donanması arasına gi __.—-—-—_-?-__ Konuşma sonunda herkesin en uygun bulduğu yol gu idi: Gemiye Ceneve bayrağı çeke - ceklerdi. Sırtlarmdaki Venedik Z Cenevekilerden zaten 'arkları yoktu.. Böylelikle dost gi- L .M Venedik donanma - smmn arasına gireceklerdi. © zaman Cenovalılar da Türkle- ye karşı hazırlanan bu haçlılar se- ferine girmişlerdi. Birleşik donan- mada onların da 50 60 kadirgası bulunacaktı. Son de duyulduğuna göre bu filoya da meşhur Anderya Doryanın yeğeni Jan Anderya Dor ya kumanda edecekti. Buna bakılırsa amiral Barbarizo Ali Reisten şüphelenemezdi. Za- ten onunla fazla yakın olmaya dikkat edilecek, yalnız, ilk fırsatta amiral gemisine bir baskın yapı - larak gemi ele geçirilecekti.. Ali Reis, gemiyi — her halde ele geçirebilmek için de şunu düşün - Bütün leventler düşman gemisi ne saldırdıkları ve onun güvertesi- ne çıkacakları man, kendi gemileri ateş verecek ve böylelikle levent - lerin geri dönmek — için ümitleri W- Bunu gördükten son " 1 gemisini ber ne baha - sma olursa olsun ele geçirmekten başka çare kalmıyacaktı.. Gemiyi ele geçirdikten sonra da hemen lar, son hızla Cezayire, yahut ilk Türk limanma aığınacaklardı. b Amiral Barbarizonun gemisini şöyle kenarda köşede, başka ge- milerin hemen onun imdadına ko- şamıyacakları bir yerde yılıılı.yı_- bilmek de ayrıca bir talie bığl_ı ıd.ı. Bilinen ve anlaşılan — şu idi ki; Bu, çok güç, çok korkulu — ve her yiğitin içine giremiyeceği bir kt; Lâkin başka ne yapabilirlerdi?. Gemi Ankonaya vardığı zaman: Kmanı boş buldu.. Venedik donanmasının baş ku - kumandan Sebastiyen Venyero ve amiral — Barbarizo — ile birlikte Mark - Antuvan mdaki Papa donanmasını — da alarak Brendiziye gittiğini öğrendiler. Donanmayı Brendizi de bula - madılar.. Bu sefer de — Otrantoya gittiğini söylemişlerdi.. Ali Reis zaten Venedik donanmasının bu yollardan geçeceğini, bu limanla - va uğrayacağını eskiden biliyordu. * Dımeklıiı_qhı..,"ow_”_ | Otranto limanı o sıralarda çok | silâhlı, içeri girilmesi kabil olmı - yyan bir yerdi.. Çünkü Papa, vak - tile Fatih Sultan Mehmed zama » nmnda Gedik Ahmed Paşanın eline bu kaleye çok ehemmiyet veriyor, hıristiyanlığın en son koruyucusu olarak anıyordu. k Türklerin idareyi: yeniden ele geçirmeleri bütün İtalyanın - kay S —| CÜ Dost gibi görünerek Venedik No, 78 | RBüyük Deniz Romanı receklerdi korkulu buluyordu. Arkadı t da ona hak veriyorlardı. T! . nan baskını açık denizde, — hele Kefalonya, Korfu ile Zanta gibi adalar civarında yapmak, işi ya - vı yarıya kolaylaştıracaktı.. Günler ve haftalar, Otrantonun ağzında, keşifle geçti.. Bu sırada Ali Reis evvelce kur - duğu plânda ufacık bir değişiklik daha yaptı. l Altındaki gemi Venedik tipinde ve içindeki tayfa da Cenovalı kı- lığında olsa bile yüzden fazla düş- man gemisinin ortasına giremiye- cekti. KA n Şikâyetler, temenniler |i Bu mesele tahkik ve | takip edilmelidir! İki gün evvel matbaamıza Va - purculuk