*Şık giyinmek için daha ne bekliyorsunuz? - Ayni ticarethanede: Kadın, Erkek ve Çocuklara mahsus Kat'iyyen rekabet kabul etmez fiyatlarla Galatada Karaköyde kâin meşhur Ekselsiyor * Büyük elbise ticarethanesi : Dağilkaği a — ardesuüler KAT ef Sizeş en mükemmel Ismarlama Mantolar çe ğ Paltol kostümleri B z Muşambalar 23 /2 Llraya. ir 4 Kostümler'i» en şık ve müntahab çeşitlerini bulacaksınız iki prova ile fakdim ediyor En İiyi ve müntahab ku- .m.lh!dın, büyük bir itina K d"('ılmiş ve kusursuz - bi- Similerde yalnız iprova Ismarlama 23: ıî']ğ:;ımüıkülpeıent zevk sa- Werini bile memnun ve lat- n etmektedir. ölmüşlerdi. Bir aralık çocuklar dün- Yaya geldi. Evlâtlarıma sarıltnak, ha- Yatımı onların sevgisine vermek isti- | Yordum. Bir gün Rodrik kendisini ra- hatsız ettizimi evinde beni daha faz- İa barındıramıyacağını açıkça — söyle: ma — kapandım.. alvardım, ağladım.. Ertesi — günü Höyle bir pusla bırakarak — ortadan kayboldu. “Mademki sen defolup gtimek İste | Tiyorsun, işte ben gidiyorunu!.., g İ'ıı*;l.*.)'l okuyunca aklım başımdan Etmişti. Deli gibi bir halde hemen ço- Ukların odasına koştum.. Heyhat!.. *rlerinde yeller esiyordu. Giyakomo Tânet dolu bir sesle: d_*_ Nefrett.. diye haykırmaktan ken Di alamadı.. Maga deyam etti: — Nasil deli olmamıştım?. Nasil aatMiştim?. Ben de bilmiyordum.. langız Gehşetli bir hummaya yaka- ü im.. Bu humma tam altı ay sür- İ'İı; Ne dersin Giyakomo?.. İyileşti- )lim:-îmzn içimde hâlâ onun aşkını “ç'axı"'üırim mi?.'Ve ben bunun bir aha ik olduğunu bile bile Borjiyayı n:*nrlencc uzaktan sevdim. *'—*"udrîk Romaya gitmişti. Ben de ar- Teke 'ân şlmm_ Bütün hallerini, ha- düsn, Tini kimleri sevdiğini, kimlerle lü P kalktığını uzaktan uzağa göz- de h yüm, Fakat yavaş yavaş kalbim- bi __": AM arzusu doğdu. Biraz sonra _'Ac'dı.'ş :'Metn bir ihtiyac derecesine Sürpini ıf—"'de aşkla kin uzun müddet Keldi,, sar. Nihayet kin aşka — galib - Y - &l # Çocuklarınız? Ni ç, Söcuklarım!.. Onlar büyüdükle - | M B lei ü ınııf" kendilerini görmek, hakika- &, “mak istedim. Büyük oğ Bt -a m. Bü; oğlum x.u'd':'"l öldürmeğe, küçüğü Fran - İ kalk deli diye timarhaneye atma - k""lu. Iştılar, Kızrmı Lükres ise beni y Üa &h Zavalli madam vah!. Lâkin BORJİYA bu acıları anmak &izi hasta etmez mi? — Bilâkis, bunlardan bahsettikce kendimde bir iyilik — hissediyorum. Kalbimin yarasını deşib karıştırdı « itm zaman hastalığımın hafiflediği- iakomo! Bu hastalığım | ise Rodrik için duyduğum kinle karı- şık bir aşktan başka bir şey değildir.. Bu aşk gittikee azalıyor. Dinle Gia - komo!. Bitirmedim henüz... Rodriğin sevmiş olduğu bütün kadmlar arasın- da bir tanesi vardı ki en çok ona kin bağladım.. Ve düşman oldum. Rodrik bu kadını hakiki olarak seviyordu. Sonradan o kadınım ondan gebe kal - dığını, nihayet bir gün de doğurduğu- nu haber aldım.. Bir kız.. Bu kıza ne kadar büyük | bir hmc bağladımsa onun vahşi bai sı ve canavar nnası tarafından bir ki- lise kapısına bırakılması da beni o ka- dar sevindirdi.. — Bana dehşet veriyorsunur ma- dam! — Dinle Giakomo!.. Kızın — annesi Kontes Alma idi. Çocuk Melekler ki- Hsesinin merdiven taşları Üzerine bı- rakılmıştı. Kızı aldım.. Evime götür- düm. Ne kadar hımcım varsa zava talisiz ve herşeyden habersiz kızcağız dan çıkarmak istiyordum, Onu deh - şetli bir cadının eline teslim ettim. İş- kenceden, dayaktan, hmrpalamal canını çıkarıyordu. Bu hal, kızcağız on yaşına gelinciye kadanr devam et - ti. x Lâkin bir gün cadı karı kızı gene