TT g Polis Hafiyesi (X: D)y (TT üt ü aa ; İ vurarak yatını zaptediyorlar. Polis hlfbd’ j x:9 katili buluyor. Katil tam cinayeti itiraf üyet ği esnada mechul bir adam kendisini öl Bıçakta polis hafiyesinin parmak izi bulunUf Hafiye kaçıyor. AMUCAM KUMDİNE GELD, NYU Zi STIYOR. â S7 - HE HABE ariFE T iygagilİÜD yıy a v oTürk matbuatında bir yenilik olarak sayılacak bu roman- birinci odefa “HABER,, de çıkıyor. Bu romanı bir sinema seyreder gibi takib edecek, heyecandan heyecana düşeceksiniz. PEKALÂ PALI . |SiZE VASİYETNAM, YARDIRMAK İsTi- NE GELDİ.. Kimst Yok, merak| | Eme « sövle vazavım” &.. KN daki altı hapishaneye — “altı — cehen- nem 'e adını vermişti. K'rünci kattaki hapishane locaları s-eçb Gezaya Çarpılmış şato zabitleri- v> , va hafif suçlardan mahküm Ro- nı Veayörlerine tahsis edilmişti. Zu DiTiNCi tabakaydı. İkicei tabakayı zemin katı teşkil e- d Yoragu, Burası da şatodaki muhafız Yırkası neferleri için âdi hapishane - ler vardı, “Bundan sonra artık yer altma ini - liyordu. Burada, kâfi derecede aydınlatıl - mış demir parmaklıklı menfezler va - sıtasile hava alan hırsızlara ve katil - Jere mahsus localara rastlanırdı. Bundan sonra dördüncü tabakaya inilirdi. Burada da beş, yahud altı 1o- €a bulunurdu. Buralarda zincir yok - tu. Oturmak için bir kanape, uyumak için saman vardı. Buralara idama mahküm olanlar konurdu. Bir kat daha inilince beşinci taba- kaya varılırdı. Burada yukarda söy - Jediğimiz localardan ancak üçü bulu- nur ve buralarda muhakemesi yapıla- cak tehlikeli caniler yatırılırdı. Altıncı ve sonuncu tabaka ise gıkıcı ye istirab verici bir yerdi. Zemin ka - tından dört kat aşağıda bulunan — bu yer, muhit dairesi ancak bir kaç ayak olan bir kuyu halindeydi. Biz iple buraya indirilen bedbaht yer bulamadığı için ne oturabilir, ne de yatabilirdi. Şöyle uzanacak bir yer bulunsa bi- Te yatmak kabil olmazdı. Çünkü ku - yunun içindeki dizlere kadar — çıkan pis ve kokulu suya, yılanlar, kara kür bağalar, kocaman fareler atarlardı. Bu kuyuya atılanlar, açlıktan — ve pis sudan kurtulmak istiyen farelerin kara kurbağaların, yılanların hücu - munaa uğrardı. İşte yalnız Papa, Se- zar ve Lükresce bilinen dar yoldan daha geniş bir yolla — Vatikandan (Sent--Anj) şalosuna getirilen Ra - | ayağını bağlıyan zincirlerin takılı bu- BORİLYA Polisle kavga © TA! Sizmisiniz. favrs masıl ? 'Neden Pencere, den GgiriYorsunuz? Kendine ğel-i Y"S' ırdı. $i Budala! iİnanı. Yotmusun, Vâsı. İyeftnameni sak. (lyacağım? Ö ü gastan, beşinci katın üç locasından birinde, korkune bir badrumda ziyelr- le bağlanmış bulunuyordu. . & » Kukuletesi başından çıkarıldıktan sonra Ragastan etrafına süratle bak- mıştı. Papas Garkonyonun bir işareti- le bütün adamları çekildiler. Papas | da hain gözlerile Ragastanı tekrar | süzdükten sonra çekildi. Ragastan mahbeste yalnız. kalın « | ca: — Düşman gitti fakat ben de mah - voldum, dedi. Düşmanlarıma inliye - rek öldüğümü göstererek sevinmek fırsatını vermiyeceğim! Bu genç yaşında Borjiyaların inti- kamından kurtulmak kendisince im - kânsız görünüyordu. Bugünkü vaziyeti dehşetli olması- na rağmen, Primverden artık tama - mile ayrıldığına kani bulunduğu hal- de, Apyen yolundaki mezardan çıktı- ı zaman hissettiği kederi duymuyor- du, Çünkü daha o zaman Sezar Borji- yadan ayrılmamış, ondan gördüğü lü- tuflara karşı iyi hareket etmek mec - buriyetini duyuyordu. Fakat şimdi.. İş tamamile başkay- — dı. Artık onun minnetinden kurtul - müuştu. Ragastan hapsedilmemiş olsuydı, kendisine karşı büyük bir lütuf göste- ren bu adamın hiç bir vakit düşmanı