11 Mart 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ai aa a l1i MART — 1935 HABER Akııııı Postası - Bi - LA | İçiniz. HAZIMSIZLIĞI, MİDE YANMALARINI giderir . MİDE ve BARSAKLARİ AÂZIM SIZLIĞA A Z o N boşaltmak suretiyle KABİZLİĞİ, ÂAĞİZDAKİ TATSIZLIĞI ve KOKUYU izale ; eder.. Hiç bir uzva zarar vermez ve alıştırmaz. FAZLA YEMEKTEN ve İÇMEK- ' ı'l,“ yanmalarına "&ıığakşîşı MEYVA TUZU TEN sonra mide ve vücudunuzda hissettiğiniz — ağırlığı — derhal hafifletir. Hâmile. lerin kusmalarına pek faydalıdır. MAZON ismi ve markasına çokdikkat edilmelidir. DEPOSU Mazon ve Botton ecza deposu. ABahçekapı.A İş Bankası arkasında No::12 235 Kuruş Bayram Münmasebetile l ÇiFT KOLLU ve ÇiFT YAKAÂLI Poplin # GöMLEKLER yalnız 4 | NiRrRSO e B Mağazasında bulunur, ” Galata Tünel civarında Zülfarissokağında Lâcivert Han —— " b | İ | "1 e - : Ar Ün- »e düşünüyorıun? fena'âde bir ilâç, ateşimi de Kh NEVROZıN Diş tabibi Bünyamin Nişantaş — Vali konağı caddesi No, 24, Şirin apartman 1 inci dai- re, (3884) Dr. HAZIM - 164 V ça meden bu üç kişinin elinden kurtula - madı. Araba yeniden yola koyuldu. Ra - fael İle Rozita pencereden başlarını çıkararak uzaktan Şörvalyeye işaret ediyorlar, mendil sallryorlardı. Ragastan birdenbire İspada Kap - yaya döndü. — İspada Kapya!.. Senden sonra başlıyacağımız işlerin çok tehli- keli olmasından dolayı bunu sana bir kere daha hatırlatmak isterim. — Sizinle beraber bulundukça hiç bir şeyden çekinmem SŞövalye. Yoksa gene çarpışacak miyız?.. — Evet İspada Kapya bu işine ge - liyor mu? — Hay hay Mösyö yalnız bir sormaklığıma izin veriniz. — Sor! — Şimdiye kadar bir çok kimseler- le çarpıştınız. Askerlere, senyörler, hattâ Papaya meydan okudunuz. «Bundan sonra kiminle uğraşacağız.. Ragastan sadece şu cevabi verdi; — Bir ordu ile!. - ğen PENCERENİN YANINDAKİ — ÇARDAK Ragastan bir kaç gün akli düşün - tesi darmadağın olarak Fransaya dönmekle Floransaya gitmek fikri a- rasımda bocaladı. Bu esnada dağlarda dolaşıyor, fa - kat hiç farkmda olmadan ' gittikçe Monteforteye —yaklaşıyordu. Eğer bünu birisi Şövalyeye söyleseydi onu büyük bir şaşkınlığa düşürürdü. Çün- kü Ragastan Monte - forteden ğittik- çe uzaklaştığını sanıyordu. Her ne ise.. Ragastan yolculuğu- üün beşinci günü Müonteförteye iki tünlük yola kadar yaklaşmıştı. Ken - disi bunu anlayınca hakikaten hay - şey Fet etmişti. Şövalye bunu öğrendiği | Zaman iki saat evvel varmış olduğu emin | * olmadığım için değil yalnız bündan YBOÖRJİYA —a ğ e Ü n , sefil bir köyün biricik ve harıp ha « ninda ve henüz kuyudan çekilen su - da soğutulmuş bir beyaz şarap şışesı- : nin karşısında bulunuyordu. İşte Ragastan, hana bitişik bahçe - de ağaç dallarından ve çiçeklerden yapılan ve hanm duvarile arasında dar bir geçit bulunan bir çardağın al- tında bu şişe ile başbaşa vermişti. — Söylediğimiz duvarın toprağa ya- kın yerinde çardağın görünmekten ve güneşin sıcaklığından koruduğu bir o- daya ait bir pencere yardı, Bu odada bir kaç kişi birbirlerile konuşuyor ve Ragastan onların bütün sözlerini işi- tiyordu. Yüksek sesle söylenen bir kaç söz Şövalyenin kulağına çarptı. Ve öbür söylenenleri dinlemesine sebep oldu. Bundan sonra küçük odada geçen sözlerin bir kelimesini bile kaçırmadı. Çünkü bu sözlerin hepsi de Ragasta- nın uğraştığı şeyle alâkalı idi. Daha iyi duymak için yavaş yavaş ayağa kalkıp pencereye döğru yaklaştı. Nihayet dinlemekte olduğu konuş- manım biteceği sırada Ragastan eğile- rek avluda hayvanların dizginlerini silmekte olan bir adama işaret etti, ve: — İspada Kapya, bu odayı görüyor müsun?,. Kapısı hanm sofasındadır. Hemen bu kapmımın önünde .bekleyip bir yere kımıldamıyacaksın!. sözleri- ni kulağına söyledi. — Pek âlâ! Gidiyorum, — Dinle bitmedi.. Hançerin elinde bulunacak.. Ve eğer kapı açılarak bi - risi