Şirketi Güneysu vapuru (* işçilerinden iki kişi — daha gelmiş, ve Vapurculuk Şirketinin gazete - mizde çıkan tavzihi üzerine şu sözleri söylemişlerdir: “Güneysu vapuru 28 Kânunu - evvelde Köstenceden geldi. Ve biz 1 Kânunusanide içine girdik. Ma - zotla işlemekte olan vapuru kö - mürle işler bir hale getirmek için iki ay mütemadiyen çalıştık. Bize hiç para vermediler.. — Hep birlik olup para istedik. Şubat ve Kânu- nusani bordrolarını getirip imza « lattılar: “Parayı seferden dönün - ce vereceğiz.,, dediler. Seferden dönüldü gene vermediler.. Üç ay çalıştığımız halde beş para alama » dık. Nihayet bize: “Kânunusani ve Şubat aylıklarmın yarısını kum- panyaya bağışlayacaksınız!,, dedi- ler. Biz kabul etmedik. .Bunun üze - rine altr kişiyi birden çıkardılar ve ancak 14 Şubattan, 19 Marta kadar yevmiyelerimizi verdiler . En ufak bir şüphe onua kapan | Mademki bize para vermiyecek - kısılan bir kurd gibi kıskırvrak bağ- | lerdi, niçin bordroyu — imzalattı - layabilirdi. donanmasının izinde Bunun için düşman | lar?, İcraya gittik.. gidecek, | “Borcumuz yoktur,, diye inkâr et- İcraya da: Türklerle harba tutuştukları sıra - | mişler.. da bir dost gibi Barbarizonun ge - SŞimdi nereye gidelim, ne yapa misine yaklaşarak baskın yapa - | Irm? Hepimiz çoluk çocuk sahibi - caktı. Böyle bir zamanda- hiç | yiz.. Biz boğaz tokluğuna çalışalmı kimse ondan şüphelenemez, şüp - | da karılarımız ve çocuklarımız helenseler bile kimin nesi oldu -| açlıktan mı ölsünler?.,, ğunu uzun uzun sormak, araştır - "| mak için vakit bulamazdı. Eylülün sonları ge'mişti. Venedik Papa — donanması Ot. yantodan çıktı ASAH Rois onları ufukta bıraka - cak şekilde açılmıştı.. O gün akşama doğru Mesina ta- rafından büyük bir filo göründü .. Bu, İspanya, — Sicilya, Napoli, Fransa, Malta ve diğer devletlere aid 160 aprça gemi idi. Almanya imparatoru ve İspanya — kralı (Şarlken) in piçi Don Jan Datri - $'in kumandasında idi. Don Jan henüz yirmi üç yaşın - da, cesur, zeki, iyi düşünceli baba- sına benziyen yakışıklı bir delikan Hridi. Son senelerde Cezayir ve Fasta Türkler ve Araplara karşı yaptığı savaşlarda — bir kaç zafer kazanmış ve ün almıştı. Ingiltereden başka hemen he - men bütün Avrupa devletlerinin birleştiği bu harpte baş kuman - danlığın kime verileceği aylarca düşünülmüs, bu yüzden birleşik - lerin bozuşmaları bile baş göster - mişti... Fakat Don Jan'ın — başkuman - danlığı ileri sürülünce kimse buna karşı bir söz bulamamıştı. Gece, üç yüz gemi, deniz orta - sında saflarını almışlardı.. Filo ku- | mandanlariyle bqlı_cı_ kaptanlar, baş kumndanın gemisinde toplan- | dılar. 240 gemiden ibaret Türk do- nanmasının da o sıralarda Müez - zin zade Ali Paşa kumandasımda Akdenizde dolaştığı haber alın - ımı.(g:mııırıclınl.