ÜL* v i #aT 3 ŞUBAT 1935 %Bnnı nanın, Ramiz! Gökyü- J Çeklun Mavi ve havanın güzel, çi- old trin kokulu, gölgelerin serin Za : Pa görerek mes'ut olmamı- tder n yoktur. İnsan, kendi sa- tini kendi yaratmalıdır. | """ Kâmile... Buradan gitmek- 'hln uı'k'-lyoruı'ı:ı Ben, size ken- h l €n şimdiye kadar öyle çok im ki bıkkınlık verdim... ha da bahsedeceğim!... Sizin hn Nızda iken, hakkınız var, sa- l"l'“l“h)'m'un'ı Fakat, sizden a T ayrılmaz del'likler yap - korkuyorum. | d Y'—Pmazıınız. yapmazsınız... “uıl: artık aklınız başınızda ma- tanı « Hattâ buradan uzaklaşır- ğ “z_ fhha bile sak'nleşeceksiniz, Tsünüz.... Bunu böylece bi- dir Hem, neşeli olun, canım... Ne _ h“ somurtkanlık? B © . * . * . D . — lç::mız Bedrinin zevcesi Belkis, Birmişt!, Zaj Bu genç kadın, u - ) " ” eei güzel değilmiş gi - | ei Süyordu. Fakat, kusurlar, Y şapkas'le — elbisesindeydi. '—hın. yaklaşıldığı vakit, Belki - kuuyet ince ve kibar olduğu an- "'&h Yordu. Hattâ kendisinde, bir e“bıuk ifadesi de vardı. .ı dane, yerinden kalkmak - Ona elini uzattı. Pertev, aya lı'ıl ktr, Be!k" gülümsiyerek: V Nuılımız efendim... -dedi. pu?'l ile Berki de kalktılar. v% dane, bu yeni oyuncuya yer el!ln T | dü, 'N ı'llı Zaruri olduğunu düşün- MBen, sizinle ortağım, azizim. Vin o““f r kadın, Berki ile Perte- H%n oturdu. tibi; *m merak hem de itizar eder İye îîâm hâlâ gelmedi mi? Setle; Trdane, azıcık gayri tabit bir f n;mkîîâlıe ile dolaşıyorlar... -ce | Feği Üğe karşılık, genç kadın yü - SY amış gibi: a.. Pek âlâ öyleyıe... Eıl.:'h'beıı ona, yan göz'e bak- €k' kartlar fenaydı. Bu- 'h.ı için o da fenalık yarmak - ar- | Un ıün “er Uyuyordu. Belkisin gü- | Bi Ka ıîCede kıskandığını bildi - | ng &d elî bahsetti. — Zu rüyor mMmusunuz? Yolunu- ı' Be“tlse döndü: '!! K * buraya gelmezden — ev- V O.ııu leden bahsediyorduk. Vıe Uz Veysi... * Sözü kesti; h'nlın “saade buyurun da kendi- e Tı.k di - Duı- Merasiminden sonra: İk dane Hanımefendi, gü-) 'Şın b ile alâkadar olduğum Or, Müthiş niyetler atfedi- Beıı,., N. Ço k güzel değil mi?... dlr m b' ıemz b“ -d'ye kalbi de ö l « Çok mübalâğa et- :a kocasına karşı; " 'Y' davranmadı idi, Esir Kadın Aşk Ve His Romanı Nakleden: ( Vâ - Nü ) HABER'in tefrikası No. © mummmu! | endlye takdim &de- & bir kadın, affe -| ...... debilmelidir. Doğru: Vahid, kat'"- iyyen felâh bulmaz bir çapkındır. Karısının akrabas'ızdan olan Ha- d'ye ile maceralarma dair pek e - saslı şeyler bilmiyoruz ama, her- halde, çok marifetleri var... Bur - nunu barlardan çıkarmıyor. — ÂAÂman, efendim... Hadiye bar kadını değil... Mükemmel dan SÖZ. — Kısacası dansöz... Berki: — İspatiniz yok mu, hanıme- fendi? -diye sordu. —Varmışya?... dim... Omuz silkti... verdi. — Hadiyenin babasını da tanı- rım, ÂAdi tavırlı bir adamdı ama, çok namusluydu. Evlâdlarımın Dikkat etme - . İstenen kâğıdı ahlâksızlığı adamcağızı öldürdü. | Pertev: —O zatı bende tanırdım... Sizi temin ederim ki ihtiyarlıktan öldü. — Oğlu, kendisini yedi — bitir- di... Halid, daha on dokuz yaşın - da iken kumarbazların şahidiy- di.... Adada, yüzlerce lira ile oy - namağa başladı. Veysi, gözlerini Belkise