HABER — Akşam Postası ——— ——— — — — — — ——— — ——— —— İçiniz. HAZIMSIZLIĞI, MİDE YANMALARINI giderir . MİDE ve BARSAKLARİ “ZİMSİZLİGA M A Z o N boşaltmak suretiyle KABIZLİĞI, AĞİZDAKİ TATSIZLIĞI ve KOKUYU izale | d eder.. Hiç bir uzva zarar vermez ve alıştırmaz. FAZLA YEMEKTEN ve İÇMEK- * yanmalarına TEN sonra mide ve vücudunuzda hissettiğiniz — ağırlığı — derhalhafifletir. Hâmile- kh *’ lerin kusmalarına pek faydalıdır. MAZON ismi ve markasına çokdikkat edilmelidir. x!)"'hğa karş' M E Y A T U Z U DEPOSU Mazon ve Botton ecza deposu, Bahçekapı, İş Bankası şrk._asında No:-12 l 235 Kuruş Bayram Münmasebetile ÇiFT KOLLU ve ÇiFT YAKALI Poplin GÖMLEKLER yalnız NiRSO Mağazasında bulunur. z Galata Tünel civarında Zülfarissokağında Lâcivert Han N GNDKU Ât tim ne düşünüyorsun? î, a fevka'âde bir ilâç, ateşimi de G'P Üğcti büldüm. ismi NE RO ZlN ::î:"ıml_k' gö işkedğ ayağa ; —a Diş tabibi Bünyamin| Nişantaş — Vali konağı caddesi No, 24, Şirin apartman 1 inci dai- re, (3884) (3 YEOKALMINA Dr. HAZIM Cerrahpaşa hastanesi sabık | cildiye ve zühreviye mütehassı- sı: Beyoğlu İstiklâl caddesi Etu- B al sineması karşısında Bekâr sokak No, 9 ikinci daire her gün | ;sabahtan akşama kadar. Mevduat için elverişli şartlar Para plasmani için öğütler Kiralık Kasalar Bütün gün araşız açıktır BORJİYA 161 - AĞ L h meden bu üç kişinin elinden kurtula - | madı. Araba yeniden yola kayuldu. Ra - fae) Hle Rozita pencereden — başlarını çıkararak uzaktan Şöralyeye işaret ediyorlar, mendil sallryorlardı. Ragastan birdenbire Ispada Kap - | yaya döndü. — İspada Kapya!.. Senden — emin * olmadığım için değil yalnız bundan sonra başlıyacağımız işlerin çok tehli- keli olmasından dolayı bunu sana bir kere daha hatırlatmak isterim. — Sizinle beraber bulundukça hiç bir şeyden çekinmem Şövalye, Yoksa gene çarpışacak mıyız?.. — Evet İspada Kapya bu işine ge - liyor mu? — Hay hay Mösyö yalnız bir şey sormaklığıma izin veriniz. — Sor! — Şimdiye kadar bir çok kimseler- Te çarpıştınız. Askerlere, senyörler, hattâ Papaya meydan okudunuz. şBundan sonra kiminle uğraşacağız. Ragastan sadece şu cevabı verdiz — Bir ordu ile!.. —3 PENCERENİN YANINDAKİ ÇARDAK Ragastan bir kaç gün akli düşün - cesi darmadağın olarak Fransaya dönmekle Floransaya gitmek fikri a- Yasında bocaladı. Bu esnada dağlarda dolaşıyor, fa - kat hiç farkımda olmadan * giltikçe | Monteforteye — yaklaşıyordu. Eğer bunu birisi Şövalyeye söyleseydi onu büyük bir şaşkınlığa düşürürdü. Çün- kü Ragastan Monte - forteden ğittik- | Ço uzaklaştığını sanıyordu. | Her ne ise., Ragastan yolculuğu- | #ün beşinci günü Monteforteye iki #ünlük yola kadar yaklaşmıştı. Hen - disi bunu anlayınca hakikaten hay - ret etmişti. Şöralye bunu öğrendiği Zaman iki saat evvel varmış olduğu YRORJLYA —— Derü selil bir köyün biricik ve harap ha - nmda ve henüz kuyudan çekilen su - da soğutulmuş bir beyaz şarap şişesi- nin karşısında bulunuyordu. İşte Rağastan, hana bitişik bahçe - de aştaç dallarından ve çiçeklerden yapılan ve hanm duvarile arasında dar bir geçit hulunan bir çardağın al- tında bu şişe ile buşbaşa vermişti. Söylediğimiz duvarın toprağa ya- ktn yerinde çardağın görünmektlen ve güneşin sıcaklığından koruduğu bir o- daya ait bir pencere vardı. Bu odada bir kaç kişi birbirlerile konuşuyor ve Ragastan onların bütün sözlerini işi- | tiyordu. Yüksek sesle söylenen bir kaç söz Şöyalyenin kulağına çarptı. Ve öbür söylenenleri dinlemesine sebep oldu. Bundan sonra küçük odada geçen #özlerin bir kelimesini bile kaçırmadı. Çünkü bu sözlerin hepsi de Ragasta- nn uğraştığı şeyle alâkalı idi. Daha iyi duymak için yavaş yavaş ayağa kalkıp pencereye doğru yaklaştı. Nihayet dinlemekte olduğu konuş- manın biteceği sırada Ragastan eğile- rek avluda hayvanların dizginlerini silmekte olan bir adama işaret etti, ve: — İspada Kapya, bu odayı görüyor musun?.. Kapısı hanm sofasındadır. Hemen bu kapının önünde bekleyip bir yere kımıldamıyacaksın!, sözleri- ni kulağına söyledi. — Pek âlâ! Gidiyorum. — Dinle bitmedi. Hancerin elinde bulunacak.. Ve eğer kapı açılarak bi - risi dışarıya çıkmak İsterse.. — Hançerin ucu göğsünü — deleceli değil mi?.. — Doğru.. Haydi şimdi git!.. Ragastan biraz daha bekleyip Is -" padanın yerine vardığına kanaat ge - tirince çardaktan çıkarak yukarda anlatlığımız dar yola girdi, Ve pencereye varır varmaz bir sıçra « yışta odaya atlıyarak: ——mar nuz?, Lâkin her ne ise! Merak etme- yiniz, ben o kadar fena bir adam de - gilim,.. Gidiniz de karakolda yatınız çapkınlar! Ragastan bu son sözünün neticesi- ni sabırsızlıkla bekliyordu.Bu anda ©- nun aklından geçeni kim anlamış ol- sa onun saf haliyle çocukcasma gü-| lüşü ile kargılaşlırırsa Şöyalyenin bu ! metanetine hayran kalırdı. — Gidin uyuyun diyorum sizel.. Muhterem pederimizin mızraklı as - kerleri arasında tesadülen bulunuşu- mun sizin gibi babayiğitler arasında fena bir iz bırakmasını istemem, Hay- | di yatınız! Ben sizin yerinize bekle- rim, Cenaze gimdilik bir tüfekli as - ker mülâzimi tarafından korunacak - tir. Bilirsiniz ya bir tüfekli asker za- biti dört mızraklı neferin yerini — tu- tar. Askerler hâlâA tereddüt içinde — idi. ler. Ragastan saçlarının dibinden so- | ğuk bir terin fışkırdığını hissetti: — Haydi uyumağa gidiniz. — Sizin yerinize ben nöbet bekliyeceğim. Ça- buk! Kızdırmayınız beni?, dedi. Uyuyan nefer: — Teşekkür ederim! diyerek kapı- ya doğru yürüdü. Diğer üç nefer de teşekkür ettilcten sonra onu takip ettiler, Ragastan sevincinden bağırmamak için dudağını ısırdı. Nöbet beklemeğe hazırlanıyormuş gibi hemen — kılıemt çekti, Neferler uzaklaşır uzaklaşmaz Ra- gastan kilisenin kapısına koşarak bunların karanlık içinde kaybolduk - Tarımı gördü. O vakit sabırsızlıktan çatlamak derecesine gelerek halecan içinde bir kaç dakika daha bekledi. Sonra, işini bitireceği sırada kendisi- ,Bi kimsenin rahatsız etmiyeceğine inandı.. Birdenbire hafif bir gürültü işitti. Bu anda icap ederse adam öl - dürmekten bile çekinmiyeceği için he- men hançerine dayrandı. Lâkin gü - rültü tekrar etmedi. Bunun Üüzerine Ragastan aldandığını sandı. Derhal tabuta yaklaştı. Bir anda örtüyü kal- dırdı. Hançerinin ucunu tabut ile ka- pak arasına sokarak çevirdi. Kapak yerinden oynamıştı. Bir kaç çiviyi bu suüretle söktükten sonra son bir gay - retle iki eli sığacak kadar bir aralık husule getirdi. Diz çökerek bu aralık- tan iki elini soktu. Bütün adaleleri hir anda gerildi.. Çiviler şiddetle gıcırda- dı., Kapak fırladı. Cenaze bembeyaz olarak görünü « yordu. Ragastan dehşetli bir tereddü- de kapıldı. Ayağa kalktı. - Gözlerini genç kızdan ayıramıyordu. Bir kaç saniye bütün vücudunu bir korku ür- pertisi dolaştı.. Lâkin tehlikenin bü - yüklüğü aklını çabucak başma getir - di. Genç krzt tutmak ve götürmek için titriyerek eğildi. Fakat bu andâ omu- zuna bir elin dokunduğunu hissetti. Ha RAGASTANIN YALNIZLIĞI Ragastan gittikten bonra mağara- dakiler her biri bir asır kadar uzun gelen saatleri sayarak bekliyorlardı. Halbuki Ragastan bir türlü geri dön- müyordu. Akşam oldu.. Ve nihâyet gece örta- lığt kapladı. Makyavelin endişesi git- tikçe artıyordu. Acaha Ragastanı ya- kaladılar mt? Niçin geri "önmedi? Rafaele gelince 0 da kendinden geçmişti. En sonra sabrı tükencrek : — Haydi kiz de zidelim!.. dedi, — Biraz daha bekliyelim !, — Bekliyemiyeceğim. : — Pek âlâ.. Haydi gidelim öyle ise. Fakat dikkatli davranmak Tâzımdır. Evvelâ otele bir uğrıyalım belki oru « dan bir haber alabiliriz. — Dediğin gibi olsun, fakat gide- lim! Öyle değil mi Maga? Sen de bir felâketten korkmuyor musun? Her - Forma: 21