ırln çoğu Akdenize çıhlmıyıflk Adriyatik ve Yunan Senizi sahillerindeki Türk ülkele - vinin yakılıp yıkılmasını ileri sür » düler. Hattâ yakılıp yıkılacak şe bedilmesi ve Papalığın, Papalıkla beraber Hiristiyanlığın ve dÜNYA - Ali Reis amiral — Barbarizo ile hele Otranto gibi bir limanım ya - kmmnda karşılaşmayı — yüzde YÜZ hir ve kalelerin başında da Avlon- yayı sayıyorlardı.. ş ; Fakat Don Jan böyle düşünmi - yerCA (Devamı var) Çok çocuklu aileler sokakda mı oturacak? Küçükpazar Türbe sokak 1 nu- marada Davud imzasiyle çok şaya. nı dikkat birmektub aldık. Davud mektuBunda diyor ki: *“ Altı çocuk, bir refikam, bir de ben ki cem'an sekiz nüfusluk bir ailenin yegâne istinatgâhı ve reisi bulunuyorum. . Meselenin en acık - | PaYa L noktası, bizim gibi 6 çocuklu ve 8 nüfuslu aile'ere ev sahiplerinin kiraya ev vermemeleridir. Vatana fazla nüfus lâzım geldi- ği yolundaki umdelere fakrü ha - limizle ittiba ederek 6 evlâd sahi - bi olduksa kabahat mi işlemiş o - kuyoruz. Bizler hangi yola gidelim ve ne suretle kendilerimize melce bula - Txm ve ne şekilde bu ev sahiplerini yola getirelim?.,, HABER Akşam Postası — İDARE EVİ ISTANBUL ANKARA CADDESİ İf Telgraf Adresjı İSTANBUL HABER ; : ı Türkiyet İi Benebii ILAN TARIFES: Ticaret Mânlarının satırı 12,40 Kescnl Uünlar 10 kuruştur. MERENNEKERETELEREA AA KN Re SAA SN EErKELANEELEnmEKİ sahibi ve Nesriyat Müdürü: HASAN RASIİM US Basıldığı yeri — (VAKIT) Matbaast SA n — Sen bize seyahate çıkmaz - dan eyvel bir çok defa muavenet- (ıhılın.dıın- Bize para verdin.. | rum.. İstanbula dün gelir gelmez, Fakat biz hâlâ bu borcumuzu ö - | nişanlımın babasını ziyarete git * diyememiş bir haldeyiz.. — Ne olur?. Hakiki dost ara - — Başımıza gelen bu felâket - te belki bizim de kabahatimiz var. Ben, derslerimi takip edecek yer- de bir roman belâsına yakalan - dım. Aliye gelince, o hergün bir iş arıyacağını, artık çalışacağını ye- minlerle söyler fakat iş arkasın « dan koşacak yerde sabahtan ak - şama kadar sokakta tesadüf etti - ği güzel kadınların peşini bırak - maz. Ali Cengiz haykırarak: — ©O! dedi. Yemin ederim ki bundan sonra artık böyle çocuk - luklar yapacak değilim.. Hiç bir kadımnm arkaşmıma düşmiyeceğim. Nejad sözüne devam etti: — Demire gelince: İçimizde en uslu ve enakıllı o.. O tahsilini bi - tirmekten başka bir şey düşünmi- yor.. Fakat bugünkü şerait içinde tahsiline devam etmesine imkân yok... Başında biz olmasak iradiy - le kendisini geçindirebilir. Bizi bu halde brrakıp gidemediği çin ken- diside bu veziyetten kurtulamıyor. Naci : — Merak etmeyiniz, dedi. Her şey yoluna girer. Nejad, sen zeki - sin, tahsilin de var, kabiliyetlisin. Sen gene edebiyatla uğraş... Mu - vaffok olacağma yüzde yüz emi - nim... Demir ise, o bir doktor veya teklif ediyorum —Ali!. Bundan başka sen benimle — yatıp kalka - caksın.. Çünkü daima yanımda bu- lunacak itimad edilecek — birinin olması lâzım.. Emin ol ki benim yanımda çalışmış olmakla dostum olmaktan çıkmayacaksm. Ali Cengiz sevincinden kucakladı: — Teşekkür ederim Naci.. Bana teklif ettiğin işi kabul ediyoyum!, Hem memnuniyetle.. Sana