$ d“k.,.. ok“yucuî.ı..mııı gözün - Üyle y Ystır; dil y © bir $ SElki, B Aîh,, İkaebii 7an :ğ“'dşı. Şimdi ise, bay ve Nti zleri baş tarafa geçiril - Cab, Ve ir. Cemileri nasıl söylene - İ E;)']lr ve bayanlar Ahmed, Ülme ” Ayşe, Fatma,, — demek Pek yabancı geliyor, O - '!hı Bazeteler, — müfred iken ı“" &yanı — başta, cemi iken #a iu"ıfım.ığıı başladı. Bunun H Hnlıîn?edır? Âlimler ve edipler bilginlerinden Orgu sormuştum: den “Ahmed, Mehmed, Ü Biçin biy -ı"_lnîr Kenan Hulüsi şu ceva d? S & ,BAy ve bayan Ahmed, Meh- “’k i:t Fatmalar,, demeli ... | *B:' Hikmet de, şifahen: | *hejy ve bayanlardan Ahmed, n%_ * ÂAyşe ve Fatma,, demeli.. _.im'_ıleraı. Halbuki, Akşam b izde, “Orhan Selim,, imza- li mnız, benim bu — yazıma | iMm':lt söylenilmiş! Hülâsa e- a . İ d.E.k'dcn zati vâlânız denirdi. 0 : ö ü lercüme edip kullan - | D lnlı" Esasen, mefhumların S 't_“dan Türkçeye aynen h _.eı, ters mânalar verebilir. iL © suali soran muharrire Tapez (Türkçede yedi tu - Ü diyecek yerde (Türkçe- giyi İH) diyebilir miyiz?, O- * bey ve hanım mefhum - , n karşılığını Türkçede h'hı:ı lüzum yoktur. Bay ve ba- ı“ir;namm]! He;—ku doığru Ya isimleriyle çağrılsın.. taşlan baz FAŞA )q—eli'lmkıız: y öz Türkçe söyliyecek o- M *han Selim — düşüncesi Srlay, *lanlara yakışır sözler Çw O7 direbiliriz.. Ayni mef - b F*k:. $ » Söylemiş,, diye tercüme olur, 'ğ'nii harfiyen tercümeler ildir. Meselâ “serbest,, “Salakm.. Bu, Osmanlıca- kr.'“'lmı gelirdi.. Fakat, Ba, © aynen tercüme edi - i;r b'ĞİI..A demektir. ki, Üp.. simânayı — verir. be.:""îde “ser,, baş, “best k ış"mdi" 'lş'ixl demektir. _îğıj"' azım Hikmet başı a Ersek, eskiden bildiği - , îe "fl—%ua ifade etmiş o- i:"f'lic b iyice —düşünülürse Ge yani ” hâkim olduğu de - N'IP 1beşon sene evvel, “Na- di 'ğini:ky:î(îbc!l düşüncelidir!,, N ğ it de, K ş kelimelerin Masiyle #L Olmr vle “hür düşüncelidir,, "e Nazım Hik- inde, gene “fikren Si e e | hç *li Zelelim: “Va - Nü Türk- TÜzel Ur,, sözünden daha v Baller bulmak - kabil- “5" * Erçeyj i Vh âbi Öina ( n inkılâblara tâbi “ğh,ı,tu Hanan — Orhan Selim hıl he 4 & olmaz| * arbi, k » darbı me - ni arğsı — gelmeliydi. "fîınlıcıdıki teamü- erli Yerinde ve doğru hi Çünkü, Uzun,, Ak,; Allaş He, y h,%“ıyd, h oıh% * eli ö ben, değilim!, b İim inkz z B'::“ & ça mğhpç' olduğu -| ': Değişti,.. H leğari ger <: Tahta ma- :.. ;k!ümlıyor! s dralâpçılığın lâubali- adığını öğrenecek ar demerin bazı a TÜe İ ı::im dikmete daıı'i atma bey ve hanımlar,, | *| kurmak istediğini bildirmiş, şeh - 3manlıcaya belki “ukalâ- | ) (Vâ-NA) Bozulan yol | Hattın tamir edilme- sine başlandı, posta geliyor Edirne ile Sivilengrad arasm-| da, su basması yüzünden bozular hattın tamirine başlanmıştır. Sular çekilmiş ve temizce bir kara yolu açılmıştır. Avrupa ekspresi, Sivilengrada | kadar gelince, yolcular 300 metre kadar olan bir yolu yürüyerek geç- mekte ve diğer trene binib İstan- bula gecmektedirler. Dün akşam, Edirnedon gelen akspres, birçok yolcu getirmiştir. Posta paketleri ve mektublar da ayni kolaylıkla Sivilengraddan Edirneye taşmmakta ve İstanbula