n- yaklarınm altında ezerken ve kızca - | gız can çekişir gibi bir halde iken da- ha fazla duyanamadım. Kalbimde bir acı ve bir pişmanlık belirdi. Zavallıyı cadının ayakları altından alıb tekrar eve getirdim. Onun karanlık evime girisi güneş ışığının cehennemi aydın- latması gibi bir şey oldu. Kıza Rozita ismini verdim, Seneden seneye büyü - dü. Serpitdi. Canlr güzellik denmeğe lâyık bir dilber oldu. Ben artık kızı İ « NİA Ş Kostümler ('x)l '7 8 V, GALATA-KARAKÖY BOR gilim; bir zevce değili bir sevgili değilim; artık bir kadın bile değilim.. Şimdi ben karanlıklarda ilerliyen inti kamın ta kendisiyim. Bundan sonra dışarı çıktı.. Getto mahallesinin dar, girinlili, çıkıntılı sokaklarından geçtikce büs- bütün sakinleşti. On dakika sonra da Şen sarayın önüne gelmiş bulunuyor- du. Tiber nehri tarafına doğru ilerle- di ve ufak bir kapınin önüne vardı. Cebinden çıkardığı bir anahtarla ka - pıyı açtı. İçeri girdi. Maga Lükreşlii sarayını sanki iyi- ee biliyormuş gibi büyük bir kolaylık rbestlikle ilerliyordu. Bir avluyu , uzun bir koridordan yürüdük- ten sonra önüne bir merdiven — tesa- | düf etti. Buradan da çıktı. Bir çok o- dalardan, koridorlardan — geçtikten sonra bir kapının önüne geldi. Kapıyı tırnağıyle hafifçe ürama- Tadı. Bir kaç saniye bekledikten son- yeniden tırmaladı, Bu ikinci tırma- ış husüsi bir. şekilde yapılmıştı. Bir dakika sonra kapı aralandı. Ka- ranlıkta kısık bir ses Maganın elini tutarak söylendi: — Siz misiniz Madam? — Elleriniz ne kadar üşümüş? Şöyle bir dakika durun da meşaleyi yakayım. Meçhul adam Magayı elinden çe- korek bir köşeye doğru götürdü, Bir kaç saniye sonra da mesaleyi yaka- rak odayı aydınlattı. Megalenin kızıl aydınlığı altında Güzel Janus Otslinde Ragastana bir kexe altın getiren Giyakomo'nun yüzü | göründü. Giyakomo söze başladı: — gah omuzunuza alın! Ayakla- rınızı da şu yastığa dayayın! — Nasıl oturduğunuz yerde rahatsmız ya? Bundan sonra koltukta rahatça o- turan ihtiyar kadının karşısında bü- yük bir hürmetle ayakta dürdu. Maga yavaş sesle dedi ki: |— Onu görmek istiyorum Giyako- Liraya JİYA B1 mo! Lükresin kethüdası yerinden sıçra- dı: —RNe dediniz, ne dediniz? Anlama- dım... — Lükresi görmek istediğimi süy- ledim. — Aman, bu nasıl olur Madam? — Nasıl olacak basbayağı olur. — İyi amma Lükresi nasıl uyandıra bilir, ona kendini görmek istediğinizi nasıl söyliyebili — Sann kendisi; uyandır. diyen vyar mı? Yalnız odasına girmek - İste- diğimi söyledim. — Üyürken mi? — Bveti. — İhtiyar adam kollarını salladı: — Fakat Lükres uyanırsa sizi öl- dürür. Bir kaplan gibidir. — Fakat sen lam itaat etmen lâzım geldiği bir zamanda sözümü dinlemi- yorsun. Halbuki sen benim her sözü- mü dinliyeceğine, ve bir. işaretimle kendini öldüreceğine incil üzerine ye- min ederek bana söz vermemiş miy- din? Bu sözler üzerine Giyakomo dizüs- tü düştü. Yüzünde korku ile karışık bir yalvarma okunuyordu: —Beni affet Madam! Emret, ken- dimi öldüreyim ! — Hayır, bana ölümün lâzım değil, yalnız beni dinle Giyakomo! Bir gün Ispanyadan Romayu gelmiştin. Ve bu rada bir adamı öldürmeğe yemin et- miş bulunuyordun. Hatırlıyor mu- sun? — Bu adam benim hayatımı zehir. lemişti. Jativa'da bir zamanlar tapı- rurcasına sevdiğim bir karım — vardıa Bu adam karımı meş'um bir kapana düşürdü. Sekiz gün sekiz gece büyük bir ümidsizlik içinde şehirde, dağda delicesine karımı aramıştım... Bir ak. şam eve döndü. O kadar sararmış. © | kadar bozulmuştu ki ona hiç bir şey Forma: 11