çevi- | ” rerek: — Oyun oynamak günah bir iş mi? — Bence, kumar oynamak, zen ginler için günah değildir. İnsan, varidatile mütenasib oyun oyna - yabilir. Lâkin bahsedilen delikan İinm parası yoktu. Annesi, hesab- OF srz surette para sarfediyordu. Oğ- lunu, her türlü mantık ve itidal kaidelerine azade olarak yetiştir- di. Mücadelei Milliye esnasında pek kötü meseleden dolayı işin- den çıkarılmış. Meselenin ne oldu ğunu bilmiyorum. Sonra, annesile babası öldü. Büsbütün frensiz kal dı. Şaziye Hanımın — kocasından boşanma meseles'ni hatırlıyor mu sunuz? Anlaşılan, Vahid Bey, Şa- ziye Hanıma Adile Saffet ismin - de bir harmdan aldığı parayı veri- yormuş. Pertev: — Yok efendim... Adile Saffet Hanmır, ben, tanırım... Beş para- sı yoktur. Söylendi'ğne nazaran, Vahid Bey, bu iki kadına üçüncü bir kadımndan aldığı paralarla ba- kıyormuş... Fakat bu üçüncü ka - dının kim olduğu belli değil! (Devamı var) Esirgeme derneği- nin balosu Şubatın 28 nde, Park Otel salon- larında Esirgeme Dernefinin balo- su verilecektir. Dühuliye bir lira, yemek iki liradır, Hem gayet güzel bir gece gecirecek, hem de bir ha- yır cemiyetine yardım etmiş ola- caksınız. SÜNKAN BREHMİN p MU FA 5 SAL TATI . 125 % İ d Çi %"ın 1-180 â “f öâfıŞ*Yı_ Pi İ S TANBUL-ANHARA CAZDE Si HABER Alııım Poıiııı BORSA Hızdlarında yıldız işareti olanlar üzer | (erinde 2 9 de muamele görenler- | * Nukut ( Satış) w « Londra Olİr, * Viyana YA — L # Nevyyork 126 — | * Madrlı ı8, — « Paris 169, — | ş Berlin 48, — * Milâno 212, —| 4 Varşova 24, — ' « Brükse '18, —| « Budâpeşte fö, — « Âtina 24 * Bükreş 1I7, — * Cenevre BIŞ, --| * Belgrat 54, — « Solya ö4, —| * Yokobhama 35, — « Âmsterdam — &85, —| w Alun U45, — * Prag 100, —| * Mecidiye —41L — # Stakha'm 1' * « Renknat 940, — | Çekler (kap. Ssa. 16) « Lonüra ©18. 30 | 4 Stokhlin 3.18:10 « Nevyoörk 0.7897 | « Viyana 42475 | & Paris 204 — | « Madrir 5.BO14 #« Milâno 9.305 | « Berlin 1,9758 « Brüksel 3.4010| » Varşova 4,19noa | * Atina 13825 |& Budapeşte — 4,369: I » Cenevre 3.4510| « Bükreş 78,80 * Solya 07,9666 | » Belgrat 34,9542 * Âmsterdam . 17.O| * Yokohama — 2.7784 * Prag 18,0538| « Moskova 1088, — ı dir. Ra amlar kapanış Hatlarını gösterir ı | | ESHAM İş Bankası 10.10 Vramvay 81,50 * Anadolu 96. |« Çimento as. 13.53 Reji 290| Ünyon Değ. —— Şir. Havriye — 145.30| — Şark Det Ekre *Merkez Bankası ü4,.— Balya -- U. Sigörta —,00| Şark m. ecza —— wl Bomonti 12,05 Velelon -- | islikrazlar talwiller l i.ıım'rıırx Rorl 30.40| — Elektrik -i l 28,.75| — Tramvay 31.75 III 20.85)| — Rihtim I7, 50 îstikrlzıl')ıhm D 04,95 *« Anadolu | 47 00 t!rgul İstikrazı O7.— | , Anadolü ll — 4790 | 1998 A Mül —- 00| — Anadola ll 46,— Ratda'. —001 « ümessi! A SA VARŞOVA, 1345 m. 18 Dans musikisi, 18,50 Konferans. 19 Sözler, 20 Hafif musiki, sözler. 21 Senfonik örkestra koönseri, sözler. 22 Lembergten nâ - kil. 22,45 Sözler, Reklâmlar. 23,30 Dans mu- sikisi. 175 Khz, MOSKOVA, 1714 m. 11,15 Kolhozlar için yeni şarkılar ve ko « rö'mtusikisi. 15 Sözler. — 18,80 Kızılordu için Söz ve müusiki, 19,80 Karışık konser, 22 Al - manca konferans. 23,05 İngilizce. 24,05 Al- manca. 