Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
SA Ze B Fi Tim B üi * Polis Hafiyesi (X: 9) ÜN P e | D Yeki ü5skeri NÜ Te / ç cralüriz n kim, zi N ) VO Ğ M çe aÜ TE SŞ | e a L L L Gizli bir çemavrs isminde zengin bir adat vurarak yatını zaptediyorlar. Polis —h i odf x:9 katili buluyor. Katil tam cinayeti itîra_f_ « ği esnada mechul bir adam kendisini öldür: . Bıçakta polis hafiyesinin parmak izi bulun Hafiye kaçıyor. e oTürk matbuatında bir yenilik olarak sayılacak bu roman- birinci H A B E R odefa “HABER,, de çıkıyor. Bu romanı bir sinema seyreder gibi takib F L L L L M edecek, heyecandan heyecana düşeceksiniz. BALDİYİ ŞEFİ ELE VERMESİN DİYE | ÖLDÜRDÜM. | SİZ NEFRAN- SIZ NEOE PoLiş HAFİYESİSİNİZ, KİMSİNİZ? N, DİZIİNİ YANILI - | YORSUNU, z! DEKSTER OLİS MAFIYESİ X:9. YALANCI POLİS. MAFİYES —1 ' Ç BAŞKA GiRLNLN . Ç| | se ŞEFİN ADAMLARI ın—'iu GÜVERTESİNE Polisle - — KAÇARLARKEN ” 5' EVİNE KABUL EÜ0L. 'TOP YERLEŞTİRİYORLAR : RINTA. | (JSA UKL Y 130 MİLLE GİDİi - PAVRŞ NAZİK oL! hıa'ıııoma :i':' YETİŞME « VWoORUZ! N : KURTUL . ea Yü KARISI | ;n:rığıîı i GREYS İ Polisin LĞ“.' ' oTamoBil| Nİ LinE AT. K LIYOR Ve d İ TENDİT Y: .| EDEREK a KAÇIYORİ vA seise | | — BALDİYİ ŞEFİ ELE VERMESİN DİYE VURDUNUZ! ŞEFİ — HAYIR., İŞş- TE EVRA « BUAO| BSiR SAHTEKARLIK | KURU BİR DAL ÇITIRDADI &. soramamıştım... Fakat o... Bana feci hakikati anlattı. Bu adam onu berbat etmişti.. Bunu söyledikten sonra koy- nundan çıkardığı bir hançerle kendi- sini gözümün önünde vurdu. Ben hiç kımıldanmıdım ve mani olmak isteme- | dim, Çünkü eğer o kendisini öldürme- | seydi, ben onu vururdum... Karım öl- dükten sonra cesedinin önünde inti- kam almağa yemin ettim. Ve karımı berbat eden adamı takip etmeğe baş- ladım. Romaya geldi. avvelâ Kardi- nal ve sonra da Papa oldu... İktidarı ve kuvveti eline o kadar sağlam aldı, o kadar yükseldi ki ondan intikam a- labilmek ümidini kaybetmek üzerey- dim... İşte bu esnada size rastladım. Elbiseleriniz fena idi. Fakat ben sizin Jativa'daki kibar ve asil kadın oldu- ğunuzu hemen tanıdım. — Doğru söylüyorsun Giyakomo! Sen o zaman çok me'yustun, Ben seni teselli ettim. Fakirdin; sana para ver dim. Zayıf ve ümidsizdin; sana ümid ve kuvvet verdim. Sana her zaman yarden edeceğimi söyledim. Ve zanne dersem vaidimi de tuttum. — Evet, doğru söylüyorsunuz mulh terem Madam. Ayni zamanda elimde kalan son hazinemi de — kurtardınız. Jativa'dan gelirken kızım Ninayı da beraberimde getirmiştim. Kızım Nina o kadar güzeldi ki ona baktıkça anne- si zantediyordum. — Sözünü bitir Giyakomo! Hafıza- nm ne derece kuvvetli olduğunu gör- dükçe ben de seviniyorum. —$Şimdi seneler oluyor. O zaman Lükres Borjiyanın sarayıma — ikinci kethüda olarak girmiştim. Şüphe yak ki bu memuriyete de gene sizin tavsi- yenizle kabul edilmiştim. Gene sizin tavsiyenizle bir ev tutmuş, ve artık bir genç kız olan Ninayı bu eve yer- leştirmiştim. Nina bir hizmetçi kadın- la evde yalnızca oturuyor, ancak ge- ce vakti dışarıya çıkabiliyordu. BORJİYA Ve siz Madam, bir gece biricik ev- a n —a lâdımı kurtardınız. Birisi Ninayı gör- müştü. Bu adam Papanın oğlu Sezar idi. Babası karımı berbat ettiği gibi oğlu da kızımı berbat etmek istiyor- du. Fakat siz o akşam beni buldunuz. Nina için tuttuğum evin yanında se- ninle gizlendik. Bana hiç bir şey söy- lemiyordunuz. Ve ben hiç bir şey an- lamıyordum. Birdenbire on, on iki ka dar silâhlı adam göründü. Bunlar der hal evi sardılar. Ben çılgın gibi al- muştum : “—Ninacığım, Ninacığım! diye hay krrarak üzerlerine atılmak istedim. Siz buna mâni oldunuz ve: “— Nina emniyettedir. diyerek be- ni temin ettiniz. — Sözünüz doğru idi. Haydutlar Ninayı bulamadılar ve küfürler savu- rarak evden uzaklaştılar. Siz daha evvelce bu hâdiseyi nasılsa haber al- mış, ve sevgili yavrumu başka bir eve kaçırarak mahvolmaktan kurtarmıs- tınız. : O