olamıyacak, iyilikle mukabele hisleri- ni, kollarını bağlamış bulunacaktı. Fakat şimdi, kendisini huksız yere tevkif ettirmiş olması onu bu vicdani düşünceden kurtarmıştı. Bu hapsedi - lişi kendi için bir kurtuluş olmuştu. Eğer buradan çıkmıya — muvaffak olursa hayatını Primyerin hizmetine bağışlamıya karar vermiş bulunuyor- du. Ragastan bu düşüncelerdeyken sa- atler yavaş yavaş geçiyordu. Kahraman delikanlı, bir ara, eliyle üi Tunduğu duvurdaki perçin çivisini sö- küp atmak istedi. Fakat bunu kopa- rabilmek için en mükemmel ületlerle günlerce uğraşmak lâzımdı. Bileklerindeki kilidleri — birbirine vurarak kırmak istedi. Bunda da bi - leklerini zedelemekten haşka bir şeye muvaffak olamadı. Belki eski bir halkasını kırabili - rim ümidiyle zincirlerin üzerine geri- lerek şiddetle dayandı. Hiç bir fayda- st olmadı. Ragastan duvarın dibine oturdu. Makine gibi bir hareketle eli- ni destinin üzerindeki ekmeğe götür - dü. Bir Jokma kopararak yedi. Sonra yavaş yavaş yorgunluğu, endişe ve is- tırabını yendi ve uykuya daldı. Bu sırada hapishane kapılarının sürgüleri açılıyordu. Bunların çıkar- dığı gürültü ile uyandı. Bulunduğu bodrum aydınlık oldu. Ellerinde — bi- rer meşale tutan ikl gardiyan bodru- ma girmişlerdi. Bunların ardından çakmaklı tüfekle müsellâh dört asker içeriye girdi. Kukuleteleri gözlerine kadar inmiş üç papas Ragastanın ö - nünde dikildiler. Şövalye, bodruma çıkan yola göz ucuyla baktığı sırada mızraklı, balta- h bir takım askerler görmüştü. Sayısı yirmi tahmin edilebilen bu mızraklı aakerler ilk işarette mahbusun üzeri - ne yürümeğe hazır bulunuyorlardı. Başları kukuleteli üç papastan bi- ri Ragastana doğru ilerlemiş bir diğe- ri de söylenecekleri zaptetmeğe hazır- . Tanmıştı. yeye doğru ilerliyen papas: lye dö Ragastan siz misi - — Evet Mösyö,. Ya siz? — Ben, Papalık makamt namına ic- rayı adalet eden ve verdiği karar isti- naf olunamıyan bir büyük mahkeme- nin müstantikiyim. —Mahkememizin kararı adalete uygundur. Soracakla- rıma doğru cevab vermeniz lâzımdır. Sizin Italyaya mukaddes babamız Pa- 7a ——— ' pa Hazretlerile muhterem aileleri a - leyhinde fesat çıkarmak ve hiyanet etmek için geldiğiniz söyleniyor, —ne dersiniz? — Hayır!a Ben İtalyaya yalnız Se- zar Borjiyanım yanında hizmet etmek ve uğrunda sadıkane kılıc kullanma - ya geldim. — Niyetlerinizin, söylediğiniz sa - dakatten pek uzak olduğu şahidlerin ifadelerile sabittir. Bunun hakkımda da uzun uzadıya tetkikat yapacak de- ğiliz, Yalnız aleyhinizde şikâyet ola - rak ileriye sürülen bir katil maddesi- ni konuşacağız. Ragastan hayretle: — Katil mi? diye sordu. — Evet. Siz, Papa — Hazretlerinin ikinci oğlu Fransuva Borjiyanın üze- Fine birdenbire hücum ederek zavallı- yı alçakcasına hançerle öldürdünüz. Hiç ummadığı ve beklemediği böy- le bir ithamdan dolayı Ragastan şa ” şırmış ve cevab vermemişti. Müstantik: — Niçin susuyorsunuz, dedi. Cevab * versenize.. — * — Bu itham yanlış ve doğru olma * dığı için susuyorum. Katilin kim ol * duğunu belki benim kadar siz de bi * lirsiniz. Ben gördüğüm şeyden, PU dakikaya kadar şüphedeydim, Gözü * me inanmak istemiyordum. Fakat, bi> nun yanlış olduğunu şimdi anlıyorum- Monsenyör Sezar Borjiyaya söyler yin: Bundan sonra öldürdüğü adam* ların kan izlerini ortadan dikkatlt kaldırsın! Müstantiğin sağında duran adam? şiddetli bir titreme ve ürkme geldi. Müstantik acele acele: — Susun! dedi. Dine karşı küfür den başka bir şey olmıyan bu SöZ Nü bu telmih ile yakayı sıyırmak istiyot” sun ama faydasız. Fransuva Borjiyayı katletmediğir nizi isbat edebiliyor musunuz?