Ço - cuk yayımı. 18,50:; — Konferans, 19: Şarkılı piyano, 19,45: Müahtelif söz . ler. 2113: — Fransız eserlerinden plâklar. 21,45: Sözler, 21: Hafif mu « siki, 2145: Duyumlar, 21,55: Sözler. 22: Lembergden şen yayım 22,30: Sözler. 23: Reklâmlar. 2 Senfo . nik örkestra konseri. 4: Sözler, p | 175 Khz, MOSKOVA, 1724 m., MI5:; — (Bugene Öneguine,, adlı Çaykovskinin operasının radyo adap- fasyonu, 15: İsveççe yayım. — 17,20: Parti yayımı. 18,80: — Kızılordu için konser, 19,30: Dans musikisi ve karı - hüzunlerinden koruyacaktı.. Da - ha bir çok zamanlar sevişecekler , hiç bir surette fenalık yapmıya - caklardı. Aşkta hiç bir yenilik, hiç bir fevkalâdelik taraftarı olmıya- caklardı. Alışkanlığın icinde yüzeceklerdi. Kâmile onun hem — karısı, hem metresi olacaktı. Şimdi vardığı sabahların güzelliği için - de uyanacaklardı. Yazları bera - ber denize gireceklerdi. — Kışın ©- cak başında oturacaklardı. Çok temiz dostları olacaktı. Hem ciddi, hem — mahcub ve münzevi olacaklardı. Bahçelerin- de, çiçekleriyle beraber - oynaya - caklardı. Çiçeklerle, kuşlariyle.. Çocukları uyuduktan — sonra, kendi inzivalarının tatlı dalacaklardı. Bu şiiri yaratmağa kabiliyetliy - diler.. — Vahid, bunu anlıyordu .. Karısı, kendine — muti bir surette yaklaşıyordu. Onu, şefkati içinde zevkine esrarına | sallayıp uyutuyordu. Mırıldandığı cumleler, bir aksi sada gibiydi —Anlat..., Bu aksi sadaya cevab veriyor - du... — Bir fahişe gibi. . O kadın, bir fahişe gibi kendini teslim etmişti. O da, bu kadına lâyık olduğu,tarzda muamele et - B MA Tuvalet odasının kapısı açıktı.. Kadın, orada, aynanın karşısın- da duruyordu.. — Anlat.. - diye tekrarladı.. Ve Vahid, kelimeler kesik kesik cümleler seyrek seyrek anlattı. Ya- hut genç kadının kulaklarına bu cümlelerin en bariz parçaları ke- sik kesik çarptı: — Kolaylıkla kendini bıraktı ... Bunun içindir ki, benim nazarım- da hiç bir mâna ifade etmedi .. Kâmile, aynanın karşısında, çok dekolte olan geceliğinin kordelâ - larına bakıyordu. Bu kordelâlar - dan vücudunun yalnız kollarında değli, tâ belinin yanında da çıp - laklıklar görünüyordu: “— Kolaylıkla kendini bıraktı.. * diye düşünüyordu.. - Kolaylıkla! Benim gibi..,, Ve, sonra, esefleniyordu: “ — Bunca yıllık sebatım, emek- lerim, izzeti nefsim bir hamledo hiç oldu.. Ben ne mânasız bir ka - dınmışim.. Demek ki, ben de onun gibiyim... — Karısı olmaklığım bir mazeret teşkil etmez.., Boğazına bir şey tıkanıyordu . Ağlayacak gibi oluyordu. Erkek hâlâ, — yatakta, sırt üstü yatmakta ve anlatmaktaydı .. Kadın, sendeleyen — adımlarla içeri girdi.. Vahid: “— Geliyor..,, diye düşündü. ;Ve, zevk içinde karısının vücu - dunu hayalinde canlandırdı.. Fakat, Kâmile, bu yarı — çıplak haliyle bu erkeğin karşısına çık - »| mış olmaktan çok muazzepti.. Erkek gözlerini açtığı vakit, ka- rısını, utanır vaziyette, elleriyle, kollariyle örtünürken gördü. Almanca yayım. 23,05: İngilizce. 24, 05: Almanca. (Esir Kadın| güzelliği | W NİSAN — 1985 T HABER'r YÜTT d tefrikası İ Aşk ve His Romarili f K b ; * Tıpki Kâmileye — baktığı, onu î — Sen misin, Kâmile., Geldit Fakat, Kâmilenin sesi sertlet mişti : - Eskisi gibi mi?. Eskiden miz eksikti ki.. Bu anlattıklarımı? yaptın?, — Kâmile.. Mes'ud olacağız * | — © zaman mes'ud değil miy | dik?. Vereceği cevabı bilemiyordu — Daha mes'ud olacağız..- d y kekeledi.. Ve yeisle: t — Beni bir türlü affedemiyor sun, Kâmile.. . — Affettim ya işte... — Affettin, fakat mazur miyorsun., Hakkm var.. | Bir kadının fahişe olduğund bu erkek, şimdi yatakta yatıyord” Kâmile ona bakıyordu.. Bu da, f! hişe ruhlu bir erkek değil miydi Galiba, Kâmile, bunu na: le anlatmıştı: — Ah, Kâmile.. Eğer bu de bir kadın olmasaydım, seni $i diye kadar nerelere ükler acaba?. Kâmile, — bu sefer, yerden geçti. .Bu adam, onu nereye rükleyeceğini soruyordu. An! tı. Bir an dimağından geçen anlamıştı., . | — Kâmile titriyordu... Dişleri b birine vuruyordu. Vahid, bunun farkıma Muhaverenin buraya — kadar © İ uwmutrur w — Haydi, gel, yatsana. .Niçin yakta titriyorsun? Eadm, birdenbire — başmı dırdı. Göğsünü şişirdi.. Dudaklı nrusırdı.. Ayakta sendeledi.. A& ta düşecek gibi vaziyetteydi. . — Vahid kalktı.. Karısrsın etrafma kollarını sardır.'Onu ğa götürdü.. — Beni affet... Adamakıllı fet... Kâmile, gene: — Seni seviyorum, seviyoru dedi. (Devamı var? Pr. Yansene göre Adana imara ! çok müsaid Adana, 14 (Â.A.) — Üç gündür şehrimizde tetkikler yap! şehir mühtehassısı profesör Yı sen bugün Mersine gitmiştir. Y& rın Tarsusa da uğrayacaktır. fesör şehrimizin her yerini ge: ve şehircilik bakımından Ad nn inkişafa çok müsaid — bir rumda olduğunu ve tetkikleri: memnun kaldığını söylemiştir. — * Soğuktan ölme Ödemişin, Beydağı nahiyesi !" kınlarındaki dağda iki cesed btf lunmuştur. Yaypılan muayet bunların Nevşehirli tbiş Mustâ'? ile Memiş olduğu, ve soğuktan — dükleri anlaşılmıştır. ; — A Kayıb çocuklar Melâhat ve Hayat adlı biri | öteki sekiz yaşında iki çoelk ma günü saat on birdenberi kâ? | tır. Çocuklar hakkında malü#”, olanların Beşiktaşta tramvay ” -| desinde doktor Nazif apartımt”| şık konser. 31: Senfonik konser, 22 11 numaraya haber vi olumuyor. 4