getirilmektedir. Yol düzeltilmesinin, epey vakit süreceği sanılryor. a sş Ü. Telefon şirketi ne izaman devir alınacak Ankarada konuşmalara lıa,ln-X nacağı için telefon şirketi direk-! törü Andersonun bu hafta içinde | Ankaraya gideceği öğrenilmiştir. Konuşmalar neticesinde uyu şulursa, şirket, Ağustosta hükü - metimize geçecektir. ECavadaı—ı Türl_( tütünüı istiyorlar Bir Cava firması Türk tütünü | işlemek üzere Cavada bir fabrika| rimiz piyasasiyle temasa geçmiş - | tir ee Ateşçinin kirli çamaşırları! İskenderiyeden limanımıza ge- | len Ege vapuru ateşçilerinden Ha: | senimn hareketlerinden kuşkulanan ı muhafaza memurları kirli çamaşır| | çantasını aramışlar — ve altı tane lüks kadın el çantası ile bir kos - tümlük ipekli kumaş bulmuşlar -| dır. Suçlu hakkında — araştırma | yapılıyor. daz. gdak | Muallimlerin kıdem | | zamları 934 Eylülü sgonunda kidem zam-| mı almıya hak kazanmış olan mu—î allimlerin üçer yıllık çalışma ra- porları tetkik edilmektedir. Şoförler tayyaresi Şoförler Cemiyeti Tayyare Ce- | miyetine bir tayyare almağa karar vermişler ve lâzım gelen teşebbüs- | lerde bulunmağa başlamışlardır., ŞiLzişüüa ; Eski Seyrisefain ida- resinin hesabları Eski Seyrisefain idâresinin he- | sablariyle uğraşan komisyon işini bitirmiş ve borç ve alacakları bir| Tiste halinde toplıyarak raporunu Akçe Bakanlığına bildirmiştir. Bu | borçlar Maliye Bakanlığı tarafım- dan yedi yılda ödenecek, alacak-! lar da alınacaktır. çi lll a slARİ |ahvalde zarürt oldüğunu — tasdik | | etmekte de halefim olacaktır!. “Bay,, ve “bayan,, — sözlerinin kalktığını bir an tasavvur — etşek, önümüzde giden ve ismini bilme- | diğimiz bir adamı çağırmak için şairane bir eda ile: , , — Bana bak heececey... | mı diyeceğiz?. (ilh) | kes iri Çoğalışının sebebi redir? Şimdiki usulün buna sebeb olduğu ileri sürüliyor Mezbahada satış salonu açı- | lacağı ve bundan sonra mezbaha resminin kilo üzerinden alınaca - ği haberleri meydana çıkımnca, bu- nun et fiatleri üzerinde yükselme doğuracağı öne sürülürken şimdi bu şeklin tatbiki — tehir edilince tatbik edilen şeklin — sakatlığı da meydana çıkmaktadır. Bugün bir hakikat olarak ka - bul edilmektedir ki, İstanbulda kaçak et çok hem de pek çoktur. Bilhassa Eyübde, Defterdar- da, Edirnekapısında — ve Topkapıda kaçak et kesiminin hayli ileri git- tiği muhakkaktır. Şayanı dikkat - tir ki, kaçak kesilen bu koyunla - rm heraen ekserisi mezbahadan | çıkmaktadır. Çünkü mezbahada -| hiç bir kanara sahibi zayif hayva- Bu - nun — sebebi zayif hayvanm da, iri hayvanın da ayni resme tabi tutulmasıdır. Bu şekilde tabil her- hayvanları kesmeği ve nt kesmek istememektedir. bunları iyi Fiatle satmağı tercih etmektedir. Mezbahada kimsenin kesmek istemediği zayif ve hemen çoğu hastalıktı — hayvanlara — gelince: Bunlar Sütlice iskelesinden kayık- lara yerleştirilerek husust salha - nelerin bulunduğu yerlere götü - rülmekte ve oralarda kesilmek - tedir. Eyüb ve defterdar iskele - lerinde her gün bü neviden bir çok koyun çıkarılmaktadır. Gene bu semtler halkı, çok ucuz oldu- ğu için çarşıda, pazarda kaçak