dışarıya çıkmak İsterse,.. — Hançerin ucu göğsünü — deleceld : değil mi?,.. — Doğru.. Haydi şimdi git!.. Ragastan biraz daha bekleyip İs - padanın yerine vardığına kanaat ge - tirince çardaktan çıkarak yukarda anlattığımız dar yola girdi. Ve pencereye varır varmaz bir sıçra « ; yışta odaya atlıyarak: 4 Cerrahpaşa hastanesi sabık cildiye ve zühreviye mütehassı- sı: Beyoğlu İstiklâl caddesi Etu- al sineması karşısında Bekâr sokak No, 9 ikinci daire her gün Mevduat için elverişlı şartlaı' Para plasmani için öğütler Kiralık Kasalar /|-Bütün gün araşız açıktır öi BORJİYA 161 nuz?, Lâkin her ne ise! Merak etme- yiniz, ben o kadar fena bir adam de - gilim... Gidiniz de karakolda yatınız çapkınlar! Ragastan bu son sdzünün neticesi- ni sabırsızlıkla bekliyordu.Bu anda o- nun aklından geçeni kim anlamış ol- sa onun saf haliyle çocuktasma gü- lüşü ile karşılaştırırsa Şövalyenin bu metanetine hayran kalırdı. — Gidin uyuyun diyorum sizel, Muhterem pederimizin mızraklı as - kerleri arasında tesadüfen bulunuşu- mun sizin gibi babayiğitler arasında fena bir iz bırakmasını istemem, Hay- di yatınız! Ben sizin yerinize bekle- rim, Cenaze şimdilik bir tüfekli a& - ker mülâzimi tarafından korunacak - tir. Bilirsiniz ya bir tüfekli asker za- biti dört mızraklı neferin yerini — tu- tar. Askerler hâlâ tereddüt içinde — idi- ler. Ragastan saçlarının dibinden s0- ğuk bir terin fışkırdığını hissetti: — Haydi uyumağa gidiniz. —Sizin| yerinize ben nöbet bekliyeceğim. Ça- buk! Kızdırmayınız beni?, dedi. Uyuyan nefer: — Teşekkür ederim! diyerek kapı- ya doğru yürüdü. Diğer üç nefer de teşekkür ettikten sonra onu takip ettiler. Ragastan sevincinden bağırmamak için dudağını ısırdı. Nöbet beklemeğe hazırlanıyormuş gibi hemen kılremt çekti, Neferler uzaklaşır uzaklaşmaz Ra- gastan kilisenin kapısına — koşarak bunların karanlık içinde kayholduk - larını gördü. O vakit sabırsızlıktan çatlamak derecesine gelerek halecan içinde bir kaç dakika daha bekledi. Sonra, işini bitireceği sırada kendisi- ,Bi kimsenin rahatsız etmiyeceğine İnandı.. Birdenbire hafif bir gürültü işitti. Bu anda icap ederse adam öl - dürmekten bile çekinmiyeceği için he- men hançerine dayrandı. Lâkin gü - ; rültü tekrar etmedi. Bunun Üüzerine Ragastan aldandığını sandı. Derhal tabuta yaklaştı. Bir anda örtüyü kal- dırdı, Hançerinin ucunu tabut ile ka- pak arasına sokarak çevirdi. Kapak yerinden oynamıştı. Bir kaç çiyiyi bu süretle söktükten sonra son bir gay - retle iki eli sığacak kadar bir aralık husüle getirdi. Diz çökerek bu aralık- tan iki elini soktu. Bütün adaleleri bir anda gerildi.. Çiviler şiddetle gıcırda- dı., Kapak fırladı. Cenaze bembeyaz olarak görünü - yordu. Ragastan dehşetli bir tereddü- de kapıldı. Ayağa kalktı. Gözlerini genç kızdan ayıramıyordu. Bir kaç saniye bütün vücudunu bir korku ür- pertisi dolaştı.. Lâkin tehlikenin bü - yüklüğü aklını çabucak başına getir - di. Genç kızı tutmak ve götürmek için titriyerek eğildi. Fakat bu anda ömü- zuna bir elin dokunduğunu hissetti. ai Z vi RAĞASTANIN YALNIZLIĞI Ragastan gittikten bonra mağara- dakiler her biri bir asır kadar uzun gelen saatleri sayarak bekliyorlardı. Halbuki Ragastan bir türlü geri dön- müyordu. Akşam oldu.. Ve nihayet gece orta- İriğt kapladı. Makyavelin endişesi git- tikçe artıyordu. Acaba Ragastanı ya- kaladılar mı? Niçin geri "önmedi? Rafaele gelince ö da kendinden geçmişti. En sonra sabrı tükencrek: — Haydi biz de ridelim!.. dedi. — Biraz daha bekliyelim !, — Bekliyemiyeceğim. — Pek âlâ.. Haydi gidelim öyle ise. Fakat dikkatli davranmak lTâzımdır, Evvelâ otele bir uğrıyalım belki ora « dan bir haber alabiliriz. — Dediğin gibi olsun, fakat gide- lim! Öyle değil mi Magâ? Sen de bir felâketten korkmüyor musun? Her - Forma: 21

Bu sayıdan diğer sayfalar: