şa, KA el Fi ll A AÇ 3 AAA 'a n SÜ n Deln e a A & Şahin'in uu | ÖCÜ No. 46 Rüyük Deniz Romanı Ali Reis, güzel kıza para vererek geri yolladı Meyhanede işittikleri arasın - da Venediklilerin Türkler üzerine ük bir donanma hazırladıkları da vardı. Bunu Âli reis zaten ev- Velce de duymuştu. Fakat ayni Tamanda Valeryonun da birkaç düne kadar Venediğe geleceği söy- İenmişti. Acaba Şahin reisi getirecek Buydi?... Bunu ummuyordua, Fakat ümit etmediği halde ge- Htirse nerede bulunduracaktı?... İşi kökünden temizlemek için| *n kestirme yol Valeryo ile tanış-| Mak ve ilk fırsatta onunla Iıuıp-j vea Bunun için ne yapmalıy- Odaları güzeldi. Lâkin Ali reis © dakikalarda bunu hiç düşünmü-| | Ötelci yeniden onu yerlere ka- dar eğilerek selâmladı ve çıkmak Üzere kapıya yürüdü. — Senyör Palamakis!... OÖtelci geriye döndü, başmı ile- Tiye doğru uzattı, hafifçe eğilmiş- Hi ve ellerini oğuşturuyordu: — Buyurunuz muhterem — sen - Yör!.... — Şey... Sizden bir dileğim var da... Fakat bilmem — yapabilecek — Haydi, hemen odana git ve uyu!... Bu akşam çok yorgunum... Daha az yorgun olduğum zaman seni ararım... Kız parayı almıştı, fakat parayı aldığı zaman içten gülümsiyen ©-| telci gibi değildi. Gözlezi karşı- sındaki bu güzel delikanlınım yü- zünde, vücudunda ve ayaklarında dolaşıyor, sanki gitmek ıstemi - yordu: — Haydi şekerim, git rahat et! Otelci kızın kolunu tutarak git- mesini işaret etti ve genç kız ağır adımlarla kapıdan çıktı. Ötelci şaşırmış, Ali reisin kızı beğenmediğini sanarak: — Başkasını da buluruz muhte- rem senyör, belki sarışınlardan hoşlanmazsımız... Çok bekletmem. Diyordu. Fakat Ali reis bu a- damı daha çok söyletmedi: — Onu demek istemedim ben... Yanlış anladınız... — Emrediniz!... — Mademki Türkler üzerine bü- yük bir donanma ve harp hazırlı- ğı var, ben de bu harbe karışmak istiyorum... — Evet!... Sizin ne kadar cesur bir şövalye olduğunuz yüzünüz - KADYO | BEUGUN İSTANBUL: 18,30: Plâk neşriyatı. 18 Otel Tokatliyandan nakil — çay saati— Telsiz caz. 19,20: Çocuk saati. Hi - kâyeler — Mesut Cemil 19,50: Ha - berler. 20: Sanat Apassienata — Bethoven, Plâk. 20,20: — Havayen Kitar — Siret ve arkadaşları, — 21: Bayan Babikyan — (şan) piyano ile 21,20; — Son haberler. — Barsalar, 21,30: Radyo orkestrası. 22: Radya eaz ve Tongo orkestraları. 223 Khz. VARŞOVA 1345 m. 18,15: Kuartet konseri. — 18,40: Sözler. 19,10: Musiki parçaları. 19, 30: Reklâmlar. 19,45: Plâk — Söz- ler, 20,35: Mandolin orkestrası kon- seri. 20,50: Sözler. 21,15: Senfonik koönser. 23,30: Şiirler. 23,45: Kon - ferans. 24: Sözler. 24,05: Dans mu- sikisi. 175 VOSKOVA, 1724 m. 16,41.. yocuk programı. 17,30: Sözler. 18,30: Kızılordu için musi- kili neşriyat. 19,30: Kolkozlara söz ve musiki. 21: Senfonik konser. 22: Çekçe neşriyat. 23,05: Amele pro - gramı. 24,05: Almanca neşriyat. Khz. PRAG 470 m. 18; Filharmoni tarafından senfo- nik konser, 19; Sözler. 19,10: Ame- le neşriyatı. 20,10:Plk. 20,15: Söz- ler. 20,30 Karışık musikili progranı. 21: Sözler. 22: Ostrava radyo or kestası. 23: Haberler, 23,15: Plâk. 23,30: Rusça haberler, 545 Khz. BUDAPEŞTE, 550 m. 18,30: Orksetra konseri, 19,35: Spor haberleri. 19,50: — Stenograli dersi. 20,20: Piyano konseri. 21: Ti. yatro 22,45: Haberler. 23,05: Dans musikisi. 23,50: Budapeşte konser orkestrası, 1,05: Son haberler, Davet Yüksek Tahsil Talebesi Birlik Misiniz?... Bu sizin için çok kolay/ den belli... Halbuki şimdi asılza -| Kooperatif Şirketinden: i bir şey... . Otelci sırıttı. Bir gözünü hafif-| li dilberlerin koynunda yatmaktan| Cuma günü saat N kırptı, sonra Ali reise doğru iki; V &a bunu düşünmüştüm, #mrinizi bekliyordum. — Tabi tençsiniz, güzel ve asılzades'niz... $imdi, bir iki dakika sonta bura- dadır... ., Birdenbire geri dönmüş kapı B ::n dışarıya ve merdivenlere doğ-. yalnız — Elissa!... Elissa!. Diye bağırmıştı. * Ali reisin: — Onu demek istemedim... Bı- Takınız... Gelmesin!... Çok yorgu- Tüm!, Demesine kalmadı, merdiven - kllın yukarıya bir anda fırlıyan :? enç kız kapıda boy göster - Bu, on sekiz yaşlarında sarışm, L”u bir İtalyan kızıydı. İnce ve beyaz bir rop giymiş, iki örgülü! İzun saçlarını elbisesinin kabarık ları üstünden göğsüne sar - .—.Iıtı. Beyaz ve güzel dişleri- İ göstererek gülümsedi. Kabarık Heklerini eliyle tutarak diz kırdı. v '—sı:ııiı ©ç Senyörl!... Sonra cevap beklemeden — Ali :îî soyunması için yardıma yel- Ali reis Teydan &n Ve ha gülümsiyerek — buna vermedi. Sonra cebinden koydu elini tuttu, açtı, içi- mvin GN | bir altın çıkardı, kızm gözel (£ Dr.Bahattin Şevki? " ve kapadı: ı saat 9 dan 6 ya kadar. mîî deler harbe gitmektense Venedik- daha çok hoşlanıyorlar. istiyorum. Bunun da en kestirme .| volu olarak ne düşündüm, biliyor musun?... — Marki Valeryo ile beni ta- nıştırmaya söz verdin? Ben baş- kasını tanımak ve salonlarda ka- dınlarla düşüp kalkmak sevdasın. da değilim... Yeter ki muhterem Marki gemilerinden birinde bana iyi bir vazife versin!... Acıba Va- lieryo re zaman gelecek?... * — Bugünlerde geleceğini işiti. yoruz. Fakat gününü bilmiyoruz Yarın sabah ilk işim buna anla - mak olacaktır. Ümit ederim ki, uyandığınız zaman, yani öğleye| doğru size iyi bir haber getiririm. | — Peki!... Gelir gelmez de o - nunla tanıştırırsm, değil mi?... — Elbet!... Bu yüzden mwh'e -! rem Marki Valeryonun — bir kat daha hoşuna gideceğimi umuyo -! rum. — O halde artık beni bırakımız!... — İyi geceler dilerim efendi -| miz!... : ; — İyi geceler!... (Devamı var) yalnız mütehassısı Bahçekapı Taş Han 2 inci kat ! Arsebük Yüksek kaygunuza — saygılarını sunar Beyoğlu: İstiklâl caddesi No: 282 Kooperatifimizin 22 mlart 1935 onda İstanbul Halkevinde yıllık adi umumi hey- riz. ! Akşam Postası IDARE EVİ ISTANBUL ANKARA CADDESI Celgemi Adresi; ANTANMUL HABEK Pelel Vazı: YENTE î &BÖNE ŞARTLARI AÇ d0 y0 Pürkiyer 126 450 4A0 1z50 Hrg Benebii 150 M 46 1me ILAN TARİFESİ ! Hearet danlarının satin 1254 #eame Haninr 10 Kuruştar 2hibi ve Nesrivat Müdürü: HASAN RASİM US Baslak yeti (YAKTI) Matbaası HABER — Akşam Postas — — —— İ atarak başmnı büsbütün eğdi.| — — Benden başkâsi e yaparsa| et toplantısı » vardır. - Toplantıya |- — Anlıyorum efendimiz!... Za- yapsın!... Ben Türklerle döğüşmek| bütün ortakların gelmelerini dile - ——— ni RAREREEEEETEEEİLEZDENERENRE | eee | CEBİDELİKLER Geçiren 1 Gebidetlikler Şahı Açırgöz'er Padişahı ğ NA-Bİ Ali Cengizin başından geçenler 2 Az bir zaman içinde, b'b“'f"î Biri yazı yazarken omuzlarını kal dan kalan para ile şekerleri yiyip | Ardı, öteki de battaniyesini sır- bitirince sıra eşyalarla mobilyala-| n çekerken yalnızca bir “of!,, ra geldi. Şüphesiz bunların da bit-| ge g; , mesi uzun sürmedi ve yeniden hu- kuk tahsiline başlamayı kararlaş- tırdı. Ali Cengiz böyle akıllı, dürüst kararı pek nadir yerine getirenlerdendir. Bu yüzden bu kararını da başara- madı. Çünkü çalışmak - lâzımdı, bir adamın verebileceği oysa çalışmaktan nefret ettiği ka- dar hiç bir şeyden nefret etmezdi. Kadın mı?.. O.. İşte bu onun ye- gâne zayıf damarıydı. Tabit eğ- lence de bununla beraber — gelir. Kumara?.. Buna da ağzının suyu akardı. Onu teessüre nün eğlencesine bakardı. Şimdi bu odada oturanları öğ- rendik, Biraz da Mart ayının bu güzel