832 Khz. MOSKOVA (Stalin) 361 m.. 17 Orkestra tarafmdan valslar (flüt solo ve şarkılar). 18.20 Bir opera temsili (Mos - kova öperasından naklil.) 22.30 Karışık koön- ger. 545 Khz. BUDAPEŞTE, 550 m. 18,10 Salon orkestrası, 19,20 Sözler. 109.50 Macar şarkıları. 21 Koönferans, 21,35 Opera örkestrası. 22.40 Haberler. 23 Dana mızıka, 24,10 Chariy Gaüldrio cazı, 1, Çingene orkes- trası. 185 Khz. LEİPZİĞ, 88? m. 20 Tuhaf hikâyeler. 20,30 Aktüalite. 20,40 Spor haberleri, 21 Dans musikisi, 22,30 Yay- lr âletler konseri. 23 Haberler. 23,20 Hokey maçı haberleri. 25,86 Dans. 823 Khz. BÜKREŞ, S$öl m. 12 Kilise korosu, 12,30 Radyo orkestrası. 18,30 Sözler, 13,85 Populer Romen musikisi. 14,15 Haberler. 1440 Orekstra, 17,80 Sözler. Kölü haberleri, 15 Jan Marko oörkestrası, 19 Hafta haberleri, Örkestranım devamı, 20 Kon- ferans. 20.20 Plâk, 21 Tiyatro. 22,45 Senfonik koönser, 22.30 Konferans, 22,45 Radyo orkes - trası, haberler, 23.40 Neşeli plâklar. 5T4Khz. STUTTGORT, 528 m. 19,80 Neş'eli kabara neşriyatı. (Mü - tikili.) 20,40 Parten kirchnden kış operası 21 (Şeytan ile kemancı oyunu) adlı Pagani- ninin bir balladı. 22.30 — Leijpzigden nakil, 23 Haberler. 23,20 Partenkirichenden spoör ha - beleri. 23,35 Dans. 1 « 8 Gece konseri, HABER Akşam FPostası ' IDARE EVİ ISTANBUL ANKARA CADDESİ . —— Petgrai Adreskt İSTANKUL HABEH Telefan Vazı: 28872 İdare: 24790 &ABÖÜÖNE ŞARTLARI ı B Çi L? aynü Pürkiye: 120 850 #00 1250 Hrg Benebi: — 150 Mc. K40 16810 ILÂN TARIFES) Mearet İlânlarının aatırı. 12,50 Resmi Uânlar 10 kuruştur | Sahihi ve Nesrivat Müdürü: HASAN RASİM US Baunlağı yer: (VAKIT) Matbaası RADYO | -| gelmişti. Her parçası ayrı bir heyecanla okunacak macera, seyahat römanı kıskanclık, kuvvet, aşk ve Tefrika No.152 O gün ve onu takib eden tam üç gün kabilenin misafiri olarak kaldılar. Son gündü, artık ayrıla- caklardı. Yavuz ağabeysini ormana gel- miye razı etmişti. Fakat o, orman- da çok kalmak niyetinde değildi. Sırf görmek, nasıl bir yer olduğu- nu yakından tanımak istiyordu. Ayrılma çok içten oldu. Aslan- lr hükümdarı beş gün misafir ede- bilmek şerefi kabilenin küçüğün- den büyüğüne kadar herkesi mem- nun etmişti. İlk günün çekingen- liği çoktan geçmiş, aslanlı hüküm- dara çok çabuk alışmışlardı. Murad, grubun en zevkli, en neşeli bir adamı halindeydi. Olur olmaz şeylere gülüyor, Merzuka- yı ve Yavuzu da güldürmeğe çalı- şıyordu. Yolun uzunca olması Muradın hoşuna gitmişti. O, bu uzun yolda avlanarak gitmeyi, aylardan, hat- tâ senelerdenberi — mütemadiyen düşünerek yol aldığının acısını çı- karmak için istiyordu. Serinlikte yürümek için, güne- şin doğmasını beklemişlerdi. Saat Yavuz, Merzukanın oldukça bir yolu yaya yürümek mecburiyetin- de kalmasından üzülüyaordu. Murad: — Zarar yok, dedi. Azıcık ya- rulmaya alışsın.. Bu sşaka Merzukanım gücüne git mişti: — Ben, dedi, kâfi derecede yo- la ve yorulmaya alışkmım. — Aksini iddia etmedim. Maa- mafih yorulursanız, Yavuzla seni el üstünde taşıyabiliriz. Merzuka buna cevab vermedi. Bu ara, Haşima, Yavuza yaklaş- mıştı: — İsterseniz ben de sizinle ge- leyim.. İhtiyarım amma, size yol- da