eti kolayca bulmaktadırlar, Mezbhada zayif hayvanlardan mezbha resmi kilo üzerinden alın- mağa başladığı zaman bu mah - zur ortadan önüne geçilmesi İâzım gelen şey hastalıklı hayvanların şehir hal - kıma — yedirilmesidir. Hastalıklı hayvanlar mezbahada kestirilmi- yor amma hastalıklı mezbahada kesilemiyeceği anla - şılan bayvanlar hariçte cayır ca - yır kesilmekte ve halk yemekte - dir. Hd 'llâc satan attarlar teftiş ediliyor Son zaamnlarda bazı aktarların | ilâç satmaları yüzünden bazı va - kalara tesadüf edildiğini yazmış- tık. Bu neşriyatımız bir taraftan nazarı dikkate alınırken, bir ta - raftan da Farmakoloğlar - birliği | sağlık müdürlüğü nezdinde teşeb- büsatta bulunmuştur. Bunun üze- rine eczahaneler müfettişi İsmail Hakkı bütün aktarları umumi bir teftişe tabi tutmuşdur. Son günlerde Mısır çarşısmda- ki bütün aktarlar sıkı bir teftişe | tabi tutulmuş ve ilâç nevinden o- lan şeylerin satışı menedilmiştir. Bazı depoların da reçete yap - tıkları söylendiğinden bu hususta tetkikat yapılmaktadır. kesiciliği ve satıcılığı | Hahetoğlunda, Üsküdarda, | kalkacaktır. Ylnız | olduğu ve | Hastalık fazlalaştığın dan derslere devam | edilmiyecek mi? Havaların pek fena gitmesi grib ve nezleye tutulanları çoğalt- mıştır. Bu yüzden mekteblere devam etmiyen talebe sayısı da oldukça kabarmıştır. Sağlık müdürlüğü tarafından yapılan bir slatisliğe göre, altı bin talebeden 200 ü mek- teblerine devam etmemelstedir. Bazı mekteblerde muallimler de hastalandıkları için — dersleri boş kalmaktadır. Hastalık artarsa mekteblerin on gün kadar tatil edilmesi düşünül mektedir. searüe a Halkevinde konferans ve temsil Yarın saat 18 de Halkevi Mer- kez salonunda Dr. Bay Şöikrü Ha- | zım tarafından (Çocukların ruhi terbiyesinde ana ve babaya düşen vâzife) mevzuu üzerinde bir kon- ferans verilecektir. Gene ayni gün saat 20,30 da Beyoğlu Halkevi Beyoğlu kısmın- da temsil şubesi tarafından (Him-| metin oğlu) piyesi temsil edilecek. tir. Bu konferans ve temsil herkese açıktır. L zğlar | Ziraat Bankasındaki | tahkikat işleri Ziraat Bakanı Muhlis dün Zi raat Bankasında buğday işlerin-| deki yolsuzlukları araştıran heyet-| le konuşmuştur. Araştırmalar devam etmekte - dir. Haydarpaşa Silov am.barla - rındaki buğdayı hesab eden ko - misyonun başkanı Talât dün An - karaya gitmiştir. Yarın dönecek| ve raporunu hafta sonuna kadat araştırma komisyonuna verecek - tir. Eksperler komisyonu da rapo - rTunu ancak hafta sonunda müste - şar Atıfa verecektir. — “3 saat,, ve “Lüks ha- yat,, ın plâkları da yasak Üç Saat ve Lüküs Hayat ope- retlerinin, Matbuat umum müdür- lüğünce üzerinde yapılan - tetki - katta halka gösterilmesi muvafık görülmediğinden, menedildiğini | yazmışltık. Aldığımız malümata göre — bu operetlerdeki muhtelif parçaları ihtiva eden gramofon plâklarının da, operette gösteril - mesi muzir görülen parçaları ihti- va ettiğinden, toplattırılması ve | satıştan kaldırılması münasip gö - rülmüştür. — Ticaret Odası meelisinde Ziraat Bankası İstanbul şubesi müdürü Ahsene buğday işlerinde yapılan tahkikat dolayısiyle bilâ müddet mezuniyet verilmişti. Ahsen, ayni zamanda Ticaret odası meclisinde bankacı olarak bulunmaktadır. Aldığımız malümata göre Ahsen meclisteki bu vazifeden arzusiyle istifa ede- | cektir. Ticaret odası meclisinde yedek aza olmadığından bu tak - dirde yeniden bir bankacı azanın | seçilmesi iktiza etmektedir, âza | zetin zihnini her halde Şehir Meclisinin dünkü celsesi Dün belediyenin üst salonla- rında bir faaliyet, bir hareket var- dı. Şehir meclisi salonunun kapısı erkenden açılmıştı. Saat bir olma- sna rağmen meclise gelenler var- dı. Hacı Receb bu sefer ilk ge- lenler arasında bulunmak şerefini | eski Darülbedayi müdürü Subhi- | ye bırakmıştı. Refika Hulüsi Beh- cet. İş Bankası müdürü Yusuf Zi- ya, avukat Halil Hilmi, eski İs- tanbul saylavı Hüseyin de Haci Recebi çoktan geri bırakmışlardı. Salonda ilk gelenleri tesbit e- | derken Subhi yanmdaki arkadaş- larına: — Aman, gazeteci, konuştukla- rımızı duymasın, dedi. Ve sonra bana dönerek, şöyle hitab etti: -- Ne yazıyorsun.. Daha meclis başlamadı ki.. Hemen cevab verdim: — Meclis başlamadı amma, ben yazmıya başladım. Saat ikiyi geçiyordu. — Her za- man ayni şıklığı muhafazaya ça- hşan zabıt ve muamelât şubesi şefi Zühtü, ahenktar yürüyüşiyle salona girdi. Şahadet parmağımnı riyaset kür- süsündeki zile bastı. Zil bir yan- dan mütemadiyocn çalıyor, bir yan- dan da koridorlarda bulunan aza- lar ellerindeki cigaları söndürerek salona giriyorlardı. Koridorlarda | ancak onbeş, yirmi aza varken zil çalmca odalardan hayli aza çıktı ve salon bir anda doldu. Reis Sadettin Farid resmi giyin- miş, Selâmi İzzet öyle yapmamış- tı. Bu seferki toplantıda azaların yerleri çok değişmişti. Daimi en. cümen azası iken meclisin sağ ce- nahında yer alan Avni yeni seçim- den sonra solcenaha — geçmişti. Dün de solda oturdu. Yerlerini de- giştirmiyenler arasında — piyango müdürü Fikri, Etem Akif, Eminö- nü nahiyesi reisi Feridun, Yusuf Ziya vardı. Kartal azası Şerafettin de ye- rin' şaşırmış, sol cenahta — yeral- | mıştı. Selâmi İzzet eski zabtı oku- yordu. Hakkiye Emin salona gir- di. Yerini unutmamıştı. Şerafet- tinin, kendi yerine oturduğunu görünce şaşaladı. Boş yer arıyor- du. Bazı azalar da yer vermek ü- zere kıpırdanmalar oldu. Nihayet Şerafettin kalktı. Hakkiye Emine yer verdi. Kendisi açıkta kalmıştı. Sol cenahta yer aradı, bulamayın- ca mecburen sağ cenaha geçti. Eski zabıt okunduktan sonra E- tem Akif ilk itirazı yaptı. Zabıtta yazılı, (Efendi) keli- melerinin kaldırılmasını — istedi. Buna Refik Ahmed cevab verdi. Bu sözlerin o zamanki celsede ko- nuşulduğunu ve kanundan evvel olduğunu söyledi. Ruznameye geçildi. Selâmi İz- “makine; yazı, hikâye vermek lâzım,, dü.- şüncesi işgal ediyor olmalı ki, tez- kereleri okumakta Abdülkadir Zi- yayı da çoktan geçmişti, bir çırpı- da yirmi, otuz satırı okuyordu. Yirmi maddelik ruzname yirmi dakikada Selâmi İzzetin himmeti- le bitti, encümenlere havale edil- di, onaylandı. Adliye Bakanı Se- racoğlu Şükrüye Periye Bankasi- le belediye arasındaki ihtilâfı iyi hallettiğinden dolayı geçen celse- (Devamı 5 inci de)