sabahmda, hararetin - sıfır- dan aşağı ikiyi gösterdiği bir za- manda ateş yakmadan burada na- sıl vakit geçirdiklerini görelim . Yazı yazan genç sabrınm tü- kendiğini gösteren bir hareketle odada bir aşağı bir yukarı dolaşıp duran Ali Cengize: — Artık, yter -dedi- Başım döndü. Şu dolaşıp durmanı kes.. — Sen roman yazacaksın, şiir karalayacaksın, parmak sayacak- sın diye odada dolaşmak hakkmı- da mı kaybettik.. Mükemmelsin riyetindeyim.. Yürümeliyim.. A- dalelerim hareket etmeli.. Üşüyo- rum.. Sobalı bir odada oturmuyo- ruzl.. Aşağıdaki ihtiyar budala da sobasını yakmıyor. Hiç olmazsa odamızın ortasından geçen boru- su iliklerimizi ısrtıyordu. Hiç bu kadar da iz'ansızlık olur mu ya.. Ben mal sahibine şikâyet edece- im.. n Yatakta yatan Demir eski bat- taniyeyi burnuna kadar çekerek ve ısınmağa çalışarak: —Bir başka kiracıyı ateş yak- mağa nasıl mecbur edebiliriz, de- di. —Nasıl edemeyiz? Bu bir hak meselesidir. Odayı kiralayacağı- mız zaman çirkin bir şekilde insa- nın gözüne çarpan bu soba boru- tim, Bana ne demişti? “Bu boru, odanızda soba yanıyormuş gibi sıcaklık verir, kışın çok odun yak- | mak mecburiyetinde — kalmazsı- | nız!,, demişti. E?! Hani ya.. Nere- de sıcaklık.. Bu odayı kiralayışım sırf bu soba borusu içindi; odamı- zı ısıtacak diye.. Ali Cengizin bu- sözlerine ne Nejat, ne de Demir cevap verdi.' götürebilecek hayatta hiç bir şey yoktur. Endi« şe!. Neye endişe edecek.. İstik- bal?!.. Hangi istikbali düşünecek. O ancak bugünün zevkine, bugü- | iPEK Sinemasında sunu mal sahibine göstermiş ve! “bu soba borusu bu odayı berbat | etmiş.. Fena!. Çok fena!,, demiş- | Ali Cengiz biraz durdu sonra gidip ayna parçasına baktı ve gü- ya güzelliğinden bir memnuniyet duyuyormuş gibi hafifçe gülerek ilâve etti: —Bu odayı, söylediğim gibi yalnız bu soba borusu için kirala- dım, Çünkü siz bana sizin namını- za hareket edebileceğime dair sa- lâhiyet vermiş ve daha ©o an- dan mevcut servetlerimizi birleş- tirmeği kabul etmiştik!. Buna Demir yüzünü buruştura- rak cevap verdi: — Servetlerimiz!. Ne de güzel.. Babamın bana muntazaman gön- derdiği maaşımı sizin boş ümitle- rinizle ve vaidlerinizle beraber koydum.. Hakikaten servetlerimiz demeğe hakkın var!.. — Sus bakalrm Demir.. Bu da- kikada senin söz söylemeğe hak- kımn yok.. Bir avukat lâkırdı - söy- lerken öteki, sözünü — ortasından istediği zaman bir makasla kâğıt kesermiş gibi kesemez.. Sözüme devam ediyorum: Ben bu odayı komşunun sobası ile ısmacak diye tuttum, Böyle olmasaydı, üçüncü katta bir odaya 12 lira vermez- dim. Hem de Kalender sokağın- daki bir odaya.. Gerçi bizim bir de mahzenimiz var amma... Demir battaniyesine daha faz- la sarılmağa çalışarak: — Evet!, Doğrusu bu mahzen de işimize çok yarıyor ya!, Şimdi- ye kadar oraya ancak iki şişe ko- yabildik. — Merak etmeyin bir zaman gelir ki mahzen de işimize yarar! Babalarınız hasis ve boş kafalı in- sanlar olmasaydı şimdiye kadar TekirdağIz ü,u çoktan işimize yarardı. Tekirdağlı ve İzmirli iki arka- daşla beraber oturduğum halda burada su içmeğe, kabak çekire deği yemeğe mecbur — oluyorum, Bunu başkalarına söylesem inan- maz, hayretler içinde kalır.. Nejat parmaklarımı sayarak mr- rıldanıyordu: mevsimin en büyük musikili eseri olan SEVDA GECESİ filmini gidip görünüz Mümessilesi: En güzel filmler Mübdiası LİANE HAiD Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine vardır. Bugün ME L E K sinemasında Sinemanın iki ve dehakâr artisti SILVİA SIDNEY ve GARY CRANT'ın muhteşem temsili 30 Gün Prenses Fransızca sözlü fevkalâde güzel filmini görünüz, Bugüğ — saat 11 de tenzilâtlı matine