belki yardımım dokunahbilir. — Hayır, Haşima, sen yorulma, Ben birkaç güne varmaz, seni ge- lir alır ve götürürüm. — Teşekkür ederim. Yavuz Murada döndü: — Hazır mıyız, ağabey?. — Elbette.. — O halde hemen haı-eket ede- lim. Merzuka demincek Muradın sö- zünden çok alınmış olacaktı ki he- men açıldı. Murad ve Yavuz onu takib etti- ler. Kabilenin öne gelenleri de ar- kalarından ilerliyordu. Bu şekil- de konuşa güle köy hududuna ka- dar geldiler. Burada ayrı bir hu- susiyeti olan ayrılık merasimi bel- ki on beş dakikadan fazla sürdü. Yavuz, Murad ve Merzuka, ileri- deki tepenin üstüne varınca geriye baktılar. Kabilenin büyükleri hâ lâ orada duruyorlar ve kendileri- ni gözetliyorlardı. Yavuz, bir el kaldırışiyle yeni- den selâmladı. Onlar da Yavuza mukabele ettiler. Geçtikleri, yer, iki tarafı küçük ağaçlarla kaplı, tabit bir yoldu. Âz sonra bu yol ikiye ayrılıyordu. Yavuz, iki yol başına gelince Mu- rada: ASLANLI HÜKÜMDAR SÜLEYMANIN OĞLUŞ$ Yazan: Rıza Şekip si nereye gider, bilir misin? ' — Ben ne biliyem?. — Doğrudan doğruya seni ba « bamın klübesine götürür... Murad, Yavuzun bu sözü üzeri- ne iki tarafına bakındı. Sonra bir- den: — Tanıdım, dedi. Ötekinden de gidersen bir göle varıyorsun, de- ğil mi? — Evet.. Ü DEk — İşte reis oğluna ben bu göl- de tesadüf ettim. Şimdi tanıdım. Yavuz: ' — Fakat biz, şimdi, ne bu yol- dan, ne ötekinden gideceğiz.. As- lanlı hükümdarın — malikânesine varabilmek için şu çalılığa sapma- mız ve önümüze çıkacak Irmaktan karşıya geçerek ormana girmemiz lâzım. Yavuzun gösterdiği çalılık u - zaktan hiç de geçilebilecek bir ye- re benzemiyordu. Murad, buraya dikkatle bakarken, Yavuz sözünr devam ediyordu: — Yalnız, bu çalılıktan geçer- ken çok dikakt etmek lâzmn. İn- sanm önüne birdenbire yılan çık- ması ihtimali vardır. Bu korkunç hayvanlardan birinin bir ceylanı boğmasına biraz ileride sahid ol: muştum, Üzerine saldırıb da * br- çağımla ikiye bölmüş olmasaydım, zavallı hayvanın öldüğü gündü. Murad, çok küçük yaştanberi, yılana katiyen ısınamamıştı. Cam- bazhanelerinde yılanla numaralar yapan adamlarla bile bu hayvan- lar yüzünden ısınamamıştı. Yavu- zun bu hikâyesi, ortada hiç bir şey yokken sinirlerini altüst etmiş, ren- gini uçurmuştu. —— O halde, dedi, ben buradan geçmem. Bana bir şey söylemesey- din mesele yoktu. — Fakat buradan geçmek mec- buriyetindeyiz. Burasının sağı göl, solu nehir kenarı olduğu için ta- mamiyle bataklıktır. Ancak bura- dan geçmek imkânı var.. — Ben bataklıktan gitmeğe ra- zıyım, fakat buradan geçmiye- yım. — Ağabey, çocuk gibi lâkırdı söylüyorsun. Bak Merzukaya, ©o bile kadın olduğu halde itiraz et- miyor. (Devamı var) — Ağabey, dedi. Bu yolun biri- Şehir Meclisinin dünkü celsesi (Baştarafı 3 ncüde) de bir teşekkür mektubu yazılma- sa karar verilmişti. Bu teşekkü- re gelen cevab okundu. Yalova azası Kemal ile Fatih azası Kadrinin istifaları kabul e- dildi. Yapacak iş kalmamıştı. Reis perşembe günü toplanmak üzere celseyi tatil etti. Selâmi İzzetin arzusu yerine gelmişti. Birkaç da- kika sonra elleri arkasında Babıâ- E yokuşunu hızlı hızlı inerek mat- baaya gidiyordu. UY.R.