bir kö - le gibi bağlı kalacağım.. Beni ar « tık daima işimle meşgul olurken göreceksin... Naci : — Bundan hiç şüphem yok, de- di. Şimdi her şeyden evvel benim- le beraber dışarıya için kendinize öteberi satın alma - nız (âzım.. İşte size yüz elli lira... Naci bu sözleri söylerken cüzda. nından yüz elli lira çıkarmış ve üç arkadaşa uzatmıştı.. Onlar ağlaya- cak kadar mütehassis olmuşlar ve ancak mırıldanabilmişlerdi. — Bu, çok, naci.. Pek çok... Se - min kendi işlerin için paraya ihti « Bize pekaz bir para — Hayır!, Bir kere daha söylü - yorum, Bunu alm. Sonra - paranız olduğu zaman ödersiniz.. © kadar çabuk değişir ki.. size yardım edecek bir haldeyim.. İnsanm elinde olduğu zaman dost- :ıu yardım etmesi, kendi felâ - günleri için açık bir kapı bu - | landurması — demektir. İşlerim şimdilik pek yolunda.. Az zaman | Cebidelikler Şahı Açıkgözler Padişahı All Cengizin başından *| kalmaym... geçenler SETEERTE UK A sonra çok mükemmel bir ticaret - haneye şahib — olacağım; umuyo - tim, Beni çok iyi karşıladı.. Gerçi daha evlenmemiz için — kat'i bir waatda bulnmadı, fakat — ayrılır - ken: — Çok memnunum dedi... Gay - vet ve faaliyetiniz var.. Zannede - rim ki muvaffak olacaksınız, ce - di... Ahmed Beyden böyle bir lâ- kırdı işitmek çok büyük bir şeydir. — Müzeyyen nasıl?. — O bir melek.. Daima güzel ve güzelliği kadar da sadık.. Uzun bir seyahatten dönüşüm kendisini çok sevindirdi.. — Arkasını kahvaltı e- derken anlatırım.. Siz ya kapıcı veya bir komşu ile ihtiyacınız olan şeyleri aldırtıp hemen çıkın.. Bu- nu yapacak kimseniz var mı?. — Evet, evet... Bir komşu mat- mazel var... İyi bir kızcağız. — Pekâlâ! O halde ben gidi - yorum. Bir yere uğrayacağım.. Si- zi tam bir saat sonra Çemberlitaş- taki mahallebicide bulmalıyım ... — Güzel.. Seni orada buluruz.. — Artık üzüntüye ve düşünce- ye vedal. — Bunu sana borçluyuz.. — Pekâlâ! Pekâlâ!, Haydi geç Naci dostlarmım ellerini sıkarak acele odadan çıktı. —— Naci çıkar çıkmaz, Demir bağır- ıt — İşte bir dost, dedi, dünyada dostluğun bir hayal olduğunu söy- leyenlere misal diye Nacinin hare- ketini göstermeli... Nejad cevab verdi: — Şüphesiz, dedi, doştluk bir hayal değildir. Maamafih Naci gibi dostlarda dünya yüzünde pek- az bulunur. Ali Cengiz, ocağın — üstündeki kırık ayna parçasında kendisini — Bu, dedi; altın asrmim adam - larından biri.. Namma bir heykel dikmeli.. İ rıya çıkabilecek bir kılrğa girme » miz lâzım. Nejad: — Hemen hazır elbiseci çağırıp elbise almalı, dedi.. Demir ilâve etti: —- Ayakkaplarını da unutmıya » Irm.. Dün benim potinlerimin sa - tıldığını da akıldan çıkarmamak — Matmazel Marikanın bize bunlarıtemin — edeceğinden emi - nim.. Kendisinden — tica edelim.. Ben gidip bakayım.. — Aceleye lüzum yok.. işittim.. Geliyor... a Filhakika —Matmazel Marika — çaydanı ile tavasını almak üzera gelmişti.. Nejad: — Güzel ve iyi kalpli komşumu- —— za selâm, dedi.. Sösini (Devamı var)