geceden itibaren Borjiyalara kar sı olan kinim ne kadar büyük idise, size karşı da o kadar büyük bir min- nettarlık duymağa başlamıştım. — Galiba bu minnttarlık yüzünden teklifimi reddettin? — Hayır Madam.. Sizin hiç bir em- rinizi reddetmedim. Benden hayatımı isteyin, vereyim. Söylediğinizi yap- mak istememem, gene sırf sizin için- dir. — Benim için mi? Ah sen hiç bir şey anlamıyorsun Giyakomo! Sen in- tikam nedir; bilmez misin? İntikam almak istemez misin? — Elbette isterim!... Giyakomo'nun gözleri kin ve hırs- la parlıyordu. Sözünü tekrarladı: — Elbet isterim!... Çünkü ben yal- nız onun için, intikam için yaşıyo- rum, Bu kadar seneden beri beni yaşa tan şey intikamdır. Bu kuvyetin kal » bimde ne kadar büyük bir yer kapla- dığını buradan anlayınız. Maga ihiyara yeis ve ümidle bak- tı: — Pek âlâ Giakomo! Benim de ay- ni intikam hırsiyle yaşadığımı bilmi- yor musun? Senelerden beri kalbimi yakan intikam arzusunun dehşetini anlamıyor musun? Giakomo, Giako- mo! O mukaddes intikam saatinin ar- tık gelmiş olduğunu anlamıyor mu- sun? Cevap ver! Sihirbaz kadın bu sözleri garip bir şiddet ve sesle söylemişti. Bunları söylerken derileri gerilmiş ve âdeta gençleşmiş bir vaziyet almıştı. Giyakomo bunu farketti: — Ah Madam, bu sözleri söylerken &izi o kadar gençleşmiş görüyorum ki? — Beni gençleştiren kin ve intikam dır. — Sanki Jativada gördüğüm genç kadınsınız. Bu sözleri duyunca Maga bir gü- ğüs geçirdi. ğ — İspanya!... Jatival.. Ne kadar uzak? Ne kadar uzak?,., diye mırıldan dı Maga bir müddet sustu, sonra Gi- yakomo'nun güçlükle duyabileceği bir sesle kendi kendisine söylenmeğe baş- ladı. — Mes'ud, ah evet 0 zaman çok mes uddum. Zengindim. İspanyanın en şöhretli ailesi olan Vanozzo ailesinin en sevgili kızıydım. Ömrümün on se- kiz baharında bulunuyordum. O ka; dar mes'ud, o kadar mes'ud idim ki bu saadetle âdeta yarı yarıya sarhoş bulunuyordum, Babam, annem bana tapmırlardı. Vanozzo şatosunda her istediğim, her arzum bir emir sayılır; hemen yapılırdı. Bir çok genç, güzel, zengin asılzadeler bana aşktan, evlen mekten büyük bir meftunlukla bahse derlerdi. Fakat ben hiç birini sevmez- dim. d ıı'oıı.'l_ı_iş ŞARKAMIZLDA BİRTABANCA PAT. LADI OÖNELİM.. M Fakat bir gün o geldi, Allah tara- fından gönderilmiş bir belâ gibi şato- muza girdi. Vanozzo ailesi Papa üçün cü Kalikstin yeğeni olan Rodrik Bor- |— jiyayı büyük bir merasimle karşıla- mıştı. Giyakomo kin dolu bir sesle söy-” lendi: — Rodrik Borjiya, o ırz ve namus düşmanını öyle mi? Maga bu sözleri hiç duymamış gibi devam etti: — Onu görür görmez aşkın ne de- mek olduğunu anladım. Rodrik Bor- jiya güzeldi. Fakat bu güzelliği uğur- * suzluk ve felâket getiren bir güzellik- miş. Güzel gözleri beni yakıyordu. A- teşli sözleri kalbimin en derin küöşe- sine kadar tesir ediyordu. Sevdim!- . Gönül verdim!.. Benim için dünyadâ biricik bahtiyarlık kendimi Rodrik Bor jiyanın kucağına atmak kendimi ona teslim etmektir zannediyordum. Ş2“e todan ayrılırken Borjiya bana yalnız, bir işarette bulundu.. Ve ben derhal anamı ;baabmı, evimi, her şeyimi tef” kederek sevgilimin arkasından şato” dan çıktım. Onu bir kul gibi bir esir, gibi takip ediyor, ve bunu dünyada ef büyük bir bahtiyarlık sanıyordum. AF kasından niçin sürüklendiğimi ben d€ bilmiyordum... O bana yalnızca “Eel"_ demişti. Ve ben de gidiyordum. O kâ” darl.. 3 Maga mütemadiyen söylüyor, i” i"' döküyordu. Karşısında kendisini dif”- liyen Giyakomoyu bile unutmuşü" Sözlerine şöylece devam etti: — İşte o zamandan sonra benim * çin çok acı günler başladı. Evlenet” ğimize dair etmiş olduğu yemini Ket” disine hatırlattığım zaman Rodrik Borjiya bir kahkaha kopardı.. GöZlE“ rinde okuduğum aşkm, beni büyül” yen sözlerinin hulâsa bütün harek€t” lerinin yalan ve sahte olduğunu a7 anlamıştım. Kederli ve uzun Senelen_ gecti. Annem - babam !:ede.rleri“f“ ;